Çalışma ve yaşama şeklimiz değişiyor
COVID-19 Virüsü dünyada etkisini azaltarak sürdürüyor. Hepimizin endişeli olduğu bu dönemi, tamamen atlatabilmemiz için uyarılara kulak vermemiz gerekiyor. Alınan korunma tedbirlerine özenle uyalım.Hürriyet Bursa olarak, ‘Yeni Normal’ süreci hakkında iş ve cemiyet hayatının tanınmış isimleriyle bir yazı dizisi hazırladık. Bu süreçten nasıl çıkacağımız çok önemli. Birlikte başarmak dileğiyle.
İPEK YALÇIN: Thierry Diniz Otomotiv Genel Müdürü
Merhaba İpek Hanım biraz sizi tanıyabilir miyiz?
25 yıldır otomotiv sektöründe profesyonel olarak çalışıyorum. Thierry Diniz Otomotiv’in Genel Müdürüyüm. Bursa İş Kadınları ve Yöneticileri Derneği’nin (BUİKAD) 2015-2019 yılları arasında yönetim kurulu başkanlığını yaptım. Tophane Rotary ve ÇEK üyesiyim. Evli ve bir çocuk annesiyim.
Hem dünyada hem de ülkemizde COVID-19 sebebiyle bir salgın dönemi yaşıyoruz. Bu dönemde iş hayatınızda neler değişti?
COVID-19’un pandemi olarak ilan edilmesinden bugüne kadar tüm şirketler gibi bizde; çalışanlarımız için tüm önlemleri aldık. Tüm seyahat ve firmaya ziyaretçi kabulunun yasaklanması, esnek çalışma modeli, vardiya girişlerinde vücut ısısı kontrolleri, yemekhanede oturma düzeni ve aynı anda yemek yiyen kişi sayılarının değiştirilmesi, şirket doktorumuz tarafından tüm çalışanların yazılı olarak bilgilendirilmesi, servis düzen ve sayılarının tekrar planlanması, sosyal mesafenin korunacak şekilde çalışma planları, günlük dezenfekte işlemi gibi birçok değişiklikler tasarlandı ve uygulamaya geçildi.
ÖN PLANA ÇIKAN KELİME ‘ŞEFFALIK’
Tüm bunların yanında; yabancı ortağımızın bünyesinde bulunan fabrikalar ile aynı anda bilgi sahibi olmak ve yapılan çalışmaları zaman kaybetmetmeden tüm fabrikalarımıza yaymak için bir grup kurduk. Her gün düzenli yapılan görüşmeler ile; çalışmaları yakından takip ediyor ve hem ülkemiz hem de dünyadaki gelişmeler hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Bu dönemin ön plana çıkan kelimesi ‘Şeffaflık’ oldu. İşletmeler uyguladıkları yöntemleri müşterileri ve üreticileri ile paylaşmalı. Güvenlik önlemlerinin önce liderler tarafından benimsenmesi ve tüm yapıya entegre edilmesi gerekli ve bu konuda hiçbir imtiyaz verilmemeli.
Peki sizin firmanızda ilk hareketlenme ne zaman başladı?
Bu hastalık ilk duyulduğuda sadece Çin’deki üreticilerimizi kontrol ediyor ve endişeniyorduk ancak sonrasında tüm dünya bu sürecin içine girdi ve maalesef Avrupa ve Amerika, Çin’den daha fazla etkilendi diyebiliriz. Tedarik zincirinin halkalarında farklı lokasyonlarda bulunan üreticiler olduğu için; üretimlerimizin tekrar aynı düzene dönmesi; eğer tedarik zincirindeki üreticilerden biri hala etki altında ise beklenilenden daha uzun olacak. Eski üretim ve satış verilerimize dönmek zaman alacak. Önümüzdeki 3 ay için % 50-60 oranında bir satış kaybı öngörülmekte ki virüs öncesi satış rakamlarına yıl sonunda tekrar ulaşılması öngörülüyor.
DİJİTAL DÖNÜŞÜM HIZLANDI
Yeni düzende neler değişti?
COVID -19 bize çok şey öğretti. Yaşama, çalışma şekillerimiz değişiyor. Dijital dönüşüm daha da hızlandı. Market siparişlerimizi online vermeye başladık, çocuklarımız online eğitim görüyor. Seyahat yasakları nedeni ile; online toplantılar ile işimizi yapabildiğimzi gördük. Tabi bu dönemden sonra dijital alt yapının güçlendirilmesi ve şirketlerin buna kendilerini adapte etmeleri gündemlerimize daha fazla girecek. Dijitalin gücü, olaylara karşı verilen çevik hareketler ve psikolojik üstünlük; yeni dönemin rekabet avantajını oluşturan unsurlar olacak.
KRİZDEN DERS ALMAMIZ ŞART
Krizden ders almamız şart. Hem devlet hem de şirketler olarak. Bu kriz ile; sağlık sektörünün önemi gözler önüne serildi. Yerli üretim, teknolojik yeterlilik, esneklik, insan gücü ön plana çıkan konular oldu. Ayrıca bu salgın ile; devletler korumacı bir politika oluşturmaya ve lokal üretime dönmeyi hedef aldılar. Ancak tüm dünyada; şirketler rekabetçiliklerini koruyabilmek ve arttırabilmek için tedarik zincirlerinde çok fazla entegre olmuş farklı ülkelerden şirketler barındırıyorlar. Bu nedenle çok fazla korumacı politikaların oluşturulması bu zincire ve dengeye zarar verebilir. Ancak yerli üretim oranımızı artırmak ve katma değeri yüksek ürünler üretmek de hedeflerimiz arasında olmalı.
DOĞA BİZE MESAJ VERDİ
Eski yaşama tarzlarımıza döneceğimizi düşünüyor musunuz?
Artık “yeni” bir normal yaşamımız olacağını düşünüyorum. Korona bir virüstü ama tüm dünyayı etkiledi. Ama ben bunun doğanın bize verdiği bir mesaj olarak alıyorum. Yaşadığımız dünya artık bizi kaldıramıyor ve maalesef bunu düzeltmek içinde ne bireysel ne de hükümetler gerekli önemleri almıyor.
Bu konuda nasıl önlemler alınabilir?
Bu konuda gençlere çok güveniyorum. Maalesef büyüklerinin yaşadıkları dünyaya verdiği zararı en azından durdurmak için çaba gösteriyorlar. Bizlere göre daha aktivist çocuklar geliyor. İlk alınması gereken konuların başında bence İklim değişikliği gelmekte. Bu tüm uygarlık için gerçek ve inkar edilemez bir tehdit. Etkileri zaten görülüyor eğer şimdi harekete geçmezsek büyük felaketler bizi bekliyor. Eğitim, yenilik ve iklim taahhütlerimize bağlı kalarak gezegeni korumak için gerekli değişiklikleri yapabiliriz.
DEĞİŞİKLİKLER YENİ İŞLER YARATACAK
Bu değişiklikler aynı zamanda yeni işler yaratacak ve dünya çapında daha fazla refah sağlayacak altyapımızı modernize etmek için büyük fırsatlar sunacaktır. Dünya liderlerinin de hem fikir olduğu küresel hedeflerin tüm şirketler tarafından benimsenmesi, uygulanması ve sürdürülebilir katma değer yaratmayı amaçlaması gerekmekte. Biz şirket olarak; çevremize karşı duyarlı, döngüsel ekonominin bir parçası olmaya ve verebileceğimiz zararı minimize etmek için çalışıyoruz.
Dijitalleşmenin önemi daha hızlı ortaya çıktı sanırım?
Kesinlikle evet. Uzun zamandır konuştuğumuz sanayi 4.0, yapay zeka, dijital dönüşüm gibi kavramlar hayatımızın bir parçası oldu. Uzaktan toplantı yapabildiğimizi, eğitimlere katılabildiğimizi, yurt dışı ile olan işlerimizi sürüdürebildiğimizi gördük. Bu kriz lokal bir kriz değil. Tüm dünya ile beraber etkilendik. Ülke ayırt etmeden. Bu nedenle salgın ve kriz bittiğinde; ilk gündemimiz ekonomi olacak.
DÖNÜŞÜMÜ BENİMSEYEN AYAKTA KALIR
Katma değeri yüksek ürünler üretmek, teknolojiden daha fazla yararlanmak, tek bir malzeme veya firmaya bağımlılık yaratmanın önüne geçmek, nakit akışını doğru takip edebilmek önceliklerimiz olacak ve bu değişime hızlı ayak uydurabilen ve dönüşümü benimseyen firmalar ayakta kalacak.
COVID-19, Kadın istihdamını etkiler mi?
Bu dönemin kadın istihdamı için negatif etki yaratabileceğini düşünüyorum. Bu neden ile şirketlerin kadın çalışanlarını kaybetmemek için en uygun çözüm yollarını bulması gerekli. Bu dönemde okulların ve kreşlerin kapanması; bakım hizmetlerinin durması ile birlikte bu görev çalışan anneye kaldı. Zaten kadın istihdamının önündeki en büyük engel olan yaşlı ve çocuk bakımını üstlenmek. Kadınlardan bu dönemde bu görevleri yerine getirmeleri bekleniyor. Bana göre bu konuda kadın çalışanların üstündeki bu baskıyı hafifletmek ve istihdam artışına zarar verecek önlemlerden kaçınmak gerekiyor.