Ata Demirer: ''Küçük Ceylan'a aşıktım!''
Hürriyet Gazetesi Yazarı İzzet Çapa, komedyen Ata Demirer'le röportaj yaptı. İşte o röportaj;
Haberin Devamı
/

/

Avrupa Yakası’nın yeni popüler olmaya başladığı zamanlardı... Bütün bir hafta sonu evden hiç çıkmamış, neredeyse bir sezonun tamamını büyük keyifle izlemiştim. Hemen ardından da Bodrum’a tatile gittim. Bir baktım Türkbükü’nün en ünlü restoranında karşımda Volkan duruyor! O kadar bölümü üst üste izleyince Ata’yı gerçekten arkadaşım zannettiğimden kendimi hemen onun yanında buldum.
Haberin Devamı
/

* Nedense ben senin hep ana kuzusu olduğunu düşünmüşümdür... - Yok be abi benden olsa olsa ana koyunu olur (kahkahalar). Şaka bir yana bizi annem büyüttü. Aramızda sadece 18 yaş olduğu için ablam, hatta yakın arkadaşım gibi görüyorum onu...
/

* Çocukken de ‘tek başına dev kadro’ olarak mı geziyordun ortalıkta?- Bildiğin Herkül’ün oğlu gibiydim! Herkül beni camdan attı, çocuk oturdu kımız içti, iki tane yılan vardı diye başlayabilirim hikayeme (kahkahalar)...
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

/

* Hoppala Herkül de nereden çıktı şimdi? - Tam bir tosun olarak dünyaya gelmişim de ondan... 6,5 kilo doğmuşum abi, düşünsene doktorun beni eline ilk aldığı andaki şaşkınlığını. Adam popoya vuruyor vuruyor, çocuk tınlamıyor bile
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

* “Star olunmaz, doğulur” diyorsun...- Aynen öyle! Tabii tosun olmanın eğlenceli olmayan yanları da var. Akademik olarak konuşamam ama bildiğim kadarıyla diyabet başta olmak üzere hayatları boyunca birçok hastalıktan muzdarip oluyorlar. Çok şükür ki bende öyle bir sorun yok! Röportaja bir tarafımı kaşıyarak devam ediyorum (kahkahalar).
/

* “Star olunmaz, doğulur” diyorsun...- Aynen öyle! Tabii tosun olmanın eğlenceli olmayan yanları da var. Akademik olarak konuşamam ama bildiğim kadarıyla diyabet başta olmak üzere hayatları boyunca birçok hastalıktan muzdarip oluyorlar. Çok şükür ki bende öyle bir sorun yok! Röportaja bir tarafımı kaşıyarak devam ediyorum (kahkahalar).
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Çocukluğunda da böyle ‘fırlama’ mıydın? - Tam tersine içine kapanık, çok arkadaşı olmayan bir çocuktum. İnsanlarla yakınlık kurma konusunda ciddi sıkıntılarım vardı. Küçük dünyasında, kendi yağıyla kavrulan bir tiptim aslında. Ama bugün yarattığım karakterlere esin kaynağı olan arkadaşlarım vardı.
/

* İçine kapanıklığını havalı arkadaşlarla mı örtbas ediyordun?- Fiyakalı arkadaşlarım vardı ama ben normal değildim ki, onlar olsun. Özellikle lise yıllarım inanılmaz komik geçti. Mesela bir gece bir baktım pavyona düşmüşüm (kahkahalar)...
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

* O günden sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmadı değil mi?- Ya makarayı bırak da dinle! Beni konservatuvara hazırlayan bir hocam vardı. Bir akşam arayıp “Oğlum udu evde unutmuşum, alıp pavyona getirsene” dedi. Ben de aleti kaptığım gibi soluğu mekanda aldım. Kapısından girdiğim andan itibaren çok renkli bir dünyayla karşılaşmıştım.
/

Ata Harikalar Diyarı’nda...- Aynen o kadar fantastik gelmişti bana. Sonraları ara ara uğrayıp o pavyonda getir götür işleri yapmaya başladım, devamı da geldi zaten...
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

* Peki evdekiler bu über fantastik kariyer seçimine ne tepki verdi?- Yavrum biz sana müzik yapma demiyoruz, hobi olarak yine yap dediler (gülüyor). Ama asıl büyük yıkımı fabrikatör dayım yaşadı. Çünkü tek hayali okulumu bitirdikten sonra onun işini devralmamdı. Ben konservatuvarı kazanınca bu hayallerinin suya düştüğünü anlayıp, “Ne yani çalgıcı mı olacaksın?” diye karşı çıktı.
/

Yeşilçam filmi gibi maşallah…- Aynen! Sait Faik’in romanlarındaki çocuk kahramanlara benzer bir ilk gençliğim oldu. İzlediğimiz tüm o filmlerdeki replikler, maalesef hayatın bir yerinde karşımıza çıkıyor. Nasıl geçti habersiiiiz o güzeliiim yıllarııııımmmm (Hicaz makamıyla giriyor şarkıya)...
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Sesinin güzelliğini milyonlarca genç gibi sen de banyoda mı keşfettin?- Hayır dolmuşlarda! Bursa’nın o eski Chevrolet dolmuşlarında gide gele “Ateş-i sûzân-ı firkat yaktı cism ü cânımı” şarkısını ezberlemiştim. Yol boyu bağıra çağıra söylerdim.
/

Mahalle berberimiz Mümin Abi, boş zamanlarında düğünlere gider bağlama çalardı. Ben de peşine takılırdım hep. Sayesinde klavye çalmayı, şarkı söylemeyi, hepsinden önemlisi sesimi doğru kullanmayı öğrendim.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Gerçekten mahalle berberiyle takılacak kadar yalnız bir çocukluk mu geçirdin? - Anlatıyorum da, anlamıyorsun ki... İşin özü şu; şişkolar hep sorunludur. Bir de üstüne annem ve babam küçük yaşta ayrılınca, benim için o yıllar daha da zor geçti. Şahane bir çocukluk geçirdim diyemem ama harika anılarım oldu...
/

Gerçek mi bunlar yoksa benimle dalga mı geçiyorsun?- Estağfurullah abi! Mudanya’da bir yazlığımız vardı. Mayıstan ağustosa kadar dört ay boyunca denizin içinde yaşayıp, başka bir adama dönüşüyordum. Köydeki çocuklar en yakın arkadaşımdı. Midye çıkarıp sapanla kuş avlar, zıpkınla balık yakalardık. Ne günlerdi be!
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Ne havada kuş bırakmışsın, ne denizde balık desene...- Aklım başıma gelince yaptıklarımın yanlış olduğunu fark edip, veteriner olma hayalleri kurmaya başladım. Hayvanları tedavi edip, iyileştirmeyle ilgili büyük bir arzu oluştu içimde. Buna vicdan obsesyonu deniyor. Bu ruh hali yıllar sonra bana Niyazi Gül karakterini kazandırdı.
/

Yani kuşlara aşık olma hali, değil mi? - Hatta daha da ötesi, gözlerinin sürekli gökyüzünde bir kuş araması! İşte bende de tam olarak bu var...
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Teşhis konulmuş, peki ya tedavisi? - Bu durumun bir çözümü yok. Ölene kadar da devam edecek. İnternet fenomeni Arnavut Şevket’i bilir misin?
/

Çipetpetçi abi mi?- Ta kendisi! Bir gün ondan kuş almaya gittiğimde, yanıma biri yanaşıp “Süleyman Abi seni çağırıyor” dedi. Kendisi Türkiye’nin en büyük jokeylerindendir. Yanına gidince “Hayırdır abi?” diye sordum. “Kuş almak için buralara gelme aslanım, senin ilacın bende” dedi.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Neymiş o ilaç, ben de merak ettim? - Ne olacak bir oda dolusu saka! Süleyman Abi’nin Zeytinburnu’ndaki kuşhanesine gittik, binlerce saka var. “Abi niye bu kadar çok kuşun var?” diye sordum. “Hepsinin ötüşü farklı ama ben onların içindeki Zeki Müren’i arıyorum” dedi. Düşünsene içinden sadece bir tanesi seçiyor, onu alıp diğerlerini salıyor...
/

* Bunlar çocukluğuna duyduğun özlemden kaynaklanıyor olabilir mi?- Haklısın ama ben içimdeki çocuğun ölmesine asla izin vermedim. Marmara Denizi öldü, Altıntaş yok oldu ama ben, çocukluğumdaki huzuru bana verecek yerleri aramaya devam ettim.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

* Bunlar çocukluğuna duyduğun özlemden kaynaklanıyor olabilir mi?- Haklısın ama ben içimdeki çocuğun ölmesine asla izin vermedim. Marmara Denizi öldü, Altıntaş yok oldu ama ben, çocukluğumdaki huzuru bana verecek yerleri aramaya devam ettim.
/

Seni Ege kıyılarından İstanbul’un keşmekeşine geri alalım. Yolun bu taşı toprağı altın şehre nasıl düştü peki? - Konservatuvar sınavını kanuncu olarak kazanıp geldim buralara. Ama iyi ki de gelmişim, çünkü sonunda okulda bana benzeyen insanları buldum. Grup Vitamin’den rahmetli Gökhan ve Emrah’ın ekibine yamandım hemen.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Tuttu mu bari yama?- Hem de nasıl! 92 yılında Gökhan “Ya oğlum bize yaptığın komiklikleri bir barda anlatsan köşeyi dönersin” dedi. Nasıl olacak o diye düşünürken kendimi Bakırköy’de bir barda sahne alırken buldum. Şarkı aralarında 5-10 dakika espriler patlatıyordum. Ama insanların şarkıları dinlemekten çok, esprilere güldüğünü görünce komedi yapmaya karar verdim.
/

Arz var da, peki ya talep ne durumdaydı? - İmdadıma Assos’ta bir otelde müdürlük yapan eniştem yetişti; “Atla buraya gel, hem tatil yapar hem de sahneye çıkıp harçlığını çıkarırsın” dedi.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Kader ağlarını örmeye başlamış...- Gerçekten öyle! Assos’ta sahne aldığım bara bir gece Dormen Tiyatrosu oyuncuları geldi. Onları görünce iyice coştum, hem çaldım, hem de esprileri gazladım. Tahmin edebileceğin gibi, o gece bir yıldız doğdu (kahkahalar).
/

Dört ayak üzerine düşmüşsün yine...- Şaka bir yana şansım harbi yaver gitti, bunu inkar edemem. Rahmetli Çetin Akça, “Tam senlik bir rol var. Sahneye Komik Para diye bir oyun koyuyorum. Gelir misin?” deyince bir saniye bile düşünmedim.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Ardından Metin Serezli’yle beni turneye gönderdiler. Ufak bir rol sayesinde 35 gün boyunca hiç durmadan Türkiye’yi turladım. Zaten o dönem ilk stand-up şovumun altyapısını oluşturdu.Niyazi Gül’ü izlerken gülmekten yerlere yattım.
/

Bu kadar komik olması, karakterin sana benzerliğiyle doğru orantılı mı?- Biraz iri bir cümle olacak ama evet doğru! Yaratıcısının, yarattığı parçalarla kurduğu ilişkisi senaryolarda çok önemli... Niyazi Gül’ün hayvanlara olan tutkusu bana birebir benziyor.Bu durum benden karaktere geçmiş. Ama filmdeki adamın bana hiç benzemeyen bin tane de huyu var.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

* Canlandırdığın karakterlere bakınca duygusal tarafının ağır bastığını hemen fark ediliyor. Platonik bir adam mısın?Tabii ki! Mesela çocukken Küçük Ceylan’a aşıktım ve o bunu bilmiyordu (kahkahalar). En yakın arkadaşım Süleyman’la konserine bile gitmiştik. Ceylan sahnedeyken, bir an bana baktı gibime geldi. Salaklığa bak, o kadar ışığın, insanın arasında beni nereden görecekse! Ama o zamanlar ben bana baktığına inandım. Hatta çıkışta bunu Süleyman’a anlattım. O da “Hayır sana değil bana baktı oğlum” demez mi! Bu konu yüzünden bayağı kavga ettik (gülüyor).
/

Tek platonik aşkın Küçük Ceylan mıydı? - Yok canım. Melike Zobu, Hülya Koçyiğit, Türkan Şoray başkadır benim için. Melina Mercouri ve Irene Papas da hasta olduğum isimlerdi. Ne zaman Atina’ya gitsem Melina Mercouri’nin kafesinde alırım soluğu. Kadın göçmüş gitmiş ama ruhu hâlâ orada. Bizde neden bir Türkan Şoray, Zeki Müren kafe yok hiç anlamıyorum.