Canlı Yayın
Reha Erus 
İlk aklıma gelen yangın uçakları oldu ve biraz rahatladım. Daha önce de bölgede yangınlar meydana gelmiş ve yangın uçaklarının acil müdahalesiyle fazla yayılmadan söndürülmüştü. Ayrıca yangın helikopterleri de vardı. Kıyıkışlacık köyü hem Milas -Bodrum Havalimanına yakın hem de Güllük körfezinde. Bodrum’dan havalanan bir Dash yangın uçağı ki pilotları yabancıydı 3 – 4 dakika sonra Güllük körfezinde denize iner tanklarını doldurur tekrar havalanır ve 2 dakika içerisinde yangının çıktığı bölgeye ulaşır alevler üzerine suyu bırakabilecek kapasitedeydi.
Ancak komşum ikinci bir telefonda yangın uçaklarının artık Bodrum havalimanında park etmediğini ve itfaiye ve insan gücü ile söndürmeye çalışıldığını söyledi. İlk aklıma gelen Datça’da çıkan daha bir büyük yangın için acaba uçaklar Dalaman Havalimanı'nda mıydı?
Çok tedirgin olmaya başladım çünkü alevler elektrik trafolarına doğru ilerliyormuş.
Tabii Leros Adası gezisi tatsız bitti. Geç vakit evimize dönerken ormanın ve zeytin ağaçlarının yandığını ancak yangının kontrol altına alındığını hüzünle seyrettik. En az 10 itfaiye aracı canla başla köylülerin de yardımı ile bizim sitelere ulaşmadan rüzgarın terse esmesiyle söndürülmüş soğutma işlemine geçilmişti.
Sabahın aydınlanmasıyla ne denli bir tehlike atlattığımız bariz bir şekilde karşımızdaydı. O ormanda yaban domuzları, kirpiler, tilkiler, kaplumbağalar yaşıyordu. Çok şükür insan kaybı yoktu ama can kaybı vardı.
Yangının neden çıktığı hala belli değil ancak polemikleri medyada okuyunca kahroldum. İddiaların gerçek olmadığını umuyorum. Her zaman ki “PKK veya FETÖ” yaktı gibi klasik şaibelerine inanmak istemiyorum. Ama o yangın uçaklarının değil Kıyıkışlacık’ta Dalaman da ki yangın için de havalanmadığı, hatta gerek görülmediği, THK’nın 5 yangın uçağının yerde bekletildiği öne sürülüyor Bir başka iddia ise THK ile yangın uçakları anlaşmasının henüz yenilenmediği için eldeki uçakların yattığı ve havalanmadığı söyleniyor.
Tam yangın sezonundayız. Elimizde uçaklar var ve bunlardan yararlanamıyoruz. Eğer bürokrasi engeliyse çok yazık. Orman Bakanı Bekir Pakdemir daha fazla ormanlar ve ciğerlerimiz yanmadan “Çok şükür can kaybı yok” denilirken kaçamayarak kömür olan oraların asıl sahipleri hayvanların kale alınmaması ayrıca başka bir kahrolma duygusudur.
İlk aklıma gelen yangın uçakları oldu ve biraz rahatladım. Daha önce de bölgede yangınlar meydana gelmiş ve yangın uçaklarının acil müdahalesiyle fazla yayılmadan söndürülmüştü. Ayrıca yangın helikopterleri de vardı. Kıyıkışlacık köyü hem Milas -Bodrum Havalimanına yakın hem de Güllük körfezinde. Bodrum’dan havalanan bir Dash yangın uçağı ki pilotları yabancıydı 3 – 4 dakika sonra Güllük körfezinde denize iner tanklarını doldurur tekrar havalanır ve 2 dakika içerisinde yangının çıktığı bölgeye ulaşır alevler üzerine suyu bırakabilecek kapasitedeydi.
Ancak komşum ikinci bir telefonda yangın uçaklarının artık Bodrum havalimanında park etmediğini ve itfaiye ve insan gücü ile söndürmeye çalışıldığını söyledi. İlk aklıma gelen Datça’da çıkan daha bir büyük yangın için acaba uçaklar Dalaman Havalimanı'nda mıydı?
Çok tedirgin olmaya başladım çünkü alevler elektrik trafolarına doğru ilerliyormuş.
Tabii Leros Adası gezisi tatsız bitti. Geç vakit evimize dönerken ormanın ve zeytin ağaçlarının yandığını ancak yangının kontrol altına alındığını hüzünle seyrettik. En az 10 itfaiye aracı canla başla köylülerin de yardımı ile bizim sitelere ulaşmadan rüzgarın terse esmesiyle söndürülmüş soğutma işlemine geçilmişti.
Sabahın aydınlanmasıyla ne denli bir tehlike atlattığımız bariz bir şekilde karşımızdaydı. O ormanda yaban domuzları, kirpiler, tilkiler, kaplumbağalar yaşıyordu. Çok şükür insan kaybı yoktu ama can kaybı vardı.
Yangının neden çıktığı hala belli değil ancak polemikleri medyada okuyunca kahroldum. İddiaların gerçek olmadığını umuyorum. Her zaman ki “PKK veya FETÖ” yaktı gibi klasik şaibelerine inanmak istemiyorum. Ama o yangın uçaklarının değil Kıyıkışlacık’ta Dalaman da ki yangın için de havalanmadığı, hatta gerek görülmediği, THK’nın 5 yangın uçağının yerde bekletildiği öne sürülüyor Bir başka iddia ise THK ile yangın uçakları anlaşmasının henüz yenilenmediği için eldeki uçakların yattığı ve havalanmadığı söyleniyor.
Tam yangın sezonundayız. Elimizde uçaklar var ve bunlardan yararlanamıyoruz. Eğer bürokrasi engeliyse çok yazık. Orman Bakanı Bekir Pakdemir daha fazla ormanlar ve ciğerlerimiz yanmadan “Çok şükür can kaybı yok” denilirken kaçamayarak kömür olan oraların asıl sahipleri hayvanların kale alınmaması ayrıca başka bir kahrolma duygusudur.
SON DAKİKA
