Nurgül Yeşilçay: ''Kılıbık olmayı öğretiyorum''
Cannes’da kırmızı halıda yürüdü, Yaşamın Kıyısında filmiyle dünya çapında tanındı ve iyi bir oyuncu olmanın gereklerini hep yerine getirdi. Nurgül Yeşilçay bugünlerde Paramparça dizisindeki oyunculuğuyla yine performansının zirvesinde olan oyuncu, Instyle dergisinin sorularını yanıtladı.
Haberin Devamı
/

Bu ara yoğun çalışıyorsunuz. Keyfiniz nasıl?
/

Çok sevdiğim bir işi yapıyorum. Yaşadığım ana odaklanıp, her anın tadını çıkartmaya çalışıyorum. İnsan geçmişin sıkıntıları ve geleceğin endişelerinden sıyrıldığında daha çok keyif alıyor. Ben hiçbir zaman hayat üstüme geliyor diye düşünmem. Hayat bu, tabii ki sıkıntısı olacak. Yani kimseye gül bahçesi vaat edilmemiş emin olun. Bunu bilip buna göre yaşamak lazım sadece.
Haberin Devamı
/

Paramparça dizisiyle -klişe deyimle- ekrana dönüşünüz nefes kesti. Gülseren karakteri kimseye boyun eğmediği için belki de çok sevildi. Siz nasıl buluyorsunuz Gülseren’i? Candan, samimi, adaletli, emekçi, mağdur ve mağrur, ezilmiş, sevmiş ama sevilmemiş. Gülseren sevgiyi özlemiş bir kadın. Yıllarca kadınlıktan yoksun sadece kızının isteklerini karşılamak için namusuyla çalışmış çok güçlü bir anne. Kendisini feda ederek bütün hayatın yükünü omuzlamış, hor görülmüş, dışlanmış. Gülseren bütün kadınların simgesi.
/

Giyim tarzında da mütevazı bir kadın izliyoruz. Oysa Nurgül Yeşilçay ışıklı bir kadın. Siz stilinizi oluştururken nelere dikkat edersiniz?O kadar az Nurgül oluyorum ki dizide. (gülüyor) Genelde setlerde olduğum için farklı karakterlerin stilleri benim stilimin önüne geçiyor. Günlük hayatta da herkes gibi o günkü durumuma göre giyiniyorum. Bir de bir şeyi çok sevince eskitene kadar giyiyorum. Ben giyersem marka olur zaten. (gülüyor)
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Siz asla ‘annellik kozunu’ oynayan kadınlardan olmadınız. Nejat’la hayat nasıl?Doğuştan şanslı olduğuna inandırılan erkek çocuklarımıza erkek değil insan olmayı öğretmemiz lazım her şeyden önce. Ben Nejat’a yeri geldikçe kadına saygıyı, sevmenin sahip olmak değil değer vermek olduğunu öğretmeye çalışıyorum. Öyle kuru kuruya sevmek de olmaz. Üzmemek için çaba harcayacaksın. Toplumun tersine taş fırın erkekliğinin kötü, kılıbıklığın ise iyi olduğunu öğretiyorum.
/

Sürekli fikirlerini dinlerim, bol bol konuşuruz. Sorduğu her soruyu yalansız cevaplarım. Hiçbir zaman ‘saçımı süpürge ettim’ demem. Çünkü ben bu annelik sorumluluğunun farkındayım ve seviyorum. Onun kendi hayatı, benim kendi hayatım olduğunu, ihtiyaçlarını kendi çabasıyla karşılaması gerektiğini bilir. Bol bol karikatür kitabı okuruz, gezeriz. Vazgeçilmezimiz lego oynamak.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Sizin Yeşilçam geleneğini Türkan Şoray’dan sonra devam ettireceğiniz konuşuluyor. Siz de onun gibi bir gün kendi filminizin yönetmenliğini yapmak ister misiniz?Yönetmenlik yapmak gibi bir hevesim yok. Ama senaryo işine hevesim var.Spor yapmaya vaktiniz oluyor mu?Fırsat buldukça yürüyüş yapıyorum. Uykumu düzenli almaya dikkat ediyorum. Dizi olmadığı dönemlerde tenis oynuyorum. Zaman bulduğumda hemen trainer’imi arıyorum.