“Boy Harsher evreni”ne yolculuk!

“Boy Harsher evreni”ne yolculuk
expand
Kaynak:Betül Memiş / Cnnturk.com

Davette “Haziran ayının en karanlık ve en heyecan verici gecesi için takviminizi şimdiden işaretleyin!” diyordu; ki daha öncesinde Salon İKSV’de gerçekleştirdikleri konserden hafızaya alanlarınız hatırlayacaktır, bu cümlenin neye tekabül ettiğini! Ezcümle, dark wave ve minimal synth sahnesinin en etkileyici ikililerinden Boy Harsher, 25 Haziran’da, IF Performance Hall Beşiktaş’ta! Konser öncesi, ikiliye kulak verelim isterim…

 

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Northampton, ABD merkezli ikili Boy Harsher; vokalist / söz yazarı Jae Matthews ve prodüktör / yapımcı Augustus Muller’den oluşuyor. İkili, sinema eğitimi alırken tanışıyorlar ve müziğe olan ilgileri de sinemayla başlıyor. Matthews senaryolar yazıyor, Muller ise “o henüz var olmayan filmler” için müzikler besteliyordu. İlk EP’leri “Lesser Man”, sınırlı sayıda basılmış kasetlerle yayımlandı, ancak hızla dijital ortamda yayılıp bir yeraltı hitine dönüştü. Hipnotik synth melodileri ve karanlık atmosferleriyle dikkat çeken ikili, 2014’ten bu yana yayınladıkları EP ve albümlerle kendilerine sadık bir dinleyici kitlesi oluşturdu. Ardından gelen “Yr Body is Nothing” ve “Country Girl” ile ABD ve Avrupa turnelerine çıkan ikili, sahnedeki sarsıcı ve kuşatıcı performanslarıyla dikkat çekti. Bu ivme 2019 tarihli “Careful” albümüne de taşındı ve ikili, uluslararası çapta büyük ses getirerek pek çok mecrada övgüler aldı. Ve 2022’de yayımladıkları ve aynı adı taşıyan kısa filmleriyle birleşen “The Runner” albümüyle sinematik yaklaşımlarını müziklerine başarıyla yansıttı.
(İç ses: Pandemi döneminde, yalnızca küresel kaosla değil, aynı zamanda Matthews’un MS teşhisiyle de yüzleşen ikili, kulüp müziği üretmenin yerini bulmadığı bir ruh hâlinde, daha sinematografik ve karamsar parçalar üzerine çalışmaya başladı. Matthews, iyileşme sürecindeyken sürekli ormanda koşan karanlık bir kadın karakteri hayal ediyordu. Bu hayal, ikili tarafından şehvet, takıntı ve baştan çıkarmanın karanlık eğilimlerini keşfeden bir filme dönüştürüldü. Yani dikize yattığımız film, o dönemin eseri…)

“Boy Harsher evreni”ne yolculuk

“Pain” ve “Your Body is Nothing” gibi parçalarıyla hafızalara kazınan Boy Harsher, gotik stilin modern temsilcilerinden biri olarak (Epifoni ve Blind organizasyonu, %100 Müzik katkılarıyla) 25 Haziran gecesi, tam da tanıtım metninde altını çizdikleri gibi, “sahnede karanlık ve dans dolu bir atmosfer yaratacak!” Gecenin açılışını ise İstanbul çıkışlı post-punk/darkwave ikilisi (melankolik melodiler ve enerjik sahne performanslarıyla tanınan) Ductape yapacak.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

“Gürültü müziğinden popa evrildik”

İkinizin de sevdiğini bildiğim yönetmen David Lynch, “Büyük Balık” adlı kitabında; “Tek başına olmak yalnız hissetmesine neden oluyordu ama etrafında sürekli kendisinden bir şeyler talep eden bir sürü insan olunca bazen daha da büyük bir yalnızlığın pençesine düşüyordu.” der ve ekler: “Örümcek gibiyiz. Hayatımızı örer. İlerleriz içinde. Rüya gören, o rüyada yaşayan hayalperestiz adeta. Tüm evren böyledir işte.” Üstadın tarifinden yola çıkarak sizin kişisel ve sanat (müzik-sinema) hayatınızın kadrajından 2024 yılı “Z Raporu”ndan ortaya nasıl bir fotoğraf çıkar ve yakın geleceğe dair öngörünüz nedir?

Augustus Muller: Şu anda dünyada birçok değişim unsuru kaynamakta. Nelerin olacağını öngörmek için uzun zaman harcayabilirsiniz ama ben genelde sanatsal kararlarımı olacaklara göre şekillendirmem. David Lynch’in tavsiyesini dikkate alıp kendi ağımı örmeye ve rüyalarıma odaklanmaya, rüyalarımın izini sürmeye çalışıyorum. Beni bugüne getiren de tam olarak bu içgüdüsel yolculuk oldu zaten.

2013’te, Teen Dreamz ve 2014 Boy Harsher çatısında başlayan yolculuk... Köklerinizden başlarsak geçmişten bugüne müzikal yolculuğunuza baktığınızda şarkılar, albümler, turneler, şehirler, insanlar, hikayeler ki şimdi filmler de ekleniyor. Müzikal serüveninizin dönüşümünü nasıl tariflersiniz?

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Augustus Muller: Müziğim üzerinde en büyük etki, onun nasıl dinleneceğini hayal etme biçimimden geliyor. Teen Dreamz döneminde aklımda bir sanat galerisi vardı. Grup olarak büyüdükçe, çaldığımız mekânlara göre şekil almaya başladık -bodrumlar, kulüpler, tiyatrolar, festivaller...

Jae Matthews: Evet, bir yandan da özgüven kazandık. Dönüşüm biraz da cesaretle oldu belki... Bir de “gürültü” müziğinden popa evrildik. Artık yerde çığlık atmak zorunda kalmayacak kadar cesurdum.

İkinizin de sinemaya olan ilgisi istikrarlı ve derin ki bunu da bir filme dönüştürerek taçlandırdınız. Bu tutkunuzun yansımalarını müzik kliplerinizde de görüyoruz -özellikle hikâye anlatımında. Görsel dili, müzik üretim sürecinizin bir uzantısı olarak mı görüyorsunuz? Kliplerinizdeki öznelerin mevzusunu yaratan / tetikleyen ne oluyor?

Augustus Muller: Anlatmak istediğimiz hikâyeyi fark etmemiz, keşfetmemiz biraz zaman aldı. İlk dönem kliplerimizi genelde başka yönetmenler çekti. Bu da aslında müziğimize dışarıdan, taze bir bakış kazandırdı. Ama “The Runner” adlı kısa filmimize gelene kadar, müziğimizin içindeki karakterleri ve temaları tam anlamıyla tanıyamamıştık. Bu filmle birlikte ilk kez parçaların içinde neyin döndüğünü fark etmeye başladık.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Jae Matthews: Yaptığımız müzik baştan sona görsel bir şey -benim için müzik, anlatıya sıkı sıkıya bağlı. Gus’la tanıştığımızdan beri on yılı aşkın süredir aslında hep aynı hikâyeyi yazıyoruz ya da aynı karakterlerin peşinden gidiyoruz. Her yeni işimiz, o anlatının başka bir yüzünü gösteriyor.

“Boy Harsher evreni”ne yolculuk

“Unuttuğunu sandığın o sahne gibi”

Bir müzik eleştirmeninin, hakkınızdaki şu tarifini çok sevdim: “Gotik bir estetikte kaybolmuş uhrevi bir ses, synth-punk, dark wave ve endüstriyel tekno arasında salınan minimalist sesler, derin ve kasvetli çığlıklar. Boy Harsher muhtemelen ikisinin arasında bir şey; henüz kimse ne olduğunu tanımlamayı başaramadı.” Ben ise; müziğinizin zamansız bir yerden seslendiğini düşünüyorum. Tanımların bulanıklaştığı, türlerin iç içe geçtiği günümüzde belki zor ama -2025 itibariyle müziğinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Augustus Muller: Müziği tarif etmek gerçekten çok zor. Zaten bu yüzden müzik yazarlarının önemli olduğunu düşünüyorum. Yine de kişisel referanslarımdan hareketle şunu söyleyebilirim ki, 80’ler elektronik müziği hâlâ benim için temel bir referans. Minimalizmi, sound’ları, estetik dili -hepsiyle hâlâ flört hâlindeyim. Evet, grup olarak evriliyoruz, değişiyoruz... Ama dönüp dolaşıp Yello’nun Stella’sına ve Severed Heads’in Rotund For Success’ine geri dönüyorum. Galiba bazı saplantılar kalıcı.

Jae Matthews: Evet, aynen öyle. Bir yandan da kendimizi herhangi bir türe sıkıştırmak istemiyoruz. Ki bir türün içinde sabitlenmek gibi bir niyetimiz de hiçbir zaman olmadı zaten. Geçenlerde Tazmanya’da bir restoranda Dire Straits çalmaya başladı; Gus’la aynı anda birbirimize döndük ve “İşte biz tam da böyle bir müzik yapmak istiyoruz!” dedik. Gerçekten öyleydi!

Orijinal müziklerinizle hazırladığınız 40 dakikalık kısa film “The Runner”, güçlü bir görsel anlatım sunuyor. Bu filmi bir “Boy Harsher evreni” olarak görebilir miyiz? Ayrıca bir gün Boy Harsher’ın yolculuğunu anlatmak isteseniz, o filmin ilk sahnesi nasıl başlardı?

Augustus Muller: “The Runner”, kendi evrenimizi nihayet daha net görmeye başladığımız andı. O günden beri de bu evreni genişletiyoruz. Eğer bir gün tam teşekküllü bir Boy Harsher filmi çekilecekse, ilk sahne büyük ihtimalle küçük bir kasabada geçer. Ana karakter, kaçma dürtüsüyle yanıp tutuşan bir kadın olurdu. Kaçış fikri bizde her zaman bir çekirdek gibi durdu.

Jae Matthews: “The Runner”, aslında bugüne kadar yazmak istediğimiz neredeyse tüm karakterleri içinde barındırıyor. Onlar, bir bakıma metaforik olarak bizim de olduğumuz insanlar. Sanırım bundan sonra da bu karakterler etrafında yeni katmanlar örmeye devam edeceğiz. Bir tür sinematik yeraltı evreni kuruyor gibiyiz -biraz David Lynch biraz video art biraz da rüyada gördüğün ama unuttuğunu sandığın o sahne gibi.

“Boy Harsher evreni”ne yolculuk

 İlk başta intikam arıyor gibi görünen ve daha sonra kendi karanlık içgüdülerinden kaçan gizemli bir kahramanın (Kris Esfandiari) yolculuğunu anlatan “The Runner”da olduğu gibi kurt-insan metaforu, bastırılmış kimliklerle ilgili güçlü bir sembol olan “My Animal”da da bir karakterin iç dünyasına ses oldunuz. Karakterlerle bağ kurmada rutininiz veya başlangıç noktanız nasıl gelişiyor?

Augustus Muller: Boy Harsher’la birlikte albümler üzerinden bir karakter evreni geliştirmeye başladık. Zamanla onlarla epey içli dışlı olduk, artık yan yana yaşar gibiyiz. Her albümde biraz daha fazla açığa çıkıyorlar.

Jae Matthews: Yani, dürüst olmak gerekirse bu karakterler ya da varlıklar -çoğu zaman bizzat benim. Hissettiğim, davrandığım hâllerin bir tür abartılmış, neredeyse doğaüstü yansımaları... Fantezi böyle çalışıyor zaten: gerçeği çarpıtıyorsun ama o çarpıklıkta hakikat parlıyor. Kendini başka biri gibi hayal ederken, aslında kendinin daha açık bir versiyonuna dönüşüyorsun.

 “Garip ve karanlık şeyleri seviyorum”

Sinema ile müzik arasında besleyici bir bağ var ve sizin müziğinizde de -dedikleri gibi- güçlü bir sinematografi hissi taşıyor. Bu iki ifade biçiminde sizi besleyen incelikler neler? Bir röportajınızda “acı ritmi bozar” diyorsunuz -bunu biraz açmanızı isterim. Ayrıca müziğinizde yoğun bir kaçış hissi var; bu karanlık evrende tam olarak neyden kaçıyorsunuz? Şarkılarınızda efsunlanan korku, karanlık, acı, kaçış, arzu ve yok oluş gibi temalar sizin için ne ifade ediyor?

Augustus Muller: Biz aslında sadece bize anlamlı gelen, hissettiren duygulara odaklanıyoruz. Jae ve ben ikimiz de küçük bir kasabadan geliyoruz. Çocukluğumun büyük bir kısmını bir arabaya atlayıp çok uzaklara gitmeyi hayal ederek geçirdim.

Jae Matthews: Bizim “Pain” şarkımız üzerine o kadar çok spekülasyon dönüyor ki, bazen gülüyorum buna. İnsanlar sanki ben bir bondage manyağıyım ya da donmuşum gibi düşünüyor -keşke öyle olsa, ama gerçekte ben sadece uzun süreli, sürekli bir kalp ağrısı çekiyorum. Bu yüzden sıradan bir hayat sürmek benim için zor... Acının ritmi bozması belki de tam da bu; kalbin attığı tempo, bedenin ve ruhun ritmini alt üst ediyor.

 Bir röportajınızda film ilhamlarınızdan bahsederken gerçeküstü ve bedensel korkuya, Doucournau ve Lynch’in “tuhaflığına” duyduğunuz ilgiyi vurguluyorsunuz. Bu dünyalarda sizi çeken şey ne? Belki bu yanıt, gelecekteki filmleriniz hakkında da küçük ipuçları verir mi?

Augustus Muller: Ben, garip ve karanlık şeyleri seviyorum. Estetiğin tamamını afiyetle yutarım. Cronenberg ve Lynch’i özel kılan şey ise, bence tamamen dürüst yönetmenler olmaları. Yaratıkları karakterleri bütünüyle anlıyorlar ve o kadar tanıdık hikâyeler anlatıyorlar ki, insan kendini orada buluyor. Stil sadece başlangıç noktasıdır; eğer içten bir şey aktarmazsan, hiçbir anlamı yok.

Jae Matthews: Beden korkusuyla çok bağdaşıyorum -belki de bunun sebebi bağışıklık sistemimle ilgili hastalığım ve bedenim üzerinde hissettiğim kontrolsüzlük. Ama bence bu kopukluk, kadın olarak tanımlanan kişiler arasında oldukça yaygın bir his. Güçsüz hissetmeye adeta şartlandırılıyoruz.

Müziğinizde sıklıkla öne çıkan -bedenimizin de iki temel enerji kaynağı olan- “sevgi” ve “korku”. Bir röportajınızda, “Korkuyu, keder için en iyi metafor olarak görüyorum. Yaşamanın büyük kısmı, hayat kaybını anlamlandırmaya çalışmakla geçiyor” diyorsunuz. Bu bağlamda sizin için korku ve sevgi ne ifade ediyor? Bu duygular yaratım sürecinize nasıl yansıyor?

Jae Matthews: O röportajda muhtemelen annemin ya da babamın ölümü üzerine konuşuyordum. Orada demek istediğim, kaybın yarattığı acının neredeyse tarif edilemez oluşuydu; ama korku türü, bu duyguyu ifade etmek için uygun bir metafor. Keder, insanın peşini bırakmayan, kararlı bir hayalettir.

Şarkılarınız genellikle kısa ama yoğun; duyguyu minimal cümlelerle aktarmanız bilinçli bir tercih mi, yoksa daha çok içgüdüsel mi gelişiyor? Hep sorulan soru: Önce melodi mi geliyor, yoksa sözler mi?

Jae Matthews: Bence melodi önce gelir.
Augustus Muller: Hâlâ nasıl şarkı yazacağımı çözmeye çalışıyorum. Şu an elimden geldiğince çok şey üretmeye ve aralarından tutanları bulmaya çalışıyorum.

“Boy Harsher evreni”ne yolculuk

“En utanç verici kısmınla yüzleşmek”

Plak şirketi yönetimi, müzik ve film yapımcılığı gibi farklı alanlarda edindiğiniz deneyimlerden yola çıkarak bu işlere ilgi duyan gençlere ne gibi tavsiyeler vermek istersiniz?

Jae Matthews: Kendini fazla ciddiye alma ve sadece ne yapmak istediğine odaklan. Basit gibi görünüyor ama “marka yaratma / markalaşma” ya da “doğru yolu takip etme” karmaşasında veya çetelesinde kaybolmak gerçekten çok kolay. Kendi yolunda, yolculuğunda yürü ve sonunda başarı ya da popülerlik, sadece seninle ilgili bir barometre olduğunu göreceksin, yani tüm bunlar senin için anlamlı olan bir ölçüt.

Augustus Muller: Çok fazla tavsiye vermemeye çalışıyorum, çünkü hâlâ çok fazla hata yapıyorum.

 Uzun zamandır birbirinizi tanıyorsunuz. Hem bireysel hem de grup olarak birbirinizin gelişimini nasıl gözlemliyorsunuz? Mesela, tam da şu an aklınıza gelip de sizi duygulandıran ne var?

Augustus Muller: Jae geçen kış bir uzun metraj film yazdı ve yönetti. Gerçekten inanılmaz bir iş çıkardı. Onunla gurur duydum.

“Şu anki halimiz tamamen beklenmedikti ve gelecekte ne olacağını tahmin etmek zor” diyorsunuz. Yine de sormak isterim, şu sıralar kafanızda veya masanızda neler var? Ayrıca hayalinizdeki sanatsal iş birliği nasıl olurdu?

Jae Matthews: Ben ise interaktif bir enstalasyon geliştirmeye çalışıyorum. Ayrıca hâlâ biraz country müzik yazmak istiyorum.

Augustus Muller: Film yazmak ve yönetmek istiyorum.

Bir röportajınızda, Amerika’daki sistemsel ırkçılık ve adaletsizliklere değinmiş, gerçek değişim umudunuzu paylaşmıştınız. Dünyada olan bitene karşı dürüst ve samimi duruşunuzu; yani kişisel deneyimlerinizi müziklerinize de yansıtıyorsunuz. Dünyadaki yaşananlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Hâlâ umut var mı?

Jae Matthews: İnsanlığa inanmak istiyorum, hatta umut etmek… Ancak son zamanlarda her şey çok karanlık bir hal aldı… İnsanların birbirini yönetme, dışlama ve yok etme arzusu tam anlamıyla berbat. Son zamanlarda, herkesten çok uzakta, uzaklarda yaşamayı düşünüyorum.

Bugünlerde ilginizi çeken veya hikayesini sevdiğiniz müzikler, müzisyenler, sanatçılar, performanslar veya kitaplar, filmler neler ve kimlere ait?

Jae Matthews: Son zamanlarda çok fazla kozmik country dinliyorum ve California’ya taşınıp taşınamayacağımı düşünüyorum.

Augustus Muller: Bu yılki en büyük keşiflerimden biri Lars Von Trier’in filmleri oldu. Son dönemde tiyatrolarda birçok filmini izleme şansım oldu ve gerçekten çok ağır vurdu. Bana, gerçekten büyük bir şey yaratmak istiyorsan, kendindeki en utanç verici ve mahcup kısmınla yüzleşmek zorunda olduğunu hatırlattı. Hikâyenin küçük detayları -genellikle atlamak istediğin o kısımlar- aslında en önemlileridir.

Sıradaki Haberadv-arrow
Sıradaki Haberadv-arrow