hourSON DAKİKA
left-arrow right-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Derya Uludüz Prof. Dr. Derya Uludüz

    Hekimlik mesleği biraz da vicdan meselesi

    26.03.2019 Salı | 10:44Son Güncelleme:

    Dr.Aylin; 2 yaşındaki kızını ve eşini İstanbul’da bırakarak Erzurum’a mecburi hizmete gitti, bu uzman olduktan sonra onun ikinci mecburi hizmeti ve tek başına ailesinden uzak 2 yıl daha geçirecek.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Dr.Hasan; Bir ay önce ameliyat ettiği hasta dava açmış, ameliyatta tıbbi olarak her seyini doğru yapmasına rağmen davanın konusunu bile henüz öğrenememiş.

    Dr.Betül; Ağrı’da aile hekimliği yapıyor, evde sağlık hizmeti sunmak için her gün karlı yollarda evlere gidiyor, zor şartlar altında yaptığı meslekte tek isteği Neriman teyzenin kendisine yapacağı ‘hayır duası’yla teselli oluyor.

    Dr.İbrahim; Üniversite hastanesinde çalışıyor, haftaya biri ulusal diğeri uluslararası kongrede yapacağı iki konuşmanın slaytlarını hazırlıyor, bu yüzden önümüzdeki hafta üniversite sınavına girecek olan kızını göremeyecek.

    Dr.Seçil; Dün hastayı görmeden ilaç yazamam dediği için hastanın oğlu tarafından kendisine edilen ağız dolusu küfürlerin hala etkisinde, masadan aldığı antidepresan ilacını boğazından zorlayarak geçiriyor.

    Şu an siz bu yazıyı okurken ister hafta sonu, ister mesai saati, ister gece, ister gündüz hekimler ya hastalarına şifa vermek ya da eğitimleri için çalışıyorlar. Türkiye’nin her bir ilinde, her ilçesinde köylere ulaşıyorlar. Çoğu gece uykuya daldığında bile her an hastahaneden çağırılacağını bilerek uyuyor. Sosyal hayatları ve ailelerine ayırdıkları vakitler diğer meslek gruplarıyla karşılaştırıldığında son derece az. Ailesi ile birlikte gittiği sinemadan, gecenin bir yarısı uykusundan acil hasta geldiği için hastahaneye çağrılabilir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Diğer taraftan en çok baskı gören meslek gruplarından biri de hekimlik. Basında yargısız infazlar, açılan davalar, her geçen gün artan şiddet, sağlık siteminin altında ezilen hekimler…

    Ama en acısı geçen hafta bir meslektaşımız tarafından geldi. Her şeye alışmıştık ancak bir meslektaşımızın bizi ‘Vicdansız, para tutkunu’ olarak nitelemesi öyle içimizi acıttı ki. Dr.Yavuz Dizdar’ın yeni çıkan kitabının tanıtımı için hekimlerle ilgili söylediği sözler, inanın bizi çok üzdü.
    Metropollerde 20-30 hekimin şatafatlı hayatına bakarak söylenen bu sözlere, yurdumun dört bir tarafına dağılmış 157 bin hekim de eminim çok üzülmüştür.

    Her meslekte ne kadar vicdansız varsa hekimlik camiasında da -en fazla- o kadar var. Hatta belki de vicdan kıyaslaması yaptığımızda en vicdanlı hekimlik mesleğidir. Çünkü vicdanın olmadan bu kadar zahmete dayanamazsın, vicdanın olmadan hastaya şifa veremezsin. Vicdanın olmadan ,bu kadar az hekim bu kadar fazla hasta varken, yine en az sağlığa harcama yapan ülke olarak sağlık göstergelerinde bu kadar başarıya imza atamazsın. Bu başarının altında vicdanlı 157 bin hekimin, hemşirelerimizin, teknisyenlerimizin, sekreterlerimizin, hasta bakıcımızın yani tüm sağlık personelinin imzası var.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Hekimlik parası için yapılacak bir meslek asla değil! Siz sadece basında görünen ve çok para kazanan üç beş hekimi düşünerek hekimlerin çok para kazandığını düşünebilirsiniz. Ama her yıl aramıza katılan 10 bin hekim içinde ‘çok para’ kazanacak kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Sadece hakimlerin ve hekimlerin emekli maaşlarını kıyasladığınızda bile bu mesleğin para kazanmak için yapılmayacağını anlayabilirsiniz.

    Ben her hekimi aynı zamanda bilim insanı olarak görüyorum. Çünkü tıp fakültesinden mezun olduktan sonra bir hekimin eğitimi ve araştırması hiç bitmez. Bu yüzden hekim arkadaşlar hastaya yaklaşırken, bilimini, sanatını ve vicdanını her zaman hisseder.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Son zamanlarda içinde hekim arkadaşların da olduğu, tıp karşıtı, bilim karşıtı bir akım doğdu. Başka ülkelerde olduğu gibi bizim ülkemizde de bu grup maalesef medyada daha fazla öne çıkıyor. Bilim insanı kendini basın karşısına çıkmaya imtina ederken , bu grup bilimsel hiç bir gerçekliği olmayan sözlerle bir taraftan halkı sağlık konusunda yanlış yönlendirirken, diğer taraftan hekimlere de büyük zarar veriyor. 3-5 hekimden oluşan bu grup aslında hekimlik değerlerini azaltarak, hem bilim karşıtı hem hekim karşıtı bir projeye hizmet ediyor. Halk sağlığı için çalıştıklarını söyleyen bu grup aslında halk sağlığına en büyük zararı vermektedir.

    Hekimler vicdanını hiçbir zaman bırakmadan, bilimsel değerlere her zaman öncelik vererek her konuda mücadele ediyor. Hekimlerle ilgili bir cümle söylenecekse tüm bunların dikkate alınması gerekir.

    Elbette hekimlerin hatası da vardır ve bundan sonra da olacaktır. Tıp bilimi şu an en hızlı ilerleyen bilim dalı. Her gün yenilikler çıkıyor. Tıp fakültesi boyunca okuduğumuz kalın kitaplar yetmiyor, bu yenilikleri de sürekli izlememiz gerekiyor. Hızla yenilenen bilgiler arasında tıbbi hatalar elbette tarihin her döneminde olduğu gibi bundan sonra da devam edecek. Fakat bu durum her meslek grubunda çok daha fazla. Tıpta hayati hata yapmamak en önemli amaç.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Tüm bu olumsuzluklara rağmen bizim en çok üzüldüğümüz nedir biliyor musunuz? Hasta hekim ilişkisindeki güvenin zedelenmesi. Bu konu şu an bizim önceliğimizi taşıyor. Medyadaki yargısız infazlar, sağlıkta şiddet, her gün hekimler aleyhine açılan davalar…. Tüm bunlar hastalarımızla ilişkimizdeki güveni zedeledi.

    Unutulmamalı ki biz hekimler hastalarımızın sağlığı için varız, yani aslında sağlıklı olmak çatısı altında sağlık çalışanları ve vatandaşlar birleşmeli ve birlikte mücadele etmeli. Bu konuda sağlık iletişiminin, sağlık okuryazarlığının etkisini biliyoruz. Biz tüm bu olumsuzluklara rağmen hastalarımızla ilişkilerimizi en iyi hale getirmek için çalışıyoruz, ve çalışmaya devam edeceğiz. Belki de sadece sağlığı geliştirmek hasta hekim ilişkisini artırmak adına hastahanelerde bize ayrılan 10 dakika da bir hasta görme zorunluluğu 20 dakikaya çıkarılsa bile önemli bir adım atılmış ve amacımız için başlangıç yapmış olacağız.