hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    İstanbul için konser vakti!

    İstanbul için konser vakti
    expand
    KAYNAKBetül Memiş / Cnnturk.com

    İstanbul’un müzik güzergâhında, Mayıs, Haziran, Temmuz ve Ağustos’un konserler rotasını çizdik! Rock, metal, caz, klasik veya pop veyahut dans; açık hava, salon, orman veya bahçe; yaz akşamlarınızı notalarla anılara dönüştüreceğiniz performanslar seçkisiyle sizleri başbaşa bırakıyoruz!

     

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    “Barbarlık bir başlangıç değildir, ister istemez önce gelen bir kültür durumuna göre her zaman ikincildir ve sadece onunla kıyaslandığında bir yoksullaşma ve bir yozlaşmışlık olarak ortaya çıkabilir. Barbarlık, demektir Joseph de Maistre, bir harabedir, yoksa başlangıçtaki bir durum değil. Demek ki kültür her zaman birincildir. Toplumsal faaliyetin ve örgütlenmenin en kaba biçimleri bile, örneğin göçebe ilkel sürüye yüklenebilecek biçimler bile kültür kipleridir ve bunlar da zımni yasaların ve tüm grubun varlığını ve hayatta kalmasını mümkün kılmaya yönelik davranış türlerinin örgütlenmesini gösterir.” der Fransız filozof, fenomenolog ve romancı Michel Henry (Ayrıntı Yayınları, Işık Ergüden çevirisi) “Barbarlık” adlı kitabında ve ekler: “O halde kültür nedir? Her kültür bir yaşam kültürüdür; şu ikili anlamda ki, yaşam bu kültürün hem öznesini hem de nesnesini oluşturur. Bu, yaşamın kendi üzerinde uyguladığı bir eylemdir ve dönüştüren ve dönüşen olarak yaşan, bu eylem aracılığıyla kendini dönüştürür. Kültür başka hiçbir anlama gelmez. Kültür yaşamın öz-dönüşümünü belirtir; daha yüksek gerçekleşme ve tamamlanma biçimlerine erişmek amacıyla, durmadan çoğalmak amacıyla yaşamın kendini değiştirmeye devam ettiği hareketi ifade eder.”

    Gündelik koşturmaca seyrinde bilahare üstat Michel Henry’nin 185 sayfalık “Barbarlık” kitabına bakmanızı öneririm. Özellikle “kültür” mevzusuna kafa yormanız ricasıyla! Gelelim fanilik mesaisinde payımıza düşen “kültür”lerden nasiplenmeye ve kulaklara zuhur edip algılarımızı temiz eyleyecek Mayıs, Haziran, Temmuz ve Ağustos konserlerinden seçmelerine… Şunu da es geçmemeliyiz, tıpkı 90’lar ve 2000’lerin başında olduğu gibi bereketli bir yaz bizi bekliyor; o sebeple de ricam (en azından) müziğin sesini açalım! Ve ortaya karışık ahvalimizde ajandalar hazırsa, yavaştan başlıyoruz!

    Ve sahne müziğin devlerinin…

    24 Mayıs, Atatürk Kültür Merkezi: Metallica, Iron Maiden, Dream Theater ve Opeth gibi toplulukları etkileyen, çift solo gitarlı grup formatının öncüsü, en eski progressive rock gruplarından Wishbone Ash.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    İstanbul için konser vakti

    Martin Turner, Andy Powell ve Steve Upton tarafından kurulan İngiliz topluluk Wishbone Ash; Andy Powell ve Ted Turner’ın öncülüğünde, çift solo gitarlı grup formatını popüler hale getirmesiyle tanınıyor. Bu yenilikçi yaklaşım, her iki gitaristi de 1989’da “Traffic” dergisinin “Rock tarihindeki 10 önemli gitaristi” listesine taşıdı. Wishbone Ash’in müzikal kimliği, 1970’lerin başında Deep Purple konserlerinde ön grup olarak sahne almalarıyla şekillenmeye başladı. Grup, 1972’de çıkardığı ve İngiltere listelerine ilk üçten giren “Argus” albümüyle büyük bir başarı elde etti. Progresif rock ve folk unsurlarıyla dikkat çeken “Argus” öyle ki Thin Lizzy ve Iron Maiden gibi sonraki gruplara ilham kaynağı oldu. Grup, 2020’de çıkardığı son stüdyo albümü “Coat Of Arms”da köklerine dönüş yaparak müzik eleştirmenlerinden tam not aldı. Wishbone Ash, 25 stüdyo albümü, 11 konser albümü, beş DVD ve DVD rock belgeseli “This is Wishbone Ash” gibi pek çok esere imza attı. Wishbone Ash'in kurucusu Andy Powell konser öncesi, Anadolu Ajansı’ndan Ömer Faruk Yıldız’a konuşmuş, kulak verelim: “Müzikte bütünlüğü korumak zordur. Biz de bir zamanlar tarzımızın dışına çıkmak üzereydik. Fakat ben sürekli Wishbone Ash’in orijinal tarzını hatırlayan bir rol oynadım. Geçmişte yaptığımız hatalardan da ders çıkardık ve hayran kitlemizin talepleri doğrultusunda hareket ettik... Bu gece, konserde çok sert bir Wishbone Ash görecekler. Geçen yıl Ankara’da seyircilerden gelen ilgi alışılmışın dışındaydı. Herkes telefonlarını havada tutup bizi kaydetti. Kısacası müziğimize çok ilgili ve tutkuluydular. Türkiye gibi ülkelerde sahne performansı her zaman daha egzotik oluyor.”

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    24-25 Mayıs, Salon İKSV: Garanti BBVA Konserleri kapsamında vokalist Tessa Murray ve söz yazarı, yapımcı Greg Hughes ikilisinin (2009’da Londra’da bir tren istasyonunda) tanışıp ortaya çıkardıkları proje, kısaca “desert noir” ikilisi Still Corners.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    2007’de kurulmuş bir İngiliz / Amerikan dream pop grubu; 2011’de ilk albümleri “Creatures of an Hour” çıktı ve bunu 2013’te “Strange Pleasures” takip etti. Kısa bir süre sonra grup kendi plak şirketi Wrecking Light Records’u kurdu. 2016’da “Dead Blue” ve 2018’de “Slow Air” albümlerini yayınlayarak büyük beğeni topladı. Es notu: “Strange Pleasures”dan “The Trip”i duymayan kalmamıştır; öyle ki şarkının klibi YouTube’da 60 milyon izlendi ve bir fenomen haline geldi. Üçleme olarak duyurdukları albüm serilerinin son halkası (açık yol efsanesi ve folklorunu anlatan) “The Last Exit” 2021’de müzik raflarında yerini aldı. Grubun içe dönük, arayış peşindeki, romantik müziğinin bir diğer dışavurumu olan bu albüm eleştirmenlerce, “dinleyenleri harap kasabalar ve uçsuz bucaksız manzaralarda bir gezintiye çıkarıyor” şeklinde tarifleniyor. 2024’ün Nisan’ında çıkardıkları, Greg Hughes’un prodüktörlüğündeki, grubun New York, Woodstock’taki stüdyosunda kaydedilen 6. albüm “Dream Talk”taki 10 şarkıdan pek çoğunu Murray, rüyalarından yola çıkarak yazmış.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    25 Mayıs, KüçükÇiftlik Park: 1965’te gitarist Rudolf Schenker tarafından Almanya’nın Hannover şehrinde kurulan, heavy metal ve hard rock arasında melodilerini şekillendiren Scorpions.

    23 Mayıs konserini kaçıranlar için son fırsat! Efsane albümleri “Love at First Sting”in 40. yılı şerefine gerçekleşen turne kapsamında, 2 gece sahne alacak olan grubun, 2016’daki performansını hatırlayanların dimağlarında şimdiden bir kaşınma olacak/tır! Dünya çapında 100 milyondan fazla albüm sattığı tahmin edilen grubun en tanınmış hitlerinden biri, 1980’lerin sonlarında, 1990’ların başlarında, Doğu Avrupa’da yaşanan siyasi değişimleri ve Berlin Duvarı’nın yıkılışını anlatan sembolik bir marş olan “Wind of Change / Değişim Rüzgârı” ve hâlâ da öyle… Sözleri konserde yazılan şarkı, 1990’un sonunda plak olarak çıkarılmıştı. Ve 14 milyondan fazla kopyayla dünyanın en çok satan single’larından biri olmuştu.

    26 Mayıs, Zorlu Performans Sanatları Merkezi: PSM Loves Summer by %100 Müzik kapsamında 2012 menşeili, Fransız alternatif (elektronik indie pop) dans grubu L'Impératrice (İmparatoriçe).

    İstanbul için konser vakti

    “Sonate Pacifique”, “Odyssée”, “Matahari” ve “Tako Tsubo” gibi şarkılarıyla milyonlarca dinlemeye ulaşan Fransız synth pop grubu L'Impératrice; Charles de Boisseguin, Hagni Gwon, Achille Trocellier, David Gaugué, Tom Daveau ve Flore Benguigui’den oluşuyor. Grup, 7 Haziran’da yeni albümü “Pulsar”ı yayınlıyor. Eleştirmenlerce hiphop tınılarının daha dikkat çektiği belirtilen ve Maggie Rogers, Erick the Architect ve Fabiana Martone gibi isimlerin konuk olacağı albümden (ilham kaynağı Serge Gainsbourg olan) “Danza Marilù” adlı şarkısı paylaşıldı bile…

    26 Mayıs, Maximum UNIQ Açıkhava: Rock müziğinin “rönesans adamı” olarak tariflenen Corey Taylor.

    Slipknot ve Stone Sour’da vokalistlik yapan nu metal vokalisti ve epik solo kariyeriyle rock müzik tarihine, tabir edildiği şekliyle “adını altın harflerle yazdıran” 1973 doğumlu Corey Taylor; 2011 yılı, KüçükÇitflik Park, Slipknot konseri sonrası ilk defa solo olarak karşımızda. Grammy ödüllü hard rock devleri (1995) Slipknot ve (1992) Stone Sour’un ön saflarında sahneyi yönetmekten edebi yeteneğiyle hayranlarını etkilemeye kadar sanatsal ifadenin sınırlarını her defasında yeniden tanımlayan Taylor; müzik, edebiyat ve sinema arasında dönüp dolaşırken kendi izini bırakmaya; “Snuff”, “Through Glass”, “Bother”, “Before I Forget” ve daha nice hitleriyle, son olarak da yeni solo albümü “CMF2” şerefine elinde gitarıyla turnelemeye devam ediyor. Üşenmez de hatırlarsak: 2020’de, Jay Ruston ile birlikte prodüktörlüğünü üstlendiği “CMFT” adlı albümüyle solo kariyerine başlangıç yapan Taylor, “CMF2” albümünü ise 2023’ün Eylül’ünde yayınlandı. Meraklısına not: Taylor yanlış bilmiyorsam beş kitap yazdı (keşke T.C. yayıncıları da bir el atsa), fakat 2012’de yayınladığı -New York Times’ın en çok satan kitaplar arasında yer alan- Taylor’ın ilk defa kaleminden çıkan, kişisel hikâyesini anlattığı ve aslında maskesinin ardındaki ve melodilerindeki rengi ve hikâyeyi görmemize olanak veren “Yedi Ölümcül Günah”a bakmanızı öneririm. Taylor konserinin diğer konuklarından ilki; canlı performanslarıyla tanınan, Danimarkalı metal-core grubu Siamese. Son albümleri 2020’de çıkan “Super Human”, 10 milyonun üzerinde dinlenmeyi geçti. Diğer bir grup ise; Türkiye’den kök salan ilk southern metal grubu ve 300 grubun arasından OzzFest 2009 yarışmasında ikincilik ödülünü kazanarak Teksas’ta çalmaya hak kazanan (vokal) Tuna Vural, (gitar) Orcan Kolankaya, (basgitar) Deniz Karadoğan, (gitar) Dağhan Erdoğan ve (davul) Utku Çağatay Arslan’dan oluşan Black Tooth.

    İki günlük bahçe sefası ve sonrası salon keyfi

    28-29 Mayıs Yapı Kredi Bomontiada: “Kendine Has”ın sunduğu “Babylon Soundgarden” Pozitif deneyimiyle şehre dönüyor!

    Bomontiada’da gerçekleşecek festivalin ana sahnesinde gün boyunca yer alacak isimler: Weval, Yüzyüzeyken Konuşuruz, Gaye Su Akyol, Hey! Douglas (Live), Artz & Bugy, Sattas, Dilan Balkay, Mert Demir, Bosphoroots, Geeva Flava, Simba Roots Sound System ve Balkan Marching Band. Ve Kaan Düzarat, Hünkâr, Garan Garan, Volkan Judocu, Bantmag DJ’leri, Simba Sound System, Discolog, Murat Beşer & Levent Şen, Ras Memo & Da Frogg, Kiwi ise Babylon, Popülist ve avluda DJ setinin başına geçecek.

    1 Haziran, Salon İKSV: Amsterdam’dan dünyaya seslenen şarkıcı - söz yazarı Martijn Verhagen, şanson etkili müzik projesi “Morpheus” ile karşımızda.

    Annesinin ölümünden sonra müzikte yeniden hayat bulduğunu belirten Amsterdamlı müzisyen Verhagen, şanson tondaki müzik projesi “Morpheus” ile kulak verenlere kendi hikâyelerini anlatmaya geliyor. “Şarkılarım son derece kişisel olsa da Morpheus müziğimin etrafında bir dünya kurmama yardımcı oluyor. Savunmasız kalırken güçlü olmamı sağlıyor.” diyen sanatçı, ticari stüdyolara sırt çevirip, kendi evinde, her birini tek seferde kaydettiği şarkılarını topladığı ilk kısa-çaları “Morphosis” ile 2022’de fonumuza sızdı. Thomas Azier’in yapımcılığında, 2024’te çıkardığı iki şarkılık “Ride or Die”da bu defa yüzünü elektronik altyapılara çevirse de duygu yoğunluğundan taviz vermiyor; eski ve yenidünyaları buluşturduğu “Morpheus”u ise şöyle tarifliyor: “Mitolojiye, özellikle de Yunan ve Mısır’a her zaman ilgim vardı ve hikâyelerden ve destanlardan çok ilham aldım. Morpheus hayallerin taşıyıcısıydı ve insanları eyleme doğru şekillendirip motive edebiliyordu. Umarım aynısını şarkılarımla da yaparım. Arkadaşlarım bana hayalperest derdi. Şarkılarım son derece kişisel olsa da Morpheus müziğimin etrafında bir dünya kurmama yardımcı oluyor. Savunmasız kalırken güçlü olmamı sağlıyor.”

    7-8 Haziran, Cemal Reşit Rey Konser Salonu: Barcelona Flamenco Ballet / Carmen.

    İstanbul için konser vakti

    2017’de David Gutiérrez tarafından kurulan “Barcelona Flamenco Ballet” (BFB), geleneksel flamenko ile caz ve çağdaş baleyi harmanlayarak uluslararası alanda tanınmış bir dans topluluğu. 40’tan fazla ülkede sahne alan BFB, enerjik performansları ve toplumsal konuları işleyen yapımlarıyla dikkat çekiyor. El Ballet Flamenco de Barcelona (BFB), yeni projesinde her zaman güncel olan “Carmen” mitini ele alıyor. Fransız besteci Georges Bizet’nin 4 perdelik opera eserinin bu yeni yorumu, flamenko aracılığıyla bugüne kadar bilinmeyen yeni unsurları da anlatımına katıyor. Yönetmen: David Gutierrez; koreograf: David Gutiérrez, Judit Martín ve Costantino Fernández; dramartuji̇: Müreffeh Merimee; adaptasyon: Esmeralda Martin; müzi̇k: İban Perez, Jordi Centeno, Joel De Pepa, Arturo Cortes; dansçılar: David Gutierrez, Judith Martin, Alejandro Luque, Carlos Ruiz, Lucia Vicedo, Andrea Amaya, Judith González, Maria Bardolet, Natalia Marina, Carla Martínez.

    8 Haziran, Zorlu PSM: “PSM Loves Summer by %100 Müzik” kapsamında, Japon asıllı solist-gitarist Kazu Makino ve İtalyan ikiz kardeşler, baterist Simone Pace ve vokalist-gitarist Amedeo Pace tarafından kurulan Blonde Redhead.

    30 yıllık kariyerleri boyunca indie rock, dream pop, shoegaze etkileriyle elektronik ve deneysel sesleri, hatta zaman zaman yaylı çalgılar ile piyanoyu müziklerine entegre ederek kendi özgün tarzını oluşturan grup, 1993’te New York’ta bir araya gelerek, kültürler ve müzik türleri arasındaki alışverişin en başarılı temsilcilerinden biri oldu. Vokalist Kazu Makino’nun güçlü sesi ile Simone ve Amedeo Pace kardeşlerin enstrümanlarının eşlik ettiği melankoli ve duygu dolu bestelere 2023’te yenileri eklendi. Grup, hem yeni albümlerini hem de müzikte 30. yılını kutlamak için karşımızda! New York, Milano ve Toskana’da geçen beş yıllık bir dönemde yazılıp kaydedilen “Sit Down for Dinner” adlı albüm geçtiğimiz Eylül’de çıktı. Ve “Swingle Singers”ın akapella Bach yorumları ise albümün çıkış single’ı ve aynı zamanda hayranlarından tam not alan şarkısı “Snowman”in ilham kaynağı. Bu arada grup adını 1970 ve 80’lerin New Yorklu grubu DNA’nın bir parçasından alıyor.

    12 Haziran, KüçükÇiftlik Park: %100 Metal İftiharla Sunar / “Crush the World Tour” kapsamında, thrash - heavy metal efsanesi Megadeth.

    İstanbul için konser vakti

    1983’te kurulan ve 1985’te de ilk albümleri “Killing Is My Business... And Business Is Good!”u müzikseverlere sunan, Dave Scott Mustaine önderliğinde, dünya çapında milyonlarca dinleyiciye ulaşan ve tüm zamanların en iyi metal albümlerinden biri olarak kabul edilen “Rust In Peace”i metal tarihine kazandıran Megadeth, her döneminde teknik beceri, karmaşık aranjmanlar ve baş döndürücü gitar sololarıyla dikkat çekti. Grubun Eylül 2022’de yayımladığı “The Sick, The Dying… And The Dead!” albümü de bu vaatleri yerine getiren kayıtlar içeriyor. Dave Mustaine hayranlarına şunları söylüyor: “Bu albüm kolaylıkla “Countdown to Extinction” ve “Rust in Peace” arasında yer alabilir. “Countdown to Extinction”a alabileceğimiz müzikalitede şarkılar var ve “Rust in Peace”in agresifliğini taşıyorlar. Gruplar eskisi gibi baştan sona bir bütün oluşturan albüm çıkarmıyor. Fakat, metalde durum farklı. Bu camianın kendini onurlandırmak ve bize özel bir şeye sahip olmak istediğini düşünüyorum. Bizi diğer müziklerden ayıran en önemli özellik, çok sıkı çalışmamız, azmimiz ve birbirimize olan sadakatimiz. Dinleyicimiz / seyircimiz de bu topluluğu ayakta tutan kritik bir değere sahip.” Kariyeri boyunca 50 milyondan fazla albüm satan ve birçoğu platin albüm statüsüne yükselen bir grup olan Megadeth için, “başlı başına metal tarihinin en büyük hikâyelerinden biri” tanımlamaları boşuna değil! (İç ses: Ki 2000’lerin ortasında, İstanbul ahalisini şereflendirmiş grubun canlı performansına tanıklık etmiş bir fani olarak, ömür sayacına işlenecek / görülecek konserlerden biridir, diyeyim de siz anlayın!) Üzerine kitaplar yazılan, derin araştırmalar yapılan, müziğin evrimine ışık tutan bir grup ve ezcümle, davulda Dirk Verbeuren, basgitarda James LoMenzo, gitarda Teemu Mäntysaari ve gitar / vokalde Dave Mustaine’den oluşan “thrash metal efsanesi”…

    12 Haziran, Cemal Reşit Rey Konser Salonu: Rob Waring (vibrafon), Rob Luft (gitar), Thomas Strønen’den (davul) oluşan grubuyla John Surman Quartet.

    Saksafon, synthesizer ve klarnette usta John Surman, kariyerinin ilk 10 yılında serbest caz ve modal caz alanında her daim izinden bahsedilecek eserler ve kayıtlar üretmiş bir isim. İngiliz cazının önemli isimleri arasında yer almış ve ilerleyen zamanlarda da halk müziğinden temalar kullanarak klasik müzik, film müziği gibi geniş ve çeşitli çalışmalarıyla cazın sınırlarını genişletmiş usta Surman, 80. yaş gününü kutlamak için “Words Unspoken” adlı albümünü Şubat ayında piyasaya sürdü. 10 besteden oluşan ve Surman’ın uzun ve geniş yelpazeli kariyerindeki derin müzikal anlayışını yansıtan bir çalışma olarak öne çıkan albümü canlı dinlemek için iyi fırsat!

    12 Haziran, Zorlu PSM: 25 yılı aşkın bir süredir dünya çapında konserler veren, albümleri Avrupa’da 500 binin üzerinde satan İngiliz müzik grubu Archive.

    Modern müzik anlayışında kendilerine özgü tarz yaratan müzisyenler kolektifi Archive’ın temelleri Danny Griffiths ve Darius Keeler tarafından Güney Londra’da atıldı. 1996 tarihli ilk albüm “Londinium”dan itibaren topluluk içerisinde birden fazla söz yazarı, enstrümantalist ve vokalist yer aldı. Grup kendi içinde genişleyerek uluslararası bir kolektif haline geldi. “Londinium”, “Take My Head”, “You All Look the Same to Me”, “Axiom”, “The False Foundation” ve son olarak 2022’de çıkardıkları “Call To Arms and Angels” albümleriyle müzik dünyasına selam çakan Archive; tek bir müzik türü yerine, çeşitli müzikal unsurları bir araya getirerek kendine has tarzını; elektronik, alternatif rock, trip-hop ve orkestral unsurlarıyla harmanlanarak dinleyenlerine müzikal bir deneyim yaşatmaya devam ediyor.

    Küba’nın efsaneleri ve heavy metalin babaları

    21 Haziran, Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu: Küba’nın müzik dünyasına armağanı, efsanevi Buena Vista Social Club’ın grup üyeleri, 8 yıl aradan sonra Buena Vista All Stars adıyla huzurlarımızda.

    Times’ın, “Bu isimlerin resimlerini aynı karede bile görmek insanı heyecanlandırıyor” dediği; The Sun’ın, “Latin müziğinin hiç kuşkusuz en büyük müzik olayı onlardır” diyerek tanımladığı Buena Vista Social Club’ın yaşayan efsane üyeleri Barbarito Torres, Demetrio Muñiz ve unutulmaz solisti Ibrahim Ferrer’in oğlu Ibrahim Ferrer Jr., “Havana’da Bir Gece Gösterisi” ile sahnede. Havanalı genç piyano virtüözü Dayramir González, Kübalı “büyüleyici ses” Elizabeth Meza ve genç yetenek Liz Ferrer de bu maceraya dahil...

    22 Haziran, Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu: Soprano Olga Peretyatko, Murat Cem Orhan’ın şefliğindeki CRR Senfoni Orkestrası ile aynı sahnede.

    Kariyerine Plácido Domingo’nun düzenlediği Operalia Yarışması’nı kazanarak muazzam bir başlangıç yapan Soprano Olga Peretyatko, CRR Senfoni Orkestrası ile buluşuyor. Metropolitan Opera, La Scala, Covent Garden gibi önemli opera evlerinde ve Salzburg, Baden-Baden, Aix-en-Provence gibi prestijli festivallerde sahne alan, uluslararası yönetmenler ve orkestra şefleriyle işbirliği olan sanatçı, Robert Lepage’in yönettiği Stravinsky’nin “Bülbül” eserinin beğenilen prodüksiyonu ve Dmitri Tcherniakov’un provokatif “Çar’ın Gelini” yorumunda, Daniel Barenboim yönetiminde, Bizet’in “İnci Avcıları” eserindeki başrol olan Leïla rolünde büyük başarı kazandı. Peretyatko, 2015 ECHO Klassik ile 2018 OPUS Klassik ödülleri yanında, dünyanın farklı ülkelerinden seçilmiş 23 ninniyi içeren ve 2021’de Melodiya etiketiyle yayınladığı “Songs for Maya” albümüyle de aldığı olumlu eleştirilerle dikkat çekmişti.

    25 Haziran, KüçükÇiftlik Park: Yeni albümü “=1 More Time” turnesi kapsamında İstanbul da dahil olmak üzere, dünya çapında 60’tan fazla konser verecek olan İngiliz efsane Deep Purple.

    İstanbul için konser vakti

    Heavy metal ve modern hard rock müziğinin öncüleri arasında kabul edilen, “Smoke On The Water”, “Highway Star”, “Burn”, “Child in Time”, “Soldier of Fortune”, “Hurricane”, “Perfect Strangers” gibi birçok ölümsüz şarkıyla tüm dünyada 100 milyondan fazla albüm satışına ulaşan, 50 yılı aşkın geçmişine 22’yi aşkın albüm sığdıran efsane grup Deep Purple… Grup, geçmişten günümüze gelene kadar Ritchie Blackmore’un yanı sıra, David Coverdale, Glenn Hughes, Joe Lynn Turner, Joe Satriani gibi isimleri kadrosunda ağırladı. Ve Ian Gillian, Roger David Glover, Ian Piece, Simon McBride ve Don Airey’den oluşan grup üyeleri unutulmaz hitlerini 1968’den bugüne dünyanın birçok ülkesinde müzikseverlerle buluşturmaya devam ediyor.

    29 - 30 Haziran, “+1 Sunar: Gezgin Salon Festivali” kapsamında rota Bonus Parkorman…

    Festival programına yeni isimler eklendi. Daha önce açıklanan (2014’te kurulmuş Avustralya menşeili, müzik türünü ise elektro - pop, disko karışımı olarak belirten) Louie Swain, Patrick Hetherington, Noah Tepesi, Anatole “Toto” Serret ve Jules Crommelin’den oluşan “Parcels”; klavyede Marlon Magnée ve gitarist Sacha Got tarafından kurulan ve son 13 yıl içinde yayımladıkları beş albümle daha da büyüyerek Fransa’nın en şaşırtıcı, en “rock and roll” gruplarından biri olan “La Femme”; ve her zaman canlı çaldıkları setleriyle sahneye, mekâna, seyirciye özel, tekrarı olmayan deneyimler sunan dörtlü “Stavroz” ile heyecanı arttıran festivalde son durum şöyle: 29 Haziran Cumartesi, Milky Chance, Büyük Ev Ablukada “Defansif Dizayn”, Stavroz, Oceansvs Orientalist, OMA ve Bade; 30 Haziran Pazar günü ise Parcels, La Femme, Hey Douglas (Live), Engin, Monsiuer Minimal ve Elektro Hafız.

    30 Haziran İzmir Kültürpark Atatürk Açıkhava Tiyatrosu, 1 Temmuz Ankara Atılım Üniversitesi Sahnesi, 2 Temmuz Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu: Dünyaca ünlü diva Loreena Mckennitt.

    30 yılı aşan kariyerinde “Eklektik Kelt” müziğiyle dünya çapında 20 milyona yakın albüm satan Kanadalı şarkıcı ve besteci Loreena McKennitt, yeni albümü “The Road Back Home” ardından çıktığı “The Mask and Mirror 30. Yıl Turnesi” kapsamında, Pasion Turca organizasyonuyla kariyerinin en özel şarkılarını dinleyicileriyle buluşturmaya hazırlanıyor. 2024’te yayınladığı albümü “The Road Back Home”, sanatçının köklerine, kariyerinin başlangıcına, folk dünyasındaki ilk günlerine ve folk dünyasının karakteristik topluluk kültürüne bir tür müzikal geri dönüşü yansıtıyor. 10 şarkıdan oluşan albüm, dijital platformlar yanında CD ve plak olarak da sunuluyor. Albüm, Hint-Avrupa kökenli kavimlerden Bedeviler’e uzanan çağdaş fikirlerin zengin ve eklektik bir sunumu niteliğinde. Nyckelharpa (İsveç halk çalgısı), ud, kanun, flamenko gitar, vurmalılar gibi çeşitli enstrümanlarla bezeli albümde McKennitt, vokallerin dışında piyano, klavye, akordeon ve arp çalıyor.

    Şehri “caz”lamaya geliyorlar!

    3-18 Temmuz, 31. İstanbul Caz Festivali: Caz ve güncel müziğin sevilen isimleri, 40’a yakın konser ve 200’ü aşkın yerli ve yabancı sanatçı…

    1994’ten bu yana, her yıl İstanbul’da Temmuz ayını caz ayına çeviren festivalin 31’incisi, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından, Garanti BBVA’nın desteğinde, aralarında Chris Isaak, Gregory Porter, Arlo Parks, Joshua Redman, YolanDa Brown, Baptiste Trotignon ve Modern Art Orchestra gibi usta sanatçı ve grupların yer aldığı programıyla müzikseverlerin karşısına çıkıyor. Festival, 40’a yakın konserde usta isimlerden yeni keşiflere, 200’ü aşkın yerli ve yabancı sanatçıyı ağırlayacak. Konuklar arasında; cazı yeniden büyük kalabalıklarla buluşturan iki Grammy ödüllü Gregory Porter; rock’n roll’un çok yönlü ve romantik prensi Chris Isaak; zamansız ve yenilikçi müziğiyle yaşayan en büyük saksofonculardan Joshua Redman; İngiltere’nin dünyaya kazandırdığı başarılı kadın müzisyenlerden YolanDa Brown; ilk kez Türkiye’deki sevenleriyle buluşacak, r&b, soul ve indie’nin genç ve tutkulu şairi Arlo Parks; Avrupa’nın merak uyandırıcı ve dinamik caz piyanistlerinden Baptiste Trotignon ve Kornél Fekete-Kovács yönetimindeki Avrupa’nın iddialı orkestralarından Modern Art Orchestra yer alıyor. Detaylar ve daha fazlası için https://caz.iksv.org/

    6 Temmuz, Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu: “Gitar sihirbazı” İsveçli müzisyen ve gitar virtüözü Yngwie Malmsteen, 20 yıl aradan sonra yeniden teşrif ediyor.

    İstanbul için konser vakti

    Kendine özgü yarattığı gitar tekniğiyle dünyanın önde gelen gitaristlerinden biri olan Yngwie Malmsteen, en iyi hitlerinden oluşan bir set list ile huzurlarımızda. 41 yıllık müzik kariyerinde, onlarca altın ve platin plağa, dünyanın dört bir yanındaki gitar dergilerinden aldığı 50’den fazla ödüle sahip, stili, yaratıcı kişiliği ve besteleri ile rock tarihine adını yazdıran Malmsteen, 2021’de yayınladığı “Parabellum” adlı son albümü dahil, kariyeri boyunca toplam da 22 stüdyo albümü yayınladı.

    19 Temmuz KüçükÇiftlik Park: %100 Metal Sunar / yeni solo albümünün turnesi kapsamında Bruce Dickinson…

    Dünyanın en saygı duyulan şarkıcılarından ve söz yazarlarından. Kendisi ayrıca bir pilot, konuşmacı, bira üreticisi, romancı, radyocu, senarist ve uluslararası bir eskrimci. Çağımızın en ikonik isimlerinden, heavy metalin efsanevi sesi, Iron Maiden grubunun solisti Bruce Dickinson, 2024 imzalı yeni solo albümü “The Mandrake Project”in Avrupa turnesi kapsamında sahalarımızı şereflendiriyor! İlk Türkiye konserinde Dickinson, yeni albümün ilk single çalışması “Afterglow of Ragnarok”u dinleyicileriyle paylaşacak. Yalnızca albümün müziğini değil, aynı zamanda temelini oluşturan ilgi çekici anlatıyı da tanıtan dramatik ve destansı single, sekiz sayfalık bir çizgi romanla birlikte koleksiyonluk bir vinil olarak piyasaya sürülüyor. Single aynı zamanda, ilk kez 2015’te Iron Maiden’ın “The Book Of Souls” albümünde yer alan “If Eternity Should Fail” şarkısının Dickinson tarafından kaydedilen orijinal solo demo versiyonunu da içeriyor. “Bu parçayla projenin tonunu belirlemek önemliydi. Adına yakışır şekilde, ağır bir şarkı ve onu yönlendiren harika bir riff var… Ama aynı zamanda nakaratta, albümün geri kalanının getirdiği ışığı ve gölgeyi gösteren gerçek bir melodi de var” diyen Bruce Dickinson’a “The Mandrake Project” turnesinde, gitarda Roy Z, davulda Dave Moreno, basgitarda Tanya O’Callaghan ve klavyede Mistheria eşlik edecek. Meraklısına not: Dickinson üstadın, 2022’de, İthaki Yayınları’ndan çıkan, (Ergin Özler çevirisi) 432 sayfalık “Bu Düğme Ne İşe Yarıyor?” adlı bir de otobiyografi kitabı bulunmakta… Kitap, Dickinson’ın inişli çıkışlı hayatını ele alıyor. Sıradışı çocukluğundaki travmaları, Iron Maiden’ın önlenemez yükselişi, solo kariyeri, babalığı ve ailesi, davetsiz bir misafir gibi hayatına giren kansere karşı güçlü duruşu dahil olmak üzere bazı büyüleyici hikâyelerini tutku ve mizahla anlatıyor.

    20-21 Temmuz, Bonus Parkorman: Pozitif deneyimiyle huzurlarımızda “Feel Real Present Babylon Soundgarden”.

    1999’dan bu yana yerli ve yabancı binlerce sanatçıyı müzikseverlerle buluşturan “Feel Real Presents Babylon Soundgarden”ın bu yıl konukları arasında; çağdaş dans müziği sahnesinin yetenekli, vizyoner ve önde gelen isimlerinden İngiliz prodüktör, besteci, müzisyen ve DJ Sam Shepherd, nam-ı diğer Floating Points, Dominic Maker ve Kai Campos’tan oluşan modern indie, shoegaze ve elektronika’yı müziğinde birleştiren İngiliz ikili Mount Kimbie, afrobeat, grime, reggae, caz ve hip-hop melodilerini özgün bir Londra ruhuyla harmanlayan Ezra Collective, Londra’da yerleşik neo-soul müzisyeni ve şarkı yazarı Greentea Peng, synth-pop, new-wave, dark wave, krautrock, post-punk ve lo-fi türlerinin bir araya geldiği üretimleriyle yerli müzik sahnesinin önemli temsilcilerinden Jakuzi, büyüdüğü kültürün sesleriyle, alternatif r&b ve leftfield elektronikayı müziğinde birleştiren Emir Taha, mix’lerinde ritimler ve tarzlar arasında özgürce gezinen Flü ve Selectist kurucusu ve DJ Garan Garan.

    21 Temmuz, Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu: 30. yıl turnesi kapsamında, samurayların aşk şarkılarından 1930’ların Küba müziğine, Fransız şansonlarından Brezilya sokak şarkılarına Pink Martini; ve China Forbes’un sıcak vokali ve Storm Large’ın konuk sanatçı olarak yer aldığı bir buluşma.

    İstanbul için konser vakti

    “Sympathique”, “Hang on Little Tomato”, “Hey Eugene!”, “Splendor in the Grass”, “Je Dis Oui” gibi albümleriyle altın ve platin plak kazanan Pink Martini’nin kurucusu Thomas Lauderdale’in, hazırlık çalışmaları 25 yılın üzerinde süren “Thomas Lauderdale Meets The Pilgrims” albümünün ardından, China Forbes da “The Road” albümü ile 17 Mayıs’ta müzikseverlerle buluştu. 20’nin üzerinde farklı dilde şarkılar söyleyen Pink Martini, hatırlayanlarınız olacaktır albümlerinde “Üsküdar’a Gider İken” ve “Aşkım Bahardı” şarkılarına da yer vermişti. Topluluk kendilerini, “Dünyanın değişik köşelerinden melodileri ve ritimleri bir araya getirerek modern bir formda sunan müzik arkeologları” olarak tarif ediyor.

    Ormandan çiftliğe, İngiltere’den İzlanda’ya

    23 Temmuz, Bonus Parkorman: BKM ve Pozitif iş birliğiyle, yeniden İstanbul sahnesinde endam eden İngiltere, Bristol çıkışlı efsanevi müzik grubu Massive Attack.

    Trip hop müzik türünün yaratıcısı ve öncüsü olan, 1988’de Robert Del Naja, Daddy G. ve Andrew Vowles tarafından kurulan Massive Attack; günümüzde Robert Del Naja ve Grant Marshall ikilisinden oluşuyor. Kariyerleri boyunca, Brit Ödülü “En İyi İngiliz Dans Grubu”, iki MTV Avrupa Müzik Ödülü ve iki Q Ödülü de dahil olmak üzere çok sayıda ödülün sahibi olan Massive Attack, dünya çapında 13 milyondan fazla kopya satan beş stüdyo albümü yayınladı. Müzikal tarihinde siyasi, insan hakları ve çevresel konularda destekçi ve aktivist olan grup, 2014’te İstanbul’da verdiği konserinde “unutma” çıkışlı kelamını hatırlayanlarınız olacaktır!

    24 Temmuz, Bonus Parkorman: Tevellüdü 1969 olan, İngiltere, Birmingham’da kurulan İngiliz heavy metal grubu Judas Priest “Invincible Shield Tour Europe” turnesi kapsamında orman sahasında.

    Yıl 2008, Judas Priest’in Türkiye’deki ilk konseri… Adres İstanbul, Kuruçeşme Arena (yine bir BKM organizasyonu. O zamanlar, BKM sayesinde Kuruçeşme’de kimleri dinlemedik ki!)… Ve İstanbul denizinin yamacını fon yaptığımız konserleri hatırlayanlara selam olsun! Albümleri 50 milyondan fazla satan grup, tüm zamanların en başarılı metal grupları arasında. Grup, 1970’li yılların ikinci yarısında yenilikçi ve öncü çalışmalara imza atmasına rağmen, 1980 yılına dek ticari bir başarı elde edememiş, fakat “British Steel” albümüyle şans duvarının camlarını kırarak kendi imzasını atmıştı. Judas Priest, tarihi boyunca birçok üye değişikliği yaşadı, grubun şu anki kadrosu Rob Halford (vokal), Glenn Tipton (gitar), Richie Faulkner (gitar), Ian Hill (bas) ve Scott Travis’ten (davul) oluşmakta. Tipton ve Hill, grubun tüm albümlerinde yer alan ikili. Grup, 1980’de yayınladıkları “British Steel” albümünde yer alan ‘Metal Gods’ adlı şarkılarına ithafen hayranları tarafından “Metal Tanrıları” olarak da anılıyor.

    24 Temmuz, KüçükÇiftlik Park: 2016 tarihli satış rekorları kıran ve müzik dünyasında çığır açan ilk albümleri “A/B”nin yayınlanışından bu yana ülkemizde de hatırı sayılır bir hayran kitlesine sahip, 2012’de kurulmuş, İzlandalı rock grubu Kaleo.

    İki yıl sonra yeniden İstanbul’da müzikseverlere merhaba diyecek olan Kaleo, adını Hawai dilinde “ses” anlamına gelen ‘kaleo’dan alıyor. Vokal - gitar Jökull Júlíusson, perküsyon - vokal Davíð Antonsson, bas gitar Daníel Ægir Kristjánsson ve gitar - vokal Rubin Pollock’tan oluşan Kaleo, klasik rock ve blues rock esintileriyle süsledikleri müzikleri, heyecan verici canlı performanslarıyla tanınıyor. Grup son olarak 2022’de hafif, neşeli piyano notalarıyla başlayarak sonrasında kendi tınıları olan derin şarkı sözleriyle dikkat çeken “Surface Sounds” adlı bir albüm yayınladı.

    26 Temmuz, Maximum Uniq Açıkhava: “No Roots” şarkısıyla kısa sürede bir fenomen haline gelen Alice Merton.

    İstanbul için konser vakti

    Dünyanın farklı yerlerinde yaşayan Alice Merton, Almanya - İrlanda kökenli, fakat Kanada ve İngiltere’de büyümüş. Bu faklı coğrafya hemhalini de müziğine çok seslilik olarak yansıtarak tarzını oluşturmuş. Bugün YouTube’da 95 milyonu aşkın dinleyiciyle buluşan, 2016 çıkışlı “No Roots”un yanı sıra “Hit The Ground Running” gibi pek çok şarkısıyla da dünya pop sahnesinde hızla popülarite kazanan Merton, 2018’de EBBA ödülüne layık görüldü. MINT ve S.I.D.E.S. albümleriyle bir milyardan fazla dinlenme elde eden ve dünya genelinde top 10 listelerini domine eden Merton’ın yeni şarkısı “Run Away Girl” ise eleştirmenlerin ifadesiyle; “güçlü, karanlık-pop tarzına klasik bir 80'ler dokunuşu”... Merton, şarkıyı Lana Del Rey, Self Esteem gibi isimlerle çalışan James Dring ve düzenli işbirlikçisi Paul Whalley ('Charlie Brown', 'Waste My Life') ile birlikte yazıp üretti. 2024 yılına iddialı bir giriş yapan Merton, yeni şarkısı 'run away girl'ü Berlin'in sembollerinden biri olan ünlü Brandenburg Kapısı'nda ZDF (televizyonunun her yıl yaptığı) yılbaşı partisinde 3 milyon katılımcının beğenisine sundu.

    4 Ağustos, Blind Festival kapsamında, KüçükÇiftlik Park’ın konukları: İngiliz alternatif rock grubu Placebo.

    İç ses: Son olarak 2 yıl önce Zorlu PSM’de sahne alan 94 menşeili Placebo’yu kızdıran müziksever kitle, umarım bu defa telefonlarının aşkıyla Brian Molko’yu tekrardan yormaz! Vokalist-gitarist Molko ve basçı Stefan Olsdal’ın, Molko’nun Deptford’daki odasında kırık gitarlar ve oyuncak enstrümanlarla uğraşmaya başlamalarının üzerinden çeyrek asırdan fazla bir süre geçtikten sonra çekirdek ikili, müzik dünyasının en iyi gruplarından biri olarak kariyerlerini başarıyla sürdürmeye devam ediyor. 2022’de sekizinci stüdyo albümü “Never Let Me Go”yu yayınlayan Placebo’nun, 2013 çıkışlı “Loud Like Love” albüm sonrası uzun arasını düşünürsek konser öncesi bu albümü fona döşemeyi ihmal etmemeli! Blind Fest’in ana konuğu Placebo öncesinde sahneyi ısındıracak isimler ise şöyle: Solo projesi ile (1993’te kurulan Norveçli alternatif rock grubu) Madrugada solisti “Sivert Høyem”; İngiliz punk ikilisi (son dönemin dikkat çeken gruplarından ve ilk defa Türkiye’de sahne alacak) “Big Special” ve 2000’li yıllardan tanıdığımız Sakin grubunun solisti Onur Özdemir.

    13 Ağustos, Zorlu PSM: Loves Summer By %100 Müzik kapsamında, alternatif rock, indie rock, grunge ve britpop gibi farklı türleri başarıyla harmanlayan güçlü rock enstrümantasyonuyla Blondshell.

    Blondshell personası, kaotik, New Yorklu bir ailede büyüyen Los Angeles merkezli şarkıcı, söz yazarı Sabrina Teitelbaum’un en öfkeli, en dobra ve en kırılgan yönünü yansıtıyor. Patti Smith, Joy Division ve Velvet Underground gibi efsanevi isimleri dinleyerek huzur bulduğunu söyleyen Blondshell bir söyleşisinde belirttiğine göre, şarkılarını içini döktüğü itiraflar olarak yazıyormuş. Müzisyen “Blondshell” adını taşıyan albümünü Nisan 2023’te piyasaya sürdü.

    13 - 14 Ağustos, Zorlu PSM: %100 Metal İftiharla Sunar / “In Cauda Venenum” albüm turnesi kapsamında progresif rock, metalin İsveçli üstadları Opeth.

    İstanbul için konser vakti

    30 yılı aşkındır yayınladıkları her albümde progresif müziğe farklı pencereler açan; blues, caz, folk ve klasik müzik türlerine ustaca dokunuşlar yapan Opeth, bu yönüyle müzik tarihinin en önemli gruplarından biri. “Morningrise”, “Still Life”, “Blackwater Park”, “Deliverence” ve “Damnation” albümleri dünya çapında geniş yankı uyandırırken, İsveçli grubun yükselişinde bu albümlerin nidası kilit rol üstlendi. 2019’da yayımlanan “In Cauda Venenum” ise diskografinin en çekici albümleri arasında. Opeth, bu albümün Avrupa turnesiyle 5 yıl aradan sonra tekrar Türkiye’deki sevenleriyle buluşacak. Görsel tasarımlarını Travis Smith’in üstlendiği “In Cauda Venenum” yine yoğun bir müzikal anlatım barındırıyor. Grubun taşıyıcı gücü Mikael Åkerfeldt albümün ortaya çıkış sürecini şöyle anlatıyor: “Albüm, beni ve Opeth’i temsil ediyor. Sanırım hayranlarımız bizim şarkı yazımına yaklaşımımızı, grup olarak sound’umuzu anlayacaktır. Sürprizlerle dolu bir albüm. İsveççe ve İngilizce versiyonu için farklı isimler istemedim. Latince bir başlık iki versiyonda da iş görecekti. Opeth’in death metal günlerinden beri Latince isim düşünmüştüm. Açıkçası albümün adıyla ilgili bir kaynak bulamadım. “In Cauda Venenum” estetik görünüyordu. Travis’in görsel çalışmalarından birinde grup üyelerinin olduğu beş başlı bir akrep vardı. Tuhaf ama aynı zamanda merak ettiren bir sürece girdik. Akrep ve “Cauda Venenum” ifadesi bize yol gösterdi.”

    14 Ağustos, Maximum Uniq Açıkhava: “Rebel with a Cello” turnesi kapsamında gelen, çağdaş klasik müziğin sıradışı ismi “çellist ve görsel sanatçı” Hauser.

    “Enstrümantalistlerin asi çocuğu” ve 2Cellos’un kurucu üyesi olan Hauser, “Rebel with a Cello” turnesi kapsamında İstanbul’a teşrif ediyor. Klasik müzik tutkusunu enerjik performansıyla şekillendiren, klasik, pop ve rock müziğin köklü geleneklerinden yeni bir müzikal deneyim yaratan Hauser, alışılmış müzik dünyasının geleneklerine meydan okuduğu ve büyük çıkışını gerçekleştirdiği “Smooth Criminal”in ikonik yorumuyla milyonların dikkatini çekti. Ezcümle, kendinizi dans ederken bulacağınız bir konsere hazırlıklı olun!

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow