hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Yonca Özge Çallı Yonca Özge Çallı

    Ceylan Atınç’la Modaya Dair Sohbet 

    09.12.2020 Çarşamba | 12:03Son Güncelleme:

    Moda Dünya’sında son yıllarda adından oldukça söz ettiren, saygın ve naif duruşu ile fark yaratan, Türkiye’nin en stil sahibi kadınlarından biri Ceylan Atınç ile modaya dair bir sohbet gerçekleştirdik. Kendisi Vogue Türkiye dergisi’ nde moda editörlüğü, Vakko Esmod Akademi’ de eğitmenlik yapmakta olup, Türkiye’nin önde gelen markalarına ise danışmanlık vermekte aynı zamanda kendi ismini taşıyan bir stil danışmanlığı firması bulunmaktadır. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Gelelim kendinizi daha yakından tanıyabileceğiniz ve modaya dair ipuçları alabileceğiniz keyifli sohbetimize; 

    Dergi editörlüğü, moda eğitmenliği ve stil danışmanlığı yapıyorsunuz. Gözle görülür, taktire şayan bir kariyeriniz var. Bulunduğunuz konumu yıllar öncesinde sektöre girdiğinizde hedeflemiş miydiniz ? Yoksa ilerlediğiniz yol mu sizi bu noktaya getirdi ?    

    Yaptığım işte her zaman en iyisi olmayı hedeflerim. Bu okulda da böyleydi, meslek hayatımda da bu yönde hedefledim açıkçası. Günümüz 'multi task' yani çoklu görev üstlenebilecek insanların günü, modada bize bu bakımdan alan sağlıyor. Pek çok farklı çalışma alanı var; dergiler, basın, televizyon, stil danışmanlığı, koleksiyon danışmanlığı, defile stilistliği gibi... Ben de işin mutfağında pişen yemeği, yemek firmaları gibi dağıttım diyebilirim bu anlamda. Bu işlerden bazısı çok göz önünde oluyor bazısı ise tamamen mutfakta kalıyor, sizler görmüyorsunuz bile. Ama bana aynı tatmini veriyor. Moda eğitmenliği de bunlardan biri. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ceylan Atınç’la Modaya Dair Sohbet

    Dünya ‘ da sık aralıklarla değişen ve gelişen bazı moda trendleri var ve bunlar yerli/yabancı içerik üreticiler ve influencerlar aracılığı ile moda ile ilgilenen  kadınlara ulaşıyor. Sizce bu durum kadınların stillerini oluştururken yaratıcılıklarını elinden alan bir durum mudur ? Size göre bu döngünün olumlu ve olumsuz yanları kısaca nelerdir ?

     Biz moda profesyonelleri için trendler değil, onların uygulanış şekli önemlidir. Bir trend, trend olup sokağa yayıldıktan sonra demodedir moda profesyonelleri için. Trend belirleyici dediğimiz, bu akımlara öncülük eden, ilk kullanan, podyumdan sokağa değiştirerek, kişiselleştirerek kullanan kişiler kayda değerdir. Ama elbette şu anki ‘hızlı moda’ dünyasında pek çok akım aynı anda yaşanıyor; İskandinav minimalizmi ile Kardashian/Jenner maksimalizmi örneğin; çakışan trendler... Her ikisi de var günümüzde kitlesel olarak bölünmüş durumda...

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Yaratıcılık ise bambaşka bir olgu; taklit etmekle, başkasından etkilenmekle hiç ilgilenmez; içinden geldiği gibi ve durdurulamazdır. Bence giyimde kendi tarzını belirleyen şey zaten hızlı moda akımlarından çok genel görünüşle verilen tavırdır. Kuaförüm geçen gün "kısa saç bir trend değil, bir tavırdır" dedi, o kadar doğru ki... Sırf trend diye gidip saçınızı kestirirseniz, veya birinden görüp özendiğiniz için, bunun sonu pişmanlık olur. Önemli olan hangi trendi hayatınıza ne kadar sokacağınızıdır ki bu zaten sizi stil sahibi yapar... 

    Ceylan Atınç’la Modaya Dair Sohbet

    Türkiye’nin önde gelen dergileri, markaları, ünlüleri ile çalışıyorsunuz ve stil danışmanlığı yapıyorsunuz, ağırlıklı olarak yaratıcılığa dayanan bu işte en çok nelerden ilham alıyorsunuz ? 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    İlk soruda konuştuğumuz gibi, bu işin mutfağı o kadar büyük ki, arka planda o kadar çok yemek pişiyor ki, arada sırada kendinizi sıfırlamanız gerekiyor. Benim sıfırlama biçimim modadan tamamen uzaklaşıp doğayla baş başa kalmak, uzun doğa yürüyüşleri, spor ve seyahat. Seyahat en büyük tutkum diyebilirim.

    Pandemi öncesi kendime 'her ay bir yer' sözü vermiştim ve her ay mutlaka seyahat ediyordum. Güzel bir ivme ile başladığım bu tutkum, pandemi sebebiyle sekteye uğrasa da yine de kısa mesafeler gidip doğa ve kendimle baş başa kalmaya çalışıyorum. Seyahat ederken mutlaka sanatla ilgili planları gözetirim, bana büyük ilham veriyor özellikle heykel. Müze gezmeyi zorunluluk olarak değil, çok severek, merakla, iştahla yapanlardanım. Şehirde de yeni bir sanat olayı sergi veya bienal bana ilham veren, ufkumu açan olaylar. 

    'Stil Sahibi Olmak ‘ ile güncel modayı takip etmek çok karıştırılıyor. Bu konu ile ilgili ne düşünüyorsunuz ?   

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bunu yukarda cevapladım :) 

    Peki  ‘ Stil Sahibi Olmak ‘ ile ilgili kadınlara ne gibi tüyolar verirsiniz ?

    Stil sahibi olmak aslında biraz yetiştirilmeyle, ilgiyle ve hatta içgüdüyle oluyor bence. Yani sonradan zorlamak, 'mış gibi' yapıp oldurmaya çalışmak kendini belli ediyor. Öncelikle stil sahibi olmak demek vitrin giymek demek değildir, lüks demek değildir, marka göstermek demek değildir; saçıyla, makyajıyla, ojesiyle, parfümüyle bir imza atmak demektir. Hayat tarzıdır; evinde de, arabasında da, Pazar kahvaltısında da, kurduğu sofrada, okuduğu kitapta bu hayat tarzını sürmektir. Türkiye'de en çok tanık olduğum durum pek çok farklı tarza özenip bunları karıştırıp, aslında hiç olmadığı biri olarak kendini gösteren kadınlar, erkekler ve aileler... Belki de sosyal medyanın yansıması bu şekilde; bilemiyorum...

    Ceylan Atınç’la Modaya Dair Sohbet

    Zaman zaman paylaşımlarınızda Sürdürülebilir Moda ‘ ya değiniyorsunuz,  ‘ Sürdürülebilir Moda ‘ kavramı tam olarak nedir ? 

    Sürdürülebilirlik de yukarıda anlattığım gibi bir hayat tarzını benimsemektir.  Göstermelik olsun diye iki parça plastikten dönüştürülmüş eşya kullanmak demek değildir. Ben moda sektörünün bir çalışanı olarak bugün okyanuslarda oluşan giysi adalarından sorumluyum. Dünyada bugün hiç giysi üretilmese, hepimizin yaşamının iki katı kullanılabilecek giysi var.

    Dolayısıyla bu bilinçte olmamız gerekir. Minimalizm sanıldığının tersine lükse ve teknolojiye karşı değildir, bilakis daha kalıcı, daha kaliteli daha sağlam şeylere yatırımı destekler. Bu kavramları doğru anlayıp anlatmalıyız. Moda öncüleri, doğaya verdikleri zararı tanzim etmek durumundalar. Belki de beraber masaya oturup öncelikleri belirlemek, çözümleri dinlemek ve uygulamaya geçmek durumundalar. Moda ve tekstil endüstrisi şu an doğaya en çok zarar veren ikinci endüstri ve bu tüketim çılgınlığı geçici bir mutluluk sağlamaktan başka bir işe yaramıyor. AVM'de günü geçirip, otuzuncu jean'i almak yerine daha çok seyahat edebilir, daha çok kitap veya sanat eseri alabilir, ihtiyacı olan kişi ve hayvanlara yardım edip kalıcı mutluluklar yaşayabilirsiniz. 

    Türkiye ‘ de Sürdürülebilir Modayı destekleyen markalar var mı ya da markalar bu alanda işbirlikleri yapıyorlar mı ?

    Açıkçası çoğunun sürdürülebilirlik kavramını gerçekçi bulmuyorum, çünkü buna ciddi bir yatırım yapmak gerekiyor ve ülkemizde bu yatırımı yapmak şu şartlarda biraz güç. Bildiğimiz büyük moda markalarından söz ediyorum burada, tamamen sürdürülebilirlik üzerine çalışan start up veya daha küçük markalar var. Ama örneğin Mavi, bir jean üreticisi olarak bu konuda önemli bir adım attı; biliyorsunuz denim kumaş üretim aşamasında oldukça fazla su ve zararlı madde kullanımı ile suçlanıyor. Mavi ise sürdürülebilirlik politikası kapsamında her yıl daha az su ve enerji kullanmayı hedefliyor, yıkama işlemlerinde de büyük ölçüde kimyasal içerik yerine lazer kullanıyor. Bunun gibi açık politikaları duymayı hedefliyoruz 2021'de Türkiye'de. 

    Ceylan Atınç’la Modaya Dair Sohbet

    Alışveriş yapmadan yalnızca kendi gardrobumuzdaki parçaları kullanarak Sürdürülebilir Moda ‘ ya katkıda bulunabilir miyiz ? 

    Tabi ki evet. Öncelikli olarak 'akıllı alışveriş'i benimsemeliyiz.  İhtiyacımız olandan fazlasını almayı, neyle kombinleyeceğimizi bilmeden sırf birinde gördük diye tıklayıp alma hevesimizi geride bırakmalıyız. Gardıroplarımızı dönem dönem temizleyerek, bir gün ayırıp her parçayı üzerine düşünerek ben bunu bu yıl daha farklı nasıl giyerim diye kafa yorarak çok daha kullanışlı hale getirebiliriz. Göreceksiniz ki ufak tefek dokunuşlarla yeni bir cekete veya sweatshirte gerek olmadığını anlayacaksınız. 

    Dergicilik dijitalde de çok aktif bir rol oynuyor, moda ve trend takibi ise anlık olarak Instagram ve Pinterest vb uygulamalar aracılığı ile takipçiler ile buluşuyor, pandemi süreci sebebi ile moda haftaları dahi dijital platformlarda düzenlendi ve önümüzdeki moda haftalarda bu şekilde düzenlenmek üzere planlandı. Tüm bu gelişmeleri nasıl yorumlarsınız ? 

    Dijitale geçiş aslında  çok yeni değil ancak pandemi moda dünyasında defilelere önemli bir sekte vurdu. Biliyorsunuz İtalya'da salgının başlaması moda haftasına denk geliyor. Moda dünyası çok seyahat eden bir topluluktan oluşuyor, bunu hem seviyorum evet moda haftalarına gitmek o havayı solumak defileyi moda profesyonelleri ile izleyip sonra üzerine konuşmak her ne kadar keyifli olsa da, işin gerçeği çok anlamsız bütçeler harcanıyor. Onca insanın şehirden şehire seyahat etmesi ile karbon ayak izi katlanırken markalar da her sezon büyük bir külfetin altına giriyorlar. Dolayısıyla dijitalleşen moda haftaları hem demokratik; çünkü herkes aynı anda aynı şekilde izleyebiliyor; hem daha az maliyetli hem de hızla atan modanın kalbine şu anda daha uygun.  

    Ceylan Atınç’la Modaya Dair Sohbet

    Son olarak Ceylan Atınç ‘ ın en büyük hayali nedir ?

    Hayallerimin pek çoğu gerçekleşti diyebilirim, ne mutlu bana çok severek yaptığım bir işim, eğitim verdiğim yüzlerce öğrencim, harika bir ailem var. Bundan sonrası için yazmayı düşündüğüm hatta anlaşmasını yaptığım bir kitap projesi var; ama sanırım biraz daha durup düşünmem gerekiyor daha hazır olmam için. 

    Keyifle okumuş olmanızı diler, herkese renkli günler dilerim !