hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

    Turizmde sloganımız; ihtiyatlı iyimserlik

    11.07.2021 Pazar | 11:14Son Güncelleme:

    Ekonomi penceresinden bakıldığında, “ hareket-bereket kurgusu” nun en açık tezahürünü, turizm sektöründe görmek mümkündür. Nitekim, “insan hareketliliği(seyahat) olmadan, turizmde bereket ve katma değer’ in ortaya çıkması beklenemez. İşte bu yüzden, insan mobilite ve ilişkisi kulvarında adeta “ bıçakla kesme etkisi” nin dayatıldığı global pandemi koşullarında, olumsuz etkilere açık sektörlerin başında turizm gelmektedir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Yüksek turizm sezonunun yarılandığı bir dönemde, pandemideki seyir ile gelişmelerin belirsizlik ve sürpriz gelişmelere açık baskın trendini henüz aşamadık. Tokyo olimpiyatlarının seyircisiz yapılma kararı; birçok dünya metropolünde yeniden ortaya çıkan kapanma ve kısıtlamalar; seyahati kısıtlayıcı kırmızı liste uygulamalarının devamı gibi güncel gelişmeler çerçevesinde, başta turizm olmak üzere, ekonomik dinamiklere ket vurucu etkilerden yakamızı kurtaramıyoruz. Pandeminin ilk senesi 2020’de, dünya turizm hacminde % 85 oranında küçülme yaşandığını biliyoruz. Şimdi mesele, önümüze bakmak; bundan sonraki muhtemel açılım ve gelişmeleri öngörmek noktasında düğümleniyor.

    Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı(UNCTAD) tarafından, içinde bulunduğumuz ayın ilk günlerinde yayınlanan “Turizmde Güncel Durum” çalışması, önemli tespitleri gündeme getiriyor. Pandeminin ilk senesi için turizm sektöründeki global kaybı; 2.4 trilyon dolar olarak öngören raporda, 1980’ lerdeki düzeye gerilendiği tespiti ön plana çıkıyor.

    2021 yılı için ortaya konan tahminler, üç farklı senaryo temelinde yapılandırılıyor ve 1.7 - 2.4 trilyon dolar arasında bir kayıp öngörülüyor. Sözkonusu üç farklı senaryodan ilkinde; yabancı turist sayısında % 75, ikincisinde %63 ve nihayet üçüncüsünde %37 oranında düşüş beklentisi ile çalışıldığını belirtelim. Bu rakamsal tahminler, uluslararası turizmin pandemi öncesi(2019) düzeyine göre, %63-75 oranında büyük bir erozyona işaret ediyor. Genel bir değerlendirme yapmak gerekirse; turizmde toparlanma’ nın en az iki yıl öteye sarktığını, 2023 sonrasına takvimlendirildiğini belirtmeliyiz.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Pandemi başlangıcından, içinde bulunduğumuz sene sonuna kadar küresel turizm ekonomisinde yaşanılacak kaybın 4 trilyon doları aşacağı sonucu karşımızda tüm ağırlığı ile dururken, sektörün tüm yapı içerisindeki yoğun doğrudan ve/veya dolaylı ilişkilerine de dikkat çekmeliyiz. Geçmiş rakamların ekonometrik analizi, turizm faktörünün, 2.5 çarpanı düzeyinde değerlendirilebileceğine delil sağlıyor. Bir başka deyişle, turizm kalemindeki mesela 1 trilyon dolarlık kayıp, küresel GSMH’da, 2.5 trilyon dolarlık azaltma/küçültme etkisi doğuracaktır. Keza, sektördeki istihdam kaybının yıl sonu itibarı ile 150 milyon kişiye ulaşması kuvvetle muhtemel görülen olumsuz bir gelişmedir.

    Ülkemiz ekonomisinde turizm payının kabaca % 5 olarak kabulü temelinde, toplam istihdama sağladığı katkının % 8’e yaklaştığı da hatırlanırsa, küçülen bu pastadan alacağımız pay üzerine kafa yormalıyız. 2020 yılında, gelen turist sayısındaki azalma % 73 oranına ulaşmakla birlikte, tıpkı ihracata mal hazırlayan diğer sektörlerde olduğu gibi, işlerin belirli bir tempoda sürdürülmesi; 10 milyar doları aşan turizm geliri elde edilmesi konusunda başarı sağlanmıştır. Devreye alınan “güvenli turizm” uygulamasının bu konuda etkili olduğu gözlenmiş ve geliştirilerek devamı konusunda alınan kararlar geçerli kılınmaya devam edilmiştir. Ancak, AB kaynak ülkeleri başta olmak üzere, karşı tarafın kısıtlarının henüz bertaraf edilmediği; pandeminin seyrine göre “uzatılmış turizm sezonu” ümidine kredi açıldığı görülmektedir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Birleşmiş Milletler’ in tespitine göre, Türkiye’nin azalan turizm hacmi ile beraber doğrudan 33 milyar; diğer sektörlerle dolaylı ilişkisi düşünüldüğünde yaklaşık üç misli bir artışla 93 milyar dolarlık kayıp ile ilk sırada yer aldığı anlaşılıyor. Kayıp konusundaki birinciliğimizin, normalleşme sürecinde “kazançta birinciliğe” hemen dönüşme potansiyelini kimse gözden uzak tutamaz. Kaldı ki; “az’dan, az; çok’tan, çok gider!” ve Türkiye önümüzdeki yıllarda turizmde önde koşmaya devam eder.