hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

    Merkel'in ekonomik mirası

    24.09.2021 Cuma | 10:56Son Güncelleme:

    Almanya’yı yönetme sorumluluğunu aralıksız olarak onaltı yıldır üstlenmiş olan Angela Merkel, bu görevini devretmeye hazırlanıyor. Parlamenter sistem ve federal yapılanma temelinde yönetilen bir ülke için düşünüldüğünde, tekrarlanması zor siyaset bir maratonunu; “uzun soluklu ve etkileyici bir performans” ile tamamladığı şüphesizdir. Seçimlerin hemen öncesinde, Merkel yönetimini; ekonomi kulvarındaki icraatları esas alınarak gözden geçirmenin zamanıdır.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Değerlendirmelerimizi, eleştirel duruşa ağırlık tanıyan bir açı ile başlattığımızda, Angela Merkel’in; “etkin kriz yönetimi ve disiplinli duruş gösterme” platformlarında başarı çıtasını yukarıda tuttuğunu, ancak, geleceğin dijitalleşen ve yeşil/çevre dostu ekonomi yolculuğu için, “kuvvetli vizyon oluşturma” bakımından, kimilerine göre, yetersiz kaldığını belirtmeliyiz. Temel bilimler (fizik) alanında kazandığı formasyon ve Doğu Alman siyaset mekanizmasında elde ettiği disiplinli yaklaşımı ile Merkel’in; analitik ve kuralcı yaklaşımlar ile ekonominin dinamiklerine vaziyet ettiğini belirtmek mümkündür.

    Almanya’nın son onbeş yılda, Kişi Başına Milli Gelir düzeyinde kaydettiği büyüme hızı; Fransa, Kanada, İngiltere ve Japonya’ ya göre iki misli yüksek oranda gerçekleşmiş; İkibinli yılların başında yaşanan sıkıntılar, başarıyla aşılmıştır. Bazı değerlendirmelerde, son Dünya Savaşından sonra gerçekleştirilen ilk “ekonomik mucize” nin ikincisi, Merkel döneminde elde edilmiştir. Güncel verilere göre, G7 Ülke Grubu içinde en yüksek Kişi Başına Milli Gelir düzeyine sahip ülke, Almanya’dır.

    Son yirmi yılın en düşük işsizlik oranlarına ulaşılan ülkede, 2008 Krizi ve 2019 Pandemi Dönemi olağanüstü konjonktürlerinde, “kısa çalışma ödeneği” gibi kapsamlı destek paketleri ile zamanında ve etkin müdahaleler sayesinde, görece başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Nitekim, G7 Ülkeleri arasında en yüksek “Kadın İşgücünün İstihdama Katılma Oranı” sahibi olan ülke; Almanya’dır. Üstelik, istihdam kulvarında sağlanan olumlu gelişmelerin; genç ve yaşlı nüfusun farklı katmanlarını dengeli biçimde kapsayarak gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Merkel döneminde “yüksek bütçe disiplini” hakim kılınmış ve 2009 senesinde kabul edilerek devreye sokulan Denk Bütçe anlayışından asla taviz verilmemiştir. Esasen, ülkenin dörtyüzelli milyar avro düzeyinde yatırım gereksinimine sahip olduğu gözönüne alındığında, Merkel sonrası dönemde, kendisinin sıkı duruş ve politikalarının test edileceğini öngörmek, gerçekçi bir tespit olacaktır.

    Son yıllarda eski parlaklığını kaybetse de, ülkenin bir “ ileri mühendislik-üretim markası” olduğu; otomotiv başta olmak üzere dünya çapında itibar sahipliğini koruduğu gerçeğini teslim etmeliyiz. Bazıları, eli sıkı yatırım/harcama politikalarının başta “ modernizasyon ve yenilikçilik alanları” olmak üzere ihtiyaç duyulan rekabetçi duruşların önünü kestiğini; telafisi işinin sonraki dönemlere miras kaldığını vurgulayarak, Merkel’i eleştirmeye devam ediyorlar. Ayrıca, Amerika politika ve duruşundan bağımsız biçimde Çin ile yürütülen işbirliği ve endüstriyel desteğin, orta vadede Batı dünyasına zarar vereceğini iddia edenlerin de önemli sayıya ulaştığını vurgulamalıyız.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    An itibarı ile, Avro Bölgesi (Eurozone) toplam imalatının; neredeyse yarısının(%40’dan fazla) Almanya tarafından gerçekleştirildiği bir tablo önümüzde durmaktadır.

    Japonya’da, 2011 yılında yaşanan nükleer santral faciasından sonra, Merkel’in; nükleer enerji kulvarını geri plana alarak, temel politika ve tercihlerini, “yenilenebilir enerji” kanalına yönlendirmesi de önemli bir strateji olarak kabul edilmelidir. Ülke, 2035 yılı itibarı ile kömürden enerji üretimini sonlandırmayı karar altına almıştır.   

    Güncel bir araştırmanın sonuçları arasında, “ ekonomik durumundan memnun olma” oranının; %70 düzeyinde seyrettiği tespiti yer almıştır. Önemli oranda yatırım/harcama yapmadan sonuç elde etme bir mucize ise, Angela Merkel bunu başarmış kişi olarak tarihe geçecektir.