hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Nur Erdem Özeren Nur Erdem Özeren

    Üniversiteye girişte yeni sınav sisteminin tercihlere yansıması

    20.10.2017 Cuma | 15:21Son Güncelleme:

    Sırayla YÖK ve ÖSYM açıklamaları sonrası üniversiteye girişte yeni sınav sistemi ile ilgili birçok bilgiyi öğrendik. Ancak hala belirsizlikler devam ediyor. Kolay kolay da bitecek gibi görünmüyor. Bu yılki gençler yine belirsizlikler içinde girecekler sınava ve tercih dönemine.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Peki, bu değişikliklerle tercih sırasında muhtemel neler olacak?

    - YKS'de herkesin her testten soru çözme imkanı olacağı için, muhtemel geçen yılkinden çok daha fazla kişinin puanı hesaplanacak ve sıralamaları geçen yıl ile karşılaştırmak zor olacak.

    - Bu durumda baraj sıralamalarına da revizyon gelebilir ve bu sıralama sınırı muhtemel tercih dönemi öncesi sonuçlarla birlikte açıklanır.

    - Artık barajı aşmak çok çok çok çok daha kolay. Geçen yılların ortalama soru netlerine bakınca, daha az soru sorulacağından, sorular geçtiğimiz yıllardan daha zor olmazsa, aynı netleri yapacak binlerce aday aynı bilgi seviyesi ile daha yüksek puan alarak barajı aşacak.

    - Çok daha az soru ile barajı aşan ve aslında muhtemel üniversitede eğitim almaya hiç de hazır olmayan çok fazla aday üniversiteye girme hakkına sahip olacak. Bu durum uzun vadede üniversite içindeki eğitimi ve mezuniyet durumlarını negatif etkileyebilir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    - Önlisans programları için de bu geçerli olacak. Başarısız öğrenci için girme şansı arttı hissi yaratılacak ve tercih yapma oranı arttırılacak. Bu sayede önlisans programlarında doluluk artacak diye hedeflenecek.

    - Zaten Eşit Ağırlık için çalıştığı derslerle süresini kullanabilen Eşit Ağırlıkçılar Sözel testlerini de çözecek. Sözelcilerin bölümlerine Eşit Ağırlıkçılardan talep artabilecek. Aslında az sayıda olan sözel programlarına Sözel mezunlarının girme şansı azalacak ya da boş olan kontenjanları dolacak.

    - Aynı durum Eşit Ağırlık programlarını talep edecek Sayısalcılar için geçerli olacak. Sayısalcılardan bugüne kadar Edebiyat - Tarih - Coğrafya çalışmış olanlar, TYT'deki Matematik'te muhtemel daha yüksek başarı elde edeceği için Eşit Ağırlıkçıları geçebilecek.

    - Sözelciler TYT'de artan Matematik etkisi nedeniyle zorlanacaklar.

    - Aslında, herkes herkesin alanına girebilecek gibi görünse de, Sözelci için Matematik, Eşit Ağırlıkçılar için Fen testleri yapmak çok zor iken, yukarıdaki ihtimaller daha yüksek olacak.

    - Başarılı öğrencilerin bu sistemde bu kadar az soru ile nasıl ayrışacağı sorusu muamma. Her sorunun puanı aynı mı olacak, herkesin doğru yaptıklarının etkisi azalacak mı, puan hesaplamada etkili bir değişken olacak.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    - Tercih Dönemi'nde geçen yılın puanlarına da sıralamalarına da bakamayacağız. Her kafadan ses çıkacak. Herkes "Uzman" edası ile açıklamalar yapacak. Ne yazık ki bilinçsiz tercih yapan da şans eseri yerleşip sevinen de çok olacak. Bu yıl olduğu gibi.

    - En önemli açık geçen yıl ve bu yıl puanı hesaplanan aday sayısının farklı puan dilimlerinin açıklanması ile giderilebilir. 450 - 500 puan arası geçen yıl ve bu yıl kaç kişinin puanı hesaplandı sorusunun cevabı tercihlerde yorumu kolaylaştırabilir.

    Tüm bu ihtimaller üzerine yorumum, Eşit Ağırlık diye bir alana artık pek de gerek kalmadığı. TM - 1 puan türü ile alınan bölümlerin (İşletme, İktisat, Uluslararası Ticaret, Lojistik vb) Sayısal'a geçmesi, Hukuk, Psikoloji, PDR, Uluslararası İlişkiler gibi bölümlerin de Sözel'e geçmesi gerektiğini düşünüyorum. Zaten Sözel için önerdiğim bölümlerde Temel Matematik test ediliyor. Sayısal için önerdiğim bölümlerden birinden de lisede sayısal mezunu olarak girmiş biri olarak bunu savunuyorum.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ama hepsinden daha önemli başka bir şey var. Bu sınavda puan türlerinden, kimin hangi puanının hesaplanacağından çok daha önemli bir şey…


    Tam 18 yıl önce, ömrümün yarısı kadar önce, 1999'da ben sınava girerken de sistem değişmiş ve ÖSS + ÖYS'den tek sınav ÖSS'ye geçiş olmuştu. Yıl boyu imza kampanyaları ile soruların nasıl olacağına dair örnekler istemiştik, belirsizlik ile ilgili yer yerinden oynamıştı. Sonra ne mi oldu? 2 Mayıs'ta yapılacak sınavın soruları çalındı ve biz 1 Mayıs günü sınavda sorulacak muhtemel soru tiplerini öğrenmiş olduk.

    Her şeyi 2 Mayıs'a göre ayarlamış ve dişimizi 2 Mayıs'a göre sıkmıştık, pilimizi ona göre ayarlamıştık. Benim o gün pilim bitti ve daha az çalışmaya başladım. 6 Haziran'a ertelenen sınava kadar havaların da güzelleşmesi ile ders çalışmaya ayırdığım vakitler azaldı. Sonra ne oldu? Muhtemel ilk 1.000'e girebilecekken 3.600'üncü oldum. Boğaziçi Üniversitesi'ne girmeyi hedeflerken Koç Üniversitesi'ne girdim. Tüh!

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Kötü mü oldu? Hayatım mahvoldu mu? Bir daha hiç dikiş tutturamadım mı? Başarılı olamadım mı? Hayatım boyunca çok mu üzüldüm? Tabiki hayır!
    Hayat sınavlarla dolu. Hayat yol ayrımları ile dolu. Çok takılmayın puanım oraya mı yeter buraya mı yeter, oraya mı girebilirim buraya mı girebilirim sorularına. Puanım yüksek mi düşük mü falan gibi şeylere.

    Bu bir sıralama sınavı ve sistem sadece sana değil herkese değişti. Yani sen başarılıysan derslerde, sistem ne olursa olsun sıralamada rakiplerini geçeceksin. Buradan tek zararlı çıkacak olanlar, geçen yılın puanlarına bakıp tercih yapan "uzman"lar. Artık onlara bakmadan tercih yapmanın ve yalnızca istatistik bilen gerçek analiz yapabilenlerin yönlendirmesini dinlemenin zamanı.

    Bizi takip etmeye devam edin.