hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

    Seçim ekonomisi/Geçim ekonomisi

    30.04.2023 Pazar | 13:21Son Güncelleme:

    Dünyanın her yerinde, halkın tercih ve yönelişlerini, kullandıkları oylar ile ifade ettikleri demokratik seçimlerin varlığı, ekonomik gidişata istikrar ve güvence sağlayan bir tarihsel kazanıma işaret etmektedir. Bu çerçevede, yer ve zaman koşuluna bağlı olmaksızın tüm ülkelerde, seçim takviminin işlemeye başlaması ile birlikte “seçim ekonomisi” iklim ve koşullarının devreye girdiği gerçeğini de unutmamak gerekir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Seçim Ekonomisi süreci, tüm mekan ve zamanlarda geçerli olmak üzere, “reflesyonist / genişletici” niteliği ile ön plana çıkmaktadır. Seçmen tercihini kendisine yönlendirme ve oylarını arttırma yolunda, iktidar ve/veya muhalefetteki tüm siyasi aktörlerin, vaat ve önerilerde çıtayı yükselten ortak bir duruşta buluştukları, adeta birlikte hareket ettikleri görülmektedir. Elbette, ortaya konulan bu vaat ve/veya taahhütlerin hangi kaynaklarla karşılanacağı; orta-uzun vadeli bütüncül etkileri gibi kulvarlar üzerinden tartışma ve hatta zıtlaşmalar sürdürülürken, karşılıklı siyasi kazanımlar sağlama mücadelesi de elden bırakılmamaktadır.

    Seçim Ekonomisi sürecinde ortaya konulan ve “sıkılaştırma-mali disiplinle dost olmayan” ekonomik vaat ile uygulamalar, eğer o ülkede enflasyonist gelişmeler yaşanıyorsa, daha karmaşık açılımları gündeme getirmektedir. Nitekim, enflasyon ile mücadele yolunda, genişletici ve gevşetici politikaların, ancak ve sadece, tesirsiz ve hatta tam tersi gelişmeleri tetikleyici rol oynadıkları bilinmektedir. Bir taraftan, “ Çok Para-Yok Para! ” deyimi ile enflasyonu tarif ederken, artan parasal hacim ve yükselen harcamaların, onunla mücadelede en iyimser ifade ile, “ket vurucu/zorlaştırıcı” rol oynayacağını not etmek gerekir. İşte, belirli zaman aralıklarında gerçekleştirilen seçimler, her ekonomi bakımından, ortak hassasiyet ve özellikli beklentilerin ortaya çıktığı farklı bir iklimi gündeme getirmektedir. Bu cümleden olmak üzere, oy sahibi tüm kesimlerin, ekonomik beklenti ve taleplerinin zirveye çıktığı; daha yüksek perdeden dile getirildiği bir sürecin öne çıktığı izlenmektedir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Yakın geçmişteki Amerikan Kongresi seçimlerinin hemen öncesinde, Başkan Biden’ ın, rezerv paranın merkez bankası rolünü üstlenen FED’ e yaptığı çağrı akıllardadır: “ Enflasyon ve getirdiği hayat pahalılığından bunalan Amerikan halkına soluk aldırmak adına, tempolu sıkılaştırma/faiz arttırma politikasını gözden geçirmek ..” Keza, Macaristan’ da, Başbakan Urban’ın, seçim öncesinde Avrupa Birliği mali disiplin çerçeve ve normlarının dışına çıkarak devreye aldığı genişletici vaat ile projeler, seçim ekonomisine güncel bir diğer örnek olarak hatırlanmalıdır.

    Bu noktada, seçimlerin hemen sonrasında ortaya çıkan bir başka küresel gerçeğe de atıfta bulunmak gerekir: Sandık sonucuna bağlı olmaksızın, seçim tamamlandıktan sonra başlayan Seçim Sonrası Ekonomi konjonktürünün hakim teması; “sıkılaştırıcı, mali disiplini derleyip-toparlayıcı” nitelikleri ile ortaya çıkmaktadır. Bu bakımdan, seçimlerden hemen sonra, pek çok yer ve zamanda, “kemer sıkma” eksenli söylemlerin ön aldığı görülmektedir.

    Ekonomik gidişat açısından “seçim dönemi”; olağan akışın dışında ve belirli zaman aralıklarında yaşanılan, hem öncesi (Seçim Ekonomisi), hem de sonrası ile özellikli bir dönemi temsil etmektedir. Üstelik, ekonomik aktörler bakımından, seçim takvimine bağlı bir “bekle-gör” tutumu da yaygınlık kazanabilmektedir. Seçim Ekonomisi atmosferinin, olağan gidişatı (Geçim Ekonomisi) dinamiklerini etki ve hakimiyeti altına aldığı gözlenmektedir. Bu bağlamda, mesela, enflasyonla mücadele; bütçede disiplin; orta-uzun vadede sürdürülebilirlik gibi temel ekonomik perspektiflerin gölgelenme ve arka plana itilme riski artmaktadır. Meseleye bu yönden bakıldığında, herhalde, en iyi seçim; selametle tamamlanmış, geride bırakılmış olan seçimdir! Özellikli ve geçici bir dönemi temsil etmesi gereken Seçim Ekonomisi ikliminin; yerini, süratli ve planlı biçimde, tekrar rutin akışa (Geçim Ekonomisi) bırakabilmesi, dikkate değer bir beklentiye işaret etmektedir. Türkiye özelinde, söz konusu sürecin, önümüzdeki yıl gerçekleşecek Mahalli Seçimler sonrasına ötelenmemesi temenni edilmelidir.