hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

    Ortadaki “İ.Y.F. KUYUSU”na dikkat!

    16.01.2022 Pazar | 12:08Son Güncelleme:

    1990’ların başında, sanatçı Ozan Orhan tarafından popüler kültür zenginliğimize katılan bir şarkıdaki, “Ortada Kuyu Var, Yandan Geç!” nakaratını hatırlatalım ve geliniz, bu sözleri; günümüz ekonomi dinamikleri ile buluşturalım:

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ortada, (İhracat Yoluyla Fakirleşme- İ.Y.F.) Kuyusu Var, Yandan Geç(elim) !.

    Türkiye’nin; büyük ihracat seferberliği’ nin başlatıldığı 1980’ lerin başından bu yana gelişmeleri bizzat yaşama ve bu alanda akademik çalışmalarımızı yoğunlaştırma imkanını bulduk. Turgut Özal’ın ilk dönem icraatları arasında ön sırada yer alan” ihracat hamlesi” nin üzerine inşa edilmeye çalışıldığı ve Japonya modelinden esinlenilmiş “Dışticaret Sermaye Şirketi” yapılandırılması başta olmak üzere, uluslararası pazarlarda tahminleme gibi kulvarlarda öncü çalışmalara imza atmanın yanı sıra, uygulama içinde yer alarak, gelişmelere bizzat katkı sağladık: Gümrük Tarife Pozisyonları’ nın, en büyük dışticaret partnerimiz olan Avrupa Topluluğu ile uyumlaştırılması sürecinde, İstanbul Sanayi Odası Ticaret Dairesi Başkanı olarak, 1980’li yılların sonunda aktif sorumluluk üstlendik. Takip eden yıllarda ise, İstanbul Üniversitesi’nden ek görevlendirme ile İstanbul Ticaret Odası Danışmanı olarak aynı konularda çalışmalarımızı sürdürdük. Brüksel başta olmak üzere, konuk öğretim üyesi olarak bulunduğumuz dışarıdaki üniversitelerde, dışsatım dinamiklerimizi; uzaktan ve “hammasiyet ağırlığından uzak” perspektiflerden çalışma ve araştırma imkanlarına sahip olduk. Ezcümle, ülkemiz ihracat serüveni’ ni kırk yıllık bir süreçte bizzat yaşamış ve bu konuları araştırma konusu edinmiş bir akademisyen olarak, meseleye; “ sadece kitabi-ezbere dayanan değil ve fakat, yaşanıp/çalışılmış” açılardan bakabilme şans ile yetkinliğimize işaret etmek isteriz.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Geçen seneyi, ihracatımızda ulaştığımız tüm rakamları aşan rekor bir manşet; ikiyüzyirmibeş milyar dolar ile tamamladık. Yılın ilk dokuz ayındaki büyüme’nin yarısını; istihdam artışı’nın üçte birini sağlayan bu başarı, elbette takdire şayandır. Bu kazanım esas alınarak, 2022 yılı ihracat hedefinin; ikiyüzelli milyar düzeyinde deklare edildiğini not etmeliyiz. Cumhuriyet’imizin yüzüncü yılı için daha önceleri programa konulan beşyüz milyar dolar ihracat hedefine göre mütevazi ve belki de sembolik, ancak, ekonomide sürdürülebilir cari dengenin sağlanması bakımından kritik bu katkıyı kutlamalıyız.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    İhracat kulvarında yakalanan yukarı yönlü ivmenin desteklenmesi bakımından her türlü maddi ve manevi destek ile önceliğin önemi, elbette, her türlü tartışma ile değerlendirmenin dışında tutulmalı, projektörlerin; hemen daima, sadece uluslarararası ticaretin iki bacağından birisi olan dışsatım’a yönlendirilmesi, dışalım(ithalat)’ın ikinci plana atılması dahi, mazur görülebilecek bir tutundurma stratejisi olarak selamlanmalıdır. Zaten, işin başından beri tutulan; takip edilen yol ve hakim söylem tercihinde bir değişiklik bulunmamaktadır; günümüzde öncü ve sözcü rolü üstlenen kuruluş; Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ‘dir. Bu çatı altında ihracat rekorlarına imza atan yüzbin adeti aşkın firma ortak, yönetici ve çalışanlarının, “ekonomiye katma değer sağlama” kulvarında en önde koşanlar olduğunu vurgulamak ve ülke adına tebrik ile şükranları sunmak, hakkaniyetin asgari bir gereğidir.

    Türkiye mahreçli ürünler, bugün tüm dünyada, ikiyüzyirmidokuz ülkeye ihraç edilmektedir. İhracat performansımız; “dakika’ da birbuçuk milyon doları aşmış olup, “boşa harcanan kaynak ve zaman bakımından sıkıntılı” ülkemiz bakımından, ihracat ailemizin mümtaz bir örnek teşkil ettiğini teslim etmeliyiz.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Kırk yılı aşkın bir süredir, “hamaset ve slogan temelli söylem” ağırlıklı yürütülen ve “ İhracat Hamlesi” başlığı altında sürdürülen dışsatım politika ve kazanımlarının; SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK kulvarına taşınması ve REKABETÇİ AVANTAJ platformuna yükseltilmesi bakımından, daha yapılacak çok iş; alınacak ileri mesafeler bulunmaktadır.

    Heyecan-Motivasyon Dostu ve Hakkaniyetli-Yapıcı Eleştiri pencerelerini kapatmadan, gerçekçi ve “önceden vaziyet edici” yaklaşımları temel alarak ilerlemeli; rakam ve rekorların arka planı’ na bakma; temel kurguları çözümleme çabalarımızı israr ve istikrar ile korumalıyız. Küresel pazarlarda varolmak; ihtiyaç duyulan dövizi kazanmak, asla vazgeçemeyeceğimiz kritik önceliklerimizin; “ulusal kırmızı çizgilerimiz” in vazgeçilmez unsurların içinde yer alır ve meseleye, bu bakış açısı ile yaklaşılmalı, arka planı kuvvetlendirilmelidir. Dış ticaret ile zenginleşme hayalimizin; bu yolda, kendimizin yoksullaşması risk ve tehdidini perdelemesine cevaz verilemez.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Günümüzden otuzbeş sene önce, uluslararası pazar analiz dinamiklerini modellemeye; otuz yıl önce Boğaziçi’nde, rekabetçi avantajın kritik bir bileşeni olarak, yeni ürün geliştirme derslerini vermeye başlayan bir akademisyen olarak, “ ihracat yoluyla fakirleşme” kuyusuna; çıkışı mümkün olmayacak biçimde düşüp hapsolmadığımız kanısını taşıyoruz. Fakat, makale ve söylemlerimizle “ihracat yolu ile fakirleşme” sendromunu; 1980’ lerin sonunda ülkemiz gündemine getirme feraset ve cesaretini göstermiş ( konuya dikkat çeken ilk güncel makale, Muhterem Türkan Arıkan Hoca’ya aittir) kıdemli bir akademisyen olarak, “ortadaki kuyu” lara dikkat çekmeye devam edecek, bu kulvardaki değerlendirmelerimizi; EKONOMİDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK adına sürdüreceğiz. Zira, ihracat; hepimizin Ortak Ziyneti ve gözümüz gibi koruyup, sahip çıkmamız gereken Milli Marifet’ imizdir.