hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Kredi kanalları kapatılmamalıdır"

    Kredi kanalları kapatılmamalıdır
    expand

    Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, ekonomi ve bankacılık sistemi için kesinlikle "kredi kanallarının kapatılmaması" gerektiğini belirterek," Kredi kanallarının açık olması, bankacılarımız ve BDDK kadar ekonomideki diğer aktörlerin de gayretine doğrudan -belki bu dönemde- çok daha kuvvetli bir şekilde bağlıdır" dedi.

    Bilgin, BDDK'nın 2009 yılı bütçesini sunarken yaptığı konuşmada, BDDK bünyesinde 30 Eylül 2008 tarihi itibarıyla toplam 294 şirket bulunduğunu söyledi.

    Türkiye'de sigortacılık, leasing, yatırım fonları gibi finans sistemini oluşturan diğer kurumlar çok fazla gelişmediği için, Türk finans sisteminde temel oyuncunun bankalar olduğunu ifade eden Bilgin, "Bankacılık bugün finans sistemimizin yaklaşık olarak yüzde 80'ini oluşturmaktadır" dedi.

    Bu nedenle, bankacılık, bankacılıkla ilgili gelişmeler ve bankaların davranış kalıplarının finans sistemini doğrudan, derinden etkileyebildiğini kaydeden Bilgin, bankacılığın ekonomik aktivitelerin merkezinde bulunduğunu, önemli olanın ise halkı kurallı piyasaların dışında bırakmamak olduğunu anlattı.

    Türk bankacılık sisteminin pek çok yönden, personel kalitesi, bilgi işlem teknolojisi, ürün çeşitliliği, kriz tecrübesi ve son yıllarda risk yönetimi konularında oldukça önemli mesafeler katettiğini anlatan Bilgin, şöyle devam etti:

    "Hatta bazı alanlarda pek çok gelişmiş ülkeden çok daha iyi bir konumdadır.

    Bankacılık sistemimizde Eylül 2008 sonu itibarıyla, kredilerin takibe dönüşüm oranı yüzde 3,11'dir. Sektörün ortalama sermaye yeterlilik oranı yasal sınır olan yüzde 8'in üzerinde ve yüzde 17,3'tür. Dünyanın en büyük bankalarında bugün yüzde 8 ya da 9'lar büyük başarı olarak karşılanmaktadır. Mevduatın krediye dönüşüm oranı yüzde 89'dur. Özkaynak karlılığı yüzde 15,47'dir.

    Eylül 2008 itibarıyla sektörün toplam kredileri 361 milyar YTL'dir. Bu kredilerin 271 milyar YTL'si Türk Parası şeklinde kullandırılan, 90 milyar YTL'si ise Yabancı Para şeklinde kullandırılan kredilerdir. Kredilerin 117 milyar YTL'si bireysel krediler olup, kalanı kurumsal ve KOBİ kredilerinden oluşmaktadır. Diğer bir anlatımla, bankacılık sistemi kredilerinin yüzde 33'ü bireysel kredilerdir. Bireysel krediler içinde ise ilk sırayı 39 milyar YTL ile konut kredileri almakta, bunu 34 milyar YTL ile ihtiyaç kredileri ve 33 milyar YTL ile kredi kartları izlemektedir."

    "Kredi kanalları kapatılmamalı"

    Ekonomi ve bankacılık sistemi için kesinlikle "kredi kanallarının kapatılmaması" gerektiğinin altını çizen Bilgin, "Kredi kanallarının açık olması bankacılarımız ve BDDK kadar ekonomideki diğer aktörlerin de gayretine doğrudan, belki bu dönemde çok daha kuvvetli bir şekilde bağlıdır. Bize göre, bu anlamda finansal istikrar olmadan fiyat istikrarının gerçekleşmesi olasılığı da düşüktür" dedi.

    "Toplam mevduatımız 419 milyar YTL"

    Eylül 2008 itibarıyla toplam mevduatlarının 419 milyar YTL olduğunu ifade eden Bilgin, "Bunun 276 milyar YTL'si Türk parası, yaklaşık 115 milyar ABD Doları karşılığı da yabancı para şeklindeki mevduatlardan oluşmaktadır. Yabancı para mevduatının, toplam mevduat içindeki payı 2002'de yüzde 57,3 iken bu oran bugün yüzde 34'e gerilemiştir" diye konuştu.

    Türk bankacılık sektöründe mevduatın yüzde 91'nin 3 ay ve daha kısa vadeli olduğuna işaret eden Bilgin, mudilerin genelde vadelerinde yenileme eğiliminde olsalar da söz konusu vade yapısının sistemin projeksiyonlarında önemli bir değişken olarak yer aldığının altını çizdi.

    Mevduat ile ilgili diğer bir problemin de kredilerin mevduattaki artış hızından daha hızlı artması olduğunu belirten Bilgin, "Bir anlamda tasarruf açığının doğmasıdır. Bu açığı bankalarımız genelde yurtdışı borçlanmalar vasıtasıyla kapatmışlardır. Sendikasyon ve sekürütizasyon kredileri olarak adlandırılan bu tür borçlanmaların en önemli özelliği mevduattan çok daha uzun vadeli olmalarıdır. Sektörde şu anda stok olarak toplam 26 milyar ABD Doları sendikasyon ve seküritizasyon kredisi bulunmakta olup, 2008'in kalanında 4,6 milyar ABD Doları, 2009'da ise 10,5 milyar ABD Doları geri ödeme söz konusudur" diye konuştu.

    "Sistem global krize yığınakla girdi"

    Bankacılık sistemi öz kaynaklarının Eylül 2008 itibarıyla 83 milyar YTL olduğunu bildiren Bilgin, serbest özkaynakların 57,1 milyar YTL olduğunu, sistemin 2008 yılı 9 ayında 11,1 milyar YTL kar elde ettiğini, yıl sonu kar toplamının da yaklaşık olarak 14 milyar YTL düzeyinde olmasını beklediklerini kaydetti.

    BDDK Başkanı, şöyle devam etti:

    "Tüm bu göstergelere bakıldığında esasen bankacılıkta son yıllarda kredilendirmenin hakim olduğu, mevduatın banka büyümelerine veya ihtiyaçlarına yetmediği ve açığın yurtdışı borçlanmalar vasıtasıyla karşılandığını ve sermayenin güçlü bir vaziyette bulunduğunu görmekteyiz. Kısaca sistem global krize yığınakla girmiştir."

    "Likidite riskini yönetmelikle olabildiğince frenlemekteyiz"

    Bu noktada sistemin yurtdışı kaynaklı krizden etkilenip etkilenmeyeceğiyle ilgili soruların akla gelebileceğine işaret eden Bilgin, yurtdışı bağlantılı bir ekonominin aktörleri olarak bankaların da dışsal ve uzantısı olan içsel gelişmelerden etkilendiğini, etkilenmeye devam edeceğini söyledi. Tüm dünyada bilançolarda şişkinlik yapan kalemlerin atılması veya reel bilançolara dönüşüm süresince görülecek dalgalanmaların Türkiye'de de etkisini hissettirdiğini kaydeden Bilgin, "Çok daha gerçekçi ve şeffaf bilançolara sahip olan bankalarımızın önünde de önemli günler bulunmaktadır. Bankacılık her zaman birçok riskin paketlendiği bir ortamda çalışmıştır ve bundan sonra da çalışmak zorundadır ve bu işin mantığı gereğidir" dedi.

    Bilgin ayrıca şöyle konuştu:

    "Kur riski, faiz riski, vade riski, ülke riski, itibar riski, mevzuat riski, fısıltı-dedikodu riski vb gibi riskler devamlı olarak bahsettiğimiz risklerdir. Ancak içinden geçtiğimiz dönemde üzerinde hassasiyetle durduğumuz ve takip ettiğimiz esas riskler ise likidite ve kredilerin geri dönüşünde aksama riski olarak kendilerini göstermektedir.

    Uygulanmakta olan ve dünyadaki tek örnek olan likidite yönetmeliği ile likidite riskini olabildiğince frenlemekteyiz.

    Türk bankacılık sisteminde kredilerin takibe dönüşüm oranı Eylül 2008 itibarıyla yüzde 3,11'dir. Gelişmeler bu oranın artmasının muhtemel olacağını göstermektedir."

    "Her banka gücü ölçüsünde iletişime açık olmalı"

    Bu gibi dönemlerde bankalara ve reel sektöre önemli görevler düştüğüne dikkat çeken Bilgin, bankaların diyalog ve işbirliğine açık, kanunların elverdiği ölçüde esneyebilmesinin önemli olduğunu söyledi.

    Reel sektör firmalarının da gerçek durumlarını yansıtan, şeffaf ve işbirliğine açık olmasının aynı derecede önemli olduğunu kaydeden Bilgin, her bankanın durumunun farklı olduğunu, dolayısıyla her bankanın gücü ölçüsünde bu iletişime açık olması gerektiğini belirtti.

    BDDK Başkanı, geçen 2 ay boyunca sektördeki gelişmelere de değindiği konuşmasında, global piyasalarda asıl dalgalanmanın Lehman Brothers'ın iflası ile (15 Eylül 2008) başladığını belirterek, şunları kaydetti:

    "Bu tarihten 12 Kasım 2008'e kadar geçen yaklaşık 2 aylık sürede, yabancı para kredilerde (parite etkisi giderildiğinde) 641 milyon ABD Doları, Türk parası kredilerde ise 2,8 milyar YTL azalış kaydedilmiştir. Mevduatta ise bahse konu süre içinde Türk parası mevduat 9,9 milyar YTL artmış, yabancı para mevduatı ise (parite etkisi giderildiğinde) 11,7 milyar ABD doları azalmıştır.

    Tespitlerimiz yabancı para mevduattaki azalışta kurlardaki yukarı yönlü hareketin etkili olduğunu ve YTL'ye dönüşen bu meblağın önemli bir bölümünün DİBS'lere ve YTL mevduata kaydığı yönündedir."

    "Bankalar olgun davrandı"

    Bu tabloya bakıldığında bankacılıkta geçmiş yıllarda görülen her ay yaklaşık ortalama yüzde 2-3 oranlarında görülen kredi artışının durağanlaştığının görüldüğünü belirten Bilgin, "Ancak dünyadaki bu çalkantılı dönemde yine de şu ana kadar gösterilen performans önemlidir. Bankalarımız pek çok gelişmiş ülkeye göre çok daha olgun davranmışlardır. Unutulmamalıdır ki, ülkemizde en çok denetlenen, sorgulanan, izlenen ve en ağır cezai sorumluluklara sahip sektör bankacılık sektörüdür. Piyasalarda yaşanan güven ve beklenti krizi aşıldığında, bankacılarımızın ellerindeki fonları piyasaya kullandırmak için her türlü gayreti göstereceklerini biliyoruz" diye konuştu.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow