hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Tarihte bugün: 27 Haziran

    Tarihte bugün: 27 Haziran
    expand

    Verem aşısı, 1924 yılında Valmette tarafından keşfedildi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Verem (tüberküloz), soluduğumuz hava ile akciğerlere giren verem mikrobunun yol açtığı bulaşıcı bir hastalıktır. Verem mikrobu, aktif verem hastalığı olan bir kişinin öksürmesi, hapşırması ya da konuşması ile havaya yayılır.
     
    Vereme genellikle verem hastalarıyla uzun süre kapalı yerde bulunmak suretiyle yakalanılır. Verem mikrobu, yemek tabaklarından, bardaklardan ya da diğer nesnelerden başkalarına bulaşmaz.
     
    Toplumda vereme yakalanma riski en fazla olan gruplar sağlık görevlileri, alkol bağımlıları ve yaşlılardır. Tutuklu ve hükümlüler dahil, çeşitli kurumlarda kalan ve çalışan kişiler de bu gruplara dahil edilebilir.
     
    Genel yaşam şartlarının altında yaşayan kişiler, HIV virüsü taşıyanlar, bağışıklık sistemi zayıf olanlar, özellikle uzun süre kortizon kullanan kişiler ve şeker hastaları da genel olarak verem riski altındadır.
     
    Verem mikrobu soluduğumuz hava ile akciğerlerimize girerek orada çoğalmaya başlar. Bu mikroplardan bazıları böbrekler, kemikler ya da beyin gibi, vücudun diğer kısımlarına yayılır. Bu kişiye artık verem mikrobu bulaşmış demektir.
     
    Vücut mikroplarla savaşırsa da genellikle hepsini yok edemez. Vücudun savunma mekanizmaları, etkisiz durumda olan mikropların çevresinde kapsül ya da duvarlar örer. Bu aşamada kişi kendini iyi hisseder.
     
    Verem mikrobu bulaşmış kişinin vücudunda verem mikrobu bulunmaktadır, ancak hastalık belirtisi yoktur ve kişi bu aşamada mikrobu başkalarına bulaştıramaz. Bu aşamada yapılan tedavi, mikrobun verem hastalığına yol açmasına engel olabilir.
     
    Mikropların aktif hale gelmeleri halinde, kişi verem hastası olur. Bu durum bir süre sonra, genellikle AIDS, şeker, böbrek, zatürre ya da kanser gibi enfeksiyon ve hastalıklarla mücadele sonucu zayıf düşülen bir sırada ortaya çıkabilir.
     
    Verem hastası olan kişi verem mikrobunu taşır ve hastalığın belirtilerini gösterir. Bu belirtiler öksürük, yorgunluk, gece terlemeleri, kilo kaybı ve kan tükürmeyi kapsayabilir. Verem olan bir kişi hastalığı başkalarına bulaştırabilir.
     
    Verem mikrobu, Manto Testi adı verilen bir deri testiyle belirlenir. Zararsız bir madde kolunuzdan deri içine verilir.  Birkaç gün içinde deride şişme olup olmadığı kontrol edilir.
     
    HIV virüsü taşıyanalrın, AIDS hastalarının, verem olma olasılığı olan biriyle yakın temas halinde çalışan ya da yaşayanların ve verem belirtisi olanların mutlaka en kısa sürede tetkik yaptırması gerekir.
     
    Testin negatif çıkması, büyük bir olasılıkla vücudunuzda verem mikrobu bulunmadığını gösterir. Ancak, sonuçtan emin olmak için deri testinin tekrarlanması gerekebilir.
     
    Deri testleri ile HIV virüsü taşıyan kişilerdeki ya da AIDS hastalarındaki verem mikrobu her zaman saptanamadığından, HIV virüsü taşımanız ya da AIDS olmanız halinde, doktorunuz başka tetkikler yaptırmanızı isteyebilir.
     
    Testin pozitif çıkması, vücudunuzda verem mikrobu olduğu anlamına gelebilir. Bu sizin verem hastası olduğunuzu ya da başkalarına mikrop bulaştırıp bulaştıramayacağınızı göstermez.
     
    Test sonucu pozitif çıkarsa, verem olup olmadığınızın belirlenmesi ve gerekli olan tedaviye karar verilmesi için, göğüs röntgeni ve diğer bazı testler gibi daha fazla tetkiklerin yapılması gerekmektedir.
     
    Gerekli olan tedavi türü, kişinin verem mikrobu taşıması ya da verem hastası olup olmadığına bağlı olarak değişir. Verem ve bazı verem mikrobu vakaları ilaçla tedavi edilebilir. Veremin tedavisinde modern ilaçlar çok etkilidir.
     
    Birçok kişi hastanelerde, verem savaş dispanserlerinde ayakta tedavi yöntemiyle ya da uzman doktora giderek tedavi görebilir. Veremin geçmesi için, kişinin en az altı ay ilaç kullanması gerekir. Bazı vakalarda bu süre uzayabilir.
     
    Verem ilaçlarının düzenli alınmaması veya ilaçların bitirilmemesi halinde, hastalık yeniden ortaya çıkabilir ve bu kez tedavi daha da güç olabilir. Bu nedenle, ilaçların düzenli olarak kullanılması ve tüm tedavi setinin bitirilmesi gerekir.
     
    Aile bireylerinin herhangi birinin verem olması durumunda, ailenin geri kalan tüm bireyleri ve yakın temas içinde bulunan kişiler, kendilerinde verem olup olmadığının belirlenmesi için tetkikten geçirilmelidir.
     
    BCG aşısı vereme yakalanma riski fazla olan ülkemizdeki tüm bebeklere (doğumdan iki ay sonra) rutin olarak önerilmektedir. BCG aşısı, bebekleri erişkinlerdeki akciğer vereminden korumamaktadır.
     
    Kronik (2-3 haftadır geçmeyen) öksürük, yorgunluk, gece terlemeleri, kilo kaybı veya kan tükürme gibi şikayetleriniz varsa siz de en kısa sürede doktorunuza başvurunuz...
     
    Başka neler oldu:
     
    1363: Türk devletinde ilk düzenli ordu kuruldu.
    1587: Kaptanıderya Kılıç Ali Paşa öldü.
    1693: İlk kadın dergisi 'The Ladies' Mercury', Londra'da yayımlandı.
    1878: Gazeteci ve yazar Ahmet Mithat Efendi, 'Tercümanı Hakikat' adlı günlük gazeteyi çıkarmaya başladı.
    1905: Kurtlu yemeğe karşı çıkan tayfaların kurşuna dizilmesini önlemek isteyen Rus savaş gemisi Potemkin'in mürettebatı Karadeniz'de ayaklanıp gemiyi Odessa'ya yönlendirdi. Birinci Rus devriminin ilk ayaklanması Odessa'da başladı.
    1938: Rus asıllı ABD'li pilot Igor Sikorsky, 1909'dan beri üzerinde çalıştığı helikopterin patentini aldı.
    1946: Müttefikler, 12 adanın Yunanistan'a verilmesini kararlaştırdı.
    1949: Dünyanın ilk jet uçağı 'De Havilland Comet', yıllardır süren gizli ve yoğun çalışmalardan sonra ilk uçuşunda, Hatfield'daki denemelerin ardından pilot yüzbaşı John Cunnigham'ın yönetiminde havalandı.
    1950: İlk nükleer santral, Rusya'da Moskova'nın 90 kilometre uzağındaki Obninsk'te açıldı.
    1951: Atatürk heykellerine saldıran Ticani tarikatının 100'den fazla üyesi ve liderleri Ankara'da tutuklandı.
    1954: Guatemala'da CIA'in desteklediği darbeyle halkın seçtiği hükümet devrildi.
    1964: 20-21 mayıs darbe girişimi hükümlülerinden Fethi Gürcan idam edildi.
    1969: Kocamustafapaşa'da evinin balkonuna SSCB bayrağı asan Hatice Göker gözaltına alındı. 67 yaşındaki Hatice Göker'in ABD başkonsolosluğunda çamaşırcı olarak çalıştığı ve Sovyet bayrağını tanımadığı ortaya çıktı.
    1979: Ağrı valisi iş verimini azalttığı gerekçesiyle resmi dairelerde çay içmeyi yasakladı.
    1984: Askerlik süresi 20 aydan 18 aya indi.
    1987: Bünyesinde altı fakülte, dört yüksekokul, üç enstitü ve bir konservatuvar bulunan Gaziantep Üniversitesi kuruldu. Türkiye'de üniversite sayısı 28'e yükseldi.
    1998: Adana'da meydana gelen 6.3 büyüklüğündeki depremde 210 kişi öldü, binden fazla kişi yaralandı.
    2003: Atatürk'ün emriyle açılan sınavı kazanarak yurt dışında eğitim gören Hacer Demoka, mirasını Milli Eğitim Vakfı'na bağışladı.
    2007: Anayasa Mahkemesinin Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci ve ikinci turlarında toplantı yeter sayısının 367 olduğu yönündeki kararının gerekçesi Resmi Gazete'de yayımlandı. Gerekçede, 367 oy koşulunun "Anayasa'nın, Cumhurbaşkanı seçiminin uzlaşmaya dayanması amacına yönelik olduğu" belirtildi.
    2007: Bosna'da 1992-1995 savaşında öldürülenlerin gömüldüğü bir toplu mezar daha ortaya çıkarıldı.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow