Müjde Ar'ın sinirlendiren olay! Muhabirlerin üzerine yürüdü: Siz kimsiniz?
Müjde Ar önceki akşam Akmerkez’de kendisini görüntüleyen muhabirlerin üzerine yürüdü. Sanatçı “Siz kimsiniz? Basın mensubu olduğunuzu nereden bileyim?” diyerek sinirlendi. Sayit Durmaz'ın haberi...

Türk sinemasının usta isimlerinden Müjde Ar, eşi Ercan Karakaş ile önceki akşam Etiler Akmerkez’de görüntülendi.

Karşısında bir anda gazetecileri gören ünlü oyuncu kısa süreli şok yaşadı.
Yaşadığı şokun etkisiyle muhabirlerin üzerine yürüyen Müjde Ar “Siz kimsiniz?Basın mensubu olduğunuzu nereden bileyim?” diye bağırmaya başladı.
“Müjde Hanım biz gazeteciyiz, elimizde mikrofon var, sizi çekmek istedik” sözlerini duymazdan gelen sanatçı, bir muhabirin yakasına yapıştı.
Ercan Karakaş olaya müdahale edip eşini sakinleştirmeye çalıştı. Ancak başarısız oldu.
Müjde Ar’ın bu hareketine anlam verilemezken, çevredesindekiler de büyük şaşkınlık yaşadı.

Çok konuşulan olayı Kelebek Yazarı Savaş Özbey kaleme aldı...
Müjde Ar, Akmerkez’de gazeteci arkadaşlarımızı haşlamış. Haşlamak bir yana biraz da “sert yapmış” yapacağını...
İnsan Müjde Ar kalibresinde, olgunluğunda, görgüsünde birinden, daha münasip bir hal-tavır bekliyor tabii.
Altın Portakal’daki üç ‘en iyi kadın oyuncu’ ödülü de şahittir ki meramını hepimizden çok daha güzel bir Türkçeyle aktarma yeteneğine sahip doğuştan.
Asıl dikkatimi çeken, Müjde Ar’ı, o kalender Müjde Ar olmaktan çıkaran halimiz. Sanatçılar toplumun sinir uçları gibi.
Ateşe yaklaşan el misali, bir yanlışı, bir tehlikeyi en önce onlar hisseder, fark eder ve en önce onlar alarm verirler.
Bu olayın üstüne, izahat ihtiyacı duymuş olacak ki, mevzunun öncesini ve saygı meselesini gündeme getirdi ünlü oyuncu.
Müzik terörü yüzünden Bodrum’da duramadığını, motosiklet terörü yüzünden İstanbul’da trafiğe çıkamadığını, genel olarak saygısızlaştığımızın, bunun da kendisini çok yorduğunu anlattı.

İşin patlama noktasını bir kenara koyarsak, bu bir çağrı, uyarıdır hepimize yapılan.
Hem de en saygın, en yetkin bir ağızdan... O yüzden kızdırmayınız Müjde Hanım’ı.
Yoksa “Teyzem”, “Ah Belinda”, “Adı Vasfiye”... Hepimizi duygudan duyguya soktuğu filmleriyle öyle çok hakkı var ki üzerimizde, böyle küçük şeylerle kredisi tükenmez.
Şu son birkaç yılda kaybettiğimiz değerleri hatırlayın: Fatma Girik, Filiz Akın… Keşke şimdi yaşıyor olsalardı da her gün, her gün bize çemkirselerdi.