9 maddeyle Yeşilçam'ın kötü adamı Erol Taş

Türk sinemasında oynadığı kötü adam rolleriyle adını yazdıran Erol Taş'ın hayat hikayesi oldukça ilginç. Birçok Yeşilçam sanatçısı gibi hayatı zorluklarla geçen Taş'ın hayatından başlıkları derledik.

Haberin Devamı

İki yaşında babasını kaybetti

/

1926 doğumlu Erol Taş, iki yaşındayken babasının ölümü üzerine ailesiyle beraber İstanbul’a göç etti. Okul çağındayken ailesine yardım etmek için okulu bıraktı ve çeşitli işlerde çalışmaya başladı.

Boksör olarak madalyalar kazandı

/

Başarılı bir boksör olan Taş, 1947’de İstanbul ve Türkiye ikinciliği kazandı.

Haberin Devamı

Fabrikadan kaçıp film setine gidiyordu

/

Aynı yıl askere giden Taş, 3 yıl sonra döndüğünde Cankurtaran’da bir iplik fabrikasında çalışmaya başladı. Fabrikada çalıştığı dönemde Erol Taş’ın yolu sinemayla kesişti. Sinemaya girişini Erol Taş şöyle aktarıyor: "Lütfi Akad o bölgede bir film çekiyordu. Biz de işten kaytarıp çekimleri izliyorduk arkadaşlarla. Günlerce süren çekimlerden birinde mahallede oturan birkaç serseri, film ekibine musallat olup onları rahatsız etmeye başladı. Film ekibini korumak için birkaç arkadaşımla birlikte, serserilerle kavgaya giriştik ve Lütfi Bey'in yanında onlara bir güzel dayak çektik. Serseriler toz oldu tabi. Lütfi Akad daha sonra haber göndermiş bana, 'Bir kavga sahnesi var, gelsin oynasın' diye. Böylece sinema hayatım başladı. Filmdeki rolümü diğer yönetmenler de beğendi ve ardı ardına teklifler gelmeye başladı."

Beyaz perdede ilk kez 1957'de görüldü

/

Erol Taş’ın oynadığı ilk sinema filmi, 1957’de Mümtaz Alpaslan’ın çektiği Acı Günler oldu. İlk başlarda küçük rollerle sinemaya adım atan Taş’ın yükseliş için fazla beklemesi gerekmedi. Yeşilçam’ın aranan “kötü adam”larının başında gelmeye başladı.

Haberin Devamı

600'den fazla filmde rol aldı

/

Oyunculuk kariyeri boyunca 600’den fazla filmde rol alan Erol Taş’ın en unutulmaz filmleri Susuz Yaz ve Duvarların Ötesi’nde oldu. Kariyeri boyunca kendisi de oynadığı filmler de ulusal veya uluslararası ödüller aldı.

Özel hayatı aktörlüğü kadar parlak gitmedi

/

1965’te Taş’ın eşi Hafize Taş, kansere yenik düştü. Bir yıl sonra Elmas Taş ile evlenen kadar Erol Taş, Güler, Gönül ve Metin’e hem annelik hem babalık yaptı.

Haberin Devamı

Çocuklara annelerinin öldüğünü söyleyemedi

/

Çocuklarına uzun süre annelerinin öldüğünü söyleyemedi. Bütün ev işleri ve çocukların bakımını tek başına üstlendi. Çamaşır ve banyo günü yemekler biraz geç yenir çünkü Taş, işleri anca yetiştirebilirdi.

Çocukların yanında üzgün görünmezdi

/

Annelerinin yokluğunu yaşatmamak için çekim için setlerden döner dönmez bütün vaktini çocuklarıyla geçirdi. Onlarla parka, hayvanat bahçesine gider. Çocuklarının yanında üzgün görünmemeye özen gösterdi.

Haberin Devamı

Sinemayı bıraktıktan sonra tüm vaktini kahvehanesine verdi

/

Erol taş sinema oyunculuğunu bıraktıktan sonra bütün vaktini artık kahvehanesinde geçirmeye başladı. Onu arayanlar, nerede bulacaklarını bilirler. 1998’de kalp krizi sonucu ölene kadar da kahvehanesini işletmeye devam etti.