MADALYONUN İKİ YÜZÜ (19.12.2008)

Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş süreci tarihte bu coğrafyada yaşamış ve yaşamakta olan herkesin yüreğinde ve zihninde onulmaz yaralar açtı.
Milyonlarca insan hayatını kaybetti, bir o kadar insan da evsiz barksız yurtsuz kaldı, perişan oldu.
Ermeniler, Osmanlı topraklarında yaşadıkları hiçbir bölgede çoğunluğu teşkil etmiyordu ama yine de bağımsız devlet hayâliyle ‘kıyam’ etmekten çekinmediler.
Ruslar’ın elinde emperyalizmin tuzağına düştüler.Hem Ermeni hem de Türk milleti büyük acılar yaşadı.
Büyük bir imparatorluktan geriye ancak ‘mendil kadar’ bir yurdu kurtarabilen Türklerin acılarını bugün kimse konuşmuyor.
Bütün Rumeli’de, Kafkasya’da sırf Osmanlı ve Müslüman oldukları için katledilen, canlarını kurturmak için yüzlerce yıldır yaşadıkları ata ocağını terketmek zorunda bırakılan insanları kimse hatırlamıyor.Tarihçi Profesör Justin Mccarthy, 1821- 1922 arası 5 milyondan fazla Müslüman Türk’ün katledildiğini, 5 milyonunun da sürgün edildiğini yazıyor.
Onlar hakkında filmler ,belgeseller yapılmıyor.
Bugün belki de asıl acı olan, Ermenilerle Türklerin birlikte huzur içinde yaşadıkları 900 yüzyılın böyle bir çırpıda unutulabilmiş olması.
Dünya üzerinde kaç millet 900 yıl boyunca içiçe ve kardeşçe yaşayabilmiştir? Yazık ki, 1870’lerden 1915’e kadarki 45 yılda yaşananlar dokuz asrı esir alabildi.
Madalyonun 45 yıllık karanlık ve acı dolu bir tarafı varsa bir de 900 yıllık aydınlık bir yüzü de var.
Türk-Ermeni dostluğuna hizmetin hangi tarafa bakmaktan geçtiği de ortada.