hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Ergenekon tanığı: "Tansu Çiller 1995'te öldürülecekti"

    Ergenekon tanığı: Tansu Çiller 1995te öldürülecekti
    expand

    "Ergenekon" davasında tanık olarak dinlenilen yazar Ümit Fırat, Abdullah Öcalan'ın, avukatları aracılığıyla gönderdiği bir mesajı anlattı. Fırat, "Bir yetkili, Tansu Çiller'in 1995 yılında öldürüleceğini söylemiş; PKK'nın üstlenmesini istemiş. Öcalan ise bunu kabul etmemiş" dedi.

    İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada konuşan Fırat, davayla ilgili doğrudan tanıklığının olmadığını, analizleri nedeniyle ifadesinin alındığını söyledi.

    Fırat, 2008 yılında Neşe Düzel ile Taraf Gazetesi'nde yayımlanan röportajında analizler yaptığını ifade ederek, "PKK ile 'Ergenekon' arasında ilişki var mı?' diye soru geldi. 'Karşılıklı el sıkışıp, birlikte hareket ettiklerini sanmadığımı, ancak öyle eylemler ortaya çıkar ki biri diğerini teşvik eder ve sonuca ulaşılabilir' dedim. 1993 yılında Bingöl'de 33 askerin öldürülmesini örnek gösterdim. 'Eğer PKK durup dururken otobüsleri durdurup 33 askeri öldürüyorsa bunun bir manası olmalı' demiştim. O gün Milli Güvenlik Kurulu'nda genel af da dahil bir takım düzenlemelere gidilmesi için tavsiye kararı alınmıştı. Bu çok önemli bir dönüm noktasıdır" diye konuştu.

    Sosyalist ve devrimci bir kişi olduğunu ifade eden Fırat, 1973 yılında Ankara'da açtığı kitabevine devrimci ve sosyalist birçok arkadaşının gelip gittiğini, yine Abdullah Öcalan'ın da kitabevine geldiğini dile getirdi. Öcalan ile özel bir bağı ve ilişkisinin olmadığını aktaran Fırat, Öcalan'ın öğrencilerin organize olduğu bir derneğe üye olduğunu, daha sonra Öcalan'ın kendisine "Apocular" adıyla bir grup oluşturduğunu kaydetti.

    Sosyalist ve Kürtçü grubu olan Kemal Burkay'ın ekibinden bir gencin "Apocular" tarafından öldürüldüğünü ifade eden Fırat, sosyalist gruplarda, rakiplerin temizlenmesi gibi eski bir gelenek olduğunu belirtti.

    Tutuklu sanıklardan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'i de uzun yıllar önce tanıdığını kaydeden Fırat, aralarında bir ahbaplıkları olmadığını söyledi.

    Fırat, Doğu Perinçek ve arkadaşları tarafından 2000'e Doğru Dergisi'nin çıkarıldığı 1987-1988 yıllarında Abdullah Öcalan ile aralarında bir yakınlaşma olduğunu anlattı.

    Destek olmadan ilişkiler yaratılamazdı

    Abdullah Öcalan'ın İmralı'da kalırken 13 Eylül 2000 tarihinde avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamada, silahsızlaşma kararı aldığını, militanlarını da yurt dışına çıkarmaya çalıştığını belirten Fırat, şunları kaydetti:

    "Öcalan, avukatları aracılığıyla yaptığı bir açıklamada ise 'Orgeneral geldi benimle konuştu' demişti. Generalin militanların hepsinin Türkiye'den çıkmasını istemediğini açıkladı. Bunlar endişe verici, açıklanması gereken şeyler. PKK'nın bazı militanları o dönemde Türkiye'den çıkmayıp, adeta yedek düşman olarak bekletilmiştir. Daha sonra Türkiye'de bekletilen insanlara yönelik operasyonlar başladı. 2004 yılı başlarında Öcalan bu işin yeniden savaşa dönüşeceğini söylüyordu. Aynı süreçte PKK içinde savaşın başlamasını istemeyenler tasfiye edildi. Savaş isteyen kanat, iş başına getirildi. Bu süreçte bin 700, bin 800 insan örgütten tasfiye edildi. Türkiye'den bazı destekleri olmasaydı, o ilişkiler yaratılamazdı. İmralı'dan Kandil üzerine ilişki kuruldu. Öcalan, devletten uzak olarak bu ilişkiyi gerçekleştiremezdi. 1 Haziran 2004'te savaş yeniden başladı."

    Fırat, Öcalan'ın "Ergenekon" soruşturmasını yürüten savcıya ısrarla ifade vermek istediğini belirterek, "Demek ki kendisinin de söyleyeceği şeyleri vardı" dedi.

    Öcalan'ın, avukatları aracılığıyla gönderdiği başka bir mesajı da aktaran Fırat, "Bir yetkili, Tansu Çiller'in 1995 yılında öldürüleceğini söylemiş. Bunu da PKK'nın üstlenmesini istemiş. Abdullah Öcalan ise bunu kabul etmemiş. Bunların, Türkiye'nin aydınlanmasını ve ileri gitmesini istemeyen odakların işi olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.

    Ümit Fırat, "Yalçın Küçük, Abdullah Öcalan'a düzenlenecek suikastı kontakları sayesinde haber alarak, Öcalan'a söylüyor. Suikast bu şekilde engelleniyor. Yalçın Küçük'e de Mesut Yılmaz söylemiş olabilir. Belki de dolaylı yollardan öğrenmiştir. Yalçın Küçük, ideolojik ve siyasi olarak Abdullah Öcalan'ı çok etkilemiş insanlardan biridir" dedi.

    İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'de görülen Ergenekon Davası'nda tanık yazar Ümit Fırat ifade verdikten sonra mahkeme heyetinin, avukatların ve sanıkların sorularını yanıtladı. Duruşma savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, Odatv Davası'ndan tutuklu bulunan Ergenekon'da tutuksuz yargılanan Prof.Dr. Yalçın Küçük'ün, Medtv ve Rojtv'deki katıldığı programların duruşmada izleterek, tanık Ümit Fırat'a sorular sordu.

    "Öcalan'ı kurtaran Yalçın Küçük'tür"

    Pekgüzel, "Yalçın Küçük'ün, Abdullah Öcalan üzerinde etkisi var mıydı?" şeklindeki sorusuna Ümit Fırat şu cevabı verdi:

    "Yalçın Küçük, ideolojik ve siyasi olarak Abdullah Öcalan'ı çok etkilemiş insanlardan biridir. Abdullah Öcalan oldukça otoriterdir. Kadrosunda yer alan kişiler senli benli konuşamazlar. Yanyana oturup, bacak bacak üstüne atıp soru sormak herkesin harcı değil. Yalçın Küçük, Abdullah Öcalan ile bu şekilde konuşabilen az sayıda kişiden biriydi."

    "Öcalan'a düzenlenecek suikast engelleniyor"

    Savcı Pekgüzel, "Yalçın Küçük'ün arkasında başka bir güç olup olmadığını sorması üzerine tanık Fırat şu ifadeleri kullandı:

    "Yalçın Küçük'ün arkasında bir desteği yoktu. PKK'ya yanaşarak orada bir kitlenin desteğini aldı. Kendi başına davranan ancak bazı kontakları olan bir kişi. 1996 yılında Abdullah Öcalan'a düzenlenecek suikastı da bu kontakları sayesinde haber alarak, Öcalan'a söylüyor. Suikast bu şekilde engelleniyor. Yalçın Küçük'e de Mesut Yılmaz söylemiş olabilir. Belki de dolaylı yollardan öğrenmiştir."

    "MİT müsteşarları da tanık olsun"

    Öte yandan, Ergenekon Davası'nda tutuklu yargılanan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, eski MİT müsteşarları Sönmez Köksal, Emre Taner, Şenkal Atasagun, eski MİT yöneticileri Nuri Gündeş ve Miktad Alpay ile yazar Gün Zileli'nin "tanık" olarak dinlenilmesini talep etti.

    Eymür hakkında suç duyurusu talebi

    Perinçek'in avukatı tarafından mahkemeye verilen bir başka dilekçede ise 26 Temmuz günü tanık olarak dinlenen Alaattin Çakıcı'nın ifadelerinden yola çıkılarak eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulması talep edildi. Dilekçede Çakıcı'nın "Eymür, Perinçek'i öldürtüp üstüme yıkacaktı" şeklinde ifade verdiği, bu iddiaların da kamu adına takibi gerektiren ağır cezalık bir suç olduğu belirtildi. Eymür hakkında adam öldürmeye teşebbüs ve azmettirme suçlarından işlem yapılması talep edildi.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow