hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    'Tutuklanacak gazeteciler'den suç duyurusu

    Tutuklanacak gazetecilerden suç duyurusu
    expand

    "Balyoz Planı"na ilişkin iddialar kapsamında "tutuklanacaklar" listesinde adlarının yer aldığı ileri sürülen 27 gazeteci, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu.

    Listede isimleri bulunan gazetecileri temsilen Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesine gelen Nazlı Ilıcak ve Sibel Eraslan, suç duyurusu dilekçesini İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı'ya verdi.

    Dilekçede, "Taraf gazetesinde 20 Ocak 2010 tarihinden itibaren yayımlanmaya başlanan 'Balyoz Planı' haberinden başta dönemin 1. Ordu Komutanı olmak üzere birçok üst rütbeli subayın Anayasa'yı ihlal suçu ile yasama organına ve hükümete karşı suç oluşturan eylemlerde bulunduklarının anlaşıldığı" iddia edildi.

    Aynı gazetede ertesi gün yer alan devam haberinde, "tutuklanacak 27 gazeteci" arasında isimlerinin geçtiği belirtilen dilekçede, şöyle denildi:

    "Söz konusu suçlar, soyut tehlike suçu niteliğinde olduğundan tehlikenin somut olarak gerçekleşmesi gerekmemektedir. Hazırlık hareketlerinden, tehlikenin gerçekleştiği ve suçların tamamlandığı anlaşılmaktadır. Tutuklanacak gazeteciler olarak bizim açımızdan da tehlike gerçekleşmiş ve suçtan zarar görenler olarak mağdur sıfatımız doğmuştur. Yukarıda belirttiğimiz nedenlerle söz konusu suçları oluşturan eylemlere katılanlar hakkında soruşturma açılmasına, soruşturma evresinde CMK'nın 233-236 maddeleri uyarınca suçtan zarar gören mağdur, kovuşturma evresinde de katılan olarak kabul edilmemizin sağlanmasını talep ederiz."

    Suç duyurusu dilekçesinde, Nazlı Ilıcak, Mehmet Altan, Abdurrahman Dilipak, Ahmet Taşgetiren, Ali İhsan Karahasanoğlu, Cengiz Çandar, Ekrem Dumanlı, Hasan Celal Güzel, Hidayet Karaca, Hüseyin Gülerce, Mustafa Karaalioğlu, Perihan Mağden, Akif Emre, Hasan Karakaya, Kazım Güleçyüz, Mehmet Ocaktan, Nuh Gönültaş, Sibel Eraslan, Sadık Albayrak, Yavuz Bahadıroğlu, Emre Aköz, Serdar Arseven, Mustafa Erdoğan, Etyen Mahçupyan, Gülay Göktürk, Ali Bayramoğlu ve Murat Belge'nin imzaları yer aldı.

    Ilıcak: "Çolakkadı bize dedi ki..."

    Adliyeye girişinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ilıcak, Anayasal rejimi, TBMM'yi ve hükümeti ortadan kaldırmaya yönelik bir teşebbüs suçunun işlendiğini savunarak, "Bu soyut bir suçtur. Yani illa somut olarak gerçekleşmesi gerekmez. Soyut bir tehlike suçudur. Teşebbüs hali de TCK'da cezalandırılmıştır. Buraya, arkadaşlarımızı temsilen suç duyurusunda bulunmak için geldim. Bir dava açılacağına yüzde 100 inanıyorum" dedi.

    Ilıcak, "Çolakkadı bize (İnancımız ne olursa olsun tamamen adalet çercesinde ve vicdanımız doğrultusunda hareket ediyoruz. Kimsenin tesiri altında kalmadan gerçek adaletin ve hakikatin ortaya çıkmasına gayret ediyoruz) dedi. Eldeki bütün belgeler inceleniyor. Gerekirse Taraf gazetesinden o belgelerin gerçeğini de isteyecekler. CD ve DVD ondan sonra da belki bilirkişi isteyecekler. Bir harp oyunu acaba nasıl oynanıyor? Bir harp oyunu oynanırken insanların bir anlamda fişlenip, kimisi tutuklanacak, kimisi görevden alınacak, böyle tasnif ediliyor mu? Gerçek harp oyununa bakacaklar" diye konuştu.

    Başsavcı Vekili Çolakkadı'ya "Bir bilirkişi davet ederseniz size doğru söylemeyebilir" dediğini belirten Ilıcak, "Çolakkadı, (Ben tecrübeli bir savcıyım) dedi, haklı olarak. Daha önce bankalarla ilgili de meselelerde kendisi savcılık yapmış. (Kim ne derse desin, biz bunu hem bilgi hem de vicdanımızın süzgecinden geçirerek, gerçek hakikate ulaşabiliriz, böyle bir tecrübemiz var) dedi. (Sadece bir yere değil, birçok yere sorup araştıracağız. Gerekirse, biz kendimiz bizzat nasıl oluyormuş bu harp oyunu onu izleyeceğiz. Bütün bu deliller çerçevesinde, sadece kanaatle olmaz, elimizde delil olması lazım) dedi. O zaman karar verilecek" ifadelerini kullandı.

    BASIN TOPLANTISI

    Suç duyurusu öncesi Grand Cevahir Otel ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Nazlı Ilıcak, "Sözde harp oyununda gazeteciler 'tutuklanacaklar' ve 'faydalanılacaklar' diye tasnif edilmiştir. 137 meslektaşımızın boynuna onların iradesi dışında 'işbirlikçi' yaftasının asılmasını kınıyoruz" dedi.

    Parlamentonun darbe eğilimlerinin önünü kesecek ve darbecilerin etkin bir şekilde yargılanmasını sağlayacak adımlar atabileceğini belirten Ilıcak, "5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11/d maddesinin askerin iç güvenlik alanında kullanılmasına dair hükümleri (EMASYA Protokolü) iptal edilmeli. Anayasanın 145. maddesine farklı yorumlara sebebiyet vermeyecek şekilde netlik kazandırılmalı, askeri yargı hiç değilse askerlik hizmet ve görevleri ile sınırlı bir alanda faaliyetini sürdürebilmeli. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Askeri Yargıtay kaldırılmalı. İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesi iptal edilerek 'Cumhuriyeti korumak ve kollamak" tanımının yanlış değerlendirilmesi sonlandırılmalı. Bunun altını çiziyorum. Bu kanunun bu maddesi veya Anayasa'daki hiçbir hüküm Türk Silahlı Kuvvetleri'ne siyasete müdahale hakkı vermemektedir. Her müdahale bir fiili durumdur. Yasal bir temeli yoktur. Meclis'e bir çağrıda bulunmak istiyoruz. Meclis bir araştırma komisyonu kurup gelişmelere vakit geçirmeden el koymasının doğru olacağını düşünmekteyiz" ifadelerini kullandı.

    Gazeteci Ali Bayramoğlu da bu listenin Taraf Gazetesi tarafından yayımlanmamış olması halinde kendilerinin de bu toplantıyı düzenlemeyeceklerini, dolayısıyla suç duyurusunda bulunmayacaklarını ifade ederek, "Bu bir kanaat meselesi de değil. Burada sonucu belirleyecek olan yargıdır. Bunu bir andıç olarak görmek ürkütücüdür. Türkiye bir dizi gizli dosyanın tartışıldığı bir süreç yaşanıyor. Taraf gazetesi çok önemli bir gazetecilik yapmıştır" dedi.

    Star gazetesi köşe yazarı Mehmet Altan da bu meselelere ortak hassasiyet gösterilmemesinin esas sorun olduğunu söyledi.

    Bu listenin Taraf gazetesinde yayımlandığında gazetelerin büyük bir kısmının bir şey yokmuş gibi davrandığını öne süren Altan,
    "Bence aslında Türk medyası habercilik ilkeleri açısından hareket ediyor mu diye sormak lazım. Eğer bir iddia Poyrazköy iddianamesinde yer alacak kadar vahimse niye medya ortak bir şekilde hareket etmiyor da bir kısmı susuyor?" diye sordu.

    Gazeteci Hüseyin Gülerce de "Sözde harp oyununda tutuklanacaklar listesinde yer alan gazetecilerin, cuntacılara verdikleri rahatsızlık acaba nedir?" dedi.

    Ordunun Malazgirt'teki, Çanakkale'deki ordu olduğunu, ancak bu yaşanan olaylarda bu ordunun söz edilmediğini kaydeden Gülerce, "Biz, 1960 darbesinden beri Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratan cuntacılardan söz ediyoruz. 12 Eylül'de daha acımasızını yaptılar. Darbe şartlarının oluşması için bir yıl beklediler. Bu bir yıl bekledikleri sırada bu ülkede 5 bin genç öldü" diye konuştu.

    Zaman gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı da Türkiye'de devletin bir geleneğinin olduğunu, küçük bir kasabada bile bir bürokratla ilgili suçlamalar varsa gerekli soruşturmanın yapıldığını söyledi.

    "Andıçlar, eylem planları, darbe planları, silahlar, bombalar çıkıyor. Harekete geçilmiyor" diye konuşan Dumanlı, "Türkiye'de demokrasi ciddi bir tehlikeyle karşı karşıyadır. Bu tehlike bütün Türkiye'yi tehdit etmektedir. Tehdit altında olan bu ülkenin itibarıdır" dedi.

    Gazeteci Sibel Eraslan
    da ortada büyük bir skandal olduğunu belirterek, "Biz bir suskunluk içindeyiz. Bu suskunluk daha büyük bir skandal" diye konuştu. Taraf gazetesininde yayımlanan listeyi bu toplantıyı düzenleyenlerin hazırlamadığını, kendileri dışındaki bir gücün yaptığını dile getiren Eraslan, gazetecilerin bu skandal karşısında susmaması gerektiğini söyledi.

    Radikal gazetesi köşe yazarı Perihan Mağden de "Eğer sen cuntacıları içinden atmaya teşebbüs etmiyorsan o ordu da çok ciddi sorunlar vardır ve o ordu iyi bir ordu değildir. Ordu bunların hesabını sormuyor" dedi.

    Basın toplantısına Mehmet Altan, Abdurrahman Dilipak, Cengiz Çandar, Ekrem Dumanlı, Hasan Celal Güzel, Ali Bayramoğlu, Sadık Albayrak, Etyen Mahçupyan'ın da aralarında bulunduğu 26 gazeteci katıldı.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow