Erdoğan'dan yine Muhteşem Yüzyıl mesajı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,"Birileri, tarihimizin, savaştan, kılıçtan, entrikadan, iç çekişmelerden, maalesef haremden ibaret olduğunu iddia ediyor. Bizden olmayan birileri, son derece kasıtlı şekilde bizim tarihimizi bize böyle anlatmaya çalışsa da, kendi tarihimizi böyle görmeyeceğiz" dedi.
İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen İnovasyon Haftası açılışına katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yaptığı konuşmada, Türkiye'nin diğer bazı ülkeler gibi ekonomisini büyütecek, sürekli güçlü tutacak hazır kaynakları olmadığını vurguladı. Bazı ülkelerin hazır kaynakları sayesinde ciddi refah seviyesine ulaştığını belirten Erdoğan, bu ülkelerin hazır tabii kaynaklarını çıkarıp, ihraç ettiğini söyledi. "Bizim, Türkiye olarak böyle kaynaklarımız yok" diyen Erdoğan, Türkiye'nin uzun vadede büyük potansiyel arz ettiğini, çünkü genç, dinamik ve üretken bir insan kaynağına sahip olduğunu söyledi. Erdoğan, bir riske de dikkat çekti ve "Genç nüfusunuz olabilir, ama bu genç nüfus, deyim yerindeyse, 'Ne iş olsa yaparım abi' diyorsa, yani kalifiye değilse, hiçbir anlam ifade etmez ve etmiyor" şeklinde konuştu.
Dünyanın her yerinde "Made in Turkey"i görürsünüz
Erdoğan, Türk medeniyetinin bir kaç yüzyıldır, Batı medeniyeti karşısında gerilediğini, bununla beraber Türk insanının da kendine güveninin gerilediğini belirterek, "Bugün artık kalıplarımızı, bugün artık ufkumuzun sınırlarını aşıyoruz. Artık bugün dünyanın neresine giderseniz gidin 'Made in Turkey', bunu görürsünüz" dedi.
"Fetih, kapılardan önce kalpleri açmaktır"
Daha sonra sözü daha önce de tepki gösterdiği Muhteşem Yüzyıl adlı diziye getiren Başbakan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Birileri, bizim tarihimizin savaştan, kılıçtan, entrikadan, iç çekişmelerden, maalesef haremden ibaret olduğunu iddia ediyor. Bizden olmayan birileri, son derece kasıtlı şekilde bizim tarihimizi bize böyle anlatmaya çalışsa da biz, kendi tarihimizi böyle göremeyiz ve görmeyeceğiz. Fetih dediğiniz kavram, kusura bakmayın, savaşarak, birilerinin boynunu kopararak, işgal ederek, sömürmek için yeni topraklar elde etme girişimi değildir. Fetih, tam tersine, kapılardan önce kalpleri açmaktır. Fetih, bir medeniyeti, sevgi medeniyetini yakın ya da uzak diyarlara taşımaktır. Fetih, kılıcın değil, kalemin egemenliğine inanmaktır. Onun için İstanbul'un fethinde Bizans'ın hanımları Fatih Sultan Mehmet'i, Akşemseddin'i karşılarken, 'Başımızda kardinal külahı görmektense, Osmanlı sarığı görmeyi arzu ederiz' demişlerdir. Çünkü birinde adalet, birinde zulüm vardı. Bizim tarihimiz konuşulurken sadece savaşlar gündeme getiriliyor. Sanki tarihimiz savaşlardan, sanki tarihimiz entrikalardan, haremden ibaretmiş gibi gösteriliyor. Ama bizim tarihimizi şekillendiren, bizim tarihimize damga vuran, bizim medeniyetimize yön veren kalemden ve kitaptan hiç kimse bahsetmiyor, bahsetmek istemiyor. Bizden olmayanlar, bizim tarihimizi nasıl anlatırsa anlatsın, biz, kendi tarihimizi, kendi öz medeniyetimizi doğru tanımak, doğru anlamak ve o tarihten ilham alıp, geleceği şekillendirmek zorundayız. İşte onun için bizim başımız hiçbir zaman öne eğilmeyecek."