hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Başak Şengül: "Adrenalin meraklısıyım"

    Başak Şengül: Adrenalin meraklısıyım
    expand

    Uğur Dündar sayesinde haberciliğe başladığını söyleyen CNN TÜRK'ün güleryüzlü haber spikeri Başak Şengül, "Televizyon haberciliğinin hızı beni kendine çekti" dedi.

    Stajyer olarak başladığı CNN TÜRK'te haber spikerliğine kadar yükselen Başak Şengül, kısa bir HABERTÜRK macerasının ardından tekrar yuvasına döndü. İş konusunda duayen haberci Mehmet Ali Birand'ın tavsiyelerini pür dikkat dinlediğini söyleyen Şengül, yaptığı işin en iyisi olmayı hedeflediğini belirtti.

    * Haberci olmayı ne zaman kafanıza koydunuz?

    Hep meraklı bir çocuk oldum. Sağda solda kıyıda köşede ne varsa karıştırıp öğrenmek isterdim. Haberci olabileceğimin sinyallerini vermişim galiba... (Gülüyor) Ailemin tek çocuğuyum ama el bebek gül bebek büyütmediler beni... Sınırlarını koyarak kendime güvenmemi sağlayacak alanlar tanıdılar; o yüzden de hiç çıt kırıldım bir çocuk olmadım. Okul yıllarımı takdirnameler ve derecelerle başarıyla tamamladığımı söyleyebilirim.

    * İstanbullu musunuz?

    Hayır, ilkokul 2. sınıfa kadar Kütahya'daydım; sonra İstanbul'a geldik. Pertevniyal Lisesi'nde voleybolla tanıştım. İyi ki tanıştım spor bence bir gencin olmazsa olmazlarından biri. Özellikle de bir takım sporu size bir çok duyguyu tattırıyor ve de bu duygularla başedebilmeyi öğretiyor. Rekabet, kazanmak, kaybetmek, paylaşmak, bir maçta kahraman olmak bir diğerinde perde arkasında kalmak... Sosyalleşme açısından da büyük bir kazanım sağlıyor. Lise dönemi hem voleybol hem de o sınav yarışına hazırlıkla geçti. Üniversite kapısına dayandığımda ise istediğim fakülte ve bölüm için elimde vizem vardı. Galiba ben istediği tercihi kazanan şanslılardan biriydim.

    * Televizyonla tanışmanız nasıl oldu?

    İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV ve Sinema Bölümü mezunuyum. Televizyonun ve televizyon haberciliğinin a, b, c'sini ve teorisini üniversitede öğrendim. Belirttiğim gibi bu lise yıllarına dayanan bir istekti. Habercilikti ana hedefim. Gazeteci de olabilirdim ama televizyon haberciliğinin hızı ve heyecanı çekti beni diyebilirim. Herkesin evindeki bir ekrandan benim üretimimi, haberimi izleyebilecek olması ilgimi çekti.

    * CNN TÜRK'te staja ne zaman başladınız?

    O dönemde 2000'lerin başında haber kanalları da Türkiye'de yeni yeni güç kazanıyordu. Daha okul bitmeden 3. sınıftayken "En iyi başlama vuruşu nerede yapılır?" dedim kendi kendime ve CNN TÜRK'ün kapısını çaldım. O dönem Lütfiye Pekcan haber müdürüydü ve üniversitemize konuşmacı olarak gelmişti. Sadece ismini biliyordum ve Lütfiye Hanım'ı tanımadan randevu filan da almadan o zaman kanalın bulunduğu Hürriyet binasına gittim; danışmaya dedim ki "Ben Lütfiye Pekcan ile görüşmek istiyorum."

    Danışmadan aradılar Lütfiye Hanım'ı; kendimi tanıttım; haberci olmak istediğimi anlattım; staj yapmak istediğimi söyledim. O da "Gel bir ay yap stajını" dedi. Sonra arşivden rejiye kaset taşıyarak başladım. Dönemin istihbarat şefi Cafer Özilhan beni haberlere göndermeye başladı. Hem okul hem iş birlikte yürüdü. Okuldan mezun olduğumdaysa haber koordinatörümüz Çiğdem Anad işe alındığım müjdesini verdi.



    'Kadınsanız iki kat çalışmak zorundasınız'

    * Bu konudaki rol modeliniz kimdi?

    Habercilik her şeyden önce merak gerektiriyor, sonra öğrenme arzusu... Bunlar ben de hep vardı. Ama beni bu işe asıl iten haberciliğin duayen ismi Uğur Dündar oldu. Hep onun gibi doğruları gerçekleri su yüzüne çıkaran bir haberci imajı vardı aklımda...

    Onu izleyerek büyüdüm ben. Sonra biraz da adrenalin meraklısıyım. Habercilerin masa başında olmadığını ne kadar çok koşturduklarını biliyordum ve ben de masa başı bir iş istemiyordum. O sebeple de gittiğim üniversite ve fakülte bilinçli bir tercih oldu.

    * Ekranda kadın olmanın avantajları ya da dezavantajları var mı?

    Benim için ekranda olmanın en büyük dezavantajı makyaj. Erkek sunucular 5 dakikada hazır olabiliyorken bizim hazırlanmamız neredeyse 1 saat sürüyor. Ekranda kadınsanız eğer iki kat fazla çalışmanız lazım. Daha fazla güvenilir olmanız için açık vermemelisiniz. Ana haberlerde kadın sunucu olmaması da buna bağlanıyor biliyorsunuz. Yoruma göre; izleyici belli bir yaşın üzerindeki bir erkekten haber almayı daha güvenilir buluyor. Bu bir boyutu olabilir; ama bana göre kadının kariyeri kesintilere uğruyor.

    * Erkekler daha şanslı yani...

    Kesinlikle... Kadın çocuk büyütüyor ve bir anlamda rekabetten kopuyor. Öte yandan da bir gençlik ve güzellik takıntısı var bizim ekranlarımızda... İyi bir haberci iyi ekran elektriği olan biri, yaşı kaç olursa olsun devam edebilmeli işine. Sahada kadın haberci olmanın da dezavantajları var kuşkusuz. Savaş bölgeleri, eylemler gibi risk taşıyan haberler için erkek muhabirler tercih edilebiliyor. Bazen bazı ortamlarda kadın olduğunuz için sizi daha savunmasız görebiliyorlar. Ama bazen de erkek muhabirlerle konuşmaya çekinen kadınlar size röportaj verebiliyor. Kimileri de kadın olduğunuz için daha saygılı davranmaya çalışıyor.

    * Sunduğunuz haberler içerisinde sizi en derinden etkileyen olay neydi?

    Son dönemde cinsel istismar haberleri beni çok rahatsız etti ve etkiledi. Çocukların suçun hem faili, hem mağduru olması çok çarpıcı... Uzmanlar istismarın tahmin edemeyeceğimiz kadar bulaşıcı olduğunu söylüyor. İstismar eden çocuğun istismar mağduru olma olasılığı çok yüksek uzmanlara göre. Ört bas etme çabaları kimsenin konuşmaması ve tıkanıp kalan adli süreç adalet duygunuzu sarsıyor. Haberciliğin doğası gereği daha çok biliyorsunuz, daha çok farkındasınız her konuda; bazen bu ağır bir yük oluyor.

    * Bir dönem Habertürk’e geçtiniz ve tekrar geri döndünüz. Bu süreç nasıl geçti?

    2000 yılında çiçeği burnunda bir üniversite öğrencisiyken girdim CNN TÜRK'ün kapısından. CNN TÜRK'te büyüdüm diyebilirim. 6 yıl muhabirlik sonra da Gece Görüşü ile başlayan ekran macerası. 2009'da HABER TÜRK'ten teklif gelince taze bir kanın iyi geleceğini hissettim. Yeni bir ekip yeni tecrübeler demekti. Erdoğan Aktaş'ın yönetimindeki ekiple 5 ay çalıştım. Sonra oradaki yönetim değişti ve bana da yuvaya dön çağrısı geldi. Yavuz Oğhan'ın koordinatörlüğündeki ekiple çalışmak bir keyif. Ve ne de olsa CNN TÜRK büyüdüğüm yuva... Ama HABERTÜRK'te de gerçekten önemli kazanım ve deneyimler elde ettiğimi söylemeliyim.

    * İş konusunda en fazla danıştığınız kişi kim? Kimlerden bu konuda destek gördünüz veya görmediniz?

    İş konusunda duayen Mehmet Ali Birand'ın tavsiyelerini pür dikkat dinlerim. Haber Koordinatörümüz Yavuz Oğhan, Haber Müdürümüz Rıdvan Akar danıştığım ilk isimler elbette. Annemin ve babamın birer izleyici olarak eleştirilerini de önemserim.

    Aslında çevremdeki herkesin eleştirilerini dinler mutlaka değerlendiririm. CNN TÜRK'te işe girişimi aktardım. O isimlerin hepsinin büyük desteği var. CNN TÜRK'te beraber çalıştığım tüm büyüklerimin, muhabirlerin, kameramanların desteğini gördüm.

    * Televizyon programı yapmak mı daha zor, spikerlik mi?

    Kendimi ve benim konumumda olanları muhabir - sunucu olarak tanımlıyorum. Program yaparken de kendi sorularımı soruyordum, şimdi de öyle... "Gece Görüşü"nde ve "Farkında mısınız" akışta daha belirleyiciydim bir anlamda, editörlük de giriyordu işin içine... Şimdi daha kollektif bir üretim var.

    'Evlilik üç vakte kadar'

    * Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nden Başarı ödülü aldınız. Genç yaşta böyle başarılara imza atmak nasıl bir duygu?

    Motive edici... Daha iyisini yapmak için sırtınıza "Hadi bakalım" der gibi dokunan bir el, o ödül. Emeğinizin takdir edilmesi güzel ve meslek örgütünden gelmesi de onur verici.

    * Ekrana çıkmadan önce nasıl hazırlıklar yapıyorsunuz?

    Her gün bütün gazeteleri okuyorum. Köşe yazarları, öne çıkan haberler.. Gündeme hakim olmak için sadece yayınlardan önce değil sonra da okuyorum. Yayına hazırlık benim tüm zamanım diyebilirim. Yayında hangi konuyu konuşacaksak sorularımı planlıyorum. Konuklarımın bakışı ile ilgili mutlaka bilgi ediniyorum. Konuyu her boyutu ile algılamalıyım ki doğru soruları sorabileyim, buna yönelik bir çalışma yürütüyorum.

    * Mesleki açıdan hedefleriniz neler?

    Hedefim yaptığım işin en iyisi olmak.

    * Kendiniz için özel yaptığınız herhangi bir şey var mı?

    Çok yoğun çalışıyoruz. Kendime vakit ayırabildiğim zamanlarda spor yapmaya bilhassa da yüzmeye çalışıyorum. Herkesin yaptığı gibi arkadaşlarımla vakit geçiriyorum, tabu ve benzeri oyunlarda kıyasıya rekabete giriyoruz. İki mizah dergisini eksiksiz takip ediyorum. Bol bol sinemaya gidiyorum. İstanbul'da küçük gezi turları yapıyorum, bazen şehir dışına da taşabiliyorum.

    * Evli misiniz? Değilseniz evlilik size ne kadar yakın?

    Evli değilim. Fallarda hep 3 vakte kadar diyor. (Gülüyor)


    RÖPORTAJ: SERCAN KISMET
    FOTOĞRAF: HÜSEYİN ÖZDEMİR
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow