Fuat Güner bu sözlerle anlatıyor, Özkan Uğur’u, Yunus Ozan Korkut imzalı “Ele Güne Karşı” belgeselinde. Bu cümleler eşliğinde bir yandan da o bir an içinde tutamadığı kıpır kıpır enerjisiyle dans eden Özkan’ı izliyoruz. Sizin de karşınıza çıkmıştır mutlaka, bu kadar çok dansla, neşeyle uğurlanan insan az görülmüştür. Bir de gözyaşlarıyla. Hani gene aynı belgeselde yol arkadaşları Mazhar ve Fuat’la oturmuş çalarken, üzerlerinden pandemi, kendisinin hayatından ikinci kez lenfoma geçmişken, tam da “Senin yüzünden düştüm bu hâle / Ne bir şifa buldum ne de bir çare” derken bir anda gözlerinden yaşlar dökülmeye başlıyor. “Bir dakika” diyor kesiyor çalmayı. “Ne oldu Özkan’ım?” diyen Fuat’a “Bir şey oldu” diyor, “Hiç böyle olmamıştı”. Bana sorarsanız Özkan’ın neden bu kadar farklı insan tarafından bu kadar çok sevildiğinin ve şu an bu kadar içten bir üzüntüyle uğurlanmakta olduğunun ipuçları var o sahnede. Elbette parlak bir müzisyen, yetenekli bir oyuncu ama beraberinde hesapsız kitapsız, kalbinden koptuğu gibi, o içinden gelen hâle bir isim vermeye çalışmadan, coşkusuyla, samimiyetiyle, olduğu gibi yaşayan bir insan izledik biz bunca sene. Sahnede, filmlerde, hayatta. Kahkahası da sahiciydi, hüzünlenip ağlaması da.