hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Leyla Gencer'in külleri boğaza serpildi

    Leyla Gencerin külleri boğaza serpildi
    expand

    20'nci yüzyılın en önemli sopranolarından biri olan Leyla Gencer'in vasiyeti yerine getirilerek külleri İstanbul boğazına serpildi.

    Leyla Gencer fotoğraf galerisi için tıklayın
     
    Dünyanın "La Diva Turca" olarak alkışladığı 20'nci yüzyılın en büyük divalarından Leyla Gencer'in külleri, müzik ve alkışlar eşliğinde Dolmabahçe açıklarında doğup büyüdüğü İstanbul'un boğazının sularına döküldü.

    Leyla Gencer anısına düzenlenen veda töreni için sanatçının yakınları, Kuruçeşme sahilinde Gencer'in küllerini taşıyan Süreyya adlı tekne önünde buluştu.

    Daha sonra, sanatçının yakınları tekneye geçti. Teknede, sanatçının küllerinin bulunduğu kutu, simli siyah bir örtünün serili olduğu masa üzerinde konuldu. Kutunun üst tarafında Leyla Gencer'in bir fotoğrafı, ön tarafında ise beyaz güller yer aldı.

    Teknede, Leyla Gencer'in akrabalara olduğu belirtilen Engin Cezzar ve Cemil İpekçi, İpek Cem, sanatçının yakın dostları Melahat Behlil, Necla Ergeneli, Yahya ve Sevgi Üzer, gazeteci-yazar Zeynep Oral ve Evin İlyasoğlu yer aldı.
     
    Ayrıca Türkiye'nin Tallin Büyükelçisi Şule Soysal, HSBC Bank Kurumsal İletişim Grup Başkanı Ömer Kayalıoğlu, İstanbul Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Suat Arıkan, Borusan Kültür Sanat Genel Müdürü Ahmet Erenli ve yönetim kurulu üyesi Melih Fereli de teknedeydi.
     
    İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV) Leyla Gencer Şan Yarışması Koordinatörü Hale Taşlı, İKSV Genel Müdür Yardımcısı Ömür Bozkurt, İKSV Gişe ve Protokol Yöneticisi Zeliha Kaya ve İKSV Müzik Festivali Direktörü Yeşim Gürer, yardımcısı Gül Sakallı ve özel şoförü Süleyman Özdemir teknede yer alan diğer kişilerdi.

    Sanatçının küllerinin bulunduğu kutuyu, Kuruçeşme'den Dolmabahçe'ye taşıyacak tekne dışında, bir tekne de basın mensupları için ayrıldı.

    Leyla Gencer anısına düzenlenen tören, teknenin Dolmabahçe açıklarına ulaşmasıyla başladı.

    Dolmabahçe'de opera sesleri yükseldi

    Dolmabahçe meydanında Leyla Gencer'in mütevelliler kurulu başkanlığını yürüttüğü İKSV tarafından organize edilen törene, Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Zeynep Damla Gürel, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Şakir Eczacıbaşı katıldı.

    Burada konuşan Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengim Gökmen, opera dünyasında, zirveye tırmanmanın ve orada kalabilmenin çok zor olduğunu ifade etti.
     
    Leyla Gencer'in arkasında maddi ve manevi bir güç olmadan bu başarıyı sağladığını anlatan Gökmen, şöyle konuştu:

    "Leyla Gencer Türk operasında bir Afife'ydi. Yalnız operada değil, bütün sanat dalları içinde gerçek bir kariyer yapan ilk Türk sanatçısıydı. Avrupa arenasında ilk adım atan o yolu açan ve açtıktan sonra da genç Türk sanatçılarına destek olarak onlara yol açarak 'La Diva Turca' adını taşımayı gururla sürdüren bir sanatçıydı.
     
    Bu bakımdan bu törenin ona bir veda olmadığını, Türk operasında bir başlangıç olduğunu düşünüyorum. O her zaman bizlerle birlikte olacak. Onun anısının önünde bütün opera ve bale sanatçıları olarak saygıyla eğiliyoruz."

    Konuşmanın ardından İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestra ve Korosu, Mozart'ın Requiem'inden Lacrimosa ile Ahmed Adnan Saygun'un Yunus Emre Oratoryosu'nun 5, 12 ve 13. bölümlerini seslendirdi.

    Küller boğaz sularına karıştı

    Dolmabahçe açıklarındaki tekneden Leyla Gencer'in külleri, İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestra ve Korosu'nun seslendirdiği eserler ve alkışlar eşliğinde, yakın dostları Zeynep Oral, Şule Soysal ve Melahat Behlil tarafından vasiyeti üzerine doğup büyüdüğü İstanbul'un boğazının sularına döküldü.

    Sanatçının yakınları daha sonra, denize beyaz güller ve çelenkler attı.

    Bu sırada İstanbul Vali Yardımcısı Cumhur Güven Taşbaşı, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ve İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Şakir Eczacıbaşı deniz kıyısına gelerek, Leyla Gencer için denize çiçek attı.

    Dolmabahçe meydanında bulunanlar, töreni gözyaşları içinde ve alkışlayarak izledi. Süreyya adlı tekne törenin ardından, alkışlar eşliğinde Kuruçeşme'ye doğru yol aldı.

    Bu arada, boğazdan geçen turist teknelerinde de Leyla Gencer'in cenaze töreni hakkında bilgi verildiği dikkat çekti.

    Dolmabahçe'de açılan iki anı defterine sanatçılar ve vatandaşlar Leyla Gencer'e ilişkin duygularını yazdı. Cenaze törenine çok sayıda yabancı basın mensubu da katıldı.
     
    Dostları ve yakınları Leyla Gencer'i anlattı
     
    Dünyanın "La Diva Turca" diye alkışladığı, 20. yüzyılın en büyük divalarından Leyla Gencer'i dostları ve yakınları anlattı.

    Leyla Gencer'in anısına düzenlenen veda töreninde sanatçının hayatını "Tutkunun Romanı" adlı kitabına aktaran yakın dostu gazeteci-yazar Zeynep Oral, gazetecilere duygularını dile getirdi.

    "Bu ülke bugüne kadar gelmiş geçmiş en büyük, en önemli, dünya arenasına Türkiye ve Türk adını en fazlasıyla geçirmiş sanatçısını kaybetti" diyen Oral, Gencer'in çok güzel yaşadığını, opera dünyasının onu fazlasıyla tanıdığını söyledi.

    Oral, şu görüşleri dile getirdi:

    "En büyük üzüntümüz, Türkiye onu ne kadar anladı, ne kadar değerlendirdi? Belki devlet, belki hükümetler, belki büyük dediğimiz o insanlar anlamamış olabilir ama buradaki gerçek Türkiye'nin aydınlık yüzünü, uygar yüzünü, Atatürk'ün 'muasır medeniyet' dediği ak yüzünü savunanlar, belli ilkelere sahip çıkanlar Leyla Gencer'i ne unuttu ne de hatırlamaktan geri kaldı.
     
    Gencer'in dünya arenalarını, sahnelerini yakıp tutuşturduğu dönem 1953'ten itibaren başladı, ama biz ona vefa borcumuzu 90'lı yıllardan itibaren ödemeye başladık."

    "Dar kimliklere sokmak yanlış"

    Bir haftadır, çok bilgili olduklarına inandığı gazetecilerin ve meslektaşlarının çok büyük bir yanlış yaptığını ve bunun düzeltilmesini istediğini ifade eden Oral, şöyle devam etti:

    "Bir haftadan beri 'Leyla Gencer'in hiç plağı yok ki' deniyor. 'Leyla Gencer'i bu ülkede kim biliyor ki kimse tanımadı ki' sözlerinden başlayıp onun kimliğini, Türklüğünü, Müslümanlığını sorgulamaya başladık.
     
    "Bugün Müslümanım diyen birçok kişiden daha Müslümandı"
     
    Bizim kültürümüzde dini referans ön planda değildir. Şimdi bu tercih ediliyorsa bu onu yazanların, kullananların bildiği iş. Ama evrensel kültüre 'La Diva Turca' diye geçen bir insanı bu dar kimliklere sokmak yanlış bir şey. 'Ne kadar Müslümandı?', 'Hristiyan kültürüne mi hizmet etti?' tartışmalarına girmeyeceğim. Ama burada ailesinden insanlar var ve bu söylemlerin ailesini çok rahatsız ettiğini biliyorum.
     
    Leyla Hanım, herhalde bugün 'Müslümanım' diyen bir çok insandan çok daha Müslümandı. Ama ben bunları söylemeyi bile ayıp bulurum."

    Oral, "Gencer'in hiç plağı yok" sözlerinin de bilgisizlikten ve cehaletten kaynaklandığını söyledi.

    Leyla Gencer'in 50 plağı olduğunu ifade eden Ora,l ama bunların büyük kısmının stüdyoda değil, sahnede yapılmış kayıtlardan olduğunu belirtti.

    Bu plakların antika değerinde olduğunu vurgulayan Oral, "İnsanların yurtdışına çıktıkları vakit bu plakları para verip almaları lazım.

    Hediye olarak dağıtılan, bedava verilen plaklar değil bunlar. Bir zahmet öğrenseler istedikleri 50 plaktan istediklerini alabilirler" diye konuştu.

    Adına müze açmak için çalışmalar başladı

    İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Şakir Eczacıbaşı, büyük bir sanatçı olan Leyla Gencer'i kaybetmenin üzüntüsü içinde olduklarını ifade ederek, sanatçı ile bir aile gibi olduklarını, haftada birkaç kez konuştuklarını söyledi.

    Leyla Gencer'in vasiyeti üzerine İKSV'nin yeni binasında 3-4 ay sonra "Leyla Gencer Müzesi" açacaklarını belirten Eczacıbaşı, müzede fotoğraflar, kostümler, piyanolar ve takıların sergileneceğini dile getirdi.

    Eczacıbaşı, Gencer'in sanatıyla Türkiye'yi dışarıya tanıtmak açısından çok önemli şeyler yaptığını dile getirerek, "Bütün Avrupa'da, özellikle 50 yıl kaldığı Milano'da çok sevilirdi. Bir Türkü görünce orada, hemen sorarlar 'La Diva Turca' diye. La Scala Akademisi'nin hocasıydı.

    Ölümünden 3-4 ay öncesine kadar bu görevini sürdürdü. Çok seviyordu ve müzikten hiç uzak kalamıyordu" diye konuştu.

    Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Zeynep Damla Gürel de Leyla Gencer'i yitirmenin çok büyük bir kayıp olduğunu ifade ederek, "Çok genç sanatçılar yetiştirdi. Yetiştirdiği genç sanatçılar yola devam edeceklerdir" dedi.

    Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, "Çok duyguluyuz. Unutulmaz birisini kaybettik. Ancak unutulmayacak muazzam, dünya ve sanat için çok büyük bir kıymetti. Unutulmayacak" diye konuştu.

    Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Leyla Gencer'in ismini ilçede bir sokağa, bir caddeye, bir parka ve yapılacak bir kültür merkezine vereceklerini söyledi. Sarıgül, "Gencer vefatıyla da Türkiye'nin imajını uğurlama töreniyle de en güzel şekilde duyurmayı başardı. Kendisine Allah'tan rahmet diliyorum ama adı, özellikle yaptığı çalışmaları, sanatı ve sanatçı kişiliğini de hepimiz örnek alacağız" diye konuştu.

    "Gencer'i zorla ikna ettim"

    Türkiye'nin Tallin Büyükelçisi Şule Soysal ise Leyla Gencer'i 90'lı yıllarda, Viyana Büyükelçiliği'nde görev yaparken tanıdığını belirterek şu görüşleri dile getirdi:

    "Viyana Operası bana müracaat etti. Gencer'i, dönemin en büyük divalarından biri olarak, bu tür sanatçılarla geleneksel olarak yaptıkları söyleşilerden birine davet etmek istediklerini söylediler.

    Gencer'i, eşini yeni kaybettiği için zorla ikna ettim. Operaya sanatçı kapısından girdiğimiz zaman koridor boyunca iki taraflı bütün opera personeli ellerinde albümlerle onu bekliyorlardı. Çünkü bu söyleşiye Viyana dışından gelemeyen birçok hayranı imzalaması için albümlerini operaya göndermişti. İnanılmaz bir görünümdü. Alkış ve takdir inanılmazdı."

    Soysal, 50 yılı aşkın süredir dünya operalarında söyleyen Gencer'in Türk olmasının sorgulanmasını kabul edemediğini ifade eden Soysal, "Başta İtalya olmak üzere bir çok ülkeden vatandaşlık teklifi alan Gencer, böyle bir şeyi asla düşünmedi ve sonuna kadar Türk kalmak istedi" dedi.

    Soysal, "Hepimiz biliyoruz ki daha o zamanlar vatandaşlığını değiştirseydi, hem sahnelerdeki konumu hem de genel olarak hayattan istifadesi çok daha rahat olabilirdi" diye konuştu.

    "Çocukluğum gitti"

    Leyla Gencer'in akrabası modacı Cemil İpekçi ise Türkiye'nin büyük bir sanatçıyı kaybettiğini ifade ederek, şöyle konuştu:

    "Ama benim için sanatçılığının yanı sıra çocukluğum gitti, çocukluğumu kaybettim. Ailemin en büyük ferdiydi. Ondan sonra gelen artık bizler varız. Hepimiz Çubuklu'daki köşkte doğduk. Leyla Gencer bir boğaz çocuğuydu, kızıydı, ilk aryalarını da çocukken köşkte söylüyordu. Benim kötü olmamın nedeni, ailemden kimse kalmadı."

    Bir soru üzerine Leyla Gencer'in kişiliğinin konuşulması gerektiğini dile getiren İpekçi, "Buna bir 'dur' deme zamanı geldiğini düşünüyorum. Çünkü insanların inançlarına kimsenin karışma hakkı yoktur, inançlarını kimse tayin edemez. Leyla Gencer gibi birisi bir 500 yıl daha bu ülkeye gelmeyecektir. Her yazı yazan önce bunu düşünsün. Gencer, Türklüğü ile iftihar eden, dünyada Türklüğü çok iyi temsil eden biriydi" diye
    konuştu.

    "Onu boğazın sularına üflemek"

    Gencer'in kuzeni tiyatrocu Engin Cezzar da duygularını şöyle dile getirdi:

    "Hepimiz aynı acıyı duyuyor ve yaşıyoruz. Tüm Türkiye, İtalya, dünyanın başka  yerlerinde de yaşıyorlar aynı acıyı. Neresinden bakarsanız bakın Leyla'yı özetleyen 'La Diva Turca'... Ne kadar sancak taşıdığını biliyor musunuz? Bir çok insan bilmez. Gencer, resmen Türk sancağını, hiç dalgalanmadığı yerlerde dalgalandırdı.

    Onunla çok özel bir ilişkimiz vardı ve gençlik yıllarımız birlikte geçti. İtalya'ya gittikten sonra sık sık gelirdi bize. Boğazın sularında yüzerdik. Şimdi onu boğazın sularına üflemek, böyle bir ayrılık yaşamak çok güzel, fakat çok buruk. Çok üzgünüm."

    "Beni çok destekledi"

    Gencer için yapılan töreni gözyaşları içinde izleyen opera sanatçısı Yelda Kodallı da şunları söyledi:

    "Çok acı, benim için büyük bir kayıp. Zaten onu çok geç elde edebildik Türkiye olarak. Ne diyeceğimi bilmiyorum. 'Sen bana çok benziyorsun' derdi. 'Bilirsin ben kimseyi beğenmem kolay kolay' derdi. Beni çok desteklemişti. Kendisi çok güçlü bir karakterdi.
     
    Yarı Polonyalı olmasının getirdiği Avrupalı tarafı vardı. Safranbolulu'yuz ikimiz de. Beni memleketlisi olarak da destekledi. Ben Viyana Operası'na girdikten sonra açılışta beraber olduk. 'Benden sonra kimse açmamıştı Scala'yı sana nasip oldu' dedi. Kendisi kalmayı başardı. İnşallah ben de başarmaya çalışacağım, çünkü direnmezsek bir şey elde edilmiyor."

    Naaşı yakılmıştı
     
    Sanat hayatı boyunca tüm opera sahnelerinde ''La Diva Turca'' olarak alkışlanan ünlü soprano Leyla Gencer, 12 Mayıs'ta Milano'da görkemli bir cenaze töreniyle ebediyete uğurlanmış, vasiyeti üzerine Milano Lambrate Mezarlığı'ndaki krematoryuma götürülen naaşı yakılmıştı.

    TGC'den Gönültaş'a kınama
     
    Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu, opera sanatçısı Leyla Gencer'e yönelik yazısından dolayı Bugün Gazetesi yazarı Nuh Gönültaş'ı kınadı.
     
    TGC'den yapılan yazılı açıklamada, Leyla Gencer'in, "Türk opera sanatının yüz akı sanatçısı" olduğu, dünya basınının 20'nci yüzyılın en önemli sopranolarından tanımıyla ölümünü duyurduğu belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:

    "Leyla Gencer'in anısına saygısızlık içeren yazıyı kaleme alan Nuh Gönültaş'ın basın meslek ilkelerini çiğneyerek din ve ırk ayrımcılığı yaptığı yazısını üzüntüyle okuduk.

    Nuh Gönültaş ve Bugün Gazetesi yöneticilerinin, Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesine de aykırı düşen davranışlarını şiddetle protesto eder, ülkenin her zamandan daha çok birliğe gereksinim duyduğu bir dönemde, bu türden yazı ve söylemlerin yarardan çok zarar getireceğinin de altını çizmek isteriz."
     

     
    Nuh Gönültaş ne yazmıştı

    Nuh Gönültaş, 14 Mayıs'ta Bugün gazetesinde yayımlanan "Leyla Gencer hangi dine mensuptu" başlıklı yazısında şu ifadelere yer vermişti:
     
    "Leyla Gencer, Türkiye'de etnik kimliği azınlık olarak ifade edilen bir sosyal gruptan geliyordu. Elbette bu suç da değil, suç kabul edenler için ise 'Elbette bu onun suçu değil' demek gerekir. (...)
     
    Gencer, kendi ülkesinde yaşamayı ve kültürle hemhal olmayı kendine yediremeyen bir yabancıydı.
     
    Kilise müziği orijinli bir mesleğin getirisini ilam etme yeri olarak İtalya'yı seçti. (...)
     
    Kendi'ni Jesus'a yendiden veren bu kimlik küllerini Ortaköy'e saçtırıyor. Madem öyle külleriniz de İtalya'da kalsın, niye kirletiyorsunuz suyumuzu?"
     
    Nuh Gönültaş  kınamaya yanıt verdi

     
    Nuh Gönültaş
    Nuh Gönültaş bugün yazdığı yazısında "TGC beni kınamış çok da umurumdaydı!" başlığını attı.
     
    Yazıda "Siz TGC yöneticileri bugüne kadar hangi dindar müslümanın hakları medya tarafından çiğnendiğinde ortaya çıktınız da kınama bildirisi yayınladınız? Kınamakla bir şey oluyorsa bende sizi kınıyorum, hem kınıyorum, hem lanetliyorum" diyerek kınamayı önemsemediğini gösterdi.
     
    Demirtaş yazısında söylemek istediğinin anlaşılamadığını şu şekilde ifade etti:
     
    "Şimdi... Ben sözkonusu yazımda Türk Medyasının Leyla Gencer'in ölümünden sonra verdiği haberlerin Türk halkını yanıltmaya yönelik olduğuna dair bir yorumdu.

    Haberlerde Leyla Gencer'in müslüman olduğu vs. yer alıyor. Gencer için camilerde Kuran okunuyor, kilisede ayin yapılıyor, sonra da krematoryumda yanan cesedin küllerinin boğaza saçılması vasiyeti haberlere konu ediliyordu.
     
    Ben bu çelişkilere dikkat çektim ve dedim ki "Bu nasıl bir iştir." Bir insan hem hristiyan, hem müslüman olup hem de cesedinin yakılmasını vasiyet ediyorsa bu durum acaip bir durumdur. Bir insan bir dine mensup olur, diğer dinlere de saygı gösterebilir. Bunda sorun yok, sorun Gencer'in vasiyeti ile inançların çelişmesidir..."
     
    Demirtaş yukarıdaki şekilde anlatmak istediğini ifade ettikten sonra bu paragrafın devamında küllerin boğaza serpilmesiyle divalık arasında bağlantı kurmaya çalıştı.
     
    "Kaldı ki, Leyla Gencer, sanatında bir diva ise bu divalığı batı kültürüne hizmet etmektedir. Bunun Türk-Müslüman kültürü ile alakası yoktur. Dolayısı ile küllerinin boğaza saçılmaması gerektiğini söyledim. Mesela italya'da kıyılarda bir yerlerde denize saçılabilirdi."
     
    Editörün Notu: Yazarın yazısı aynen alınmıştır. Yanlış anlaşılmalara neden olmamak için kelime hataları özellikle düzeltilmemiştir ve "kalın" puntoyla belirtilmiştir.
     
    Nuh Gönültaş'ın kınama cezasına yanıt yazısı Bugün gazetesinde değil www.gasteci.com web sitesinde yayınlanmıştır. Yazının siteye eklendiği tarih 15 Mayıs 2008 saat 23:33:00 olarak görünmektedir.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow