hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Nazım Hikmet'in Stalin için yazdığı şiir ilk kez Türkçe yayınlandı

    Nazım Hikmetin Stalin için yazdığı şiir ilk kez Türkçe yayınlandı
    expand

    Sovyetler Birliği'nin ikinci lideri Josef Stalin'in 5 Mart 1953'teki ölümünden 5 gün sonra Sovyet Yazarlar Birliği’nin aylık yayın organı “Literaturnaya Gazeta”da basılan 'Hatırlıyorum' başlıklı şiir Türkçe'de ilk kez yayınlandı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Dört Ayaklı Minare iki buçuk yıl sonra ziyarete açıldı

    Nazım Hikmet’in 65 yıl önce Stalin’in ölümünden 5 gün sonra yazdığı ‘Hatırlıyorum’ adlı şiirin Türkçe çevirisi İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü’nden Dr. Mehmet Perinçek’in Toplumsal Tarih dergisinin Mart sayısındaki makalesinde kendi çevirisi ile yer aldı. Stalin’in ölümünden 5 gün sonra 10 Mart 1953’te Sovyet Yazarlar Birliği’nin aylık yayın organı “Literaturnaya Gazeta” (Edebiyat Gazetesi) da yayımlanan ve Türkçe özgün metnine ulaşılamayan şiir Türkçe’de ilk kez yayımlandı.

    Nazım Hikmetin Stalin için yazdığı şiir ilk kez Türkçe yayınlandı

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Aydınlık gazetesinde yer alan habere göre, orjinal adı “Vspominayu…” olan şiir 1953’te Stalin’in ölümü üzerine yazılmış şiirlerden derlenen “Stalin v Serdtse” (Kalpteki Stalin) başlıklı kitapta ve daha sonra yine Rusça olarak 1953 baskısı “Seçme Eserleri”nde de yer alıyor. Perinçek, bu baskıda şiirin Nâzım Hikmet tarafından gözden geçirildiğini, kimi ekler yapıldığını, bazı ifadelerin değiştirildiğini ve bazı dizelerin de birleştirildiğini, kimilerinin de ayrıldığını aktarıyor. Şiirin bütün baskılardaki Türkçe’den Rusça’ya çevirileri Muza Pavlova tarafından yapılıyor. Perinçek makalesinde o dönemde Sovyetler Birliği’nde yaşayan Nâzım Hikmet’in Stalin’in ölümü üzerine iki şiir yazdığı bilgisini veriyor.

    Bunlardan bir tanesi de 6 Mart 1953 günü kaleme aldığı “5 Mart 1953” başlıklı şiir. Bu şiir, ilk kez Rusça çevirisiyle ve “O Nyom” (Ona Dair) başlığıyla Sovyet Yazarlar Birliği’nin aylık yayın organı “Novıy Mir” (Yeni Dünya) dergisinin Nisan 1953 tarihli sayısında yayımlanıyor. Daha sonra “5 Marta 1953 Goda” (5 Mart 1953) başlığıyla yine Rusça olarak 1953 yılında Moskova’da basılan “İzbrannoe” (Seçme Eserler) kitabında okuyucuyla buluşuyor. Türkçe olarak ise ilk kez 1954 yılında Sofya baskısı “Seçilmiş Şiirler” kitabında yer alıyor. Şiir, Türkiye’de Bulgaristan (Sofya) baskısı üzerinden biliniyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    İşte o şiir:

    Hatırlıyorum.

    On sekiz yaşımdayım.

    Anadolu’dayım.

    Anadolu savaşmakta.

    Yol boyunca gidiyoruz.

    Sıcak. Gölge yok.

    Diyor ki yol arkadaşım

    köylü Mehmed:

    “Yakında acılarımız dinecek,

    Bolşevikler yardım ediyor bize,

    Lenin ve Stalin.

    Dökeceğiz

    gavuru denize.”

    Hatırlıyorum.

    Moskova’dayım.

    Okumaya gelmişim

    üniversiteye,

    onun adını taşıyan.

    O gelir,

    otururdu bizimle…

    Getirmişti belki de postallarında

    Tsaritsın çarpışmalarının tozunu.

    Bu ceketti belki de üstündeki

    Petrograd’ı kurtardığında.

    …Aklımda

    kapkara bıyıkları,

    sakin, dikkatli bakışı.

    Nasıl da cesur ve genç!

    Öğretmenimiz,

    arkadaşımız,

    geliyor,

    avuçlarının içinde taşıyarak

    Lenin’in ellerinin sıcaklığını.

    Hatırlıyorum.

    Kızıl Meydan. Kar.

    Bin dokuz yüz yirmi dört yılı.

    Bir adam asker kaputlu

    omuzlamış Lenin’in tabutunu.

    Hatırlıyorum bu kayalaşmış suratı.

    Beyazlaşmış gibi şakakları.

    Kardan olabilir mi?

    Hayır. Ayrılıktan.

    Tuttuğu yastan.

    Hatırlıyorum.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    İstanbul’dayım.

    Matbaada.

    Gece.

    Basıyoruz anayasayı.

    Dizgicinin parmakları

    türkü söyler gibi.

    Ertesi gün sabah

    Türkiye’nin binlerce insanı

    okuyor bu satırları.

    Ve artık onlar için,

    gün daha aydınlık,

    denizin enginliği daha mavi

    ve bir gün

    onların topraklarında da

    yaşanacak

    böylesi bir bayram.

    Hatırlıyorum.

    Bursa’dayım. Hapishanede.

    (Gelmiyor aklıma,

    hangi seneydi)

    Yoldaşlar göndermişti onun portresini,

    bir Fransız gazetesinden kesilmiş.

    O, ulaştı bana kadar.

    Buldu yolunu.

    Parmaklıkların ve duvarların arasından

    sızdı.

    Beyaz üniforması üstünde,

    yıldızlarıyla göğsünde,

    gülümsüyordu başkomutan.

    Belli ki çekilmişti bu fotoğraf,

    gri kubbesinde

    Reichstag’ın

    belirdikten sonra

    üç Sovyet askeri

    ellerinde

    askerî

    kızıl sancakları ile.

    Ve bir kez daha,

    Volga’da,

    birkaç sene sonra,

    Stahanovcu şoför Tasya’nın kabininde

    gördüm

    portrenin birebir aynısını;

    o, devam ediyordu gülümsemeye.

    Kısa bir süre önce de

    Pekin’deyken,

    biz, kongre delegeleri,

    gördük

    onun son fotoğrafını

    XIX. Kongre’nin kürsüsünde.

    Duruyordu yanımda –

    kolsuz Koreli bir asker,

    Fransız bir dizgici

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    ve Hintli bir şair.

    Dedim ki:

    “Babamız genç!”

    “Gördüm onu Moskova’da, – dedi Fransız, –

    delikanlı gibi çıkıyordu merdivenleri!”

    Ardından mahcup bir şekilde dedi ki

    genç Koreli asker:

    “O,

    insanlığın hayali.

    Hayal dediğin

    yaşlanır mı hiç?”

    Hintliyse dedi ki:

    “O, komünizm gibi

    ülkesinin çoktandır yol aldığı;

    ve komünizm

    sonsuz hayattır,

    sonsuz gençliktir,

    sonsuz bahardır.”

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow