SON DAKİKA
Dünyadaki her şeyden insanoğlu sorumlu
COVID-19 Virüsü dünyada etkisini azaltarak sürdürüyor. Hepimizin endişeli olduğu bu dönemi, tamamen atlatabilmemiz için uyarılara kulak vermemiz gerekiyor. Alınan korunma tedbirlerine özenle uyalım. Hürriyet Bursa olarak, ‘Yeni Normal’ süreci hakkında iş ve cemiyet hayatının tanınmış isimleriyle bir yazı dizisi hazırladık. Bu süreçten nasıl çıkacağımız çok önemli. Birlikte başarmak dileğiyle.
GÜNEŞ ARAS OKUR: ULUSLARARASI YOGA EĞİTMENİ/EĞİTİM VE ÖĞRENCİ KOÇU
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Yeditepe Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü mezunuyum. Kadın Girişimci olarak, “Başarılı insanlar, mutlu olamayabilir. Ama, mutlu insanlar, kesinlikle başarılı olur’ yaklaşımını esas alarak “Okuantum Kişisel ve Kurumsal Gelişim” yapılanmasını, 2016 yılında, bireyden başlayarak, kurum ve makro planda, toplumsal dünyalara “mutluluk” dağıtmak amacıyla kurdum. Yoga ile kendimi tanıma ve insanlara ışık olma yolculuğumu sürdürüyorum. Uluslararası çocuk hamile ve yetişkin yogası eğitmeniyim.
‘SEV, ÖĞREN VE ÖĞRET’
Eğitim ve öğretim alanında gelişmeyi sevdiğim için, eğitim ve öğrenci koçluğu yapıyorum.
Yaşam felsefemi; “Nefes aldığın kadar gül, yaşadığın kadar sev, öğren ve öğret.” olarak tanımlıyorum. Her zaman gülmeyi, yaşadığım sürece başta kendimi ve sonra evrendeki her şeyi sevmeyi, hayat felsefem olarak görüyorum. Eğitim vermeye, öğrenmeye ve bunu her alana yaymayı amaç edindim. Bu nedenle her alanda çalışmalar yapıyorum. İşletmeler için özel olarak uygulanabilecek ofis yogası eğitimleri de veriyorum.
Koronavirüsten sonra teknolojik gelişmelerle yeni bir dünyaya adım atacağımız çokça konuşuluyor. Bu konuda izin düşünceleriniz ne?
Teknolojinin her yaşta kullanılmak zorunda kalındığı artık bir gerçek. Günümüz dünyasında teknolojiden uzak olan bireyler bile şuanda bilgisayar üzerinden birçok eğitim almakta. Aslında ne kadar kolay adapte olabildiğimizi gösterdiği için ekstra bir çabaya gerek kalmadı. Daha fazla teknolojik gelişme, hızlı adaptasyon ve ulaşılabilirlik ön planda olacak. Fakat bu gelişmelerin yanında yorumunu buraya eklemek istediğim bir fütürist var. Susan Schneider, iletişimin insani boyutunu kaybedeceğimiz endişesine sahip. “Pandemi sonrası dünyada şirketlerin insan emeğini daha az kullanması ve insan işçilerin yerini otomasyon ve yapay zekanın almasından korkuyorum. Bilgisayar ve robotlar hastalanmıyorlar.” Dünyadaki olumlu olumsuz her şeyden insanoğlu sorumlu.
‘Yeni Normal’ sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz? Birey olarak gerekli özeni gösteriyor muyuz?
Süreç sadece kendimizi değil dünyayı da tanıdığımız bir dönem aslında. İnsanların ne kadar vicdanlı olduklarını, ne kadar ve nasıl sorumluluk aldıklarını bu dönemde izleyerek görebiliriz. Kendimizi tanırken neler yapabildiğimizi, başarabildiğimizi gördük, hala da görüyoruz. Yeni normal süreci iş yaşantısında da birçok değişikliğe yol açtı. Belki de her zaman olması gereken özeni, disiplini şuanda gösteriyoruz ve bunun üstesinden gelen birçok insan ve firma var. Birey olarak da herkes üzerine düşen görevi, toplum sağlığı adına yaptığını kavrarsa her şey daha güzel olacaktır.
Pandemi süreci sizi özelinizde nasıl etkiledi? Hayatınızda neler değişti?
Pandemi süreci kendime daha çok yakın olduğum, sevdiklerimin kıymetini daha fazla bildiğim, bireysel ve toplumsal alanları daha fazla incelemem gerektiğinin farkında olmamı sağladı. Aslında birçok sağlık tehtidine maruz kalıp önlem almıyorduk. Şimdi böyle değil, mutlaka kendi özelimizde, çevremizde önlemler almak ve aldırmak zorunda olduğumuzu fark ettik. Okuantum yoga stüdyomda verdiğim yoga derslerini bir süre online yapmaya karar vermiştim. Şuanda hem online hem de ofiste maksimum 6 kişiyle derslerimiz devam ediyor. Zararsız, güvenli, sağlıklı bir yaşam için her gün meditasyon ve nefes çalışmasıyla kendimi ödüllendiriyorum. Kendi özelimde ve çevremde zaten hangi virüs olursa olsun ona karşı korunduğumuzu ve etrafımızda bir koruma kalkanı oluşturduğumuzu düşünüyorum.
Peki yoga eğitmenlik serüveniniz nasıl başladı?
Yoga insanın kendini tanıma yolculuğu demiştim. Ben adını duyduğum ama deneyimlemediğim bir yolculuktaydım. Lise yıllarımda çok net hatırlıyorum, felsefe dersinde “ben kimim?” sorusunu sormuştum ilk defa kendime. Farkındalığımın o anda başladığını biliyorum. An’da kalma isteği ve arzusuyla birlikte; motivasyonumu artırıcı nefes çalışmaları ve kendimle kalarak yaptığım meditasyonlar bana çok yardımcı oldu. Ardından üniversite zamanında devam ettiğim fitness, işletme bölümünde verdiğim kararlar, daha mutlu ve başarılı, aynı zamanda ruhsal sağlığı kaybetmeden nasıl yaşarım sorularını sormamı sağladı.
ÖĞRENİYOR VE GELİŞİYORUM
Bu arada Hindistan seyahati planlamaya başlamıştım. Beni oraya çeken şehir mi, insan mı bilmiyor ama yine de seyahat planlarken, kendimi yoga eğitmenliği aldığım sevgili Alper Bayraktar hocamın fotoğrafına bakarken buldum. 2016 yılında kişiliğini, enerjisini, samimiyetini taktir ettiğim Alper hocamla Yoga eğitmenliği sürecine atıldım. Hep benimle olmuş olan hal ve durumun yoga olduğunu öğrendiğimde kopamadım… Benim için bir yaşam tarzı ama ben hala onun içinde öğreniyor ve gelişiyorum.. Hiçbir şey tesadüf değildir ve evrende her şeyin bir zamanı vardır. Benim zamanım gelmiş ve ben onu bulmuşum.
Her yaşta yoga yapılabilir mi?
Yoga’nın en sevdiğim tarafından biridir herkes için olması. Çocuk yogasıyla 2 yaşından itibaren başlayan yolculuk, yaşamın her sürecinde bize destek olur. Engel hiçbir zaman sorun olmaz. Aksine engelleri aşmak için yoga yaparız. Nitekim, görme engelli ve fiziki engeli olan birçok öğrencim oldu eğitmenliğim sürecinde. Herkes sevmese bile, önerimdir; bir gün yoga deneyimlemelisiniz.
Yoga yaparken mekan nasıl olmalıdır?
Yoga; zihinsel, fiziksel ve ruhsal bir disiplin, felsefedir. Mekan, zaman tanımayan ve her yerde yapılabilen bir çalışmadır. Meditasyon, hareketler, duruşlar ve nefes çalışmalarını kendinize ayırdığınız bir alanda rahatlıkla yapabilirsiniz. İhtiyacınız olan bir yoga matı, kendiniz ve bu yolculukta en ilk adımınız kabullenmek, ardından izin vermek.
Biraz hayallerinizden bahsedelim. Kendinizle ilgili hayalleriniz neler?
Sağlıklı, huzurlu, mutlu bir yuvam olsun ve tüm sevdiklerimle olayım.. İnsan bundan daha başka ne ister ki? An’ı yaşamanın ötesinde kurduğum hayallere gelirsek; atalarımın toprakları Bursa, Gemlik, Adliye Köyü’ndeki baba evimizin bir bölümünü bir inziva yerine dönüştürmek. Zeytin ağaçlarının içinde bir alanda yoga yapılan, huzurlu buluşmaların olduğu, sağlıklı yiyeceklerin yendiği ve toplandığı bir yer haline getirmek. Bununla birlikte daha çok çocukla çalışma imkanı bulmak, hamile yogasının bebek ve gebe sağlığına faydasının anlaşılmasını daha fazla kişiye ulaştırmak, kurumlarda daha fazla yoga çalışmalarının yapılıyor olması.
5’İNCİ KUŞAK AİLE MESLEĞİMİZ
Okuantum Sinerji Danışmanlık eğitim çalışmalarını online şekilde devam ettirebilmek ve Türkiye’de bilinir olmak hayallerimden biri. Yaşamım boyunca her sene 1 ülke görmek ve kültürünü yakından tanımak, iyi şartlarda bakmak istediğim için ertelediğim birkaç köpek sahiplenme düşüncemin, yapımında kendimizin olduğu evimizi tasarlarken onların da bizimle olması, çocuğumun da benimle birlikte yoga yapması… Ayrıca 150 yıllık geçmişe sahip, benim de 5. kuşağı olduğum aile mesleğimiz zeytin ve zeytinyağı işletmesinin, dünyaya açılması da hayallerim arasında. Bu eşsiz tadı, pazara yayılmadan sadece çevremiz ve çevremizin yakınlarıyla buluşturduğumuz için ileride tüm Türkiye ve hatta dünyaya bu tadı gösterme niyetindeyim.
Dünya üzerinde sizi anlatan, kendinizi oraya ait hissettiğiniz bir yer var mı? Neden?
Hani bir söz vardır; Kalbin neredeyse orası evindir. Ben bu düşünceyi savunanlardanım fakat bazı yerler ve şehirler beni oraya daha da bağlıyor. Yaşadığım yerden çok memnunum, evim, şehrim, ülkem benim için fazlasıyla güzel. Gerçekten oradayken çok iyi hissetmiş olduğum yerler tabiki de var. Yıllarca İstanbul’da yaşamak istemiştim ve üniversite için 4 buçuk sene yaşadım fakat memleketim gibisi yok dedim ve Bursa’ya döndüm. Dünyada ise örneğim Slovenya’ya yıllar önce bir dağcılık gezisi için seyahat ettim. Başkent Lübliyana’nın içinde Bled Gölü’nün yanında kamp yapma fırsatım oldu. İşte orası gerçekten ‘ben yaşıyorum’ dediğim yerdi. Yine gitmek hatta yaşamak istediğim yerlerden biridir Lübliyana, gerek temizliği gerek doğası gerekse insanıyla örnek şehirlerden benim için.
Mesleğinizin hayatınızdaki yeri ve önemi?
Sevdiğiniz sürece her şeyi rahatlıkla yapabilirsiniz, mesleğinizi de öyle. Ben işletme bölümü mezunuyum, işletme yönetiyorum, yoga eğitmenliği ve eğitim&öğrenci koçluğu yapıyorum. Mesleğim benim hayatım olmuş durumda. 8 saat çalışıktan sonra eve gidip unuttuğum bir mesleki yaşantım yok. Her an benim için devam eden bir mesleği sürdürüyorum. Çocuk yaşta başlamış olan yoga, gençlik, yetişkinlik, hamilelik ve yaşlılık döneminde devam edebiliyor… bundan daha iyi nasıl olur ki ?
Herkesin yakındığı ‘zamanım yok kavramı’ hakkında düşünceleriniz?
İnsanoğlu hep bir şeylerden yakınır, engel olarak gördüğü, yok diye algıladığı birçok düşüne vardır. Aslında hepsini insanın zihni üretir çünkü biz zihnimizi nasıl programlarsak öyle yaşarız. Olumlu sözcükler kullanarak, olumlama dediğimiz kavramı hayatınıza alırsanız her şey sizin için daha olası hale gelir. Bu yazının olumlama cümlesi şu olsun mu ? “Zaman her zaman benden yana. Her şey bana kolaylıkla geliyor.”
Son olarak yaz tatili planlarınızda virüs nedeniyle değişiklik yaptınız mı?
Yaz tatili insanların dinlendiği bir dönem ve her yaz mutlaka kendime bu zamanı ayırmak niyetinde olurum. Fakat bu sene, dünyayı ve ülkemizi saran bu virüs yüzünden tatil planlarımız konusunda kısıtlamalar yaptık. Ailecek verdiğimiz kararla sürecin içinde herhangi bir tehlikeye maruz kalma riskine girmemek adına sadece kendi ailemizin yanında bulunuyoruz. Onlara ait köy evinde hafta sonları dinlenme zamanı bulduğumuz için şanslıyız.