Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

Güz Ekonomisinde Zorlu Zamanlar..

05.10.2025 Pazar | 15:49Son Güncelleme:

Güz mevsimi koşullarının kendini kuvvetle hissettirmeye başladığı bugünlerde, dışarıda; ABD federal hükümet kapanması, içeride ise kritik Eylül ayı enflasyonu başlıkları ön plana çıkıyor.

Haberin Devamı
Haberin Devamı

Biz dahil pek çok ülkenin temel anlayış ile yerleşik uygulamalarına yabancı kalan; “vadesinde bütçe/fon tahsisi yapılmadığında federal kapsamlı kamu hizmetlerinin durdurulması” işlemi, 2018 yılından bu yana ilk kez geçerlik kazanıyor. 1 Ekim’de başlayan yeni dönem bütçesi Kongre tarafından onaylanmaz ve geçici bütçeler de devreye alınmaz ise, federal (merkezi) hükümet, harcama yetki ve kaynaklarını kaybediyor ve “asli olmayan” hizmet ve memurlar hariç faaliyet ile hizmetler durduruluyor. Aralık 2018-Ocak 2019 arasında yaşanan bir ayı aşkın sürelik son kapanmanın, gene Başkan Trump’ın ilk dönemine rastladığı hatırlatılıyor.

İktidardaki Cumhuriyetçiler ile muhalefeti temsil eden Demokratlar arasında kaynak tahsis ve kamusal fonlama tercihleri temelinde yürütülen sıkı pazarlıkların sonuçsuz kalmasıyla beraber, bir kere daha, geçtiğimiz Salı gününden itibaren merkezi hükümetin kamusal faaliyet ve hizmetleri durdurulmuş bulunuyor. Başkan Trump, bu zorlu süreci kendisi bakımından “müthiş bir fırsat” ve “Demokratların kendi kalelerine gol atması” olarak değerlendiriyor ve yaşanan fiili durumdan istifade etmeye çalışıyor. Hemen ilk hamleleri ile Demokratların yönetimindeki New York şehrinin 18 milyar dolarlık alt yapı bütçesini askıya alırken, gene muhalefetin sahiplendiği farklı iklim/yeşil enerji projelerinden 8 milyar dolarlık kısıntı yapıyor. Trump’ı iktidara taşıyan seçimler öncesi şiddetli tartışmalara yol açan ve “muhafazakar kesimin gelecekteki Amerika rüyası” için yol planı kabul edilen Project 2025 manifestosunu hazırlayan Russel Vought şu anda ABD Bütçe Direktörlüğü görevinde bulunuyor. Trump’ın onun destek ve planları çerçevesinde özellikle Demokrat eğilimi ağır basan federal hükümet kurumlarında personel tasfiyesini sürdürmesi bekleniyor. Bu arada, endişe verici bir son dakika gelişmesine dikkat çekmek; Cuma günü açıklanması beklenen ekonomik göstergelerin “hazırlanamadığını” not etmek gerekiyor. Veri temelli hareket ettiğini ifade eden FED’in, tüm finansal gelişmeleri etkileyen önümüzdeki faiz kararları bakımından önemli risk ve tereddütler gündeme geliyor. İlaveten, uzayan bir sürecin, siyasetçilerin pazarlık iştah ve portföyünü arttırarak, mesela, ülkemizin CATSA yaptırımlarının Kongre eliyle kaldırılması gibi konularda ilave zorluk çıkarması ihtimalini de ifade etmek şart oluyor.

Haberin Devamı
Haberin Devamı

Eylül ayı enflasyonu, öncü göstergelerin işaretlerine paralel olarak, beklentilerin üzerinde bir manşeti gündeme getiriyor. Geçen yılın aynı ayındaki %2,97 düzeyinin aşılması, sene sonu beklenti rakamına ulaşılmasını matematik olarak güçleştiriyor. Esasen, son dönemlerde, TÜİK enflasyonunun, Merkez Bankası’nın deklare ettiği hedef aralığının üzerinde ve tahmin yelpazesinin dışında kaldığı izleniyor. Bir değerlendirmeye göre, ülkemizde enflasyon oranı; Avrupa Birliği ortalamasının tam onbeş kat fazlasına ulaşmış bulunuyor. Eylül manşeti ve alt kırılımları da; enflasyonda bir düşüş trendinin (yerleşik hareket eğiliminin) varlığına işaret etmiyor; öngörülebilir/sürdürülebilir/muhafaza edilebilir “güçlü” dezenflasyon sürecine ulaşma bakımından destek sağlamıyor.

Haberin Devamı
Haberin Devamı

Arka plan okumalarında, çekirdek enflasyon manşetinin TÜFE üzerinde kalması; enflasyonda kronik yapışkanlık ve katılık sendromlarının aşılamadığını/kırılamadığını gösteriyor. TÜİK sepetindeki 143 endeks başlıktan tam 113 tanesinde görülen fiyat artışı; ekonomik aktörlerin “zam yapma” konusunda tercih ve eğilim bakımından aynı minvalde devam ettiklerini ortaya çıkarıyor. Üstelik, ağırlıklı Gıda kaleminde, yaşanan zirai don etkisini aşan bir “topyekün çarpıklık” sıkıntısının devam ettiği değerlendiriliyor. Eylül ayında ortaya çıkan %6.8 oranındaki Gıda Yurtiçi Üretici Fiyatları Endeksi (Gıda Yİ-ÜFE) manşet endeksin iki kat fazlasını temsil ediyor ve yıllık rakamı %35 oranına taşıyor. Mesela, halde meyve fiyatları bakımından miktar endeksleri düşerken, fiyat endeksleri %64 oranında artış kaydediliyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından henüz yayınlanan “Gıda Fiyatı Endeksleri” çalışmasına göre, Eylül ayında dünyada gıda fiyatları gerilerken, Türkiye’de artmaya ve enflasyonu yukarı yönlü etkilemeye devam ediyor. Nitekim, bir güncel hesaplama çerçevesinde, geçtiğimiz üç yıl içerisinde aylık gıda harcamasının, dolar bazında da yüksek oranlı artış göstererek, 395 dolardan; 680 dolara çıktığı bilgisi paylaşılıyor.
Manşet rakamlar ve alt kırım okumalarının, bir kere daha, enflasyon ile mücadele politika ve uygulamalarında yenilikçi ve bütünlükçü yaklaşımlara duyulan ihtiyaca kuvvetle işaret ettiğini belirtmek gerekiyor.