hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

    Uzun soluklu kalkınmanın ana şifresi

    04.02.2021 Perşembe | 09:16Son Güncelleme:

    Aralarında ülkemizin de yer aldığı Yükselen Ekonomiler’ in tamamında gözlenen ortak bir eğilim, yaygın bir heves var; “ hızlı ve büyük oranlı büyüme “. Adeta, tükenmez bir iştah ile kaybedilen zaman ve fırsatlar yerine konmaya, yarıştan kopmamaya çalışılıyor; gelişmiş ülkeler için rekor kabul edilen %5’ in üzerindeki büyüme çıtasının altındaki rakamlara ise, adeta burun bükülüyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ekonomiler arasında “hızlı büyümeye yeri ve gönlü olmak”, hiç şüphesiz pozitif bir farklılaşmaya işaret eden olumlu bir durum; dinamizm ve hareketin hız kesmediği yerde, bereket de bol olur! Üstelik, yaşlı ve doymuş; istense de enflasyon-hareket yaratılamayan Avrupa ekonomisi gibi realiteler göz önüne alındığında, söz konusu duruş ve gelişmelerin değeri; pazar çekiciliği artmaktadır. Geçtiğimiz günlerde TÜİK tarafından açıklanan bir dizi çalışma, bahse konu kulvarlara ait önemli bilgi ve tespitleri gündeme getiriyor:

    Ekonominin yıl içinde ortaya koyduğu; gerçekleştirdiği toplam değere işaret eden Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) rakamları il bazında güncellenerek, 2019 itibarıyla kategorik değerlendirmeler kamu-oyuna sunuldu. Buna göre, İstanbul’un, tarım hariç her alanda liderliği tescillendi; toplam üretimin yaklaşık üçte birini karşılayan kadim şehir, hizmetler sektörünün yarısına yakın kısmını da gerçekleş-tirmekten geri kalmadı. Ülke GSYH’den en yüksek payı alan beş şehrimizin, toplamın %50’sinden fazlasını oluşturduğunu ayrıca not etmeliyiz.

     Öte yandan, başkent Ankara’nın GSYH büyümesine en fazla katkı sağlayan il olarak öne çıktığını; kırksekiz ilimizin bir önceki yıla göre Türkiye ortalamasının üzerinde büyüme sağladığını kaydederken, Kişi Başına GSYH rakamlarının ülke ortalamasının üzerinde gerçekleştiği il sayımızın ondört ile sınırlı kaldığını belirtmeliyiz.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Güncellenmiş verilerin ışığında gerçekleştirilen kestirimlere göre; son onbeş yılda inşaat sektörünün, tarım sektörüne göre üç misli fazla büyüdüğünü anlıyor ve son yılların hızlı ve yüksek oranlı büyüme performansının temelde bu sektörden kaynaklandığını teyid edebiliyoruz.

     Canlandırıcı(tonik) etkisiyle kısa zamanda etkileyici sonuçları hemen sağlayıveren inşaat kulvarındaki temel sıkıntı; SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK kalitesi bakımından zayıf ve yetersiz kalması; UZUN SOLUKLU AÇILIMLAR için gereken sağlam zemini temindeki aczidir. Nitekim, “betonlaşma yoluyla büyüme/kalkınma” formülünün Türkiye’deki seyir ve gelişimi göz önüne alındığında, farklı bir açılım ve/veya mucizeye şahit olmadığımız açıktır.

    Ülke ekonomisinin temel sorunu ve üstesinden gelinmesi gereken esas meydan okuma; “kalkınma ile hemhal/terbiye edilmiş, yaşam kalitesi kavramları temelinde ifade edilebilen, vatandaşın er veya geç, günlük hayatında olumlu etkilerini hissedeceği, sürdürülebilir ve uzun soluklu bir büyüme formülünün evvela kurulması, sonrasında ise konjonktür paralelinde “ince ayar” yoluyla devam ettirilmesinden ibarettir.

    Bu yolculukta zemin ve kulvarın elverişli; yol haritasının doğru ve güncel bulunması zorunludur ve bu cümleden olmak üzere; “enflasyonun bertarafı”, ekonomi politikalarının etkinlik ile başarısı için GEREK ŞART ’tır. Enflasyonu, her suret ve bedel çerçevesinde normal düzeyine çekmek; tahrip edici-bozucu kıskacını kırmak durumundayız. Üstelik bu mücadeleyi, pandemi temelli krize karşı uygulanan ve “enflasyonu azdırıcı etki doğuran cansuyu sağlayıcı/reflasyonist politikalar” andacında sürdürmek gibi ilave bir zorluğumuz bulunduğunu, herhalde görmezden gelemeyiz.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Enflasyonist ortamda kaydedilen hızlı ve yüksek oranlı büyümeler; literatürde yer alan “hormonlu büyüme” kavramının tipik örneği olup, ancak SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK perspektifi ile dengelenip; normal zemine çekilebilir. Türkiye’nin dengeli; adil ve uzun soluklu kalkınma yolculuğunda vazgeçilmez rehberini başka bir mecrada aramanın getireceği, sadece zaman ve kaynak israfıdır.