Survivor'dan elenen Efecan Dianzenza: Babamla 27 yıl sonra telefonda tanıştım!
“Survivor”ın iddialı yarışmacıları arasında yer alan, aynı zamanda yaptığı rap şarkılarıyla adını duyuran Efecan Dianzenza, 9 Mayıs’ta yayınlayacağı yeni şarkısının heyecanını yaşıyor. Efecan Dianzenza hakkında merak edilenleri anlattı.

Hürriyet'ten Cansu Topçu, Survivor'dan bir süre önce elenen Dianzenza ile buluştu, hem o süreci, hem müzik çalışmalarını hem de aile hayatını konuştu. Babasıyla yıllar sonra tanışan ünlü isim, o süreci de tüm detaylarıyla anlattı. İşte o röportaj...

- Adadan döndüm, ertesi gün stüdyoya girdim. Adaptasyon süreci filan olmadı yani. Bana müziğin iyi geleceğini düşündüm. Çok tarzım olmamasına rağmen duygusal bir şarkı yazasım geldi. Yarım saatte yazdım. Şarkının tamamı 1.5 saat içerisinde çıktı.
◊ Ne zaman yayınlanacak?
- Video klibini çektik. Adı “Kollarımda”. 9 Mayıs’ta yayınlanacak. Benden farklı bir şey duyacaklar, onun da heyecanı var üzerimde.
◊ Seni rap’çi kimliğinle değil, daha çok “Survivor” yarışmacısı olarak biliyoruz. Müziğe ağırlık verecek misin?
- Ben rap yapmaya 2006’da başladım. O zaman rap bu kadar popüler değildi. Azınlığa yapıyorduk bu müziği. Şimdi rap müzik kitlesi artınca, bende de yaptığım işleri duyurma isteği arttı. Evli ve çocuklu olduğum için sürekli müzik yapacağım diyemiyorum. Önceliğim ailem çünkü. Ama rap’ten de kopamıyorum. Herhalde 80 yaşıma da gelsem, yazmaya devam ederim diye düşünüyorum.

◊ Günümüzdeki rap dünyasını nasıl değerlendiriyorsun?
- Yeni dönem rap şarkılarını ilk duyduğumda “Ne yapıyorlar böyle” diyordum. Çünkü rap’in insanlara farklı tanıtıldığını düşünüyordum. Yeni tarz rap’e karşı önyargım vardı. Ama ben de önyargılarımı kırıyorum bir şekilde. Saygı duymak gerekiyor. Kulağa güzel gelen her şeyi seviyorum.
◊ “Survivor”a ilk kez 9 yıl önce katılmıştın. Bu yıl ikinci kez yarıştın. Aradaki 9 yıl nasıl geçti senin için?
- Ben bir daha gidemem diye düşünüyordum. İlk katıldığım “Survivor”dan döndükten 1 sene sonra babamla tanıştım. Onunla tanıştıktan sonra bir daha ada psikolojisini yaşayabileceğimi düşünmüyordum. Şöhretten, tanınmaktan da kaçtığım bir dönemdi. Mental olarak iyi hissetmiyordum. Ne zaman kendimle yüzleştim, kendi sorularıma cevap vermeye başladım, toparlandım ve kendi potansiyelime ayıp ediyorum düşüncesiyle hem müziğe hem de televizyona döndüm.
◊ Babanla yıllar sonra tanıştığını söyledin. Nasıl bir süreçti ve psikolojik açıdan bu durumu nasıl yönettin?
- Çok uzun bir süreçti. Kabullenmem zaman aldı. Travma nedir, ben hayatımda bilmiyordum. Bana hiçbir şey zarar veremez psikolojisiyle yaşıyordum. O yüzden böyle bir şeyle karşılaşınca, kabullenmem zaman aldı. Kendimle yüzleşmem, kabuğu atmam, o yarayı iyileştirmem gerekiyormuş. Hâlâ da bu durumu yüzde yüz atlatabilmiş değilim. Yani bence hiçbir problem, büyük travmaların hiçbiri yüzde yüz atlatılamıyor. Kabulleniş olduğu zaman, hayat pozitif yöne doğru akıyor.
◊ Bu konuyla ilgili terapi aldın mı?
- Eşim Duygu’nun bana her gün sorduğu sorudur bu, “Neden terapi almıyorsun?” der. Terapiye karşı değilim ama bunu kendim halletmek istiyorum. Kendi içimde bunu çözmek, bana daha büyük haz verecek. Ben hayatta şunu öğrendim; kimseyi suçlayamazsın. Herkesin kendi hayatı ve herkesin hataları olabilir. Bu kişi anne de olabilir, baba da olabilir. İnsanlara düşman olmamayı öğrendim. En büyük şanslarımdan biri; ailemin ve kızımın olması.

◊ Babanla 27 yıl sonra tanıştın ve o dönem “Adeta kaçırıldım” diye bir açıklama yaptın. Kaçırılma olayı nedir?
- Mecazen söylemiştim aslında... Şöyle anlatayım; annem üniversite için İngiltere’deydi. Orada babamla tanışıyor, evleniyorlar. Ben doğuyorum. Sonra ayrılma süreçleri oluyor. Annem okula gittiği için bana tek başına bakamıyor ve anneannem beni alıp İzmir’e götürüyor. Sonra annem de beni özlüyor ve İzmir’e geliyor. Baba tarafıyla beni görüştürmüyorlar.
◊ Babanın kim olduğunu sorduğunda ne diyordu annen?
- Sormuyordum. Fotoğrafları falan vardı, hiçbir zaman saklamadılar. Ama “Niye görüşmüyoruz?” diye bile sormadım. Sanırım o konuya karşı kendimi kilitlemişim. Evlilik sürecimde annem “Babanın senin düğününü görmesi lazım” dedi. Sonra babama ulaşmaya çalıştı ama Birleşik Krallık’ta yaşadığı için ulaşamadı. 2016’daki “Survivor” arkadaşlarımla bir gün evde oturuyorduk.
Bir telefon geldi. Yabancı bir numara. Ben normalde açmam yabancı numaraları, o an açasım geldi. İlk konuşmamız o oldu. Telefon numarama bir şekilde ulaşmış. Karşımda inanılmaz derecede ağlayan bir adam vardı. Ben de sanki baba olan benmişim gibi “Güçlü ol, sakin ol” diye kendisini sakinleştirmeye çalıştım. Öyle bir psikolojiyle tanıştık yani. 1 ay sonra eşiyle beraber Türkiye’ye geldiler. Gerçekten muhteşemler. İşin enteresanı, onların evlilik yıldönümüyle bizimki de aynı; 9 Temmuz. Değişik bir karma.

◊ Ne hissettin babanı karşında görünce?
- İlginçti. Yengeç burcuyuz ikimiz de. Ona baktığım zaman büyük halimi gördüm. Bir oyunla beni yaşlandırmışlar gibiydi sanki. Her şeyden önce ben Türkiye’de siyahi olarak yaşıyorum. O yönden de değişik bir psikolojim var aslında. Herkes beyaz. Ben beyaz kuğuların içindeki siyah kuğu gibiyim. Benim gibi birini karşımda görebilmek de değişik bir şeydi.
◊ Babana ya da annene kızmadın mı?
- Ben 13-14 yaşlarındayken evden gittim. İzmir’de futbol oynuyordum. Antalyaspor’a kendimi transfer ettirdim. 15 yaşında tek başıma başlamıştım zaten hayata. Biz annemle anne-oğul ilişkisini damardan yakalayamadık. Anneme de babama da kızamıyorum. Herkesin kendince haklı sebepleri var.
◊ Şu anda babanla görüşmeye devam ediyor musunuz?
- Görüşüyoruz. Duygu ile Anka’nın vizesini bekliyoruz. O gelince tüm aile buluşacağız. Anka’nın halaları, amcalarıyla tanışacağı bir ortam olacak. Çocuklukta onları birbirine bağlamak istiyorum.
◊ Mutlu bir aile tablosuyla büyümemişsin ama şu an çok güzel bir ailen var. O eksikliği, kendi eşin ve kızınla mı tamamladın?
- Bu son zamanlarda hep düşündüğüm bir şey. Evlenmek istememin ve çocuğum olmasının istememin sebeplerinden biri bu.
YARIŞMADA KİMSENİN CESARET EDEMEDİKLERİNİ YAPTIM
◊ “Survivor” macerasına geri dönelim; 9 yıl sonra tekrardan yarışmaya katılınca ne hissettin?
- Yarışma psikolojisi öyle bir şey ki, orası hep bir adrenalin. O adrenalini özlediğimi biliyordum. İlk yarışımda sayımı da aldım.
◊ Bu yıl seni en çok zorlayan ne oldu?
- Açlık beni hiçbir zaman zorlamıyor. Kendimi güçlü tutabiliyorum. Ama psikolojik olarak en zayıf hissettiğim dönemdi. Yarışmaya başladığım ilk ay “Hiç kimse beni durduramaz” diyordum, kendimi finalde görüyordum. Her şey çok iyi gidiyordu. Birden yarım saat içerisinde mentalim tam tersine döndü. Benim gördüklerimi söylemek, net olmak gibi bir sıkıntım var. Aslında ben bundan rahatsızlık duymuyorum da ortamda böyle bir örgüt veya topluluk varsa, zıt düşünceyi duyunca rahatsız olabiliyorlar.
1 hafta daha kalabileyim düşüncesinde oldukları için korkuları var. Belki hepsinden daha çok ihtiyacım var bu yarışmaya benim ama kendimden vazgeçemediğim için bir denge tutturamadık o takımla. Biliyorum ki oradaki yarışmacıların hepsi benim söylediğimi söylemek istiyor. Ama toplulukta kimse ses çıkaramıyor, çünkü herkesin bir korkusu var. Benim korkum yoktu ve benden aşırı derecede rahatsızlardı. Çünkü sürüye uymuyordum.
◊ Sence yarışmaya hangi yönünle imzanı attın?
- Bence netliğimle, kimsenin cesaret edemediklerini yapabilmemle...
EVDE ŞEN ŞAKRAK BİRİYİM
◊ Seni yarışmadaki Efecan olarak tanıyoruz. Evdeki eş ve baba yönünle nasıl birisin?
- “Survivor” karakteriyle çok farklıyım tabii. Orası başka bir dünya.
◊ Eşin Duygu ile en çok hangi konularda zıtlık yaşarsınız?
- Çok azdır. Ben dinlemeyen ve kendi bildiğini yapan tarafım. O noktalarda Duygu beni idare ediyor. Ama genel olarak sakinim. Evin içinde şen şakrak bir halimiz var. Anka da ikimizin karışımı. Şimdi odağımız Anka oldu. Birbirimize çok fazla fedakârlık gösterdiğimiz için, bir ilişkiden öte aile olarak kendimizi hep güçlü tuttuk. Tükenemeyecek, enteresan bir sevgi besliyoruz birbirimize. Günümüzde yaşanan ilişkilere baktığım zaman kendimizi hep farklı gördüm. Bu durum beni çok mutlu ediyor.