hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    TMMOB/Bozoğlu: İklim değişikliği su krizini artırıyor

    TMMOB/Bozoğlu: İklim değişikliği su krizini artırıyor
    expand

    TMMOB/Bozoğlu: İklim değişikliği su krizini artırıyor

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    İstanbul, 21 Mart (DHA) – Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Dr. Baran Bozoğlu, iklim değişikliğinin su krizini artırdığına dikkat çekerek, “su tüketiminin ve sera gazı tüketiminin azaltılması ve iklim değişikliğine uyum kapsamında kentlerin su ve atıksu alt yapısının geliştirilmesinin revize edilmesinin” temel ihtiyaç olduğunu söyledi.
    Bu yılki teması “Kimseye Geride Bırakmadan” olarak belirlenen ve her yıl 22 Mart’ta kutlanan Dünya Su Günü’nde bu yıl sağlıklı suya sahip olmayan insanların neden görmezden gelindiğinin nedenleri ele alınarak su kriziyle mücadele edilmesi gerektiğine dikkat çekiliyor.
    Dr, Bozoğlu, Dünya Su Günü’ne ilişkin yayınladığı mesajda, şu değerlendirmeyi yaptı:
    Bugün dünyada, her 10 insandan üçü olmak üzere 2.1 milyar insanın güvenli içme suyuna erişimi bulunmamaktadır. Her 10 insandan altısı olmak üzere 4.5 milyar insan kanalizasyon ve atıksu yönetiminden mahrumdur. Küresel anlamda güvenli içme suyuna ve temiz su kaynaklarına sahip olmayan insanların yüzde 80’i kırsal alanlarda yaşamaktadır. 2017 yılından, çeşitli sebeplerden evlerini terk etmek zorunda kalan 68.5 milyon insan için güvenli su hizmetlerine erişiminde sorunlar yaşanıyor. Her yıl 25.3 milyon insan doğal afetler nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalıyor. Dünya nüfusunun yaklaşık üçte ikisi olan yaklaşık 4 milyar insan yılın en az bir ayında su kıtlığı yaşamaktadır. Dünya çapında 700 milyon insan, 2030 yılına kadar yoğun su kıtlığı nedeniyle göç etmek zorunda kalabilir.”
    Birleşmiş Milletler’in oluşturduğu 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefinden Temiz Su ve Sıhhi Koşullar ile su kıtlığına dikkat çekilirken, iklim değişikliği ile su kıtlığının daha da artağına da değinildi ve 2050 yılına kadar dört insandan birinin suya erişimde sorun yaşayacağı öngörülüyor.
    İklim değişikliğinin suya erişime etkisi ile ilgili Bozoğlu, şu yorumu yaptı:
    “İklim değişikliği ile birlikte farklı bölgelerde farklı etkilerin olacağı bilinmektedir. Ülkemizin iç kısımlarında kuraklık artacak, kuzey kısımlarda yağış rejimi değişikliği nedeniyle sel afeti artacak, deniz seviyesinin yükselmesi ile birlikte kıyı kentlerimiz olumsuz etkilenecektir. Bu kapsamda, su tüketiminin azaltılarak sera gazı tüketiminin de azaltılmasını sağlamak aynı zamanda da iklim değişikliğine uyum kapsamında kentlerin su ve atıksu alt yapısını geliştirmek, revize etmek temel ihtiyaçlarımız arasındadır. Arıtılmış suyun tekrar kullanımı da önemli bir iklim değişikliği uyum aracıdır.”

    Ülkemizde su kıtlığı riski yüksek

    “DSİ verilerine göre ülkemizde kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı yaklaşık 1,350 metreküptür ve Türkiye su azlığı yaşayan bir ülkedir. 2030 yılında ülke nüfusumuzun 100 milyonu bulması öngörülmektedir. Bu durumda kişi başına düşen su miktarı 1100 metreküpe düşecek ve su kıtlığı yaşanabilecektir.”
    “Genel olarak su temini ve sanitasyon sorunu olan bölgelere yatırım yapılması bir gereklilik olup, herkesin güvenilir suya erişimi sağlanmalıdır. Su kirliliğinin önlenmesi için halihazırda olan atıksu arıtma ve içme suyu arıtma tesislerinin uygun çalışması sağlanmalı, yapılacak tesislerin de ihtiyacın çok altında veya çok üstünde tasarımının olmaması önemlidir. Katı atıkların vahşi depolanmasının önüne geçilerek, sızıntı sularının sularımızı kirletmesi önlenmelidir. Ayrıca tarımda gereğinden fazla zirai ilaç ve gübre ve arıtılmamış suyun kullanımı ile sularımız kirlenmekte olup, gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Denetleyici ve düzenleyici merciler, güvenilir suyun temini için destek vererek ve denetleyerek tüm insanların kaliteli suya erişimini sağlamalıdır.
    “Su verimliliğini artırmak için arıtma tesisleri desteklenmeli, su kıtlığını önlenmek için suya bağlı ekosistemlerin korunması gerektiği, güvenli içme suyuna kavuşmak için altyapılar geliştirilmelidir.”

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow