hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Yönetmen arkadaşları Süleyman Turan'ı anlattı

    Yönetmen arkadaşları Süleyman Turanı anlattı
    expand

    Yönetmen arkadaşları Süleyman Turan'ı anlattı

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ramazan EĞRİ- Gamze ŞİMŞEK/ İSTANBUL, (DHA) KARTAL'da bulunan Sanatçı Yaşam Evi’nde kalan sinema yönetmenleri,  Kadıköy’deki evinde hayatını kaybeden Yeşilçam’ın usta oyuncusu Süleyman Turan’ı anlattı.

    Türk sinemasının önemli yönetmenlerinden ve milli basketbolcu Ertem Göreç, "Ben sabahleyin televizyonda duydum, çok üzüldüm. Çok eski bir arkadaşımdı. Çok iyi bir meslektaşımdı. Epey bir filmlerde çalıştık. Başrolü oynamazdı ama çok yönlü bir sanatçıydı. Hem ressam hem karikatürist hem de çok iyi bir insandı. Çok yumuşak çok saygılı. Hayatta değişmeyen bir tek şey var, ölüm. Onu kabul etmek zorundayız. Bilmediğimiz bir şeye doğru gideceğiz. Yarın inşallah cenazesini kaldırırlarken buranın müdürü, bir minibüs tahsis edecek. Arkadaşlar, meslektaşlar hepimiz gideceğiz. Son görevimizi yapacağız. Söyleyecek bir şey yok. Üzülüp kalıyoruz o kadar. Dakikasında, saatinde gelirdi işine. Kostümleri hazır ve büyük bir ciddiyetle. Çok başarılı bir oyuncuydu. Başrolü oynamadı ama başrol kadar etkili roller oynadı ve filme çok katkıları oldu.” dedi.

    İKİ BUÇUK SAAT BOYUNCA AĞLADIM

    Yapımcı, senarist, rejisör Günay Kosova ise şöyle konuştu:

    " Süleyman abiyle 60 senem birlikte geçti. Hangisinden başlayacağımı şaşırıyorum, çünkü kaskatı bir kalbim oluştu. Kalbim durdu, bakmayın robot gibiyim şimdi. Robot konuşuyor yani şimdi. Günay Kosova konuşmuyor. Çünkü korkunç bir hüzün içindeyim. Acı haberi televizyondan 10 dakika önce aldım, çocuklar telefon ettiler Yeşilçam’dan, çok iyi dost olduğumuzu bildikleri için. Yemin ediyorum ilk önce iki buçuk saat boyunca ağladım. O bir senaryo yazıp getirdi bana. Çok güzel bir senaryoydu, bir yerinde bir şeyden tereddüt etti. Benim de sehpada duran bir senaryom vardı. Ben onun senaryosunu okurken, o da benim senaryomu okuyordu. 'Günay, bırak onu bunu çekiyoruz, seninkini'’dedi.  'Allah aşkına çocuk oyuncağı mı bu' demiştim. 'Evet çocuk oyuncağı ama seninki daha güzel oyuncak'’ dedi. Orada gülüştük, sarıldık. Benimkine başladık ama benim yazdığım senaryoya onun ismini yazdım.”

    (FOTOĞRAF)

     

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow