hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    'Halkın Özgürlüğü' neden despot ve diktatörlerle karşılaştığımızı anlatıyor

    Halkın Özgürlüğü neden despot ve diktatörlerle karşılaştığımızı anlatıyor
    expand
    KAYNAKCnnturk.com

    Eşitsizlik, adaletsizlik, çevre tahribatı, ayrımcılık ve krizler... John Dunn "Halkın Özgürlüğü" adlı kitabında, demokrasinin sağlıklı bir şekilde işlemesini sağlayacak güven ve uyumun ortadan kalktığını belirtiyor. Demokrasinin bugündeki anlamının sorgulandığı kitapta, tiranlar, despotlar ve diktatörlerin neden sürekli karşımıza çıktığı anlamlandırmaya çalışılıyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ayrıntı Yayınları şair Antonio Machado'nun başyapıtı "Kastilya Kırları", Arthur Conan Doyle'un "Sherlock Holmes'ün Dönüşü", Danah Zohar'ın "Kuantum Benlik",Grimm Kardeşler'in "Grimm Masalları" ve John Dunn'ın "Halkın Özgürlüğü" ile Vedat Türkali'nin senaryolarının yer aldığı "Üç Film Birden" kitaplarını okurla buluşturdu.

    Halkın Özgürlüğü

    Yirminci yüzyıla girilirken dünya kapitalizmi hegemonyasını ve zaferini demokratik olma niteliğiyle ilan etmişti. Oysa geçen yıllar liberal temsili demokrasinin daha fazla eşitsizlik, adaletsizlik, çevre tahribatı, ayrımcılık ve kriz ürettiğini göstermiş durumda.

    Bugün demokrasi bu belirsiz ve öngörülemeyen koşullarda hâlâ tek mutlak doğru olarak görülmekte. Ancak diğer yandan aynı demokrasinin somut koşulları çetin tartışmaların merkezinde yer almakta.

    Yer yer aristokratik, egoist ve tahripkâr bir sistemin üzerini örten bir kandırmaca olduğu, kimi zamansa popülist liderler ve söylemler eşliğinde yozlaştığı, otoriterliği ve denetlenmeyen iktidarları beslediği dile getirilmekte.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Dövüş Kulübü-2 toplu set olarak yayımlandı

    Demokrasi insanların duygularını, düşüncelerini ve taleplerini siyasetin temel bileşeni haline getirmiş olsa da bugün demokrasinin sağlıklı bir şekilde işlemesini sağlayacak güven ve uyum ortadan kalkmış haldedir.

    İşte bu eser demokrasinin modern toplum içindeki konumunu en ince ayrıntılarıyla sorgulayan, bunu yaparken demokrasinin binlerce yıl geriye giden öyküsünü okura ustalıklı bir üslupla aktaran bir kitap. Atina toplumunda açığa çıkan, Roma ile birlikte uzun yıllar tarihin karanlık köşelerinde saklı kalmış, ardından Amerikan Bağımsızlık Savaşı ve Fransız Devrimi ile nasıl durdurulamaz bir biçimde ilerleyip yönetimin en meşru biçimi haline gelmiş demokrasinin hikâyesi, bugün demokrasinin anlamını sorgulayan, demokratik sistemlerle çağımızın yakıcı sorunları arasındaki uyumsuzluğa kafa yoran ve tiranlar, despotlar ve diktatörlerin neden sürekli karşımıza çıktığını anlamlandırmaya çalışan tüm okurlar için önemli bir başucu eseri niteliğinde.

    Halkın Özgürlüğü'nü Türkçe'ye Akın Emre Pilgir çevirdi.

    Halkın Özgürlüğü neden despot ve diktatörlerle karşılaştığımızı anlatıyor

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Kastilya Kırları - (1907-1917)

    Antonio Machado (1875-1939) Neruda'nın "güngörmüş eski bir İspanya ağacı gibi sessiz ve bilge, sakin ve şiddetli" olarak nitelediği büyük şiirin ozanı. Aldığı köklü eğitimi, zorluklarla geçen yaşamının birikimleriyle harmanlamış; simgecilik, izlenimcilik gibi akımların, kuşkuculuğun iklimlerinde dolaşmış; modernismo olarak anılan yeni eğilimin şiirsel olanaklarından yararlanarak ardında görkemli bir yaşam yapıtı bırakmıştır.

    Kastilya Kırları, büyük ozanın ülkesinin "insan manzaraları"nı doğa sevgisi, laiklik, umut, geleceğin gücüne ve yaşamın sürekliliğine inanç gibi izlekler temelinde şiire, kendi deyişiyle "zamanın özündeki söz"e büründürerek işlediği başyapıtıdır.

    Kastilya Kırları'nı Türkçe'ye Ayşe Nihal Akbulut çevirdi.

    Halkın Özgürlüğü neden despot ve diktatörlerle karşılaştığımızı anlatıyor

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Sherlock Holmes'ün Dönüşü

    "Holmes!" diye bağırdım. "Bu gerçekten sen misin? Gerçekten yaşıyor musun? O korkunç uçurumdan tırmanarak kurtulmayı başarmış olman mümkün mü?"

    Sherlock Holmes sanılanın aksine Reichenbach Şelalesi'nde ölmeyip hayatta kalmıştı. Ayrıca üç yıl boyunca ortadan kaybolmasının ardından sadık dostu Dr. Watson sayesinde iyileşip tekrar gücünü toplamış ve heyecanlı maceralarına bıraktığı yerden yeniden başlamıştı. Ama onun hayata asıl dönüşü, saygıdeğer Ronald Adair'in öldürülmesiyle ilgisi olan Londra'nın ikinci en tehlikeli adamını aradığı ve sonunda bulup olayın üzerindeki esrar perdesini kaldırarak aydınlığa kavuşturduğu Park Lane davasıyla olmuştur. Bu davanın başarıyla sonuçlanmasının ardından Holmes, tekrar kendini adaleti aramaya ve Londra'nın zor hayat şartlarında gelişen on iki ilginç küçük hikâyedeki çözüm bekleyen meselelere adamıştır.

    Sherlock Holmes'ün Dönüşü'nü Türkçe'ye Ayşe Belma Dehni çevirdi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Feminist klasik Kurtlarla Koşan Kadınlar Türkçe'de 23. baskıya ulaştı

    Kuantum Benlik

    "Kuantum fiziği", yalnızca fizikçileri ilgilendiriyormuş gibi görünen, gündelik hayatımızın basit kaygılarıyla kafa yoramadığımız, bu nedenle de deyim yerindeyse "yorucu" bir kavram. Oysa bu kavram Britanyalı fizikçi Danah Zohar'ın ellerinde, kendimizle, dünyayla ve başkalarıyla olan ilişkimizi açıklayabilecek bir alet kutusuna dönüşüyor. Bu alet kutusunun yardımıyla Zohar, yeni bir insan bilinci hipotezi sunuyor.

    Zohar'ın zihin açıcı tezi şu: Öznel farkındalık dolaysız olarak kuantum süreçlerden doğar ve kuantum kuramındaki dalga-parçacık ikiliği zihin-beden ikiliğinin temelini oluşturur. Elinizdeki kitabın önemi, Zohar'ın bu tezi yalnızca fizik dünyasına ait olmaktan çıkararak; felsefi, toplumsal ve varoluşsal sorunlara bu tezin ışığında bakabilmesinde saklı.

    Zohar'ın teorisiyle artık kendimize ve yaşadığımız dünyaya modern hayatın birbirinden bağımsız adacıkları olarak bakmaktan vazgeçebilir ve modern dünyaya özgü yabancılaşmadan kurtulabiliriz. Evreni, kaynaklarının emrimize amade olduğu bir tüketim nesnesi olarak değil, insan bilincinin ifadelerinden biri, yani bir bilinç durumu olarak görebiliriz. Yaşayan varlıklara yaşamın ortak yazarları olarak bakabiliriz. Kuantum Benlik kendimizle, birbirimizle ve dünyayla barışı tesis etme mücadelesinde, kuantum fiziğin zorlu yollarından geçmiş değerli bir katkı.

    Kuantum Benlik'i Türçe'ye Seda Kervanoğlu çevirdi.

    Halkın Özgürlüğü neden despot ve diktatörlerle karşılaştığımızı anlatıyor

    Grimm Masalları

    Grimm Kardeşler'in Alman halk efsanelerinden derlediği, Rapunzel, Cesur Terzi ve Hansel ile Gretel gibi çocukluğumuzdan bildiğimiz masallar, Zeynep Atayman'ın çevirisi ve Aysun Altındağ'ın özgün çizimleriyle buluştu.

    Grimm Masalları, dil ve edebiyat açısından iyi bir kaynak olmanın yanı sıra günümüz masallarına hem ilham vermiş hem de yol gösterici olmuştur. Her çocuğun kütüphanesinde yer alacak bu masal kitabının anlattığı insan hikâyeleri, korku, cesaret, kötülük, merhamet ve adanmışlık temalarıyla başucumuzda.

    Masalların dünyasına dalmak için çocuklarla masal okuyalım, onlara masal anlatalım, kendi masal çemberlerimizi kuralım...

    Grimm Masalları'nı Türkçe'ye Zeynep Atayman çevirdi.

    Halkın Özgürlüğü neden despot ve diktatörlerle karşılaştığımızı anlatıyor

    Üç Film Birden

    "Üç Film Birden adının tecimsel kaygıyla konulduğu sanılmasın. Üç senaryoyu birlikte basmak önerisi ile karşılaşınca bir ad değil, tatlı bir anı olarak ilk aklıma gelen bu oldu. Parasız gençlik, öğrencilik yıllarında en sevindirici sinema muştusuydu Şehzadebaşı sinemalarındaki üç film birden duyurusu. Bizim kuşağa sinema kuşağı dense yeridir. Nasıl ki bugünküler de televizyon kuşağı iseler (Daha doğrusu, sinema kurnazlık edip televizyon biçiminde evlere girdi!) Geri bıraktırılmış yoksul ülkenin çocukları olarak bizler olağanüstü tutkulu sinema seyircileri idik. Özellikle Amerikan sinemasının yıllar yılı, geri, kötü bir kültüre koşulladığını nice sonraları kavrayabildik. Bu ayılış bizi soğutmak şöyle dursun, daha bilinçli, belki daha da tutkulu yaklaştırdı sinemaya. Yirmi yıla yakın bir süreden beri de sinema emekçisiyim; ekmeğimi film üretimi alanında senaryo yazarak, ara sıra film yöneterek kazanıyorum. (...) Yalnız sevmekle kalmam, inanırım da sinemaya... Etkisine, yetkisine, yeteneğine, geleceğine inanırım. Yazı sanatının çeşitli alanlarında denemelerim, çabalarım olmuştur. Şiirle başladım çoğuları gibi; oyunlarımdan ikisi sergilendi; şimdilik bir romanım var. Sinema uğraşının verdiği tadı, doyumu, keyfi hiçbiri vermedi bana. Bu tadda, bu doyumda kuşkusuz, yaratılan ürünün milyonlara ulaşabilmesi olanağı yatar her şeyden önce. ‹yi satan kitaplar bizde on binlerle ölçülür; sinemanın ise on bir milyon seyircisi var. Hem de çoğunlukla abece'yi bile sökemeyenlerden." (Vedat Türkali)

    Halkın Özgürlüğü neden despot ve diktatörlerle karşılaştığımızı anlatıyor

     

     

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow