hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Alparslan Büyük Selçuklu Halife kimdir? Halife tarihte var mı? Alparslan döneminde Halife kimdir? Kime denir?

    Alparslan Büyük Selçuklu Halife kimdir Halife tarihte var mı Alparslan döneminde Halife kimdir Kime denir
    expand

    TRT 1'de yayınlanan Alparslan Büyük Selçuklu dizisinin oyuncuları arasında yer alan Halife karakterini canlandıranın kim olduğu sorgulanıyor. Her pazartesi ekrana gelen dizide Halife merak uyandırdı. İşte Halife hakkında bilgiler...

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Halife karakteri, Alparslan Büyük Selçuklu dizisinin karakterleri arasında yer alıyor. Peki ama Alparslan dizisindeki Halife kimdir?

    Halife kimdir?

    Hilâfet veya halifelik, İslam peygamberi Muhammed'in 632 yılındaki ölümünün ardından oluşturulan siyasi bir makamdı. Bu siyasi makamın başındaki kişilere halife denirdi.

    4 halife sırasıyla kimlerdir?
     
     
    Ebu Bekir.
    Ömer.
    Osman.
    Ali.

    Kaim (Abbâsî halifesi)
     
    TDV İslam Ansiklopedisinde yer alan şu bilgiler: Henüz küçük yaşta iken, babası Çağrı Bey’in hastalanması üzerine idareyi ele alarak Gazneli taarruzlarını durdurması, yine babasının sağlığında Karahanlılar’a (1049) ve Gazneliler’e karşı (1058) zaferler kazanması, zaten Çağrı Bey’in son yıllarında veliaht sıfatıyla fiilen yönettiği Horasan Selçuklu Devleti’nde ve hatta bütün Selçuklu topraklarında büyük bir itibar kazanmasına yol açmıştı. Bu sebeple Çağrı Bey’in Receb 451’de (Ağustos 1059) ölümü üzerine Horasan meliki olduğu zaman hânedanın diğer mensupları arasından itiraz eden çıkmamış, ayrıca onun tutum ve davranışlarından ileride Selçuklu sultanlığı için de kuvvetli bir aday olacağı anlaşılmıştı. Nitekim Alparslan, amcası Sultan Tuğrul (Bey) Ramazan 455’te (Eylül 1063) arkasında evlât bırakmadan ölünce, kendi vasiyeti üzerine tahta çıkarılan Süleyman’ın sultanlığını kabul etmemiş ve derhal mücadeleye girişmiştir. Çağrı Bey’in son zevcesinden doğan, dolayısıyla Alparslan’ın kardeşi olan en küçük şehzade Süleyman, annesinin Çağrı Bey’in ölümü üzerine amcasıyla evlenmiş olmasından ötürü Tuğrul Bey’in üvey oğlu durumuna gelmiş ve annesi ile Vezir Amîdülmülk el-Kündürî’nin gayretleri sonucunda da veliaht tayin edilmişti. Alparslan, Tuğrul Bey’in ölümünden hemen sonra Vezir Amîdülmülk tarafından tahta çıkarılan Süleyman’a karşı harekete geçmeye hazırlandığında, ağabeyi Kirman Meliki Kavurd, amcası Mûsâ İnanç Yabgu, Çağrı ve Tuğrul beylerin amcazadeleri olan Selçuk’un torunu Kutalmış da taht üzerinde hak talep ediyorlardı; bunlardan Kutalmış üç yıl önce Tuğrul Bey’e karşı isyan etmişti. Alparslan, önce kendisini emniyete almak için, Tuğrul Bey’in ölümü üzerine isyan eden Huttalân ve Sagāniyân emîrleri ile Herat’ta bulunan ihtiyar amcası İnanç Yabgu üzerine yürümek zorunda kaldı. Âsi emîrleri itaat altına aldıktan sonra İnanç Yabgu’yu da mağlûp ederek taht üzerindeki hak talebinden vazgeçiren ve onu tekrar eski yerinde bırakan Alparslan, büyük bir ordu ile imparatorluk başkenti Rey’e doğru hareket etti. Ancak onun bu meşguliyetinden dolayı gecikmesi sırasında kendi adına hutbe okutarak sultanlığını ilân eden Kutalmış 50.000 kişilik ordusuyla Rey üzerine yürümüş ve karşısına çıkarılan kuvvetleri bozguna uğratarak Vezir Amîdülmülk’ü muhasara altına almıştı. Tahta çıkarılan Süleyman ise sultanlığını kabul etmeyen rakiplerine göre kendi zayıflığını farkederek daha önce Rey’i terkedip Şîraz’a çekilmişti. Kutalmış’ın karşısında uzun süre dayanamayacağını anlayan Amîdülmülk, Alparslan’dan yardıma gelmesini isteyerek onun adına hutbe okuttu. Böylece olayların başından beri Alparslan’ı sultan olarak görmek isteyen ordu içindeki pek çok kumandan ve askeri de memnun etmiş oluyordu. Alparslan’ın yaklaşmakta olduğunu haber alan Kutalmış muhasarayı kaldırıp savaşı kabul edebileceği uygun bir yer olan Damgan civarında Milh vadisine geldi ve akarsuların yönünü değiştirerek çevreyi bataklık haline getirdi. Fakat savaş alanında önceden tertibat almasına ve ordusunun da daha güçlü olmasına rağmen, 1063 yılının son günlerinde cereyan ettiği sanılan savaşta mağlûp oldu ve dağılan ordusunu kendi kalesi Girdkûh’a doğru çekmeye çalışırken kayalık bir bölgede atından düşerek öldü. Alparslan’ın hükümet merkezine girmesi üzerine de İsfahan’a kadar ilerlemiş olan Kirman Meliki Kavurd kendi topraklarına geri döndü ve Alparslan adına hutbe okuttu. Alparslan’ın Rey’de tahta çıkmasından ve adına hutbe okutup sikke kestirmesinden sonra saltanatı, Abbâsî Halifesi Kāim-Biemrillâh tarafından da mûtat törenlerle tasdik ve ilân edildi (7 Cemâziyelevvel 456 / 27 Nisan 1064).

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow