SON DAKİKA
MİT– POLİS ERGENEKON’A KARŞI (28.11.2008)
Tuncay Güney’in MİT’in ‘kayıtlı bir elemanı’ olmamakla beraber bir zamanlar ‘Teşkilât’ ile bağlantılı olduğu anlaşılıyor.
İddiaya göre MİT, JİTEM’in içine adam sokarak Ergenekon’u deşifre etmeye çalıştı. İstihbarat örgütlerinin birbirlerini de ‘yakından’ takip ettikleri bilinir.
Tuncay Güney’in "MİT’in elemanı" olarak Ergenekon’un içinde çalışmaya ne zaman başladığı belli değil.
Ancak birşey net: MİT, 2003 yılı Kasım ayında Başbakanlığa ‘Ergenekon adı kullanılarak yürütülen çalışmalar’ hakkında bir rapor verecek kadar bilgi sahibi olabilmişti. Bu raporda ‘Devleti / Rejimi hedef alan bir grup’tan sözediliyor ve örgüt şeması da belirtiliyordu.
Eğer Sabah gazetesindeki haber doğruysa, Tuncay Güney son yılların en kritik istihbarat faaliyetlerinden birini gerçekleştirmiş gibi görünüyor.
Ama hükümet MİT’in önüne koyduğu tablo karşısında harekete geçmedi. Beklemekle yetindi.
MİT’in elinde ve Başbakanın önünde olan bu bilgiler, 2003 Kasım’ından çok önce yine Tuncay Güney üzerinden ‘İstanbul polisi’ne ulaştırılmıştı.
2001 yılında Tuncay Güney‘in elindeki belgeler polis şefi Adil Serdar Saçan’ın eline geçtiğinde DSP-ANAP–MHP koalisyonu iktidardaydı.
Adil Serdar Saçan ANAP yönetimine yakın bir polis şefi olarak biliniyor.
İşin üzerine o iktidar da gitmemiş ya da gidememişti.
Bilgiler doğru olsa bile yanlış zamanda ortaya çıkıyorsa hiçbir işe yaramayabiliyor. Siz ne kadar iyi istihbaratçı olursanız olun bu böyle.
Hal böyle olunca, İddianamedeki ifadeyle ‘Ergenekon Terör Örgütü’ne’ yıllarca kimse dokunamadı.
İstanbul polisinde ‘yeni kadrolar’ devreye girince süreç kaldığı yerden işlemeye başladı.
Ümraniye’deki gecekondudan çıkan el bombaları bu "yeni kadrolar"ı Adil Serdar Saçan’ın elindeki "Ergenekon ifşaatlarına" ulaştırınca sürecin önü alınamaz oldu.
Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesine atılan bombalar da süreci hızlandırdı.
İş mahkemeye intikal ettiğinde, Tuncay Güney’in aktardığı bilgiler iddianamenin de omurgasını teşkil etti.
