hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

    Ekonomide manşet rakamların gör dediği...

    05.03.2021 Cuma | 20:43Son Güncelleme:

    2021 yılı ilk çeyreğinin son ayına girdiğimiz bu günlerde, ekonominin önemli dinamiklerine ilişkin manşet veriler kamuoyunun gündemine geldi. Bu cümleden olmak üzere, ”enflasyon” ve ”büyüme” rakamlarının arkasında yatanları derli-toplu değerlendirmek; bunların nelere işaret ettiğini sorgulamak faydalı olacaktır.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Manşet enflasyon rakamı olan TÜFE(Tüketici Fiyat Endeksi), Şubat aylıkta %0,91 ve yıllıkta ulaştığı %15,61 düzeyi ile Temmuz 2019’dan bu yana en yüksek düzeye ulaştığını; bu yönüyle beş aydır süren yükseliş ivmesine ket vurulamadığı görülüyor. Esasen, enflasyonda aşağı yönlü ve hissedilir bir gidişin, ancak ikinci çeyrekten sonra devreye girebileceği tespiti, 2020 rakamlarına bakarak zaten paylaşılmış; genel kabul görmüş bir kurgu olarak geçerliliğini koruyor. Şimdi gelinen noktada, “Nisan ayında %17.8 civarında hesapladığımız yeni bir zirve” gündeme gelmiştir ve sene sonu için “tek haneli manşet” in aritmetik temeli ortadan kalkmıştır. Üstelik, 18 Mart Merkez Bankası PPK toplantısından başlayarak, parasal politikalar üzerindeki yeni baskı ve açılımların andacı ile faiz kıskacından kurtulmanın mümkün olamayacağı anlaşılmaktadır.

    Çekirdek enflasyon rakamının, TÜFE manşetinin üzerinde seyretmeye devam etmesi ve Yİ-ÜFE(Yurtiçi Üretici Fiyat Endeksi) ile aradaki “birikimli maliyet makası” nın giderek açılması hususları, yukarıdaki değerlendirmemiz için kuvvetlendirici ilave kanıtları teşkil etmektedir. Geçen yıl aynı ayda %3.71 olan fark makasının, bir yıl içinde % 14’e “açılmasını” herhalde not etmek gerekir; birikmiş maliyetler; talep’ in elverdiği anda “kademeli ve katmerli” biçimde fiyatlara, zam ve artan fiyat olarak yansıtılacak ve can yakmaya devam edecektir. Petrol dahil tüm emtia ve bilhassa gıda fiyatlarında görülen yukarı yönlü global gidişat, olumsuz etki dairesini genişletici etki doğuracaktır.

    Merkez Bankası Başkanı’nın deyişi ile “ters dolarizasyon” sürecine geçildiğine dair kanıtların da Şubat sonu itibarı ile henüz ortaya çıkmadığı ve Türk Lirası’nın parite bakımından kırılgan ve neredeyse her konjonktürel gelişmede negatif ayrışan yapısı göz önüne alındığında, çerçeve yapıda müspet gelişme ve destek için beklenen ortamın henüz olgunlaşmadığı da, ayrıca not edilmelidir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Öte yandan, açıklanan büyüme rakamlarımız; COVİD-19 kaynaklı kriz koşullarında “büyüme özürlü bir konjonktüre teslim olmuş dünya” da, Çin ile birlikte pozitif ayrışan “ayrıcalıklı ülke” klasmanımıza işaret ediyor. Önce, bu gerçeği kabul etmek ve bu başarının; ülke ekonomisinin dinamik potansiyel ve ümitvar istikbaline dair “olumlu sinyal etkisi” oluşturduğunu kaydetmek durumundayız.

    2020’ ye ait %1.8’lik büyüme oranı; içinde bulunduğumuz yıla ait beklenti ve tahminlere yönelik olumlu güncellemeleri gündeme getirerek, ”beklenti yönetimi” kulvarında olumlu açılımlara zemin hazırlamış; “ASGARİ ŞART” sağlanmıştır. Elbette temel mesele; gerçekçi ve sürdürülebilir yaklaşımlar ile “YETER ŞART” temelinin inşasıdır.

    Enflasyonun, şişirici-koflaştırıcı-perspektif bozucu etkilerini; büyüme rakamlarından teknik olarak “deflate” edebilir, ama, korkarım ki; bünyesinden tamamen söküp, atamayız. Kredi temelli; genişletici politikalara ve canlandırıcı(tonik) etkilere dayanan büyüme, deyim yerinde ise “hormonlu” olmaktan yakasını kurtaramaz.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

     Kuşaklar boyunca deneyimlenen; yaşamın temel gerçeği gibi algılanmaya başlanan enflasyon sendromunun, “toplumsal DNA” mıza işlemiş olma ihtimalinden ve geleceğimizi ipotek altına sokma tehlikesinden doğrusu endişe duyuyoruz. Enflasyonun gerçekleri çarpıtan merceği “gözbebeğimize yapışıp, kaynadı ise”, onu söküp atmak, mesela, ”irileşme” yi; büyüme gibi görmekten milli benliğimizi kurtarmak, zor ve zahmetli olacaktır.

    Bu işin formülünün yeniden yazılması; KALKINMA ile hemhal ve YAŞAM KALİTESİ ile terbiye edilmiş, SÜRDÜRÜLEBİLİR, vatandaşın; er veya geç, şu veya bu oranda dahi olsa, ZENGİNLEŞTİRİCİ-REFAHI ARTTIRAN etkilerini günlük yaşamında hissetmesini sağlayan çerçeveye oturtulması öncelikli ve ertelenemez milli meselemizdir.