Canlı Yayın
Reha Erus 
Seçici kurul sonuna kadar gerçek bir hikayeyi beyaz perdeye aktaran Can Ulkay’ın yapıtını Hollywood’a gönderiyor.
Konusu çok dokunaklı, senaryosu da çok iddialı. 2.5 dakikalık fragmanı izledim. Eğer bütün film aynı tempo ve duygu ve aksiyonla sürüyorsa bence belki ilk kez bir türk filmi Oscar’larda iddialı konuma gelebilir.
Ancak duyumlarım ve medyadan okuduklarım yapımcılığını Mustafa Uslu’nun üstlendiği film için ülkemizde bir olumsuz kampanya başlatılmış. Yani film daha yola çıkmadan hemen baltalamaya başvurulmuş. Kore Savaşı'na katılan gazimiz Onbaşı Süleyman Dilbirliği, Kore’li bir küçük kızı bu acımasız savaşın ortasında buluyor ve sahipleniyor. Asıl adı Kim olan kıza Ayla adını takıyor. Süleyman Amca ile minik Ayla’nın arasında ki dostluk film boyunca dramatik ve duygusal yoğunlukla perçinleşiyor. Türk taburu görevini tamamlayıp ülkeye dönerken asıl dram başlıyor.
Tam 19 yıl boyunca Oscar ödül törenlerini Los Angeles’te izledim. Bir yabancı basın mensubu için genelde “Yabancı Film” dalı dikkat çeker. Jüri üyeleri oturup her filmi izlemez. İnandığı danışmanlarına da izlettirir. Bu bakımdan filmin ön tanıtımı çok ama çok önemlidir. Önümüzde 5 ay gibi bir zaman var. “Ayla” konusu itibarıyla önce ilk dokuza sonra final beş aday arasına rahatlıkla girebilecek güçte. Ama bu yetmez. Çok çalışmak gerek. Önce Amerika'da bir yerel lobiye ivedi ihtiyaç var. Oscar’ı kazanan yabancı filmler o heykelciğe ulaşmak için tanıtım büyük paralar sarfediyorlar. Doğru yönlendirici danışmanlık şirketlerine yapıtlarını emanet ediyorlar. “La Vita e Bella” (1999) ve “La Grande Belleza” (2014) son yıllarda İtalya’ya bu dalda Oscar kazandırdı. Filmler banko Oscarlıktı. Ancak gerek “Hayat Güzeldir” ve “Muhteşem Güzellik” için yönetmenler Roberto Benigni ve Paolo Sorrentino İtalyan Kültür Bakanlığı'nın limitsiz maddi desteği ile Hollywood’da karargah kurdu.
Jüri üyeleri 1950 Kore Savaşı'nı pek bilmeyebilirler. Onlar daha çok Vietnam Savaşı'na bir Amerikalı olarak odaklanmışlardır. Kore Savaşı ile ilgili az film çevrildi. Oysa Vietnam Savaşı için yüzlerce senaryo yazıldı ve beyaz perdeye aktarıldı. Bunun için yapımcı Mustafa Uslu tanıtım planını çok iyi yapmalı ve Kültür Bakanlığı'ndan destek görmeli. Bakanlıkta bu kez ayağımıza kadar gelen Oscar ödülü için ciddi bir tanıtım kampanyasını hemen başlatmalı.
Son söz: Geçen yıl Yabancı Film dalında Oscar’a layık görülen Laszlo Nemes imzalı “Son of Saul” (Saul’un Oğlu) dar bütçeli bir yapıt olmasına karşın Macar Kültür Bakanlığı'nın büyük tanıtım desteği ile mutlu sona ulaştı. Lobi kanunu Amerikada geçerlidir ve “Ayla”nın Oscar ödülü yolu mutlak kusursuz bir kampanyadan geçer. Bu elimize geçen büyük fırsatı kaçırmayalım lütfen.
Seçici kurul sonuna kadar gerçek bir hikayeyi beyaz perdeye aktaran Can Ulkay’ın yapıtını Hollywood’a gönderiyor.
Konusu çok dokunaklı, senaryosu da çok iddialı. 2.5 dakikalık fragmanı izledim. Eğer bütün film aynı tempo ve duygu ve aksiyonla sürüyorsa bence belki ilk kez bir türk filmi Oscar’larda iddialı konuma gelebilir.
Ancak duyumlarım ve medyadan okuduklarım yapımcılığını Mustafa Uslu’nun üstlendiği film için ülkemizde bir olumsuz kampanya başlatılmış. Yani film daha yola çıkmadan hemen baltalamaya başvurulmuş. Kore Savaşı'na katılan gazimiz Onbaşı Süleyman Dilbirliği, Kore’li bir küçük kızı bu acımasız savaşın ortasında buluyor ve sahipleniyor. Asıl adı Kim olan kıza Ayla adını takıyor. Süleyman Amca ile minik Ayla’nın arasında ki dostluk film boyunca dramatik ve duygusal yoğunlukla perçinleşiyor. Türk taburu görevini tamamlayıp ülkeye dönerken asıl dram başlıyor.
Tam 19 yıl boyunca Oscar ödül törenlerini Los Angeles’te izledim. Bir yabancı basın mensubu için genelde “Yabancı Film” dalı dikkat çeker. Jüri üyeleri oturup her filmi izlemez. İnandığı danışmanlarına da izlettirir. Bu bakımdan filmin ön tanıtımı çok ama çok önemlidir. Önümüzde 5 ay gibi bir zaman var. “Ayla” konusu itibarıyla önce ilk dokuza sonra final beş aday arasına rahatlıkla girebilecek güçte. Ama bu yetmez. Çok çalışmak gerek. Önce Amerika'da bir yerel lobiye ivedi ihtiyaç var. Oscar’ı kazanan yabancı filmler o heykelciğe ulaşmak için tanıtım büyük paralar sarfediyorlar. Doğru yönlendirici danışmanlık şirketlerine yapıtlarını emanet ediyorlar. “La Vita e Bella” (1999) ve “La Grande Belleza” (2014) son yıllarda İtalya’ya bu dalda Oscar kazandırdı. Filmler banko Oscarlıktı. Ancak gerek “Hayat Güzeldir” ve “Muhteşem Güzellik” için yönetmenler Roberto Benigni ve Paolo Sorrentino İtalyan Kültür Bakanlığı'nın limitsiz maddi desteği ile Hollywood’da karargah kurdu.
Jüri üyeleri 1950 Kore Savaşı'nı pek bilmeyebilirler. Onlar daha çok Vietnam Savaşı'na bir Amerikalı olarak odaklanmışlardır. Kore Savaşı ile ilgili az film çevrildi. Oysa Vietnam Savaşı için yüzlerce senaryo yazıldı ve beyaz perdeye aktarıldı. Bunun için yapımcı Mustafa Uslu tanıtım planını çok iyi yapmalı ve Kültür Bakanlığı'ndan destek görmeli. Bakanlıkta bu kez ayağımıza kadar gelen Oscar ödülü için ciddi bir tanıtım kampanyasını hemen başlatmalı.
Son söz: Geçen yıl Yabancı Film dalında Oscar’a layık görülen Laszlo Nemes imzalı “Son of Saul” (Saul’un Oğlu) dar bütçeli bir yapıt olmasına karşın Macar Kültür Bakanlığı'nın büyük tanıtım desteği ile mutlu sona ulaştı. Lobi kanunu Amerikada geçerlidir ve “Ayla”nın Oscar ödülü yolu mutlak kusursuz bir kampanyadan geçer. Bu elimize geçen büyük fırsatı kaçırmayalım lütfen.
SON DAKİKA
