hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

    Turizmde 'Godot'yu' bekleme sezonu kapanırken...

    10.09.2021 Cuma | 15:33Son Güncelleme:

    Samuel Beckett’in tanınmış eseri “Godot’ yu Beklerken”, uzun ve sonuçsuz beklentiler ortaya çıktığında hatırlanan; sıklıkla sözü edilen bir ölümsüz tiyatro klasiği olma özelliğini yıllardır koruyor. Türkiye’de turizm sektörü, 2021 sezonunda sona yaklaşırken, bitmek bilmeyen “ kırmızı listeden çıkarılma” beklentisinin seyir ve akibeti düşünüldüğünde, oyun kahramanı Godot’ unun, yazarın kurgusu dışına çıkamadığı; ülkemize ayrıcalık ve farklı final sahnesi yaşatmadığı görülüyor!.    

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Sezonun ilerleyen dönemlerinde maalesef Fransa’nın da katıldığı İngiltere kaynaklı “kırmızı liste” uygulaması yüzünden bu yıl iki milyona yakın turistin ülkemize gelme imkanı bulamadığı tahmin ediliyor. Bu olumsuz gelişme yüzünden kaybedilen güncel turizm gelirinin; bir milyar doları aştığı hesaplanıyor. İçinde bulunduğumuz yıl için halihazırda hesaplanan cari gelir altı milyar doların altında bir düzeyde gerçekleşiyor; kısacası, turizm gelirlerinde, beklenti ve ümitlerin dışında “ normalleşme süreci ” nin 2021 sezonunda ıskalanacağı; ilerideki dönemlere erteleneceği anlaşılıyor.

    Global çerçeveli pandemi sürecinin olağanüstü koşullarından en olumsuz etkilenen sektörlerin başında turizmin geldiğini biliyoruz. Birleşmiş Milletler ve Dünya Ticaret Örgütü gibi kurumların gerçekleştirdiği çalışmalarda, 2020 ve 2021’ de ortaya çıkacak ekonomik maliyetin dört trilyon doları aşabileceği; sektörün 1990’ lı yıllardaki düzeyine gerilediği ve nihayet, ancak 2023 yılından sonra düzelme-ilerlemenin öngörüldüğünü unutmayalım. Türkiye bakımından ortaya konulan muhtemel milli gelir kaybının; yan sektörlerle birlikte doksandört milyar dolar düzeyinde hesaplandığını ayrıca not etmeliyiz.

    İçinde bulunduğumuz olağanüstü konjonktür koşulları dışına çıkarak, ülkemizin yakın dönem turizm performans ve kazanımlarına gözatmak, orta ve uzun vadede işleri daha doğru ve rekabetçi yürütmek bakımından yararlı olacaktır:

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    2004-2021 yılları arasındaki onyedi yıllık süreçte, Türkiye’ ye gelen turist sayısı beşyüzseksen milyonu aşmıştır. Kişi başına ortalama harcama ise sekizyüzonsekiz dolar ile düşük düzeyde kalmıştır. Tüm avantaj ve orijinal turizm zenginliklerine karşın, “ sürümden(turist sayısı) kazanan” bir sektör olma kısır döngüsünün kırılamadığı görülmektedir. Mevcut “turist başına harcama düzeyi” gözönüne alındığında, turizm sektöründeki “rekabetçi güç” analizinde istenilen ve beklenilen noktanın altında kaldığımız aşikardır. Üstelik, konaklama fiyatlarının arttığı Akdeniz ülkeleri arasında “en ucuz ülke” durumunda kalmamız da işin cabası olmaktadır. 2019’a oranla %6 artış kaydederek, gecelik yetmişaltı Avro ortalamasına ulaşan dört yıldızlı otel fiyatımıza kıyasla, komşumuz Yunanistan’ın yüzaltmışüç Avro’luk fiyatı; iki katından fazla bir “rekabetçi fiyat eksiklik-yetersizliğimize” işaret etmektedir. Keza Yunanistan, geçen seneye göre fiyatlarını, bizim beş katımız oranında; %31 arttırma rekabetçi kaldıracını, cesaretle kullanmaktan geri durmamıştır. Dönemsel ve olağanüstü koşulların andaç ve etkileri ile açıklanamayacak; daha derin/yapısal nitelikli sorunlarımızın bulunduğunu teslim etmeliyiz.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Turizm yatırımlarının yapılandırılmaya başlandığı onlarca yıl öncesinden başlayarak düşülen tuzaklar; saplanıp kalınan kısa vadeli perspektifler; bütüncül olma ve ortak kamusal menfaat yaklaşımını ihlal eden “günü ve belirli kesimi kollamaya yönelik” duruşlar; çarpıtılmış fizibilite projeleri, mevcut tabloyu hazırlayan-besleyen temel faktörlerdir. Turizmde, kalıcı ve sürdürülebilir/rekabet gücü yüksek bir geleceğin; mesela “herşey-dahil sistemi”, “ rekor sayıda turist getirme” gibi aşındırılmış ve nefessiz kalmış yaklaşımlarla inşa edilemeyeceği açıktır.

     Turizmde, yeniden ve kökten sorgulama; arayış ve yönelişlerin peşine düşmeliyiz. Aksi durumda, pandemi sonrası için de yeni mazeretler üretmeye; başkalarının Godot’ sunu beklemeye devam ederiz. Belki de, artık, Samuel Beckett yerine, Atıf Yılmaz’ı hatırlamanın ve “Hayallerim, Aşkım ve Sen” filmini yeniden keşfetmenin zamanıdır!.