hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Geçip giden zamanı geri alamayız

    Geçip giden zamanı geri alamayız
    expand

    Küresel salgına dönüşen koronavirüs ülkemizde de kendini yoğun şekilde gösteriyor. Hepimizin endişeli olduğu bu dönemi, atlatabilmemiz için birlik ve beraberlik içinde kurallara uyarak hareket etmemiz ve uyarılara kulak vermemiz  gerekiyor. Bu zor günlerde Hürriyet Bursa olarak iş ve cemiyet hayatının tanınmış isimleriyle koronavirüslü yaşam hakkında kısa sohbetler gerçekleştirdik ve bir yazı dizisi hazırladık. Birlikte başarmak dileğiyle.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    MEHTAP AKBAŞ ÇİFTCİ: MAC iletişim Kurucu/ İletişim Danışmanı /Sualtı Fotoğrafçısı

    Geçip giden zamanı geri alamayızVirüsün henüz görüldüğü günlerde İtalya’daydım. Ve her şey normal seyrindeydi. Meydanlar hıncahınç dolu, kafeler kalabalık, sosyal mesafenin hayatımıza henüz girmediği zamanlar. Döndükten sonra patlak veren corona nedeniyle televizyonlarda birdenbire bambaşka bir İtalya ile karşılaştık. Size tüm güzellikleri ve tutkulu insanlarıyla bir yaşam vadeden şehrin, ölüm haberiyle gündeme gelmesi herkes gibi beni de çok üzdü. Ben bazı şehirlerin tıpkı insanlar gibi yaşadığını düşünürüm. Sokakların sesi vardır onlarda, tıpkı İstanbul gibi…

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Yorulmak nedir bilmezler. Uzun bir süre dakika dakika haber takip ettim. Ancak, bir süre sonra en az bedenimiz kadar önemli olan ruh sağlığımız için televizyonun düğmesini kapattım, sosyal medyaya büyük oranda ara verdim.

     ‘BEYİN FIRTINASI YAPTIK

    ‘Panik havası ve bilinmeyene karşı hissettiğim güçlü korku yerini ılımlı bir sadeliğe, içe dönüşe, üretime bıraktı. Yapmayı ertelediğim, zaman bulamadığım birçok şeyi yaptım. Bazen iş hayatında sizin durmanız bir şey ifade etmez önemli olan herkesin aynı anda durmasıdır, pandemi işte bana bu fırsatı verdi. Fotoğraf arşivlerimi düzenledim, yeni projeler için beyin fırtınaları yaptık, online ders programlarına katıldım, bol bol kitap okudum, film/belgesel izledim ve evimle ilgilendim. Kendisiyle zaman geçirmekten hoşlananlar için bence pandemi iyi bir fırsat oldu. Sıkılmaya ise hiç zamanım olmadı. 

    ‘SOFİSTİK BİR KURGU GİBİ’

    Durumu genel anlamda değerlendirecek olursam dönüşüm, yapay zekâ, yeni normal, algoritma, dijital diktatörlük, yeni ekonomi, ekolojik denge, iklim etiği, sürdürülebilirlik ve daha pek çok kavram zaten son birkaç yıldır bizlerin gündemindeydi. Üzerine makaleler yazdığımız, haberler yaptığımız, kongreler hazırlayıp sunduğumuz ve fütüristik olarak adlandırdığımız pek çok kavram aniden bugünün gündemi oluverdi. Covid-19’un hayatımıza girmesiyle değişen günlük yaşantımız, gerçeklik ve kurmaca arasında bir sanrı gibi adeta. 2000’li yılların başında Matrix’de izlediğimiz insan tarlaları ütopik bir senaryodan ibaret olsa da bugünün dünyasında pek çoğumuzu tedirgin edecek türden, sofistik bir kurgu gibi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

     ‘50 yarışmacı, 800 eser ile katıldı’Aynı zamanda Sualtı Sporları Federasyonu (TSSF) Çevre Kurulu üyesiyim. Her yıl geleneksel olarak düzenlediğimiz Kemer Uluslararası Sualtı Günleri’nin 19’uncusunu bu yıl ilk kez dijital ortama taşıdık. Bu organizasyon 18 yıldır Antalya’nın su altı zenginliklerine dikkat çekmek için gerçekleştirilen ve uluslararası arenada önemli yeri olan bir platform. 50 yarışmacı, 800 eser ile katıldı. Her sene aynı heyecanı hissettiğimiz bu yarışa son 5 yılda Antalya’da çektiğimiz görüntülerle fotoğraf ve kısa film dalında katıldık. Suda olmanın keyfi elbette bir başka ama tutkunun bu halini de deneyimlemiş olmak ayrı bir tecrübe oldu. Bu yarışta 3 eser ile ödül almak ise yaşamım boyunca unutulmayacak bir anıydı. Kendi adıma buradan çıkardığım öğreti ise arşivim için daha fazla ve plânlı çalışmam gerektiği oldu.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    AYŞE DENİZ: Yönetim Danışmanı/Profesyonel Koç

    Geçip giden zamanı geri alamayızHayatta geri alamayacağımız tek şey zaman. İbn-i Haldun’un da dediği gibi; “Bekleyince yavaşlar, gecikince hızlanır, üzülünce can yakar, mutlu olunca kısalır, acı çekince bitmek bilmez, sıkılınca uzar.” Covid-19 sürecini hep birlikte yaşıyoruz. Salgın öncesi, yapmış olduğum koçluklarda, danışmanlıklarda, vermiş olduğum eğitimlerde, en büyük mazeret zaman yokluğu idi.  “Hayatı yavaşlatalım”, anı yaşayalım, nasıl yaparız, kendimize nasıl zaman ayıracağız gibi soruların cevabını arıyorduk. Eğitimlerde, herkes ailesine zaman ayıramadığın söylüyor ve tek tek 24 saatimizi masaya yatırıyorduk. Eiesenhower matrisi ile acil olmayan, önemli olmayan işleri ayıklamaya çalışıyorduk ki, zaman kazanalım. Bir gün, bir virüs geldi, çözümde aniden hiç beklemediğimiz bir zamanda ve bize o ihtiyaç duyduğumuz zamanı verdi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    KİTAP OKUDUK, DİNLENDİK

    Günler, haftalar, aylar geçti. Karantina günlerinde bir baktık çok uzun zamandır hava hiç bu kadar temiz, yollar hiç bu kadar sessiz, insanlar hiç bu kadar evde oturmamıştı. Hepimizi durduk, ilk şokları atlattık. Sonra baktık, böyle de güzel, evlerimizde yeni rutinlerimiz oluştu. Pandemi nedeniyle evlerimize kapanmak bir çoğumuza ‘normal’ hayatımızda hiç zaman bulamadığımız şeylere zaman ayırma fırsatı verdi. Kitap okuduk, uyuduk, dinlendik, dinledik egzersizler yaptık, oyunlar oynadık.  Daha önce izlemediğimiz filmleri, okumadığımız kitapları, araştırmadığımız konuları, düzenleyemediğimiz çekmeceleri, yapmaya zaman bulamadığımız ne varsa önümüze döktük.

    ÇIKIŞ YOLLARI NELER?

    Covid 19 sonrası, iş hayatını şekillendirecek değişiklikler neler olacak diye başlayabiliriz:

    -Karşılıklı Güven: Çalışanlar, işverenlerin ne kadar ‘duyarlı’ ve ‘insana’ değer odaklı olduğunu görmüş oldu. İşverenler ise bu dönemde çalışanlarına ne kadar güvenebileceklerini görmüş oldu.

    -Uzun zamandır gündemde olan “Çevik Şirketler”, “Çevik çalışanlar” söyleminin, yaşanan deneyimlerle birlikte ne kadar uygulanabilir olduğunu anlamaya çalıştık.

    -Bu dönemde şirketler ve çalışanlar şu ana kadar hiç fark etmedikleri yeni yeteneklerini keşfetmiş oldu ve bu durum ileride yeni yetkinlik modelleri oluşturacak.

    -Yeni liderlik: Günümüzün liderlerinin bir kısmı bu süreçteki yönetim başarılarıyla yeni liderlik modelinin örnek figürleri haline dönüşecek, bazılarını da yeni dönemde lider olarak göremeyeceğiz.

    -Çalışma modeli: Yeni deneyimlediğimiz uzaktan çalışma modeli, daha da yaygınlaşacak ve çalışma hayatının yeni normali haline gelecek.

    -Dijitalleşme: Tüm şirketler dijitalleşmenin ne kadar önemli ve gerekli olduğunu anladıkları bu sürecin sonunda, dijitalleşme konusundaki çalışmalarına ve yatırımlarına ağırlık verecek.

    -Çalışanların davranışları: Çalışma hayatının içinde yer alan birçok insanda mental bir dönüşüm yaşanacak. Özelliklede dünyada yaşanan bu zorlu süreç, çalışma hayatında yer alan insanların hem sosyal hayatlarına hem de çalışma hayatına olan bakış açılarını değiştirecek.

    ‘KURALLARA UYALIM

    ’Bazen hayatta her şey istediğimiz gibi gitmeyebilir; sorunlarla karşılaşabiliriz. Önemli olan, o an için olası çözümleri bulabilmek, yapamadıklarımıza “Ahh keşke“ demek yerine yapabileceklerimize odaklanmak. İş hayatının yeniden şekillendirmek için, büyük oranda etkilenen otel, restoran, beyaz eşya, inşaat, üretim, ulaştırma, eğlence ve spor sektörlerindeki müşterilerimiz için yapılacak çok şey var. Yeter ki Covid-19 kurallarına tam olarak uyalım. Sağlığın en büyük değer, karakterin en büyük kazanım olduğunu unutmayacağımız ve bu ikisini kaybetmemek için mücadele edeceğimiz günlere inşallah.

    AYŞİM SAYGIN GRIMALDI: Perakande Satış Danışmanı

    Geçip giden zamanı geri alamayızBursa’da doğdum ve uzun süre Bursa’da yaşadım. Ta ki bir İngiliz’le evlenip, oğlum beş yaşına gelince tası tarağı toplayıp İngiltere’ye ve oradan da Galler’e gidene kadar. Covid-19 ilk duyulmaya başladığında çok önemsemedik hayatlarımızda çok büyük bir fark yaratmadı açıkçası... UÇUŞLAR İPTAL EDİLDİHepimizin gerçekleştireceğimize inandığımız planları vardı; mesela ben Koza Han’a gelip kahve içecektim sonra çarşıyı boydan boya dolaşıp yün, havlu ve Kemal Paşa tatlısı alacaktım. Nisan ayında annemle babam Bursa’dan yanımıza gelecekti... Tabii işler bu şekilde yürümedi, bir anda tüm Birleşik Krallık kilit haline getirildi. Uçuşlar iptal edildi. O an çok karışık duygular içindeydim, göçmen olmamın, anavatanımdan ve sevdiklerimden uzak olmamın kaygıları, her şeyin belirsizlik içinde kaybolması… Keşke hiç ayrılmasaydım paniği... 

    ‘KRİZDEN SONRA DÜZENE GİRDİ’

    Sonra iş yerlerimiz kapatıldı. Şehirler arası ulaşım yasaklandı. Sokağa çıkma serbestliği günlük rutin spor ve market alışverişi sınırlandırıldı. Ve herkesin bildiği gıda stoklama, aman Allahım un bulamıyorum, tuvalet kağıdı kalmamış, bana ne olacak krizi ile devam etti. Ev-okul başladı hemen akabinde ve biz öğretmenlerimizin ne kadar mukaddes olduğunu bir kez daha çok net bir şekilde anladık. Çok garip ama insanoğlu alışıyor, uyum sağlıyor. Birkaç haftalık krizden sonra bu durumların hepsi düzene girdi. Sadece iş yerlerimiz hala kapalı ya da evden çalışıyoruz. 

    ‘HEPİMİZİN SINIRLARINI DEĞİŞTİRDİ

     ’İlk günlerde ne yapacağımı çok bilemediğim o boş vakitlerimde hobilerimle uğraştım; ördüm, diktim, pişirdim. Sonra küçük bahçeme yöneldi dikkatim. Soğan ekeyim diye başlayıp, domates, havuç, brokoli, fasulye, karnabahar, turp ile devam ettim. Sonucu ne olur bilmiyorum belki hasat zamanı haber verebilirim. Ama şunu söyleyebilirim ki, yasadığımız bu süreç hepimizin sınırlarını değiştirdi. Çok üzücü, sarsıcı olsa da sanırım biraz olmak istediklerimizi olabilmek için bir şans verdi bize... Bu değişecek mi?

     ‘KOZA HAN’DAKİ KAHVENİN KOKUSU’

    Sınırlamalar kaldırılınca o yapmak istediklerimiz, yapmaya başladıklarımız yine günlük hayatın rutiniyle yitip gidecek mi bunu bilmiyorum. Pozitif yönden bakıp, her şerde bir hayır vardır diyerek bu kötü zor günlerin bana, bize bir şeyleri hatırlattığını ve olmak istediklerimizi olabilmemiz için fırsat verdiğini düşünmek istiyorum.  Bu günler geçecek ve sevdiklerimize kavuşacağız. Normale ne kadar zamanda döneceğiz tam olarak kestiremesem de bu sınavdan başarıyla geçeceğiz...Ben mi? Burnumda Koza Han’da ki kahvenin kokusu...

    HALE ŞENSOY GEZER: Mali İşler ve Finans Uzmanı

    Geçip giden zamanı geri alamayızCovid-19 pandemi sürecinde aslında kıymetini bilemediğimiz değer yargılarımız ile sınandığımızı düşünüyorum. Dijital haberleşmenin bu kadar ilerlediği günümüzde özel günlerde yüz yüze iletişim yerine genellikle çoğumuz görüntülü konuşmayı veya mesajlaşmayı tercih ediyoruz. Gün içinde yaşadığımız yoğun koşuşturma akşam olunca bizi çekirdek ailemiz ile evde dinlenme sürecine yönlendiriyor. Bu süreç bize aslında kucaklaşmanın, tensel temasın ve yüz yüze iletişimin kıymetini öğretti. 

    HEPİMİZ ÇOK BUNALDIK

    İnsanlık tarihi zaman zaman çeşitli pandemi dönemlerini atlatmış. Ben yaş itibari ile bu kadar ciddi bir süreci ilk defa yaşıyorum. Biliyorum hepimiz çok bunaldık, psikolojimiz bozuldu ve özgürlüğümüz kısıtlandı. İki çocuk sahibi bir anne olarak 10 yaşındaki ön ergenliğe adım atmış oğlumun sokağa çıkma kısıtlaması içinde bu sürece uyum sağlamakta ne kadar zorlandığını size anlatamam. Online eğitim ile evde hepimiz öğretmenlik yapmaya çalışıyoruz. Bu arada öğretmenlerimizin hakkının ödenemeyeceğini de anlamış bulunduğumu söylemeden geçemeyeceğim.   

    REHAVETE KAPILMAYALIM

    Bütün bu süreçle birlikte doğa da gözle görülür biçimde ekolojik dengesini bulmaya başladı. Herkes birey olarak üstüne düşeni titizlikle yapar ise el ele bu süreci de atlatacağımıza tüm kalbimle inanıyorum. Yeni normalleşme döneminde uzmanlarında dediği gibi rehavete kapılmayalım, tedbiri elden bırakmayalım, sosyal mesafe ve maske kuralına uyalım. Kendimizin, ailemizin ve sevdiklerimizin sağlıklı ve hayatta kalabilmesi için elimizden geleni yapalım. Bu virüs ile başa çıkabilmek için hijyenimize ve bağışıklık sistemimize özen göstermeliyiz. ‘Haydi dünya el ele…’ Bu günlerde geçecek ve biz tekrar güzel günler göreceğiz, şairin de dediği gibi ‘güneşli günler göreceğiz’.

    Değinmek istediğim bir husus daha var tüm sağlık camiası çalışanlarımıza üstün gayretlerinden dolayı teşekkür ederim. Hakkınız ödenmez… Bu hastalık dolayısı ile hayatını kaybeden tüm halkımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyorum. Tedavi sürecindeki tüm hastalara da geçmiş olsun ve şifa dileklerimi aracılığınız ile gönderiyorum. Sağlıcakla kalın...

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow