hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Ataköy'deki "tente faciası" davası başladı

    Ataköydeki tente faciası davası başladı
    expand

    Ataköy'deki "tente faciası" davası başladı

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Serpil KIRKESER/İSTANBUL,(DHA)-ATAKÖY 5. Kısımda Ömer Duruk Cami'nde 2017 yılında 3 kişinin hayatını kaybettiği ve 45 kişinin yaralandığı 'tente faciasına' ilişkin 4 tutuksuz sanık imamın "Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçundan 15'er yıla kadar hapis istemiyle yargılanmalarına başlandı. İmamlar olayda kusurları olmadıklarını savundu. Şikayetçilerden Halim Kızılırmak,  "Tentelerin altına girilmemesi anonslarını ben de duydum. Herkes orta alanda toplanmıştı. Namaz bitmişti. Ben Yasemin Hanım'ın cenazesine katılmıştım. Yasemin Hanım'ın imamı 'Gelin iki dakika kıldırırız, bir şey olmaz' dedikten sonra bir kısım cemaat tentenin altına girdi. Şu anda huzurda bulunan imamlardan hangisi ben bilemiyorum" dedi. Duruşma tanıkların dinlenmesi için ertelendi. 

    İLK DURUŞMA YAPILDI
    Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada olayın meydana geldiği camide görevli imamlar Adem Karabey (47) ve Faruk Yazar (35) ile İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB)  Başkanlığı'nda görevli olup cenaze namazı kıldırmakla görevli Mustafa Çiçek (50) ve Mustafa Kavukluoğlu (34) hazır bulundu. Öte yandan duruşmada çok sayıda müşteki de duruşmaya katıldı.
     
    "TENTELERİN ÇOK SIKINTILI OLDUĞUNU ANLATTIM"
    Sanık Adem Karabey, olay günü sabah namazından sonra oldukça kar yağdığını gördüklerini, görevli arkadaşları çağırdığını onlarla birlikte yol kısmına tuz döktüklerini anlattı. Karabey, sabah saat 10.00'da temizlik işçilerinin geldiğini anlatarak, "Cami bahçesindeki karları küreyip temizlediler. Biz tentenin üzerindeki biriken karı da söyledik. Ancak onlar 'Biz sadece yerleri temizliyoruz. Bizim yapabileceğimiz bir şey yok' dediler. Belediye yetkililerine tekrar telefon açtık. Daha önce cami işlerinden sorumlu olduğu için Fen İşlerinde şef olan Kemal Bey'i aradım. Kendisine durumun ne kadar sıkıntılı olduğunu anlattım. Görevden alındığını ancak durumu yetkili birimlere ileteceğini söyledi. Aradan 5-10 dakika geçti gelen giden olmadı. Belediye başkanı danışmanı olan Mehmet Akyüz'ü telefonla aradım. Kendisine olayın vahametini anlatarak tedbir alınması gerektiğini tentelerin çok sıkıntılı olduğunu anlattım.  Kendisi 10 dakika sonra bana dönüş yaptı; 'Hocam namazdan sonra ancak gelebilirler, şu an yemekteler. Yapacak bir şey yok' dedi. " diye konuştu.

    "OLAYDA BENİM KUSURUM YOKTUR"
    Adem Karabey, "Gelen giden olmayınca kendi çabalarımızla diğer arkadaşları yanımıza alarak cami temizlik görevlisi Ali Rıza Mülayim ve dernek yöneticisi Osman Demirkaya ile birlikte kırmızı beyaz şerit ile tentelerin etrafını çevirmeye başladık. Mikrofonla tentelerin sıkıntılı olduğunu ve altına geçmemeleri konusunda dair defalarca anons yaptım. Kar yağmaya devam ediyordu. İnsanlar tentenin dışına çıkıyor ama tekrar tentenin içine giriyorlardı. Tekrar ikaz ettim. Trafiği düzenleyen dört tane zabıtadan anons yapamasın istedim. Zabıta görevlileri araçlarından şerit alıp getirdiler. Diğer tentenin altını çevirdiler. Tenteler iki taneydi. Bizdeki şerit sadece bir tanesini çevirmeye yetti. Onlar da gelip ikinci tenteyi şerit ile çevirdiler. Ezan yaklaştı,  Ali Rıza Mülayim'i çağırdım. Mikrofonun başında durmasını insanları tentenin dışında tutmasını söyledim, sonra da ben camiye geçtim " diye konuştu. İmamları imam odasında topladığını ve tentelerin sıkıntılı olduğunu, biran evvel cenaze namazını kılıp bitirmemiz gerektiğini, tedbirli olmaları gerektiğini söylediğini belirten Karabey, "Öğle namazını hızlı bir şekilde kıldırdım. Bir baktım tente düşmüş. Koşarak gittim insanlara yardımcı oldum. Ali Rıza Mülayim'e kızdım, 'Niye burada namaz kılındı' dedim. O da bana hocam ben baş edemedim. İnsanlara namazın tente dışında kılınması gerektiğini söyledim. Cenaze imamlarından bir tanesinin 'Sen çekil biz iki dakika da kılar çıkartırız' dediğini ondan sonra insanların tente altına girdiklerini namaz kıldıklarını söyledi. Üzgünüm. Çok çok çabaladık ama başarılı olamadık. Olayda benim kusurum yoktur" ifadelerini kullandı.  

    "BİRİSİ BANA DESEYDEKİ Kİ 'HOCAM TENTELER TEHLİKE ARZ EDİYOR KILDIRMAYIN BEN DE KILDIRMAZDIM"
    İstanbul Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Daire Başkanlığı imamı olduğunu söyleyen sanık Mustafa Çiçek ise savunmasında cenazeyi musalla taşına koyduklarında henüz hiçbir önlemin alınmadığını söyledi. Cami hocası Adem Karabey'i arayarak tente üzerinde çok kar biriktiğini ve tehlike arz ettiğini söylediği belirten Çiçek, "Kendisi de Bakırköy Belediyesi'ni aradığını ancak gelmediklerini belirtti. Camiye geçtik.  Cenazeler tente altında kaldı.  Seri bir şekilde namaz kıldık. Cenazenin birini aldık. Bir diğerini alırken tente çöküverdi.  Cenaze namazı kıldırmayın diye bir telkin hiç kimse bana yapmadı. Ne zabıtadan, ne vatandaştan ne görevlilerden böyle bir uyarı duymadım. Musallanın olduğu tarafa kısa bir şerit çekilmişti. Ben hiç anons duymadım. Birisi bana deseydi ki 'Hocam tenteler tehlike arz ediyor kıldırmayın ben de kıldırmazdım. Cemaatin içinden cenazesi olan bir kaç kişi geldi, Hocam hızlıca kılarız tentenin altında hızlıca kıldıralım' dedi. Olayda benim kusurum yoktur" şeklinde konuştu.

    "CENAZE ARACA YÜKLENDİĞİ ESNADA TENTELER ÇÖKTÜ"
    Sanık Mustafa Kavukluoğlu da tentelerin altına girilmemesi konusunda anonslar yapıldığını, olay günü Mustafa Çiçek'in cenaze namazını kıldırmak için musalla taşına geçtiğini belirterek, "Önden Mustafa Çiçek hocam gitti, akabinde cemaat gitti, en son ben gittim. Namazı hızlı bir şekilde kıldırdık. Cenaze araca yüklendiği esnada tenteler çöktü. Olayda kusurum yoktur" dedi. Sanık caminin imamı Faruk Yazar da olay günü Adem Karabey'in tentelerin altına girilmemesi konusunda anonslar yaptığını söyleyerek, olayda kusuru olmadığını söyledi.

    "OLAY NEDENİYLE MAĞDURUM"
    Sanıkların savunmasının ardından şikayetçiler dinlendi. Şikayetçilerden Halim Kızılırmak olay günü tentelerin karla dolu olduğunu cenazelerin de tentelerin altında olduğunu söyleyerek "Tentelerin altına girilmemesi anonslarını ben de duydum. Herkes orta alanda toplanmıştı. Namaz bitmişti. Ben Yasemin Hanım'ın cenazesine katılmıştım. Yasemin Hanım'ın imamı 'Gelin iki dakika kıldırırız, bir şey olmaz' dedikten sonra bir kısım cemaat tentenin altına girdi. Şu anda huzurda bulunan imamlardan hangisi ben bilemiyorum. Görsem tanıyamam. Yasemin hanımın cenazesi tentenin altından çıktıktan sonra 'Çöküyor' diye bir bağırma üzerine insanların kaçtığını gördüm. Benim de L1-L3 omurgam, belim ortadan kırıldı. Ayak tarağım kırıldı. 4 ay hastanede yattım.  Olay nedeniyle mağdurum." Olayda yaralanan Bülent Sami Karaata da olay günü cenaze için camiye gittiğini belirterek "Tenteler bel vermişti. Bir şerit vardı. Bir kaç da uyarı anonsu duydum. Hocalar birisi 'Tentenin altına girin bir şey olmaz. İki dakikada kıldırır çıkarız' dedi. Cenaze namazı kılındı. Cenazenin bir tanesi giderken tente çöktü. Belimde ve bacağımda platin var. Şikayetçiyim" dedi. Diğer müştekiler de mağdur olduklarını belirterek, şikayetçi olduklarını söyledi. Duruşma tanıkların dinlenmesi için ertelendi. 
     
    DAVANIN ARDINDAN AÇIKLAMA 
    Davanın ardından müştekilerden Halim Kızılırmak, yaşadıkları anlatarak şikayetçi olduğunu belirtti.  Diğer müşteki Arife Günay ise kaza nedeniyle vücudunda da kırıklar olduğunu söyleyerek, sağlık sorunlarının devam ettiğini,  şikayetçi olduğunu söyledi. Ergün Yaşar da omurgasından yaralandığını, araba kullanamadığını, ayakta duramadığını şikayetçi olduğunu ifade etti. 

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow