Perküsyon aslında 'kalp atışı'

Perküsyon aslında kalp atışı
expand

Müzikal toplulukların bel kemiği ya da kalp atışı olarak tarif edilen, her tür müzikte kilit role sahip vurmalı çalgılara olan ilgi gün geçtikçe artıyor.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Hem stres atmaya hem de yoğun iş temposundan kurtulmaya yarayan perküsyon dersleri hayatına renk katmak isteyenler için birebir. 

Vurmalı çalgılara gönül verenlerin kapısını çalabileceği yerlerden biri de Gürkey Perküsyon Atölyesi. Son olarak Türkiye'nin ilk kadın perküsyon grubu 'Zilli' ile ünlenen atölyenin başında Engin Gürkey var. 

İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı'nda vurmalı çalgılar hocası olarak görev yapan Gürkey, atölyeye gelen öğrencilerin de yer aldığı topluluğu ile 2005'te arşiv niteliğindeki 'World of Percussion'ı çıkardı. Şimdi ise sırada sohbet buluşmaları anlamına gelen 'Sohbet-i İnsan' var. 

Yıldız Kenter'in konuk olduğu bir önceki albümün ardından bu albümde ise Hüsnü Şenlendirici, Marcel Khalife, Mısırlı Ahmet gibi isimler konuklar arasında. 

Gürkey'in yazdığı ve bu yıl İTÜ MİYAM'da yüksek lisans dersi olarak okutulmaya başlanan eğitim programının sunulduğu atölyede Latin Amerika, Afrika, Klasik Batı ve Türk Müziği bölümlerinde 10'ar kişilik sınıflarda ders veriliyor. 

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Antropologlar ve tarihçilere göre insan sesinin ardından el, ayak daha sonra da taş, sopa bilinen ilk perküsyon enstrümanları. Günümüzde ise enstrüman sayısı bin civarında.

Enstrümanlar her coğrafyaya göre farklılık gösteriyor ancak atölyede sıfırdan başlayanlara önerilen Latin Amerika kuru.


Avuç içi, parmak ucu ve baget kullanılarak çalınan davullardan hangisinde uzmanlaşılacağı ise hepsini denedikten sonra yetenek ve isteğe göre belli oluyor.

Vurmalı çalgılara olan ilginin yoğunlaşmasının atölye ve konservatuar öğrencileri açısından nasıl farklılık gösterdiğini ve yeni çıkacak 'Sohbet-i İnsan'ı perküsyonla iç içe yaşayan ve binlerce öğrenci yetiştiren Engin Gürkey ile konuştuk... 

Perküsyona olan ilgi nasıl arttı? 

Engin Gürkey: "Türkiye'de 2000'lerde moda oldu, 80'lerin başında Okay Temiz'in Türkiye'ye dönüşünün ardından perküsyon belki de fiilen keşfedildi, perküsyon müziği orkestra içinde pek yoktu bunun gelişmesinden sonra halkın farketmesi ve hobi olarak tercihi 2000'li yıllarda oldu.. 

Müziğin tıkanıklığının yanı sıra ilerleyen müzik endüstrisinin elektronik müziğe geçmesi ile insanlar en ilkele yöneldi, hiç melodi ve armoni olmadan ritme döndü tekrar.. 

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Bunu destekleyen iki projeden ilki Okay Temiz Ritim Atölyesi perküsyonu insanlarla buluşturdu 1999'da, benimki ise perküsyon atölyesi olarak kuruldu 2000'de. İkisi de büyük imkanlar sunuyor" 

Buradaki eğitimden bahsedebilir miyiz? 

Engin Gürkey: "Çok müzisyen yetişiyor burada. Bir eğitim programı var, müzisyen olamamış kişiler için de bir alternatif eğitim sunuyoruz. Eğitim, dünya perküsyon ritimleri ve perküsyonlarını anlatıyor. 

Dört bölümden oluşuyor. Latin Amerika, Afrika, Klasik Batı ve Türk Müziği. Oda müziği çalışması yapılıyor, 10 kişi yaklaşık olarak. Çocuk çalışmaları da var 3-17 yaş grubu. 

Önce bütün enstrümanlar deneniyor ilk bölümde, sonra uzmanlaşma geliyor.Parmak ucu, avuç içi ya da baget kullanma kabiliyetini göre ben ayırıyorum, o zaman da başarı geliyor. İkinci bölümde ritme geçiliyor, o coğrafya çalışılıyor.

Herşey yazılı olduğu için alternatif müzisyenler ve ikinci altın bileziğini koluna takmak isteyenler için kaçırılmayacak bir fırsat.  

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Konservatuarda okutulmuyordu bu sistem ama bu yıl İTÜ MİYAM'da perküsyon bölümü açıldı ve benim yazılı programım müfredat olarak kabul gördü. Bu programı master dersi olarak sunuyorum. 

İTÜ MİYAM dışında İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı, Işık Üniversitesi, BİLFEN Koleji, Üsküdar Amerikan Lisesi, Galatasaray Lisesi başta olmak üzere bu program benim eğittiğim hocalar tarafından veriliyor. Hem konservatuar hem de atölyeden… Bu da bana güç veriyor tezimde beni başarılı kılıyor hem de gönüllendiriyor. Benim isteğim ilköğretime de girmesi. Okullarda bu müzik eğitimi böyle başlasın. Herkesin müzik kulağı yok ama ritim kulağı herkes de var. 

Adı tescilli programın... Müfredat olarak onayı bekleniyor. Her bölüm sonu mezuniyet ardından hatıra belgesi ve madalya veriyoruz ben bunun yerine sertifika vermek istiyorum, dört yılı bitirenlere."

Toplam dört yıl o zaman? 

Engin Gürkey: "Dört yıl, dört ayrı program.. Evet, bir akademik program gibi. Hobi gibi olduğu için kimsenin gitmeye de niyeti yok" 

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Yani başlayanlar hangi bölümden başlayabiliyor?

Engin Gürkey: "Latin Amerika öneriyorum. Müzik, ritim zaman sanatıdır. Tartım hayatın içinde olduğu gibi müzikte de var. Latinlerin matematik sistemleri kare, 2x8=16 şeklinde ve daha kolay, çözümleyici ve akılcı.

Kare olduğu için tehlikeli değil müzik yaparken.. Enstrümanlar daha popüler ve neşeli müzikleri de var. Diğer kurlara da hazırlıyor, ön hazırlık niteliğinde.. İnsanlar çalabilirim diye düşünmeye başlıyor." 

Hangi sıra takip edilmeli? 

Engin Gürkey: "Türk müziğine geçince 15 zaman var, 11 ya da 7. Çok sık aksak var, 126'ya kadar da giden kalıplar... Latin Amerika, Türk Müziği, Afrika Ve Klasik Batı sırasıyla olmalı. Böyle olunca dengeli gidebiliyor, fazla yıpranmadan. Türk müziği ile başlayan çok kişi ise bıraktı maalesef. "

Engin Gürkey kimdir?
1967 yılında İstanbul'da doğdu.

Müzik eğitimine 1976 yılında, İstanbul Belediye Konservatuarı Vurmalı Çalgılar bölümünde Yücel Berrak ile başladı.

1992 yılında İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı'ndan mezun olan sanatçı, aynı yıl bu kurumda Öğretim Elemanı olarak görev aldı.

1994 yılında İ.Ü.D.K vurmalı çalgılar bölümünde yüksek lisans eğitimini tamamladı.

Engin Gürkey hala Istanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı'nda vurmalı çalgılar hocası olarak görevine devam ediyor.

Yer aldığı orkestralar: 1985-1992 yılları arasıda İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nda konuk sanatçı olarak görev aldı.

İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları Orkestrası, Ayangil Türk Müziği Oda Orkestrası ve Korosu, Enka Sinfonietta, CRR Senfoni Orkestrası, İstanbul Oda Orkestrası, Milli Reasürans Oda Orkestrası ile Akbank Oda Orkestrası'nda grup şefi olarak yurtiçi ve yurtdışında birçok konser ve festivallere katıldı.

Klasik vurmalı çalgılar yanında Türk, Latin Amerika ve Afrika vurmalı çalgılarını da kullanan sanatçı, 2002 yılında Zarp sanatçısı Djamchid Chemirani'nin Master Class'ına katıldı. Daha sonra Enrique Maestre ile Latin Müzik tarihi çalıştı.

Stüdyo müzisyenliğinin yanı sıra, 2000 yılında başlattığı Gürkey Perküsyon Atölyesi ile bir çok konser ve festivale katıldı.

2003 yılında Türkiye'de ilk defa İstanbul Mehmet Zilleri tarafından üretilip kendi adı verilen P-FX "Hand and Stick" zillerinin tasarımını yaptı.

Yer aldığı grup ve topluluklar: İstanbul Vurmalı Çalgılar Topluluğu, Turkuaz Dans Company, Velvele, Chamelon Quartet, Piano'nun Türküsü, Çağdaş Bale, Mızrabın Nefesi, Hı-jazz, İncesaz, Yansımalar&Vıoloncelli, Hybrid Project.

Özellikle Hybrid Project, Yansımalar ve Gürkey Vurmalı Çalgılar ile birlikte kendi kompozisyonlarını seslendirme imkanı buldu.

Yer aldığı albümler: Yansımalar grubunun "Serzeniş","Vuslat" ve "Pervane", İncesaz "İstanbul'a Dair","Kalbim Mazide" Donovan Mixson "Hybrid Project", Hı-jazz "Hı jazz" albüm çalışmalarında besteleri yer aldı.

Tiyatro ve şiir müzikleri: Yıldız Kenter'in yönetip tek başında sahnelediği "Oskar ve Pembe Meleği" oyunu ile "Annem Savaş İsterdi" adlı şiir albümünün müziklerini yaptı.

Sanatçı, Gürkey Perküsyon Atölyesi dışında, Engin Gürkey Perküsyon Topluluğu, İncesaz ve Yansımalar ile birlikte müzik çalışmalarına devam ediyor.

Albümleri: Engin Gürkey Perküsyon Atölyesi "World Of Percussion"

Atölyeden ders almak isteyenleri değerlendirmeye alıyor musunuz? 

Engin Gürkey: "Hoşgeldin dedikten sonra derse başlarım. Tanıştıktan sonra keyifli bir ortam oluşuyor belki birebir ders versem, müzisyenler gelir sadece. Burada sosyal iletişim oluyor. Her sektörden insan geliyor, benim için de keyifli..

Müzik yarış alanı değil, derecelendirmek doğru değil ama takım içinde hoşgörü gerekiyor. Teori pratik farkı olabiliyor bu nedenle dikkat etmek gerekiyor." 

Çalınan enstrümanlar neler? 

Engin Gürkey: "Latin Amerika için conga, bongo, timbay, guiro, maracas, bas davul, tumba; Afrika cemreleri, davulları var. Klasik Batı'da trampetler, büyük davullar, Türk müziğinde ise darbuka, bendir, parmak zilleri, askı davul gibi. Bine yakın enstrüman var." 

Atölyede kimin ne çalacağı nasıl belli oluyor? 

Engin Gürkey: "Konservatuarda mesela vurmalı çalgılar bölümünde hepsinden sorumlusunuz, bu güzel ama başarı anlamında solist olarak düşündüğünde uzmanlaşmak önemli. 

Mesela multiperküsyonist gözükse de ağırlıklı olarak Evelyn Glennie, bütün tarzlara dair çalıyor ama tokmak ve tuşlu çalgılar ağırlıklı... 

Orkestra enstrümanı çalan için de böyle. Tef, davul çalabilir ama sorarsanız en iyi hangisini çaldığını bilir. Benim için de böyle. Senfoni yıllarımda ya da çaldığım oda orkestralarında hep timpani çalmak isterdim mesela .. O çalgıda kendimi iyi ifade ettiğimi düşünüyorum. Yeteneğimi onunla birleştirmiştim. 

Biraz gönül işidir bu... Hepsini aynı şekilde iyi çalamazsınız.

Atölyede 'herkes herşeyi önce tanıyıp bir çalacak' dedim daha sonra da istediğini çalacak. İşte o başarıyı getirdi. Bir enstrümana sarılıp parmak davul, avuç içi davul ve bagetlerle bakıyoruz. 

Hangisine daha duyarlı ve becerikli olduğunuzu gördükten sonra ona göre yönlendiriyoruz. Oran olarak siz de görüyorsunuz ama her davulu da çalmış oluyorsunuz . O enstürman için gelmemiş olsaniz bile yeni bir tutku ile başarı için çalışmaya başlıyorsunuz. 

Herkes herşeyi çalamaz tezinden yola çıkarak ben herkesin herşeyi tanıdıktan sonra bir kulvarda koşmasını düşünüyorum. Herşey de bu geçerli, sporda da sanatta da.. 

Günün birinde profesyonel eğitimde de ayrılabilir, ben burada ayırdım. Dört yıl okuyorsunuz burada ama toplam dört enstrümanınız olmuş oluyor."

Bir kur süresince hocalar değişiyor mu? 

Engin Gürkey: "Burada dört hoca derslere giriyor. Kur içinde değişiklik olmuyor. Her hocanın belli günleri var çünkü. Her kurda iki hocadan eğitim alınıyor..."

Gelenlerin tercihi ne yönde? 

Engin Gürkey: "Latin dışında ben çalmam diyen var, diğerleri için de geçerli... Bazıları da kalıyor, benim grubumda da yer alıyorlar. Mesela Türkiye'nin ilk perküsyon dans grubu var. 'Zilli' adında.. O ilginç şeyler yapıyor. 

Benim projem adı altında kendi adına bir konsept oluşturdular ve çok popüler oldular. Kendileri için müzik yapıyorlar, benim beste ve düzenlemelerimi çalıyorlar. Sanat yönetmenliğini ben yapıyorum Kardeş Türküler'den Diler'i de ben mezun ettim.

Konservatuardan da üç mezunumuz bayan. Şunu da söylemeliyim ki kadınların oranı daha yüksek. Erkekler daha gönüllü geliyor ama müzik geçmişleri olduğu için vazgeçiyor.

Kızlar, standart hobi gibi gelip sarılıyorlar. Müzisyen olmak için gelenler de başka işleri olduğu ve akşam çalışıp para kazanma derdi olmadığı için daha başarılı oluyorlar.

Erkeklerde dağınıklık var kısacası. Silkelenme sırasında kadınlar kalıyor. Kadın nüfusu daha artıyor." 

Gelenler genelde 20-35 yaş arası mı? 

Engin Gürkey: "Üniversite birinci sınıftan başlıyor, en büyük talebemiz ise 65 yaşında. Çocuk programımız da var. 3-17 yaş arası için.. Ayrı ayrı kurgulamıştık ama hepsi beraber çalıyor." 

Enteresan... 3-17 yaş farklı çünkü.. 

Engin Gürkey: "Takım ruhu olsa gerek." 

Konservatuarda nasıl? 

Engin Gürkey: “Konservatuarda da adam arıyoruz. Talebe var gözüküyor ama derse gelmiyorlar. Eğitim sisteminin gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yetkililerin özen göstermesini istiyorum. Buraya gelenler onlara imreniyor ama durum öyle değil, çok dejenerasyon var. 

Okulda biz yatılı büyüdük, kapıdan dışarı çıkamazdık, gece 22.00'ye kadar etüt yapardık. Şimdi öyle birşey yok, saat 15.00-17.00 gibi ders bitiyor, çocuk dışarı kaçabiliyor, pop müziğe kayıp gruplarda çalabiliyor ve disiplin dışı kalıyor, okuldayım deyip turneye gidiyor. 

En çok da erkek öğrenciler etkileniyor bundan buraya hobi için gelen erkekler gibi. Bu nedenle yine kız öğrenciler daha başarılı. Ben talebeyi telefonla arıyorum ya da notla ceza yöntemi uyguluyoruz. 

Konservatuarda hoca olmaktan çok mutluyum ama şu anki eğitim sisteminde talebelerimi eğitememekten hiç memnun değilim. Hepimizin sorgulaması gereken bir sorun, sadece vurmalı çalgılar ya da yardımcı dersler değil, her dersle ilgili bu. Çocukların neden mutsuz olduğu incelenmeli.” 

Eskiye göre daha mı çok talep ediliyor? 

Engin Gürkey: "Tabii ama müzik kulağı ile alındığı için de çok insan alınamıyor. Bu sene kontenjanımız bu diyoruz o zaman da çocuk başka bölüme gidiyor. Şu an ortalama 20 talebemiz var. İlerisi için devlet kadrosu garantisi de yok. Son dört talebe devlet kadrosuna giremedi. Operaya, senfoniye giremedi. Mersin'de yer buldu bir arkadaş ve zorunlu şehir değiştirip gitti.

Yurtdışı şansı ne peki? 

Engin Gürkey: "Yurtdışı çok özel yeteneklerin, sadece yetenek değil aslında şans ve destek de olmalı... Yeteneğini bursla destekleyenler, ekonomik düzeyini dengeleyip gidebiliyor. 

Piyano müziği daha solo enstrüman müziği olduğu için şanslı. Solist olmak için gidiyorlar. Orkestra enstrümanı daha farklı, tam tersi. Opera, senfoni, oda orkestralarında çalarak pişerler. Daha sonra da kadrolu ya da ücretli çalarlar. İçeride böyle, dışarıda da dinleyici kitlesi yok. 

Çalan ile dinleyeni buluşturmak zor. Üç tane orkestra sahnesi var, bir de festivaller. Eskiden salon azdı ama dinleyici çoktu. Şimdi dinleyici oranı da düştü. Eğitimde de böyle dengesizlik var. Okulda problem var, konser salonlarında da problem var. Konser programı yapmak, konser salonlarını yönetmek kolay olmasa gerek. 

Yetkililerin özeleştiri yapması gerekiyor. Ben bile bu ay bir kere gidebildim yerli üretimlerden birine; mutsuzum bu konuda. Alternatif şeyler yapılmalı. Hep aynı insanlar çalıyor. Ben de aynı insanlar kategorisine girebilirim. Yenilere, gençlere şans tanınmalı. Bütün salonlar dolmalı.. 

Yeni albüm var mı? 

Engin Gürkey: “2005'te ‘Engin Gürkey Percussion Ensamble’ çıkmıştı. Yetiştirdiğim talebelerle perküsyon projesi yaptım, beklenen birşeydi. Şimdi ise kendi adıma birşey yaptım ‘Sohbet-i İnsan’ adı. Sohbet buluşmaları anlamına gelen bir proje ve benim beste ve düzenlemelerimden oluşuyor. 

Bu beni çok heyecanlandırıyor, perküsyon çalışması değil ve benim öteki yanımı ortaya çıkaran, müzikal duruşumu gösteren bir proje. Yıllar içinde yazdıklarımı ve çaldıklarımı bu projede topladım. Beni onurlandıran sanatçı dostlarım var Lübnanlı Marcel Khalife, iki oğlu, Hüsnü Şenlendirici, Mısırlı Ahmet, Yansımalar, Ercan Irmak var.. Dinlenilebilir, renkli bir albüm oldu. Müzikal düzenlemesi daha anlaşılabilir, geniş bir kitleye hitap ediyor. 

Perküsyon arşivlik bir çalışmaydı, daha çok perküsyon müzik dinleyicisine yönelik. Albümün yapımcılığı bana ait. Şu anda anlaşma konumundayım, Kalan Müzik olacak gibi. Mayıs ya da eylülde çıkacak albüm...”

Bu grupla konser planı var mı? 

Engin Gürkey: “İş Sanat'ta bir konserim olacak seneye orada bu kadroyu kullanmayı çok arzu ediyorum, onlar da kabul ederse. Yine bir iki gösteri olabilir. Ama onun dışında bir topluluğum zaten var benim. 6+4 piyano kontrbas, ney, ud ve keman, bir kişi ikisini de çalıyor. Onun dışında bizimkilerin katılımı ile daha oryantal. Konuklar ile daha da renklenecek. 

Bu proje şu anda beni çok heyecanlandırıyor. Sahneye çıkar çıkmaz da bu proje perküsyonu solladı. İnsanlar hem müziklerimi hem ritimlerimi dinlemeyi tercih ettiler. 

İkisi de kendi müziğim. İnsanın kendi yazdığı müzik üstüne çalması çok güzel." 

İleriye dönük bir projeniz var mı? 

Engin Gürkey: "Çok heyecan veren birşey var. Sözsüz şarkı olarak adlandırıyorum müziklerimi. Kadın Arap vokali çok seviyorum. Bir iki isimle görüşme aşamasındayım. 

Sözsüz şarkılarımı yer yer sözlü hale getirmeyi, renk katmayı düşünüyorum. Kadın Arap vokali bana çok etkili geliyor, makamsal müzikte de oryantal olduğunu düşünürsek çok oturan bir öğe. Marcel'in de Arap olduğunu düşünürsek...Bu bir ipucu"

Stüdyo açmayı düşünüyorum, kendi üretimimi kendim yapayım diyorum, ticari boyutunu düşünmeden, vakit kaybetmeden daha sıcakken daha duygulu kaydetmek istiyorum."

Sıradaki Haberadv-arrow
Sıradaki Haberadv-arrow