Billur Kalkavan'ın sağlık durumu nasıl? Hastane yatağından yeni açıklama
Akciğer kanseriyle mücadele eden Billur Kalkavan, sağlık durumuyla ilgili yeni bir açıklamada bulundu. Ünlü oyuncu, bir süre hastanede tedavi göreceğini belirtti

Geçtiğimiz günlerde akciğer kanseriyle mücadele ettiği ortaya çıkan Billur Kalkavan, sağlık durumuyla ilgili sevenlerine bilgi verdi.
"44 KİLOYUM, KİLO ALMAM GEREKİYOR"

Evinde tedavi gören Kalkavan, sürecin bir süre hastanede devam edeceğini bildirdi. Instagram hesabından açıklama yapan 59 yaşındaki oyuncu, "3. kemoterapimi almaya geldim. Bir hafta kadar kalacağım. Çünkü evde bir türlü kilo almayı başaramıyorum. Hala 44.7 kiloyum ki bana çok az. Doktorum ısrarla kilo almam gerektiğini söylüyor. Buğra başımın etini yiyor. Normalde de iştahlı biri değilim ki nasıl başaracağım bilmiyorum. Bundan sonra bir tur daha kemo var, arada da tetkikler. Bana yazan, arayan, mesaj atan herkese minnettarım. Sizlerin güzel dilekleriyle her gün milyarlarca hücrem iyileşiyor." dedi.
Haber devam ediyor
Haber devam ediyor
"GÜZEL YÜREĞİN BU HASTALIĞI YENECEK"

Billur Kalkavan’ın yaşadığı sağlık sorununu Hamdi Alkan duyurmuştu. Ünlü yönetmen, "Billur Kalkavan’a acil şifalar diliyorum. Güzel yüreğin ve enerjin bu hastalığı yenecektir Billur’cuğum. Daima yanındayım." sözleriyle arkadaşına destek olmuştu.
"BUĞRA KAÇMADI"

Geçtiğimiz hafta sonu Habertürk'ten Mehmet Çalışkan'a konuşan Kalkavan, sevgilisi Buğra Bahadırlı'nın kendisine çok destek olduğunu söyleyerek, "Çoğu erkek böyle bir durumda kaçardı. Buğra, kaçmadı. Yanı başımda durması hastalıkla mücadelemde bana çok yardımcı oluyor." demişti.
Haber devam ediyor
Haber devam ediyor
"ZENGİN ÇOCUĞU OLMAK ZOR BİR ŞEY"

Kalkavan, liseyi Amerika'da tamamladı. UCLA Üniversitesi'nden psikoloji dersleri aldı. Sinemadaki ilk rolünde, 1969 tarihli "Ayrı Dünyalar adlı" filmde, Erol Taş'ın canlandırdığı kötü adam tarafından fidye için kaçırılan bir çocuğu canlandırdı. Billur Kalkavan, çocukluk yıllarını ve ailesini konuk olduğu programda anlatmıştı:

Benim babam sofra kurallarına inanılmaz önem veren bir adamdı. Hayatımda bu kadar sofraya dikkat eden bir adam görmedim. Mesela ‘baba ben sınıfta kaldım’ desem ‘seneye geçersin’ derdi. Ama kolunu sofraya koyduğum zaman kızardı. Sofraya oturmadan önce traş olup gelirdi. Ev için dikilmiş özel kıyafetlerini giyerdi. Bu kadar sert kuralları başka hiçbir arkadaşımın evinde görmedim. İyi ki de yapmış! Çünkü ben hayatta öğrendiğim birçok şeyi o sofrada öğrenmişim şimdi anlıyorum, muhabbet ederdik çünkü… Oxford Felsefe mezunuydu. Babam konuşmasın da kim konuşsun? Ben sanattan, edebiyata birçok şeyi babamdan öğrendim. Ayaklı kütüphane gibiydi…
Haber devam ediyor
Haber devam ediyor
"SINIFTA KALDIM BABAM BİR ŞEY DEMEDİ!"

Liseye giderken kaldım, babam bir şey demedi. Amerika’ya gittim orada bitirdim. Çünkü sevmiyordum okula gitmeyi. Ben hiçbir zaman okula gitmeyi sevmedim. Evde o kadar çok şey öğretiliyordu ki bir de okula gidip bir şeyler öğrenmekten sıkılıyordum. Okul hayatım boyunca çok tacize uğradım. Fiziksel, sözsel her türlü tacize uğradım. Çünkü 3 bin kişiydi Maarif Koleji (Kadıköy Anadolu Lisesi) o zaman bir tek ben sarışındım. Sınıfa doluşuyorlardı beni görebilmek için teneffüslerde dışarı çıkamıyordum, korkuyordum.
"ASIL ARMATÖR DEDEMDİR"

Bizim ailenin zenginliği dedemden gelir. Babama ‘armatör’ diyorlar ama asıl armatör dedemdir. Dedem 1990’de gelmiş İstanbul’a Fatih’e yerleşmiş sonra Beylerbeyi’ndeki o yalıyı almış. Hatta babam derdi ki ’16 bin liraya almış’ şimdi herhalde yüzlerce milyon dolar ediyor. Ailede okuyan tek adam babam… Babam, dedemden kalan parayla hayatını sürdürdü. Çok para çaldırdı, kaptırdı! Bir sürü şirketi vardı hep başkalarına devretti. Vergi rekortmenleri listesinde olan bir adamdı babam. Tabii hazıra dağ dayanmıyor… Kendi gibi arkadaşları vardı, hayatı seven adamlardı. Zengin çocuğu olmak zor bir şey, hırs olmuyor insanda. Bende de hırs yoktur, ‘olmuyorsa olmaz’ işim olursa yaparım olmazsa da umursamam.
Haber devam ediyor
Haber devam ediyor

Ben de hayatı yaşamayı seviyorum. Görüntü olarak anneme, karakter olarak babama benziyorum. Tek farkım sorumlu biriyim… Babamın iflas ettiği zamanı ben bilmiyorum onu annem bilir. Büyük bir zenginin parasız kalması bir fakirin yaşamı gibi değil. ‘Ihlamurlar Altında’ dizisinde bizim aile iflas ediyordu beni Gaziosmanpaşa’da bir gecekonduya koydular. Dedim ki ‘olmaz, mantık dışı’ tamam halk seviyor öyle ajitasyonu ama zenginin iflasını ben çok iyi biliyorum büyük bir yalından küçük bir yalıya taşınırsın. Zengin adam gidip iflas edince Gaziosmanpaşa’da yaşamıyor. Küçümsediğim için söylemiyorum kimse yanlış anlamasın ama öyle değil o işler. Daha küçültürsün hayatını… O dönem sözümü geçirememiştim ama Gaziosmanpaşa’da da güzel zaman geçirmiştim. Benim hayattaki ana amacım keyif almaktır. Ben her zaman özgürlüğü seçtim, evime haciz de geldi borçlandım da…. Bir sürü hayalim var birçok şey yapak istiyorum. Ev temizlemeye bayılıyorum. Ayda bir temizlik için birisi gelir onun dışında temizliğimi kendim yapıyorum. Sekiz kedimiz var onların yemekleriyle başlıyorum, evi sil, süpür, yemek yap bu şekilde geçiyor zaman…