Canlı Yayın
Ana okul çağında hiç unutamadığım bir anım vardır. Televizyonda “Kara Şimşek” fırtınasının estiği zamanlardı. Okulla beraber iki servis aracıyla bir etkinliğe gitmiştik. Etkinliğin detaylarını pek hatırlamıyorum. Benim için akılda kalan sonrasında konuşulanlardı. Etkinlik dönüşü sınıfta oturmuş o günkü deneyimlerimizi paylaşıyorduk. Diğer servis aracıyla giden öğretmen ve çocuklar dönüş yolunda servis aracının trafikte sıkıştığını söylediler. Sonra birden servis aracı havalanmış, diğer arabaların üstünden atlayarak önlerindeki kalabalığı atlatmış ve böylece okula hızlıca gelmişlerdi. Biz diğer serviste olan “şanssız” çocuklar bu hikâyeyi büyük heyecanla dinlemiş ve yanlış servis tercihi yapmış olmanın pişmanlığını uzun süre yaşamıştık.
Çocuk aklı tüm bu yaşananlara inanmıştık. Bize bu hikâyeyi niye anlatmışlardı, ufak bir şaka mıydı yoksa arkasında başka bir amaç mı vardı bilemiyorum.
Aslında uçan otomobil fikri dönem dönem hepimizin hayalini süslemiştir. Özellikle İstanbul trafiğiyle boğuşanlar için inanılmaz bir nimet olurdu.
Ünlü otomobil şirketi Ford’un kurucusu Henry Ford, 1940 yılında “uçakla otomobil karışımı araçlar geliyor. Şu anda bana gülebilirsiniz ama bu gerçekleşecek” demişti. Kendisi bunun gerçeğe dönüşeceği günleri göremedi ama yine de öngörüsünde haksız değildi.
Uçan otomobiller bilimkurgu sinemasının da dönem dönem en önemli unsurlarından biri oldu. “Bıçak Sırtı”ndan “Geleceğe Dönüş”e, “Beşinci Element”e kadar pek çok klasik, usta işi filmde havada süzülen otomobiller gelecekten bir yansıma olarak karşımıza çıktı. Beşinci Element’teki uçan polis aracıyla taksi arasındaki kovalamaca, klasik sahnelerden biri olarak benim kafama kazınmıştır.
Günümüzdeyse bu konuda heyecan verici gelişmeler yaşıyoruz. Hayalini kurduğumuz teknolojinin gerçeğe dönüşmesine bu kadar yakın olduğumuz bir dönem hiç olmamıştı. Yeni nesil teknolojiler çok da uzak olmayan bir gelecekte bizi bu çılgın konseptle buluşturabilir. Drone teknolojisinin yükselişi, yapay zeka konusunda yapılan çalışmalarla araçların otonom sürüş kabiliyetlerini edinmesi ve batarya teknolojisine yapılan yatırımlarla elektrikli otomobillere olan ilginin artması uçan otomobillerin gerçeğe dönüşmesini de kolaylaştırıyor.
Uçan otomobil fikrine kafa yoran, sermaye yatıran irili ufaklı pek çok girişim var. Aeromobil, Terrafugia, Skycar, Hollanda menşeili PAL-V test aşamasında olan bazı projeler. Tüm bu projeler önümüzdeki yıllarda gerçeğe dönüşmeye de yakın gözüküyorlar.
Ancak uçan otomobil deyince işin içine hem maliyet hem de güvenlik gibi aşılması zor bazı unsurlar giriyor. Herkesin uçan otomobil sahibi olması bence biraz fazla lüks. Gelecekse farklı konseptler üzerine inşa ediliyor. Daha gerçekçi gözüken bu gelecek konsepti “sahip olma” değil, “paylaşma” ekonomisi üzerine odaklanıyor.
Geçtiğimiz günlerde Dubai Ulaştırma Ajansı, bu yaz Dubai’de ilk kez drone’la insan taşınmaya başlanacağını açıklamıştı. 2016 Tüketici Elektroniği Fuarı’nda tanıtılan “Ehang 184” adlı insan taşıyabilen dronelarla Dubai çevresinde bir çeşit hava taksi hizmeti verilecek. Otonom araçlar tek kişi ve ufak bir çanta taşıyabiliyor. Bir aplikasyon aracılığıyla gideceğiniz lokasyonu belirliyorsunuz, Ehang 184 sizi hedefinize ulaştırıyor. Üretici şirketin açıklamasına göre araç acil bir durumda da güvenli bir şekilde yere iniş yapabiliyor. Hatta ABD’de Las Vegas da “Ehang 184” aracına deneme uçuşları için onay veren şehirlerden biri.
Bu çerçevede Airbus’un geçen hafta Cenevre Otomobil Fuarında tanıttığı “Pop.Up” projesi de göz kamaştırıcı ve gerçeğe en yakın projelerden biri olarak öne çıkıyor. Airbus’un “Vahana Projesi” adı altında bir süredir uçan otomobil projesi üzerine çalıştığı biliniyordu. Ancak firma fuarda bambaşka bir proje ve konseptle karşımıza çıktı.
“Pop.Up” otonom araçla bir drone’un kombinasyonundan oluşuyor. Siz bulunduğunuz mekana bir aplikasyon aracılığıyla sürücüsüz otomobil çağırıyorsunuz. Gelen otomobil sizi uçuş için uygun bir alana çıkarıyor. Ardından dört pervaneye sahip bir drone gelip aracın gövdesine kitleniyor ve sizi havalandırıyor. Otonom çalışan drone sizi gitmek istediğiniz yere götürüp bırakıyor. Ardından da bir sonraki müşterisine gidiyor.
Bu konseptte hem otomobile hem de drone sahip değilsiniz. Sadece ihtiyacınız olduğunda istediğiniz kadar kullanıyorsunuz. Ayrıca kontrol insanda olmadığı için de güvenlik açısından ciddi bir sıkıntı yok.
Airbus’a göre sistem bir konsept tasarım olsa da 10 yıl içinde gerçeğe dönüşmesi mümkün.
Bir yandan teknoloji firmaları, diğer bir yandan otomotiv devleri, havacılık sektörünün öne çıkan firmaları, genç girişimciler hepsi geleceğin projeleri üzerine odaklanmış durumdalar. Fosil yakıtlardan kurtulmuş elektrikli otomobiller, sürücüsüz araçlar, uçan taksiler derken otomotiv sektöründe devrim niteliğinde gelişmelerin yaşanacağı yıllar bizi bekliyor.
Ana okul çağında hiç unutamadığım bir anım vardır. Televizyonda “Kara Şimşek” fırtınasının estiği zamanlardı. Okulla beraber iki servis aracıyla bir etkinliğe gitmiştik. Etkinliğin detaylarını pek hatırlamıyorum. Benim için akılda kalan sonrasında konuşulanlardı. Etkinlik dönüşü sınıfta oturmuş o günkü deneyimlerimizi paylaşıyorduk. Diğer servis aracıyla giden öğretmen ve çocuklar dönüş yolunda servis aracının trafikte sıkıştığını söylediler. Sonra birden servis aracı havalanmış, diğer arabaların üstünden atlayarak önlerindeki kalabalığı atlatmış ve böylece okula hızlıca gelmişlerdi. Biz diğer serviste olan “şanssız” çocuklar bu hikâyeyi büyük heyecanla dinlemiş ve yanlış servis tercihi yapmış olmanın pişmanlığını uzun süre yaşamıştık.
Çocuk aklı tüm bu yaşananlara inanmıştık. Bize bu hikâyeyi niye anlatmışlardı, ufak bir şaka mıydı yoksa arkasında başka bir amaç mı vardı bilemiyorum.
Aslında uçan otomobil fikri dönem dönem hepimizin hayalini süslemiştir. Özellikle İstanbul trafiğiyle boğuşanlar için inanılmaz bir nimet olurdu.
Ünlü otomobil şirketi Ford’un kurucusu Henry Ford, 1940 yılında “uçakla otomobil karışımı araçlar geliyor. Şu anda bana gülebilirsiniz ama bu gerçekleşecek” demişti. Kendisi bunun gerçeğe dönüşeceği günleri göremedi ama yine de öngörüsünde haksız değildi.
Uçan otomobiller bilimkurgu sinemasının da dönem dönem en önemli unsurlarından biri oldu. “Bıçak Sırtı”ndan “Geleceğe Dönüş”e, “Beşinci Element”e kadar pek çok klasik, usta işi filmde havada süzülen otomobiller gelecekten bir yansıma olarak karşımıza çıktı. Beşinci Element’teki uçan polis aracıyla taksi arasındaki kovalamaca, klasik sahnelerden biri olarak benim kafama kazınmıştır.
Günümüzdeyse bu konuda heyecan verici gelişmeler yaşıyoruz. Hayalini kurduğumuz teknolojinin gerçeğe dönüşmesine bu kadar yakın olduğumuz bir dönem hiç olmamıştı. Yeni nesil teknolojiler çok da uzak olmayan bir gelecekte bizi bu çılgın konseptle buluşturabilir. Drone teknolojisinin yükselişi, yapay zeka konusunda yapılan çalışmalarla araçların otonom sürüş kabiliyetlerini edinmesi ve batarya teknolojisine yapılan yatırımlarla elektrikli otomobillere olan ilginin artması uçan otomobillerin gerçeğe dönüşmesini de kolaylaştırıyor.
Uçan otomobil fikrine kafa yoran, sermaye yatıran irili ufaklı pek çok girişim var. Aeromobil, Terrafugia, Skycar, Hollanda menşeili PAL-V test aşamasında olan bazı projeler. Tüm bu projeler önümüzdeki yıllarda gerçeğe dönüşmeye de yakın gözüküyorlar.
Ancak uçan otomobil deyince işin içine hem maliyet hem de güvenlik gibi aşılması zor bazı unsurlar giriyor. Herkesin uçan otomobil sahibi olması bence biraz fazla lüks. Gelecekse farklı konseptler üzerine inşa ediliyor. Daha gerçekçi gözüken bu gelecek konsepti “sahip olma” değil, “paylaşma” ekonomisi üzerine odaklanıyor.
Geçtiğimiz günlerde Dubai Ulaştırma Ajansı, bu yaz Dubai’de ilk kez drone’la insan taşınmaya başlanacağını açıklamıştı. 2016 Tüketici Elektroniği Fuarı’nda tanıtılan “Ehang 184” adlı insan taşıyabilen dronelarla Dubai çevresinde bir çeşit hava taksi hizmeti verilecek. Otonom araçlar tek kişi ve ufak bir çanta taşıyabiliyor. Bir aplikasyon aracılığıyla gideceğiniz lokasyonu belirliyorsunuz, Ehang 184 sizi hedefinize ulaştırıyor. Üretici şirketin açıklamasına göre araç acil bir durumda da güvenli bir şekilde yere iniş yapabiliyor. Hatta ABD’de Las Vegas da “Ehang 184” aracına deneme uçuşları için onay veren şehirlerden biri.
Bu çerçevede Airbus’un geçen hafta Cenevre Otomobil Fuarında tanıttığı “Pop.Up” projesi de göz kamaştırıcı ve gerçeğe en yakın projelerden biri olarak öne çıkıyor. Airbus’un “Vahana Projesi” adı altında bir süredir uçan otomobil projesi üzerine çalıştığı biliniyordu. Ancak firma fuarda bambaşka bir proje ve konseptle karşımıza çıktı.
“Pop.Up” otonom araçla bir drone’un kombinasyonundan oluşuyor. Siz bulunduğunuz mekana bir aplikasyon aracılığıyla sürücüsüz otomobil çağırıyorsunuz. Gelen otomobil sizi uçuş için uygun bir alana çıkarıyor. Ardından dört pervaneye sahip bir drone gelip aracın gövdesine kitleniyor ve sizi havalandırıyor. Otonom çalışan drone sizi gitmek istediğiniz yere götürüp bırakıyor. Ardından da bir sonraki müşterisine gidiyor.
Bu konseptte hem otomobile hem de drone sahip değilsiniz. Sadece ihtiyacınız olduğunda istediğiniz kadar kullanıyorsunuz. Ayrıca kontrol insanda olmadığı için de güvenlik açısından ciddi bir sıkıntı yok.
Airbus’a göre sistem bir konsept tasarım olsa da 10 yıl içinde gerçeğe dönüşmesi mümkün.
Bir yandan teknoloji firmaları, diğer bir yandan otomotiv devleri, havacılık sektörünün öne çıkan firmaları, genç girişimciler hepsi geleceğin projeleri üzerine odaklanmış durumdalar. Fosil yakıtlardan kurtulmuş elektrikli otomobiller, sürücüsüz araçlar, uçan taksiler derken otomotiv sektöründe devrim niteliğinde gelişmelerin yaşanacağı yıllar bizi bekliyor.
SON DAKİKA
