‘İKİ TARAF DA İSTEDİĞİNE ULAŞTI’
Ortadoğu Uzmanı Araştırmacı Haydar Oruç; saldırının Ocak 2020’de yapılan Kasım Süleymani suikastından bu yana kamuyoundaki “yeterli karşılık verilmiyor” eleştirisinin getirdiği birikmişlikle yapıldığını değerlendirerek, şöyle devam etti: “İran -muhtemelen ABD ile koordineli olarak- sınırları ölçülü bir saldırı gerçekleştirdi. İki taraf da istediğine ulaştı. İran, kamuoyu tazyiğini azalttı; İsrail de prestij kaybeden savunma sistemlerinin ayakta olduğunu gösterdi. Bunun yanında İsrail tekrar mağdur konumuna geldi. Bu yüzden İsrail daha karlı çıktı diyebiliriz. İran ve İsrail arasındaki çatışmanın geleceğini bilemeyiz. Öte yandan İran, ABD güçlerine hava sahasını açan Ürdün ile sorun yaşayacaktır. Gazze’deki durum ile bir paralellik yok ama Batı’nın İsrail tavrı değişti. İsrail, bunu Refah’a yönelik bir operasyon için kullanırsa şaşırmamak gerekir. İsrail ordusu teyakkuzda, bu bir kara operasyonu da olabilir.”
‘DOKUNULMAZLIĞINI İSPAT ETMİŞ OLDU!’
Türkiye Avrupa Vakfı Yönetim Kurulu Başkanvekili Emekli Büyükelçi Uluç Özülker; İran’ın daha önce ABD üslerini de hedef aldığı saldırılarının dozunu artırdığına dikkat çekerek, şunları söyledi: “Amerika’ya rağmen İsrail’e bir şey yapılamayacağı ortaya çıkmıştır. İsrail, dokunulmazlığını ispat etmiştir. Bu ne perhiz ne lahana turşusu; İsrail, tahrik ederek bu noktaya getirdi süreci. Bunu İran’ın kamuoyunu tatmin etmeye çalışmasından daha büyük nitelikte görmemek lazım. Netanyahu’nun yapabilecekleri sınırlı... Gazze halen uluslararası bir sorun. ABD baskısı sebebiyle İsrail orayı vuramıyor ama ablukasını sıkıştırabilir.”