hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

    Batı cephesinde yeni bir şey yok!

    06.11.2022 Pazar | 11:13Son Güncelleme:

    TÜİK tarafından açıklanan Ekim manşetleri, enflasyon cephesinde yeni bir gelişme olmadığına işaret ediyor. Benzeri durumlarda kullanılan ve kaynağı; 1928 yılında yayınlanan Erich Maria Remarque’ın “Im Westen nichts Neues”(*) adlı eseri olan başlık ile bu durum tanımlanabilir:

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Manşet enflasyonda görülen “yukarı yönlü seyir”, onsekiz aydan bu yana kesintisiz bir artış dizilimini kayıt altına almaktadır. Son yirmidört yılın en üst rakamına ulaşılan Ekim ayında, bu bakımdan yeni bir gelişme sağlamaktan uzak kalınmıştır. Beklenen ve öngörülen düşüş/azalma moduna geçilebilmesi için, önce artış eğrisinin yatay hale yakınsaması gerekmektedir. Anlaşılıyor ki; Aralık ayından itibaren devreye girmesi beklenilen Baz Etkisi’nin, adeta keskin bir dokunuşla bu seyri kırmasına değin farklı bir gelişme öngörülemeyecektir.

    “Gerilmiş zemberek” etkisi yaratan TÜFE- ÜFE (Yurtiçi Üretici Fiyatı) arasındaki farka işaret eden Makas, açık kalmaya devam etmektedir. Üstelik, yetmişiki puanlık bir fark ile ÜFE, Ocak 1983’den bu yana en yüksek düzeyine tırmanmıştır. Arz tarafında ve üretim maliyetlerinde birikmiş bu potansiyel enerjinin, az da olsa sönümlenmek bir yana, aynı “yıkıcı güç” kimliği ile depolanmaya devam edildiği anlaşılmaktadır.
    Enflasyon öngörüleri bakımından kritik öneme sahip Çekirdek Enflasyon rakamları bakımından da bir önemli farklılık; yenilik bulunmamaktadır. Mevsimsellikten arındırılmış veriler ile duruma bakıldığında görülecektir ki; önceki aylara göre B ve C endekslerindeki artış durmamış, sadece hız kesmiştir! Bu bakımdan, “çekirdek enflasyondaki katılık” aynen varlığını sürdürmektedir. Genel-geçer bir ifadeyle, ekonomide hakim “yapışkan/dirençli enflasyon” koşullarında bir değişme; bunun üstesinden gelme cephesindeki durum; “eski hamam-eski tas”tan ibarettir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Alt kırımlara inildiğinde, en büyük risk kalemlerini oluşturan gıda ve enerji kalemleri bakımından beklenti ve tahminleri olumluya çevirecek bir tabloya ait işaretler halen ortada değildir. Üstelik, ters küresel konjonktürün, 2026’ ya kadar etkili olacağına dair bir Dünya Bankası-İMF Ortak Görüşü henüz geçenlerde paylaşılmıştır. İlaveten, FED’in, son faiz kararı ile pekiştirdiği müstakbel politikalarının, “Güçlü Dolar” sendromunu besleyip, güçlendireceği anlaşılıyor. Güçlü Dolar ile, tüm ekonomilerden daha şiddetli biçimde menfi etkilere açık olunacağını şimdiden öngörmek mümkündür. Bu çerçevede, enflasyon ile mücadele daha zor ve maliyetli hale gelmektedir.

    Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), TÜİK sepet ve endeks gelişmelerine bakıldığında, sepetteki ürün gruplarının ezici çoğunluğunda fiyat artışlarının sürdüğü; ekonomik aktörlerin büyük kesiminin; adeta “ellerini zam konusunda korkak alıştırmama” ihtiyatını sürdürdükleri görülmektedir. Özel kapsamlı göstergelere bakıldığında, gıda ve içecek fiyatlarının bir sene içinde ikiye katlandığı görülmektedir.
    Yukarıda ifade edilen tespitler çerçevesinde, enflasyon ile ilgili beklentiler bakımından, Ekim rakamları olumlu bir gelişmenin önünü açma noktasında etkisiz kalmıştır. Enflasyon ile ilgili genel beklentilerde iyimser tonlamalar, geniş kesimler tarafından kabul görmediği takdirde, mücadele işi zorlaşmaktadır.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Keza, önümüzdeki yıla ait bütçe açığı tahmininin yukarı yönlü güncellenmesi, 2023 enflasyon seyri üzerinde de aynı yönde baskıyı arttıracak; seçim sürecine bağlı özellikli açılım ile uygulamalar da aynı yönde doğrudan ve/veya dolaylı menfi etkileri gündeme getirecektir.

    Önümüzdeki günlerde devreye girecek Baz Etkisi ile, Aralık-Nisan döneminde otuz puanı aşan bir düşüş beklenmelidir. Ancak manşet rakamlardaki bu görece iyileşme, temel olarak; “ daha kötü ile nispeten az kötü “ arasındaki mukayeseden neşet etmektedir ve herhalde sürdürülebilir / kalıcı bir kazanıma “otomatik olarak” transfer edilemez. Gene de, diğer hal ve koşullarda sağlanamayan olumluya dönüş/gidiş işinin, geçici de olsa, Baz Etkisi marifetiyle sağlanabilmesi, taze bir fırsat; yeni derlenip-toparlanma imkanı şeklinde karşılanmalı, tribünlere oynama/günü kurtarma gibi kısır ve geçici yaklaşımlara kurban edilmemelidir. Enflasyonda süregelen “yapışkanlık/katılık” ve “kısır döngü” handikaplarını aşma bakımından elde ilave fırsat ile zaman bulunmamaktadır.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    (*) Eserin, 1930 yılındaki ilk beyazperde uyarlaması, geniş ilgi kazanmış; Edward Berger yönetmenliğindeki yeni bir versiyonu geçtiğimiz günlerde vizyona girmiştir.