Sel Yayıncılık Şubat kitapları

Sel Yayıncılık Şubat kitapları
expand

John Steinbeck, Fransız Devrimini ters yüz ettiği siyasi hicvi "Kısa Süren Saltanat"; Thomas Bernhard'ın doğal güzellikleri faşist ve Katolik yapısıyla gölgelenen Salzburg'da yetişen bir gencin ruhen kötürümleşmesini anlattığı otobiyografik beşlemesinin ilk kitabı "Neden - Bir Değini"; Antoni Casas Ros'un "Almodovar Teoremi" ve "Enigma"dan sonra, gerçek ile gerçektüstünün iç içe geçtiği romanı "Son Devrimin Güncesi"; Jeanette Winterson'un hayal gücüne yazılmış güzellemesi "Vişnenin Cinsiyeti" Pınar Kür'ün çevirisiyle Sel Yayıncılık'tan okurla buluştu. Ayrıca Paul Feyerabend'in "Bilimin Tiranlığı" ile ressam Mehmet Güreli'nin "Bedrufi'nin Nefesi" adlı kitapları da raflardaki yerini aldı.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Sel Yayıncılık Şubat ayında da dünya edebiyatı ve Türkçe edebiyatın önemli eserleri ile sosyal teori ve felsefe kitaplarını okurla buluşturdu.
Neden -Bir Değini

Thomas Bernhard otobiyografik beşlemesinin ilk kitabı Neden - Bir Değini'de orta ve lise öğrenim döneminde yaşadıklarını son derece çarpıcı bir biçimde yansıtıyor. Doğal güzellikleri faşist ve Katolik yapısıyla gölgelenen Salzburg'da yetişen bir gencin ruhen kötürümleşmesi yalnızca bombardımanlara ve savaşın yıkıcı etkilerine bağlı değildir. Önce Nasyonal Sosyalizmin, sonra Katolikliğin çarkları arasında öğütülen şey, körpe zihinlerin yaratıcılığıdır ve bu karanlık içinde intihar daima cazip bir kurtuluş kaynağıdır.

Bernhard, kendi yaşanmışlıklarından damıttığı eserinde, her zamanki sert, eleştirel üslubu ve derinlikli sorgulamalarıyla baskı ve disiplinin, aile ve eğitimin körelticiliğine ışık tutarken aynı zamanda da bir karşı çıkış, bir direniş destanı yaratmayı başarıyor…

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Thomas Bernhard, (1931-1989) Hollanda'da doğup Avusturya'da büyüyen Bernhard, büyükbabası olan yazar Johannes Freumbichler tarafından bir sanatçı gibi yetiştirildi. Seekirchen'de ilkokula gitti, Salzburg'daki çeşitli okullarda orta öğrenime devam ederken 1947'de eğitimini bırakıp çıraklığa başladı. Gençliği boyunca yaşadığı solunum yolu rahatsızlıkları yüzünden 1949'da iki yıllığına sanatoryuma yatırıldı. 1952'de Salzburg'daki Mozarteum'da müzik eğitimini sürdürürken Demokratisches Volksblatt gazetesinde muhabirlik yaptı. 1957'den sonra geçimini esasen yazarlıktan sağladı. İngiltere'de ve Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde yaşadıktan sonra 1965'te yeniden Avusturya'ya döndü. Çok sayıda ödül alan ve Türkçeye pek çok eseri çevrilen Bernhard'ın otobiyografik beşlemesinin diğer kitapları da yayınevimizden çıkacaktır.

Sel Yayıncılık Şubat kitapları

Kısa Süren Saltanat

John Steinbeck, bu yegâne siyasi hicvinde Fransız Devrimi'ni adeta ters yüz ediyor. Cumhuriyetin sürekli olarak krize girmesinden bıkan Fransızlar, çözümü kadim kralların soyundan gelen amatör astronom Pippin Héristal'i kral ilan etmekte bulurlar. Yeni kral ve ailesi bir anda magazin basını, saray görevlileri, yağmacı soylular ve didişip duran siyasetçiler arasında kalır. Fransa Kralı IV. Pippin kendisinden neler beklendiğini anlamaya çalışırken karısı Maria, kafasını Versailles Sarayı'nın temizliğine takmış, Hollywood yıldızlarıyla eğlenen kızı Clotilde ise gönlünü Amerikalı Yumurta Prensi'ne kaptırmıştır.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Steinbeck, kraliyet ailesi ve çevresindeki renkli karakterlerin maceraları üzerinden Fransa, Amerika, demokrasi ve siyasi kurumlar ile birlikte büyük şirketler ve kapitalizmin eleştirisine ustalıkla girişiyor.

John Steinbeck, babası Prusya, annesi ise İrlanda göçmeni ırgat bir ailenin çocuğu olarak, 1902 yılında Kaliforniya'nın Salinas kentinde doğdu. Çocukluk ve ilk gençlik yılları boyunca okul dışındaki zamanını Salinas Vadisi'ndeki çiftliklerde çalışarak geçirdi. Eserlerinin çoğunda da mekân olarak burayı seçti. Erken yaşlarda yazar olmaya karar veren Steinbeck, 1919'da girdiği Stanford Üniversitesi'nde yalnızca yazarlığına katkısı olacağını düşündüğü derslere katıldı. Öğrenimini sürdürdüğü altı yıl boyunca tezgâhtarlık, ırgatlık, marangozluk, laborantlık, boyacılık, kapıcılık gibi pek çok işte çalıştı. Steinbeck'in ilk romanlarından başlayarak emekçilerin yaşam koşullarını ve ilişkilerini başarıyla yansıtabilmesinde bu yaşam deneyimi etkili oldu. Üniversiteyi bıraktıktan sonra New York'a giderek gazetecilik yapmayı denedi ancak yazılarının büyük kısmını yayınlatmayı başaramayarak Kaliforniya'ya döndü. İlk romanı Altın Kupa (1929) fazla ilgi görmedi. Yazarlık yeteneği 1935 yılında Yukarı Mahalle'nin yayınlanmasının ardından dikkat çekti. Bu eserini her biri birer klasik sayılan Bitmeyen Kavga (1936), Fareler ve İnsanlar (1937) ve Pulitzer Ödülü kazanan Gazap Üzümleri (1939) takip etti. Kitaplarında işçi sınıfının gündelik ilişkilerini, yaşam koşullarını ve mücadelelerini, döneminin ve çağımızın en temel toplumsal meselelerini tüm insani ayrıntılarıyla resmetti. Sardalye Sokağı, Cennetin Doğusu, Al Midilli ve daha pek çok başyapıt veren yazar 1962 yılında edebiyata katkılarından dolayı Nobel Edebiyat Ödülü ile onurlandırıldı. Eserleri edebi değerleri kadar güncellikleriyle de övgü alan ve birçoğu sinemaya da uyarlanan Steinbeck, 1968 yılında öldü.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Steinbeck'in Fareler ve İnsanlar (çev. Ayşe Ece, 2012), İnci (çev. Tomris Uyar, 2012) ve Tatlı Perşembe (çev. Dost Körpe, 2013) ve Köpeğim Charley ile Amerika Yollarında (çev. Aslı Biçen, 2014), Kaygılarımızın Kışı (çev. Berrak Göçer) adlı romanları ve Uzun Vadi isimli öykü kitabı yayınevimiz tarafından yayımlanmıştır. The Moon is Down, Once There was a War, Burning Bright ise yayın programımızdadır.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Sel Yayıncılık Şubat kitapları

Son Devrimin Güncesi

Son derece tanıdık bir dünya: Demokrasi adına devlet eliyle gerçekleştirilen her gün daha fazla şiddet, baskı, kontrol; bozulan ekonomi, kriz halindeki borsalar, gerçekleri yansıtmayan medya, azami kâra dayanan kapitalist şirketler, yoksulluk içinde yaşayan milyonlar, mutsuz toplumlar…
Bütün bu sistemi çökertmek için son derece sıradışı bir yöntem: Dünyanın her yerinde, beklenmedik anlarda toplanarak yüksek binalardan atlayan gençler karşısında hangi hükümet ne yapabilir? Bir anda şehirlerin ana caddelerine düşen, bedenleri yaşamın tüm renklerine boyanmış genç insanların parçalanmış gövdelerinin yaratacağı dehşet ve kaosu nasıl önleyebilir? Üstelik bütün bu anları kaydeden ve hızla yayan alternatif bir medya örgütlenmesi de oluşturulmuşsa…

Antoni Casas Ros, Almodovar Teoremi ve Enigma'dan sonra, gerçek ile gerçektüstünün iç içe geçtiği, sınırların, zamanın ve mekânın başka anlamlara büründüğü, hayalgücü, yaratıcılık ve cinselliğin otokrat rejimlere baskın çıktığı düşsel bir direniş romanıyla okur karşısında. Sistemi ve yarattığı değerleri kılcal damarlarına dek sorgulayan, esinleyici bir macera…

Antoni Casas Ros, 1972 doğumlu. Annesi İtalyan, babası Katalan, kendisi Fransızca yazıyor. Geçirdiği talihsiz kazayla matematik kariyerine son verip edebiyata yöneldi. İlk romanı Almodovar Teoremi (2009) Türkiyeli okurlardan da yoğun ilgi gördü. Fransa'da Prix Landerneau'ya aday gösterilen roman, İspanya'da 2008 yılının en iyi romanı seçildi (Premio Mejor Libro Novel). 2009'da öykülerden oluşan Mort au romantisme adlı kitabı yayımlandı. İkinci romanı Enigma (2010) gizemli örgüsüyle dikkat çekti. Yazarın Son Devrimin Güncesi (2011) adlı son romanı da yayınevimiz tarafından yayımlanmıştır. Roma'da yaşayan yazar, fotoğraf vermemektedir.

Sel Yayıncılık Şubat kitapları

Vişnenin Cinsiyeti

17. yüzyıl İngiltere'si olan ya da olmayan, fantastik bir dünyada Thames Nehri'nde bir bebek bulunur. Jordan adındaki bu bebek, Köpek Kadın tarafından kurtarılır ve büyüyüp dünyayı gezmeye başlar; ama maceralarında karşılaştığı tuhaflıklar kendi zihninin ürünüdür.

Vişnenin Cinsiyeti, hayal gücüne yazılmış bir güzellemedir. Olup bitenler arasındaki boşlukları ve o boşluklar arasındaki tanımlanmayan zamanları dert edinen, zamanla derdi olan, okumanın bize okumamaktan daha çok zaman kazandıracağını öğütleyen bir eser; özlemi çekilen, hayali kurulan şeylere dair, katı cisimlerden oluşmuş dünyaya bir meydan okumadır. Bizi bir içsel yolculuktan diğerine taşırken, zamanın ve belleğin doğası üzerine de baş döndürücü sorgulamalara götürür.

Jeanette Winterson, tarih ve gerçeklik, aşk ve cinsellik, yalan ve gerçek gibi kavramların algılanışı üzerinden oyunlar oynayarak ustalıkla kaleme aldığı Vişnenin Cinsiyeti'nde on iki prensesin hikâyesini anlatır; bu prensesler sonsuza kadar mutlu yaşamışlardır ama kocalarıyla değil...

Jeanette Winterson, İngiliz Kraliyet Onur Nişanı sahibi yazarın Tek Meyve Portakal Değildir, Tutku ve Vişne'nin Cinsiyeti de dahil on romanı, The World and Other Places adında bir öykü derlemesi, Art Objects ismiyle yayımlanmış toplu denemelerinin yanı sıra çocuk kitabı, senaryo ve gazete yazılarını da içeren pek çok eseri bulunmaktadır. Eserleriyle En İyi İlk Roman Dalı'nda Whitbread Ödülü'ne, John Lewellyn Rhys Ödülü'ne, E.M Forster Ödülü'ne ve Cannes Film Festivali'nde Gümüş Ödül'e layık görülmüştür.

Sel Yayıncılık Şubat kitapları

Bilimin Tiranlığı

Kaleme aldığı son felsefe kitabı olan Bilimin Tiranlığı'nda Paul Feyerabend, bilimdeki modern mitleri sorgularken bilimin başarılı olup olmadığını değerlendiriyor. Bilim hakkındaki bazı temel varsayımların yanlış olduğunu ve bilimsel ideolojinin büyük bir kısmının insan yaşamı ve doğası hakkında bazı yanlış kavrayışlara yol açan yüzeysel genellemelere dayanarak oluşturulduğunu ileri sürüyor.

Feyerabend'e göre bilim, çağımızın acil sorunlarını çözemediği gibi, yaşamı anlamlı kılan gerçek tekillikleri göz ardı ederek soyut genellemeleri ve kuramsallığı da yüceltiyor. Ona göre, nesnellik soyutlamaya dayalıdır ve dolayısıyla bedeli çok yüksektir. Zira soyutlama, düşüncelerimiz ile deneyimlerimizin arasına girerek her ikisinin de yozlaşmasına yol açar.
Pratik deneyimin gerçek dünyada kuramlardan çok daha iyi bir yol gösterici olduğunu savunan Feyerabend Bilimin Tiranlığı'nda felsefesinin en olgun ve damıtılmış halini sunuyor.

Paul Feyerabend, 1924-1994. Viyana'da doğdu. Tarih, sosyoloji, fizik gibi çeşitli bölümleri denedikten sonra felsefede karar kıldı. Bir süre London School of Economics and Political Science'ta (LSE) Karl Popper'ın yanında çalıştı. Bristol, Berkeley, Auckland, Sussex, Yale, Londra, Berlin ve ETH Zürih'te dersler verdi. Epistemolojik anarşizm olarak adlandırılabilecek bir yaklaşım geliştirdi. Bilimsel yöntemde tekliğe, katı sistemlere karşı çıktı. Feyerabend evrensel bir bilimsel yöntemin var olmadığından hareketle, bilimin Batı toplumundaki ayrıcalıklı konumunu hak etmediğini savundu. Tıpkı din gibi bilimin de devletten ayrılması gerektiğini savunan Feyerabend'e göre tüm bilimi birleştiren ortak bir "rasyonel" öğe olmadığından, bilimin "rasyonel" olduğu da iddia edilemezdi. Feyerabend otobiyografisi Vakit Öldürmek'i tamamladıktan kısa bir süre sonra Cenevre'de hayata gözlerini yumdu.

Sel Yayıncılık Şubat kitapları

Bedrufi'nin Nefesi

Hayat belki de gecikmiş karşılaşmaların büyüsü üzerine kuruludur. Bazen hiç tanımadığınız bir ses, bir kelime, beklentinin olmadığı, umutsuzlukların derinleştiği yerlerde çıkar karşınıza, değişik alanlara götürür sizi. Bazen yıllarca saklandığı bir kitabın içinden her şeyini kaybetmiş bir kahraman olarak ortaya çıkar; bazen de bir akordeon ve keman eşliğinde bir şarkı oluverir. Bütün mesele size ne diyeceği ya da ne sunacağıdır. Tabii sizin onu nasıl karşılayacağınız da önemlidir.

Bedrufi'nin Nefesi, sonu önceden sezilemeyecek kadar şaşırtıcı, bir o kadar da sürprizli gibi sanılsa da aslında basittir: Herkesin göreceği kadar. Mallarmé'nin dediği gibi: "Bir kitap ne başlar, ne biter, olsa olsa öyle görünür."

Mehmet Güreli, Yazar, müzisyen, yönetmen ve ressam. 1949'da İstanbul'da doğdu. Ortaokulu Avusturya Lisesi'nde, liseyi Hürriyet Koleji'nde okuduktan sonra 2 yıl İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'ne devam etti. Alope'nin Odası adlı kitabı 2008 yılında yine Sel Yayıncılık tarafından yayınlandı. Mehmet Güreli, Vapurlar/Blues (1988), Cihangir'de Bir Gece (1995), Yağmur (1999), Odamda Yolculuk (2002), İplerin Kopuşu (2007) albümlerinin yanı sıra, Vapurlar (1986), Bir Oyuncunun Portresi: Necdet Mahfi Ayral (Belgesel, 2003), İstanbul'a Yolculuk (Dünya Yazarlarının Gözüyle, Belgesel, 2006), Gölge (Peyami Safa'nın Selma ve Gölgesi kitabından, 2008) filmlerine de imza attı. Yazar halen İstanbul'da yaşıyor.

Sel Yayıncılık Şubat kitapları

 

 

 

Sıradaki Haberadv-arrow
Sıradaki Haberadv-arrow