hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

    Enflasyon ve gelir dağılımı dinamikleri..

    07.05.2023 Pazar | 12:58Son Güncelleme:

    Yılın ikinci çeyreği için açılış ayı olan Nisan enflasyon rakamı; genel gidişatı okuma bakımından ayrı bir öneme sahiptir. Seneye giriş-açılış seyrinin tamamlandığı ve “mevsim etkisi” açısından görece etkisiz/nötr bir geçiş döneminden bahsediyoruz. Açıklanan ilgili rakamlara bakıldığında, yılın geri kalan kısmında, öngörülebilir ve kalıcı bir iniş kulvarına girileceğine dair işaret ve gelişmeleri göremiyoruz.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Manşet enflasyon kaleminde %50 düzeyi altına (43,68) çekilme tablosu, önümüzdeki döneme taşınabilecek; kalıcı bir iniş kulvarına geçiş için yetersiz kalmaktadır. Nitekim, 2022 Nisan dönemindeki aylık %7,25 seviyesinin de; Mayıs ayından sonra “geriye çekici aritmetik dokunuş katkısını yitirecek baz etkisi” ile ortaya çıktığı unutulmamalıdır. Üstelik, takip eden aylar için, bu kez baz etkisinin “ters yönlü” cebirsel dinamikleri gündeme getireceği bilinmektedir. Sene başından bu yana hakim olan teknik kaldıraç-baz etkisi ile sağlanan görece iyileşme periyodunun, enflasyon ile mücadelede kalıcı platformlara taşınamadığı görülmektedir. İlaveten, güncel Çekirdek Enflasyon rakamları; manşet üzerinde kalan düzeyleri ile “enflasyonda katılık ve yapışkanlık sendromu” nun henüz bertaraf edilemediğini ortaya koymaktadır. Alt kırımlara bakıldığında, en kritik grubu oluşturan “gıda kalemi” yanına “hizmetler” kulvarının da eklendiği; hizmet enflasyonu tablosunda “yapışkanlık riski” nin ortaya çıktığı izlenmektedir.

    Bir başka önemli gözlem; ülke ekonomisindeki katkı ve ağırlığı ile öne çıkan İstanbul için hesaplanan güncel manşet (İTO-İstanbul Ücretliler Geçinme Endeksi) ile ortalama rakam (TÜİK-Tüketici Fiyat Endeksi) arasında (%4,57 ve %2,39) bir kat farklılık ortaya çıkmış olmasıdır. Ayrıca, ekonomik aktörlerin fiyat arttırma konusunda “ellerini hiç de korkak alıştırmamaya devam ettikleri” ortaya çıkmaktadır. Zira, enflasyon hesabına dahil eden sepetler bakımından, fiyatları; Nisan ayında artan ürün/hizmetlerin oranı %80’e ulaşmaktadır. Her on ürün ve/veya hizmetten sekizinin fiyatının arttığı bir tabloda, enflasyon gidişatı bakımından kalıcı iniş trendinden herhalde bahsedilemeyecektir.

    Seçim Ekonomisi konjonktüründe her zaman hakim olan “genişletici-parasal arttırıcı” iklimin, enflasyon ile mücadele bakımından müspet olmayan bir çerçeveyi zorladığı bilinmektedir. Keza, güncel karar ve açıklamaları ile “piyasada ön alıcı-yön verici” duruş ve politikalar cephesinde aktif olmaktan uzak Merkez Bankası ve yeniden gündeme gelen “kur geçişkenliği riski” faktörleri de hesaba katılmalıdır. Geleneklere göre bahar’ın gelişinin kutlandığı (Hıdrellez, Kakava, vb.) bu günlerde; enflasyonda kalıcı düşüş kulvarına geçişin, “bir başka bahara kaldığı” görülmektedir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ekonomi; Kalkınma ve Yaşam Kalitesi değerleri ile terbiye edilmiş Sürdürülebilir BÜYÜME’ yi planlamak, ona yönelmek ve ulaşmak ortak gayreti ile taçlandırılır. Tek başına ve belirtilen nitelik ile özelliklerden soyutlanarak sadece “manşet” düzeyinde değerlendirilecek bir Büyüme tablosunun; ekonomide özne/esas olması gereken İNSAN bakımından yetersiz kalacağı bilinmektedir. İşte bu açıdan, “şişirici-enflate edici etkisi” ile tam aksi yönde etkileri ortaya çıkaran; ekonomik gerçekleri çarpıtan; eşitsizliği arttıran enflasyon dinamiklerinin süratle bertaraf edilmesi, bünyeden atılması gereklidir. Nitekim, TÜİK tarafından açıklanan ve 2021 yılı itibarıyla durumu gösteren Gelir Dağılımı İstatistikleri de birtakım önemli tespitleri gündeme getirmektedir. Buna göre, en zengin %20 lik kesimin, ortaklaşa ortaya konulan gelirin yaklaşık yarısını aldığı anlaşılıyor. 2005-2020 arasına genişletilen serimlerimizde; % 5’lik dilimlere ayrılmış tüm kesimler için enflasyonun olumsuz etkileri göze çarpıyor, “orta gelir kuşağındaki gerileme” ön plana çıkarken, en zengin %5 lik kesimin aldığı payda misliyle ve orantısız artış yaşandığı görülüyor. Genel-geçer bir ifadeyle, “enflasyonun; zengini daha zengin, fakiri ise, daha fakir yaptığı” acımasız gerçeği, maddi delilleriyle bir kez daha tezahür etmiş oluyor.