hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Davos'ta kriz

    Davosta kriz
    expand

    İsviçre Davos'ta yapılan bir oturumda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yüksek sesle konuşan ve parmağını sallayan İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'e çok sert bir çıkış yaptı. İsrail'in Gazze saldırısı hakkında son derece "açık" ifadeler kullanan Başbakan Erdoğan, "Siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz" dedi. Erdoğan, oturum yöneticisini de kendisine kısa süre vermekle eleştirdi ve "Davos benim için bitmiştir" diyerek, paneli terketti.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bölgede bulunan CNN TÜRK muhabiri Serhat Akça, "Peres çok yüksek sesle konuşuyordu. Bir ara kulaklıktan çeviri duyulamadı. Çünkü normalin çok üzerinde bir ses tonu vardı" dedi.

    Paneli terk ettikten sonra bir basın toplantısı düzenleyen Başbakan Erdoğan, tepkisinin moderatöre olduğunu söyledi. İsrail lideri Peres de, bu açıklamanın ardından Erdoğan'ı aradı ve üzüntüsünü iletti.

    Davos'ta devam eden Dünya Ekonomik Forumu kapsamında düzenlenen "Gazze Orta Doğu İçin Model" oturumuna katılan Başbakan Erdoğan ile İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres arasında gerginlik yaşandı.

    Erdoğan, saat 22.40'ta helikopterle Davos'tan ayrıldı. Başbakan Erdoğan'la eşi Emine Erdoğan da Zürih'e gitti. Başbakan Erdoğan, Zürih'ten bu gece yarısından sonra yurda dönecek. Erdoğan'ı kalabalık bir grubun karşılaması bekleniyor. Metro seferleri de saat 03.00'e kadar uzatıldı.

    Başbakan Erdoğan, oturumun son konuşmacısı Peres'in "sert" sözlerinin ardından, oturum yöneticisinden, İngilizce konuşarak "bir dakika" süre istedi.

    Panel yöneticisinin söz hakkı vermek istememesine karşılık, Erdoğan, Perez'e dönerek, "Sesin çok yüksek çıkıyor. Benden yaşlısın biliyorum ki sesinin benden çok yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisinin gereğidir. Benim sesim bu kadar çok yüksek çıkmayacak. Bunu böyle bilesin. Öldürmeye gelince siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz. Plajlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüz, nasıl vurduğunuzu çok iyi biliyorum. Ülkenizde başbakanlık yapmış 2 kişinin bana çok önemli lafları vardır. Filistin'e, tankların üstünde girdiği zaman, 'kendimi bir başka mutlu addediyorum' diyen başbakanlarınız var. Tankların üzerine çıkıp da 'Filistin'e girince mutlu oluyorum' diyen başbakanlarınız var. Ve bana sayılar veriyorsunuz. İsimini de veririm, belki merak edenleriniz vardır" dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Peres'in konuşmasının salonda alkışlanmasıyla ilgili olarak da Erdoğan, "Şu zulme alkış tutanları da ayrıca kınıyorum. Peki çocukları öldürenleri kalkıp da alkışlamak öyle zannediyorum ki insanlık suçudur" dedi.

    Başbakan Erdoğan'ın, "Sadece size, iki söz söyleyeceğim..." sözleri üzerine, oturum yöneticisi, araya girdi.

    Erdoğan, "sözümü kesmeyin" diyerek, "Tevrat'ın 6. maddesi der ki 'öldürmeyeceksin. Burada öldürme var. Bu da çok enteresan" diyerek sözlerini sürdürdü.

    Biri Oxford Üniversitesinde profesör iki İsrail vatandaşının, İsrail'i eleştiren açıklamalarını da elindeki notlardan okuyan Başbakan Erdoğan, oturum yöneticisine de dönerek, "Sana da çok teşekkür ediyorum. Benim için de bundan böyle Davos bitmiştir. Daha Davos'a gelmem. Siz  konuşturmuyorsunuz. 25 dakika konuştu, 12 dakika konuştum. Olmaz." dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Başbakan Erdoğan, daha sonra salondan ayrıldı.

    Davos'ta kriz...

    Çıkışta konuştu

    Başbakan Erdoğan, çıkışta gazetecilerin soruları üzerine, "Burada herkese aynı dakikayı verirler ona saygıyı duyarım, ama herkese aynı dakikayı vermedikleri zaman ona saygı duymam. Nitekim burada aynı dakikayı vermemişlerdir. Gördüğünüz gibi Şimon Peres'i 25 dakika konuşturmuşlardır, 12 dakika bizi konuşturmuşlardır. Bundan sonra da söz kesmek üzerine bina edilmiş bir anlayış. Bu kadar önemli bir konuyu görüşeceğimiz bir yerde kalkıp da bunu yarım saat, 35 dakikaya sıkıştıramazsınız. Bundan sonra da Davos'a katılmam" dedi.

    Bir gazetecinin İsrail Cumhurbaşkanı Peres'in "bağırarak konuştuğunu" söylemesi üzerine Erdoğan, "O da suçluluk psikolojisinin bir gereği. Suçlu olan bağırır. Suçun yoksa niçin bağırıyorsun" değerlendirmesinde bulundu.

    Emine Erdoğan ağladı

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Başbakan Erdoğan'ın sözünün yarıda kesilmesi ile ilgili, "Konuşmasına izin vermediler maalesef. Bence bu büyük bir skandal" dedi.

    Emine Erdoğan, gazetecilerin Başbakan Erdoğan'ın forum kapsamındaki oturumda sözünün kesildiğini hatırlatması üzerine, "Konuşmasına izin vermediler maalesef. Bence bu büyük bir skandal" diye konuştu.

    Gazetecilerin "Sayın Peres'in sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu Emine Erdoğan "Söylediklerinin hepsi yalan" diyerek yanıtladı.

    Davos'u izleyen CNN TÜRK program yapımcısı Şirin Payzın, yaşanan gerilimin ardından lobide karşılaştığı Emine Erdoğan ile konuştu. Payzın, damadı ve Ali Babacan'ın eşi Zeynep Babacan ile birlikte lobide gözyaşlarına boğulan Emine Erdoğan'ın açıklamalarını CNN TÜRK ekranlarında şöyle aktardı:

    "Çok duygulandığını söyledi. Eşinin çok doğru şeyler söylediğini, ama haksız yere sesinin kesildiğini söyledi. Emine Erdoğan, 'Gazze'deki durumu anlatırken çok duygulandım ama eşimin konuşturulmamasına çok sinirlendim. Şimon Peres'in doğruları söylemediğini düşünmüyorum, ayrıca eşime söz hakkı tanımamasını çok büyük tepkiyle karşılıyorum'" dedi.

    Erdoğan'ın kızdığı an

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    GERİLİM ÖNCESİ...

    Başbakan
    Erdoğan, İsrail Başbakanı Ehud Olmert'in, "masada tek taraflı müzakere yaptığını, sadece El-Fetih ile bu müzakereyi sürdürdüğü sürece netice alamayacağını ve Filistin'in seçim kazanmış bir partisi olan Hamas'ın da masaya davet edilmesi gerektiğini" belirterek, "Türkiye'ye burada bir görev düşüyorsa biz her an varız, devreye gireriz, ama dediğim gibi tarafları iyi tespit etmemiz gerekiyor. Eğer sadece El-Fetih'i al, diğerlerini dışarıda bırak, burada neticeye varılamaz" dedi.

    Oturumda konuşan Başbakan Erdoğan, ne yapılması gerektiğini ortaya koyabilmek için öncelikle konuyla ilgili durum tespiti yapılması gerektiğini söyledi.

    Durum tespitine de 40 yıl öncesinden değil, Haziran 2008 sürecinden başlamak istediğini belirten Erdoğan, o dönemde 6 aylık sözlü ateşkes yapıldığını ve süreç içerisinde herhangi bir sıkıntının söz konusu olmadığını ifade etti.

    Sözlü ateşkesin süresi içinde herhangi bir roket ve füze atışı olmadığına dikkati çeken Erdoğan, ancak İsrail tarafının bu arada abluka ve ambargoları kaldırmadığını belirtti.

    "Gazze, Filistin insanlıktan tamamıyla tecrit edilmiş adeta bir hapishanedir" diyen Başbakan Erdoğan, "İsrail müsaade etmedikçe Filistin'e bir sandık domatesin sokulamayacağını" söyledi.

    İnsan olarak konuşmanın yanında bir Başbakan olarak da sözlerine devam edeceğini belirten Erdoğan, İsrail'e ziyaretinin ardından Filistin'e geçmek istediğinde sınır kapısında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak yarım saat bekletildiğini vurguladı.

    Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak bugüne kadar İsrail'den gelen herhangi bir diplomata sınır kapılarında böyle bir şey uygulamadıklarını ifade eden Erdoğan, "Ben Sayın Olmert'e soruyorum; bu atılan füzelerde herhangi bir ölüm var mı? Verdiği cevap; hayır yok, ama füze atılıyor. Bu nasıl füze ki atılıyor, ölüm yok, nasıl iş bu? Kalitesi vs. bunlardan bahsediliyor, ama bu 6 aylık süre içinde 28 tane Gazze'de Filistinli öldürüldü, bu 6 ayın sonunu söylüyorum. Bunun arasında da hastanelerde elektrikler kesildi, gıda yok, kampanya maalesef felaket şekilde gidiyor. Biz operasyonlar başlamadan önce Türkiye olarak buraya insani yardım göndermeye başladık. Süreç zaten o zaman başlamıştı. Hepimiz şurada insan olarak düşünelim. Bakın şunu peşinen söyleyeyim; ben anti-semitizmi insanlık suçu olarak gören biriyim, böyle bir Başbakanım. İslamafobiyi insanlık suçu olarak gören bir Başbakanım." dedi.

    "Benim için Hristiyanmış,
    Museviymiş, Müslümanmış, bu noktada zulme uğradığında fark etmez" diyen Başbakan, "Benim için insan olmasıdır, ortak paydası budur. Böyle yaklaşırım insana, burada da böyle yaklaşmanın gayreti içerisinde oldum ve bütün bunlarla birlikte biz insani yardım gönderiyoruz, 15 gün kapılarda bekletiliyoruz. Kızılay 15 gün kapılarda bekletildi. Biz yardımlarımızı içeriye rica minnet görüşerek, konuşarak ancak sokabildik. Ve süreç içerisinde aynı sıkıntıları yaşadık. Bunları Sayın Perez biliyor veya bilmiyor, bilemem, ama diplomatlarımız bu süreci kendi aralarında devam ettirdiler, görüştüler" ifadesini kullandı. 

    Olmert'le görüşme

    Türkiye'nin İsrail ile Suriye arasında arabulucuk görevi üstlendiğini de
    belirten Başbakan Erdoğan, 27 Aralık'tan 4 gün önce İsrail Başbakanı Ehud Olmert'le Ankara'da görüşme yaptıklarını hatırlattı.

    "Özel temsilciler arasında 4 raund görüşmeler yapıldıktan sonra 5'inci raundu Olmert'le yaptıklarını", özel temsilcilerin de katıldığını görüşmenin yaklaşık 5.5-6 saat sürdüğünü belirten Erdoğan, "İsrail-Suriye 5. raundunu orada görüşürken, ben Sayın Beşar Esad'la telefonla irtibatımı kurdum, Özel temsilcim Dışişleri Bakanı Velid el Muallim ile görüşmelerini yaptı. Hedefimiz doğrudan görüşmelere nasıl geçeceğiz, bunu nasıl başaracağız, bunun çabası içerisindeyiz. İstiyoruz ki Orta Doğu'da barış egemen olsun, buna gayret ediyoruz. Bir araya gelemeyen bu ülkelerin temsilcileri bir araya gelir hale geldi, 'bu başarılmış' diyoruz. Bunları konuştuk ve bir-iki kelimeye kadar düştü. Bu bir-iki kelimeyi de hafta sonuna kadar detayları üzerinde konuşalım, müzakere edelim. Ondan sonra bu işi bu hafta sonu karara bağlayalım" dedi.

    "Bu arada bunu artık açıklamak zorundayım, Dışişleri Bakanım yanımda, özel temsilcim yanımda, Sayın Olmert'in de özel temsilcisi yanında Ben Sayın Olmert'e dedim ki 'Bakın şu anda Hamas'ın elinde esir bulunan askeri biz kurtarabiliriz, ama benim sizden bir ricam var, bu ricam şudur; bakın Reform ve Değişim Partisi Filistin'de seçim kazandı" diyen Başbakan, "Demokrasiyi konuşuyoruz ya, 'ileri demokrasi' diyoruz ya, hep demokrasiden yanayız ya, madem demokrasiden yanayız, o zaman bu demokratik mücadeleyi vermiş, halkın iradesiyle seçilmiş olanları bir defa saygıyla karşılamak durumundayız, severiz veya sevmeyiz. Şu anda o seçilenlerden Meclis Başkanı sizin elinizde esir. Bu hükümetin bakanları sizin elinizde esir, milletvekilleri sizin elinizde esir. Gelin bir paket yapalım, daha önce Sayın Abbas'a gösterdiğiniz o jesti burada da gösterin, bunları serbest bırakın.' Dedi ki 'Biz bunları serbest bırakırsak Mahmud Abbas kriz geçirir'. Böyle deyince, 'Peki' dedim; 'Elinizde çocuklar var, esir. Kadınlar var, esir. Gelin bunlardan bir paket yapalım, bunları serbest bırakın'. Dedi ki 'Yarın arkadaşlarımla görüşeyim, size döneceğim' ve 27 Aralık hala dönecek ve 27 Aralık'ta bombaların Gazze'de inmeye başladığını gördük" diye konuştu.

    Erdoğan, Gazze'de bin 200'ü aşkın sivilin öldürüldüğüne, bunların içinde kadın ve çocukların olduğuna ve 5 bini aşkın yaralının bulunduğuna dikkati çekerek, "Orantısız bir güç kullanımı var. Soruyorum size, insanca düşünelim, başımızı şöyle iki elimizin arasına bir alalım. İsrail'in elindeki silah gücü, kitle imha silahları da dahil acaba zerresi Gazze'de var mı, Filistinlinin elinde var mı? Bir şey biliyorsam, kesinlikle yok, ama burada orantısız güç kullanımı var" dedi.

    Birleşmiş Milletler Konseyi'nin bu durumun sonlanması için karar aldığını, ama İsrail'in bu kararı tanımadığını anımsatan Erdoğan, okul, cami ve hastaneler ile Birleşmiş Milletler'in binaları ve okulunun bile vurulduğunu, ama insanlığın bu durumu seyrettiğini dile getirdi.

    Erdoğan, "Ama aynı insanlık Gürcistan'da böyle seyretmedi. Ben Gürcistan'ın kapısına da insani yardımı getiren ilklerdenim ve oraya da koşan ilklerdenim, koştuk, ettik. İşte diyorum ki burada biz bu darbeyi yiyen, mazlum durumuna düşen insanlara hangi dindendir, hangi ırktandır ayrımını yapmadan yardımına koşma göreviyle hepimiz aslında görevliydik, ama ne yazık ki bu olmadı" diye konuştu.

    BBC'ye de imalı sözler

    Suriye, Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır gibi ülkelere gittiklerini, tüm
    Avrupalı liderlerle telefon diplomasisi kurduklarını, ama saldırıların üç hafta sürdüğünü belirten Erdoğan, "Üç hafta süreceğinin haberini de BBC'den aldık, o ayrı bir mesele. Hakikaten de üç hafta sürdü" dedi.

    Başbakan Erdoğan, sonuçta çok ağır bir fatura ortaya çıktığını, Gazze'de alt yapı, üst yapının tamamen yok olduğunu ifade ederek, "Sayın Genel Sekreter'in ifade ettiği rakam mümkün değil. Öyle 643 milyon dolarlarla bu iş çözülmez. 1 milyar, 2 milyar, 3 milyar dolarlarla bu iş çözülmez. Burada çok ciddi bir fatura var, ağır fatura. Burası da hiçbir ekonomik kalkınma imkanı olmayan Gazzelilerin üzerine yıkılmıştır" değerlendirmesinde bulundu.

    Erdoğan, "Yatıp kalkıp bir şey söyleniyor; Hamas, Hamas, Hamas. Kusura bakmayın Gazze'de sadece Hamas örgütünün mensupları oturmuyor ki Gazze'de sivil halk oturuyor. Hamas örgütü aynı zamanda bir Reform ve Değişim Partisi'nin bir değişik şeklidir, ama o hale dönüştüren de ne yazık ki seçimi  kazandıktan sonra demokratik hakkını ona vermeyenlerdir bunun asıl vebali altında olanlar. Şimdi bir dönem başladı. İsrail tek taraflı ateşkes ilan etti ve ertesi gün Mısır'da yapılacak toplantıda Hamas, o da ateşkes ilan etti. İstenen ne? Birisi bir yıl, birisi bir buçuk yıl diyor. Şu anda süre olarak böyle bir durum var. Bir diğer konu, ablukaların kaldırılması. İsrail bu ablukaları kaldırabilecek mi? Yani kapıları insanlığa açacak mı? Kapıların insanlığa açılması lazım, bu insanlar hapishanede mi yaşayacak. Eğer biz CenevreSözleşmesi'ni kabul ediyorsak, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni kabul ediyorsak, eğer insanca bir yaşama saygı duyuyorsak önce bu kapıların açılmasılazım. İnsanların bir yaşam hakkını bir defa görebilmesi lazım" dedi.

    Başbakan Erdoğan, silahlar Mısır'dan içeri giriyorsa, Mısır'ın silahların girmesine izin vermemesi gerektiğini söyleyerek, "Bu da ortada bir gerçek. Fakat eğer biz Filistin'i farklı bir devlet olarak görüyorsak ve bu konuda... Bu soru da enteresan bir soru. Bana öyle geliyor ki burada da bir tuzak yatıyor" dedi.

    "Masada tek taraflı müzakere"

    Bir başka konunun "uzlaşma", yani Hamas ve El-Fetih arasındaki süreci
    hızlandırmak olduğunu belirten Erdoğan, İsrail Başbakanı Ehud Olmert'e, "masada tek taraflı müzakere yaptığını, sadece El-Fetih ile bu müzakereyi sürdürdüğü sürece netice alamayacağını ve Filistin'in seçim kazanmış bir partisi olan Hamas'ın da masaya davet edilmesi gerektiğini" söylediğini açıkladı.

    Erdoğan, "Beraber oturmanız lazım. Eğer bunu Birleşmiş Milletler yürütecekse Birleşmiş Milletler'in bunu yapması lazım. Temennim odur ki Birleşmiş Milletler burada bu işe ağırlığını koyar veyahut da ABD. Şu ana kadar ortaya koymadığı ağırlığını Sayın Obama'nın, benim isteğim, beklentim o; sessiz  yığınların sesi olmasını bekliyorum, kimsesizlerin kimi olmasını bekliyorum. Buraya ağırlığını koymaları ve ağırlığını koymak suretiyle yalnız Condoleezza Rice ile Livni'nin imzaladığı mutabakat çerçevesinde değil, bunun yeniden ele alınması lazım. Eğer yeniden ele alınmazsa, bu danışıklı dövüş devam eder. Bu danışıklı dövüşün devam etmemesi lazım. Hamas'ın hatalarından, yanlışlarından kesinlikle vazgeçmesi lazım. Türkiye'ye burada bir görev düşüyorsa biz her an varız, devreye gireriz, ama dediğim gibi tarafları iyi tespit etmemiz gerekiyor. Eğer sadece El-Fetih'i al, diğerlerini dışarıda bırak, burada neticeye varılamaz" dedi.

    Başbakan Erdoğan, dünya barışı için Orta Doğu barışının şart olduğunu
    belirterek, bu sorunun sona erdirilmesi gerektiğini ifade etti.

    Ulusal uzlaşmanın sağlanması noktasında, kurulacak hükümette kesinlikle Reform ve Değişim Partisi'nin de yer alması gerektiği belirten Erdoğan, "Ulusal uzlaşı hükümeti de böyle kurulmalı diyorum. Ancak ondan sonra seçimlere gidilmeli ve bu seçimlerden sonra kurulacak olan hükümet, ister beğenelim, ister beğenmeyelim Filistin halkının iradesine saygı duymamız gereken bir hükümet olmalıdır" diye konuştu.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow