hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Savaş Önemli Savaş Önemli

    Yeni nesil mutluluklar bizi gerçekten mutlu edecek mi?

    18.02.2018 Pazar | 12:41Son Güncelleme:

    Teknoloji hayatımızın her anına dokunup, kolaylaştırsa da çoğumuzun unuttuğu şöyle bir gerçek var: İnsanoğlunun mutluluğunun temel kaynağı olan sosyalleşme ancak karşımızdakine özel zaman ayırma, dinleme ve etkileşimle mümkün oluyor. Şu andaki en büyük sorun teknolojik olanakları sadece fiziksel araçlar olarak kullanmamız ve neticesinde emek harcamadan inşa edilen sanal ilişkilerin toplumda yarattığı değişim. Haliyle bu değişimin getirisi olarak mutluluk kaynaklarımız da dönüşüyor, dijitalleşiyor. Peki bu yeni düzen bizi gerçekten mutlu ediyor mu? Diğer bir deyişle dijital anlara endekslediğimiz hayatlarımız için yeni nesil bir mutluluk mümkün mü?

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

     Yeni nesil öğrenme, yeni nesil iş zekası, yeni nesil deri ve hatta yeni nesil diş hekimliği. Günümüz pazarlama dünyası “yeni nesil” sözcük öbeğine bayılıyor ve her fırsatta uygun gördüğü ürünün ya da hizmetin önüne yapıştırıveriyor. Kimi kullanım ifadenin anlamının cidden hakkını veriyor, ama birçoğu havada kalıyor ve kolaycı bir aklın işi olarak tamamlayıcısı olduğu kampanya gibi bir hafta bile zihinlerde yer etmiyor. Peki “Ben yaptım, oldu” bakış açısıyla her şeyin önünde kendine yer bulabilen dijital çağın bir zamanlar sihirli uzun zamandır ise klişe ifadesi yeni nesil, mutluluğun önünde sizce nasıl durur? Bence çok şık olur; “Yeni nesil mutluluk”. Evet, kelimelerin armonisine diyecek yok ama mutluluğun cidden yeni nesli olur mu? Oluyorsa nedir bu yeni nesil mutluluk araçları ya da kaynakları?

    Yeni nesil mutluluklar bizi gerçekten mutlu edecek mi

    Çoğumuz için mutluluk artık dijital anlardan ibaret

    Bunu sorgulamadan şu mutluluk dediğimiz hepimizin peşinden koştuğu kimyasalın nasıl hasıl olduğuna bir bakalım önce. Malumunuz, beynimiz kendimizi iyi hissettiği farklı anlarda şu dört hormonu salgılıyor. Serotonin, dopamin, oksitosin ve endorfin. Bunların tek tek detaylarına girmeden özetle şunu söyleyeceğim; beynimiz bu kimyasalları aramak üzere tasarlanmış ve ve beynimiz DNA’larımızda kodlandığı üzere gıda bulma, güvenlik ya da sosyalleşme gibi yaşamsal ihtiyaçları giderdiğimiz zaman bu hormonları salgılama emrini verir. Çok iyi hissettiğiniz bir anınızı düşünün. Hemen akabinde sanki bir şeylerin ters gitmeye başladığını düşünmeye başlamaz mısınız?  Hepimiz mutlu bir kimyasal salgılamamızın hemen ardından bir anda işlerin sanki kötüye gitmeye başladığını hissederiz. Ve hızla yeniden iyi hissetmek için güvenilir bir yol, araç ararız. Kimimiz abur cubur yer, TV izler, kimimiz para harcar, alışveriş yapar. Ama maalesef bu alışkanlıkların hiçbiri bizi sonsuza dek mutlu kılmaz. Beynimiz böyle çalışmaz çünkü. O yüzden insanoğlu hep bir arayış içindedir. Yeni alışkanlıklar, kendini meşgul edecek işler peşinde koşar. Dijital teknolojiler ise insana tam da bu noktada sonsuz bir hazinenin kapısını aralayarak şu yazımın girişinde bahsettiğim yeni nesil mutluluk hikayesini karşımıza çıkarıveriyor. Arka plandaki kimyasallar tam olarak nasıl etkileniyor bilemiyorum ama çoğumuz için mutluluk artık dijital anlardan ibaret. Bu anlar bazen bir ana aktivitenin tamamlayıcısı rolünde iken bazense aktivitenin ta kendisi oluveriyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Dijital alışkanlıklar mutluluk hormonlarının da yeni tetikleyicileri

    Artık dikkatimiz, konsantrasyonumuz gibi mutlu olma halimiz de çok kısa. En son ne zaman “Bugün çok mutluyum!” diye başlayan bir cümle kurdunuz, hatırlamaya çalışın. Cidden gün boyu süren bir mutluluğu olanınız var mı aranızda? Mutluluğun zamansal olarak bir devamlılığı olduğunu algılasak da, dijital çağda mutluluk duygusal olarak yalnızca içinde bulunduğumuz ana yapılan bir gönderme. Dolayısıyla dijital araçlarla çalışan alışkanlara endeksli hayatlarımızda mutluluk da sosyal ağlar, mobil uygulamalar ve diğer teknolojilerin etrafında şekilleniyor. Instagram’da paylaştığımız tatil fotoğraflarımıza gelen beğeniler, Netflix’e en sevdiğimiz dizinin yeni bölümlerinin geldiğini müjdeleyen bildirim ya da müstakbel sevgilimizin Facebook’taki arkadaşlık teklifini kabul ettiğine dair gelen işaret. Bu noktada Poltio sosyal anket platformu’nda; “Bu ve benzeri dijital anlar içerisinde sizleri diğerlerine göre en mutlu eden hangisi?” anketime katılan 700’e yakın kişinin yüzde 40’ının cevabının; “İnternetimiz bitmek üzereyken operatörden gelen hediye data paketini gördüğümüz an” olduğunu eklemek istiyorum. Türk tüketicisinin bu tarz havuçlara olan düşkünlüğü ve diğer tüm dijital anların mobile endeksli olduğunun farkında olması bu cevabın açık ara seçilmesinin nedenleri. Evet bu yeni nesil gerçekler mutluluk hormonlarının da yeni tetikleyicileri. Bunu anlamak için telefonunuzun şarjı bittiğinde kendinizi nasıl mutsuz hissettiğinizi düşünün. Mutluluğumuz mobile ve mobilin etrafındaki dijital alışkanlıklar evreninde bize sunulan deneyimlere endeksli artık. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ancak şunu unutmayalım ki İnsanoğlunun mutluluğunun temel kaynağı olan sosyalleşme ancak karşımızdakine özel zaman ayırma, dinleme ve etkileşimle mümkün oluyor. Şu andaki en büyük sorun teknolojik olanakları sadece fiziksel araçlar olarak kullanmamız ve neticesinde emek harcamadan inşa edilen sanal ilişkilerin toplumda yarattığı değişim. Dünyanın en uzun yaşayan insanları olan Japonya'nın Okinawa Adası sakinlerinin uzun yaşama ve mutluluk sırları arasında doğru beslenmeden egzersizlere kadar pek çok şey olsa da çoğunun buluştuğu ortak payda kurdukları gerçek ve samimi sosyal ilişkiler. Evet dijital anlara, dijital deneyimlere endeksli bir mutluluk bu çağa ve çağın bireylerine özgü yeni nesil bir şey, adı yeni nesil mutluluk da olabilir pekala. Ama böyle bir hayat bizi uzun vadede gerçekten mutlu eder mi? İşte bu tartışılır…