İRAN İLE BÜYÜK PAZARLIK (26.11.2008)

1979’da Humeyni İran’da iktidara geldiğinde Amerika bölgedeki çıkarları açısından büyük bir panik yaşamaya başladı. Humeyni rejimi bir şekilde durdurulmalıydı.
Saddam Hüseyin’e o sırada verilen rol ‘İran rejimi’ni dengelemekti.İran – Irak savaşı esasen bu amaçla çıkartılmıştı.
Amerika, 24 yıl sonra Saddam Hüseyin’i devirerek İran’ı en büyük düşmanlarından birinden kurtardı.
Afganistan’daki Taliban rejiminin yıkılması da İran’ı Orta Asya’da rahatlatan bir başka Amerikan hamlesi.
Bush dönemi dış politikası, Amerikan diplomasi tarihine büyük bir ihtimalle “en büyük fiyasko” olarak geçecek.
İran , Amerika’nın Irak topraklarını boşaltmaya hazırlandığı şu günlerde Ortadoğu’da artık kendi sınırlarının çok ötesinde bir nüfûza sahip.
Irak’ın yüzde 60’ını Şiiler oluşturuyor ve işgal sonrası dönemde Irak’ta siyaseti elitin yüzü büyük ölçüde Tahran’a dönük olacak.
Ortadoğu’daki Müslüman nüfusu esasen Sünniler oluşturuyor.
Doğu’da Endonezya’dan Batı’da Mısır’a kadar uzanan bu Ortadoğu ülkelerinde Sünni Müslümanlar hâkim.
Bu sebeple, tarihte Şii’lerin İslam dünyasında ağırlığını hissettirdiği pek az dönem oldu.
2003’deki Amerikan işgalinden bu yana yeniden böyle bir dönem yaşanıyor. Bazı bölge ülkeleri de yeniden “Şii tehdidi”yle karşı karşıya kaldıklarını düşünmeye başladı.
Amerika’nın Irak’tan çekilmesinden sonra bu kaygılar daha da artacak.
Suudi Arabistan, Ürdün ve Körfez’deki Emirlikler bu tehdidi en fazla hisseden ülkeler.
Amerika’nın Irak’tan çekilmeden önce çözmesi gereken önemli sorunlardan biri bu:
Bu ülkelere, İran konusunda güven vermek.
Bunun için de Amerikan yönetiminin İran’dan ‘sağlam güvenceler’ alması gerekiyor.
Ortadoğu’nun gördüğü son ‘büyük pazarlık’lardan biri bu. Dahası, çekilme kararını almaya mecbur kalmış bir Amerikan yönetiminin bu ‘pazarlık masası’ndan İran’a göre daha avantajlı kalkması da pek mümkün görünmüyor.
Bazı bölge ülkeleriyle bölgedeki bazı Amerikan müttefikleri korkmakta haklı galiba.