Çökertme’de ki yangın hızla ilerliyordu siteler bölgesine doğru. Ekranlarda evlerin tahliye edildiğini izliyorduk hüzünlü acıyla. Ama birden aynı duruma biz düştük. Alevler ilerliyordu. Yardım bir türlü ulaşamıyordu. Zaten havadan yardım beklenmiyordu. Çünkü var olan uçak ve helikopterler daha büyük yangını söndürmek için Ören tarafındaydı. Araçların Milas’tan akın akın geldiğine tanık olduk.
Yangını söndürmek için yanlarında kürek, çapa, su damacanaları ve uzun sopalar getiriyorlardı. Traktörler su tankerleri taşıyor alevlerin köye ulaşmaması için her türlü insan gücü kullanılıyordu. Yangın büyüyerek köye doğru ilerliyordu. Ve acı karar verildi evler tahliye olacaktı. Az ötede siteler vardı. Aracına atlayan yangını yerinde görüp karar vermek için kuyruklar oluşturdu. Buda yardıma gelenlerin işini zorlaştırdı. Güllük’e oturan oğlum ‘Sizi almaya geliyoruz. Zamana karşı hareket etmeliyiz. İvedi ile bir valizi hazırlayın’ uyarısında bulundu. İşte o an içimiz cız etti. Evimizi tahliye etmekten başka çaremiz kalmamıştı. Üstelik evimiz yeni tadilat görmüştü. Cana geleceğine mala gelsin misali.
Ama o kadar zor ki. Gözlerimizden yaşlar akarak bir kaç giysi toparladık. Resmi evrakları yanımıza aldık. Kedi ve köpeklere bolca mama bıraktık ve evimize son defa bakarak ilk tahliyeyi gerçekleştirdik. Kara dumanları ve alevleri arkamızda bırakarak Güllük’e taşındık. Bütün gece uyuyamadık. Körfezin diğer tarafında ki yükselen alevleri gördükçe evde nasıl manevi hatıralar bıraktığımızı anladık.
Her biri bir film şeridi gibi gözümüzün önünden geçerken ağlıyorduk. Sabaha kadar uyumadık. Sürekli telefonla bilgi alıyorduk. Rüzgar aynı şiddetteydi ama aksi tarafa esmeye başlamıştı. Yani köye ilerlemesi durmuştu. Bu arada itfaiye ve orman kontrol görevlileri yangın yerine ulaşmışlardı. Güzel bir haberdi. Sabah dumanların azaldığını gördük. Yangın kısmen kontrol altına alınmıştı.
Dayanamadık aracımlıza atladığımız gibi tahliye ettiğimiz evimize döndük. Yerinde duruyordu. Sevinerek, ağlayarak içeriye girdik. Haberler iyi idi. Soğutma başlamıştı. Bazı manevi değeri olan eşyalarımızı inanın okşadık, sevdik.
Ancak öğleden sonra dumanlar tekrar yükseldi. Alevler kendini gösterdi. Rüzgar saatte 40 kilometre hızla esiyordu. Yangın yine başlamıştı. Ama sabah iş makineleri ve söndürme tüpleri, su tankerleri ile destek geldiği için daha bilinçli bir söndürme işlemi başlatılmıştı. Sonra evlerin yine tahliye edilmesi anons edildi. Bu ilk tahliye kararından çok daha zor oldu. Yine göz yaşlarımızı durduramadık.
Kedilere köpeklere mama bıraktık. Aynı valizi alarak Güllük’e taşındık. İçimiz kan ağlıyordu. Ana yola çıkarken alevlerin bir siteye doğru hızla ilerlediğini gördük. Oğlumun evine nasıl geldiğimizi hatırlamıyorum. Sık sık haberleri izliyorduk. Sosyal medyayı takip ediyor telefonla köyde kalanlarla görüşüyorduk. Sonra ikinci bir mucize oldu ve rüzgar yön değiştirdi. Yoğun çabayla yangın ikinci kez kontrol altına alındı. Soğutma bir kez daha başlatıldı. Zaman zaman başımızı kaldırıp gökyüzüne bakarak hava desteğini aradık.
Gelmedi. Hepsi Kemerköy termik santraline alevlerin ulaşmaması için durmaksızın uçuyorlardı. Köy halkının, itfaiye, jandarma ve orman işçilerinin yardımı ile yangın söndürüldü. Tekrar soğutma işlemi başlatıldı.
Jandarma ikinci anonsu yaptı evimize dönebilirdik. Döndük te. Kedilerimize, köpeklerimize kavuştuk. Komşularımızla kucaklaştık. Yine eşyalarımızı okşadık, sevdik. Bahçemizde susayan ve solan çiçek ve ağaçlarımıza bol su verdik. Saat başı terasa çıkarak herhangi bir duman veya alev var mı diye baktık. Bir tür paranoya yaşadık. Sonra uzun bir uykuya daldık. İki kez tahliye ettiğimiz evde huzurlu bir akşam yemeği yedik ve şükrettik. Allah kimseye yangında tahliye kararı aldırmasın.
Çökertme’de ki yangın hızla ilerliyordu siteler bölgesine doğru. Ekranlarda evlerin tahliye edildiğini izliyorduk hüzünlü acıyla. Ama birden aynı duruma biz düştük. Alevler ilerliyordu. Yardım bir türlü ulaşamıyordu. Zaten havadan yardım beklenmiyordu. Çünkü var olan uçak ve helikopterler daha büyük yangını söndürmek için Ören tarafındaydı. Araçların Milas’tan akın akın geldiğine tanık olduk.
Yangını söndürmek için yanlarında kürek, çapa, su damacanaları ve uzun sopalar getiriyorlardı. Traktörler su tankerleri taşıyor alevlerin köye ulaşmaması için her türlü insan gücü kullanılıyordu. Yangın büyüyerek köye doğru ilerliyordu. Ve acı karar verildi evler tahliye olacaktı. Az ötede siteler vardı. Aracına atlayan yangını yerinde görüp karar vermek için kuyruklar oluşturdu. Buda yardıma gelenlerin işini zorlaştırdı. Güllük’e oturan oğlum ‘Sizi almaya geliyoruz. Zamana karşı hareket etmeliyiz. İvedi ile bir valizi hazırlayın’ uyarısında bulundu. İşte o an içimiz cız etti. Evimizi tahliye etmekten başka çaremiz kalmamıştı. Üstelik evimiz yeni tadilat görmüştü. Cana geleceğine mala gelsin misali.
Ama o kadar zor ki. Gözlerimizden yaşlar akarak bir kaç giysi toparladık. Resmi evrakları yanımıza aldık. Kedi ve köpeklere bolca mama bıraktık ve evimize son defa bakarak ilk tahliyeyi gerçekleştirdik. Kara dumanları ve alevleri arkamızda bırakarak Güllük’e taşındık. Bütün gece uyuyamadık. Körfezin diğer tarafında ki yükselen alevleri gördükçe evde nasıl manevi hatıralar bıraktığımızı anladık.
Her biri bir film şeridi gibi gözümüzün önünden geçerken ağlıyorduk. Sabaha kadar uyumadık. Sürekli telefonla bilgi alıyorduk. Rüzgar aynı şiddetteydi ama aksi tarafa esmeye başlamıştı. Yani köye ilerlemesi durmuştu. Bu arada itfaiye ve orman kontrol görevlileri yangın yerine ulaşmışlardı. Güzel bir haberdi. Sabah dumanların azaldığını gördük. Yangın kısmen kontrol altına alınmıştı.
Dayanamadık aracımlıza atladığımız gibi tahliye ettiğimiz evimize döndük. Yerinde duruyordu. Sevinerek, ağlayarak içeriye girdik. Haberler iyi idi. Soğutma başlamıştı. Bazı manevi değeri olan eşyalarımızı inanın okşadık, sevdik.
Ancak öğleden sonra dumanlar tekrar yükseldi. Alevler kendini gösterdi. Rüzgar saatte 40 kilometre hızla esiyordu. Yangın yine başlamıştı. Ama sabah iş makineleri ve söndürme tüpleri, su tankerleri ile destek geldiği için daha bilinçli bir söndürme işlemi başlatılmıştı. Sonra evlerin yine tahliye edilmesi anons edildi. Bu ilk tahliye kararından çok daha zor oldu. Yine göz yaşlarımızı durduramadık.
Kedilere köpeklere mama bıraktık. Aynı valizi alarak Güllük’e taşındık. İçimiz kan ağlıyordu. Ana yola çıkarken alevlerin bir siteye doğru hızla ilerlediğini gördük. Oğlumun evine nasıl geldiğimizi hatırlamıyorum. Sık sık haberleri izliyorduk. Sosyal medyayı takip ediyor telefonla köyde kalanlarla görüşüyorduk. Sonra ikinci bir mucize oldu ve rüzgar yön değiştirdi. Yoğun çabayla yangın ikinci kez kontrol altına alındı. Soğutma bir kez daha başlatıldı. Zaman zaman başımızı kaldırıp gökyüzüne bakarak hava desteğini aradık.
Gelmedi. Hepsi Kemerköy termik santraline alevlerin ulaşmaması için durmaksızın uçuyorlardı. Köy halkının, itfaiye, jandarma ve orman işçilerinin yardımı ile yangın söndürüldü. Tekrar soğutma işlemi başlatıldı.
Jandarma ikinci anonsu yaptı evimize dönebilirdik. Döndük te. Kedilerimize, köpeklerimize kavuştuk. Komşularımızla kucaklaştık. Yine eşyalarımızı okşadık, sevdik. Bahçemizde susayan ve solan çiçek ve ağaçlarımıza bol su verdik. Saat başı terasa çıkarak herhangi bir duman veya alev var mı diye baktık. Bir tür paranoya yaşadık. Sonra uzun bir uykuya daldık. İki kez tahliye ettiğimiz evde huzurlu bir akşam yemeği yedik ve şükrettik. Allah kimseye yangında tahliye kararı aldırmasın.